Hercules: The Legendary Journeys — Tanıtım
20 yorum aytackara 07 Temmuz 2012 09:09
Birçok kişinin küçüklüğünde, gençliğinde ya da ömrünün belli bir yerinde yer etmiş dizilerden birisi olan Hercules: The Legendary Journeys (ülkemizde yayınlanan ismiyle “Herkül“), bittiği günden beri ekranın kült dizilerinden biri olarak dizi tarihindeki yerini koruyan bir yapım. 1995-1999 yılları arasında yayınlanan dizi, yayınlandığı süre içinde dünya çapında büyük ilgi gören bir dizi olmanın yanında, oyuncularının da geniş kitlelerce tanınmasını sağladı. Peki, kimdi Hercules ya da nasıl bir diziydi Hercules: The Legendary Journeys? İşte, bu sorunun cevabı yazının devamında.
Ülkemizde Herkül adıyla bilinen Hercules, genel haliyle mitolojinin ünlü kahramanlarından Herkül‘ün hayatı üzerine kurulu olan, toplamda 6 sezon-111 bölüm sürmüş ve ülkemizde de Kanal D tarafından yayınlamış bir dizi. Giriş kısmını uzun tutmayıp konuya geçersek…
Yunan Mitolojisi’ndeki orijinal ismi Heracles olsa da çoğu kişinin ismin Romen versiyonuyla tanıdığı Hercules, bilindiği gibi tanrıların başındaki isim Zeus ve bir ölümlü Alcmene‘nin birlikteliğinden doğar. Babasından dolayı yarı-tanrı özelliğindeki Hercules, buna rağmen babasından uzakta ve yalnız bir çocukluk geçirir. Dizide ilk başta karşımıza çıkan Hercules de yetişkin biri olmuş, hatta çoluk çocuğa karışmış birisi.Günün birinde Hercules, yakın arkadaşı Iolaus’la birlikte gittiği eğlence mekanından ‘biraz’ olaylı bir şekilde ayrıldıktan sonra ailesiyle birlikte yaşadığı eve geri döner. İlk geldiğinde her şey normal olsa da kısa süre sonra ateş topları gelerek karısını ve çocuklarını öldürür. Hercules hiçbir şey yapamasa da olanların nedenini idrak etmesi çok uzun sürmez: Hera.
Hercules ve Iolaus
Üvey annesi-tanrıların kraliçesi Hera’nın ailesini öldürmesi üstüne, intikam için bütün Hera tapınaklarını yok etmeye karar veren Hercules, tam da bu sırada bir köyden yardım çağrısı alır: İnsanları taşlaştırıp ruhlarını Hekate‘ye kurban eden birinden kurtulmak… Hercules, durumundan dolayı bunu kabul etmek istemez; bunun üstüne, görevi Iolaus üstlenir. Hercules de aklındakini yapmak için Hera’nın tapınaklarından birine gider. Tapınaktan da ‘olaylı’ bir şekilde geri döndükten sonraysa Iolaus’un taşa dönüştüğünü öğrenir.
Arkadaşını kurtarmak için harekete geçen Hercules, uğraşları sonucunda bunu da başarır ve Iolaus’u geri getirir. Geri dönen Iolaus’un Hercules’e söylediği, eşini diğer tarafta gördüğü ve intikam hırsından vazgeçerek hayatına devam etmesini istediği olur. Hercules de buna razı gelir ve geçmişi arkasında bırakır. Ama atladığı bir şey vardır: Yıllardır varlığıyla kocasının ihanetini hatırlattığı Hera!
Hercules: The Legendary Journeys, bölümleri Hercules‘ün ve birçok bölümde yanında yer alan yakın arkadaşı Iolaus‘un maceraları üstüne kurulu dizi. Dizide ilk başlardaki “ana” düşman Hera olsa da seri boyunca Zeus ve Hera’nın oğlu, savaş tanrıs Ares, Pers mitolojisindeki şeytani tanrılardan Dahak ve fazlası da karakterin düşmanları arasında yer almaktadır. Dizinin kadrosu ile yazıya devam edecek olursak…
Dizinin 2 başrolünden ana karakter Hercules/Herakles‘i, yıllar önce bu rolüyle tanınır hale gelen Kevin Sorbo canlandırıyor. Aktör, bu rolünden sonra 5 sezonluk bilim kurgu Andromeda‘da da başrolde oynadı. Bir süredir de küçüklü-büyüklü içine girebildiği her projeye kendini monte eden bir adam haline dönüşmüş durumda.
Dizinin bir diğer önemli karakteri Iolaus‘u ise öncesinde ve sonrasında çeşitli projelerde yer almış olsa da en önemli çıkışını bu sayede yapmış olan Michael Hurst canlandırıyor. Oyuncu, Iolaus karakteriyle 111 bölümün 79’unda yer almıştır.
Ares, Hercules ve Iolaus
Hercules, yapısı gereği arkasını mitolojiye dayayan bir dizi. Yunan tanrıları, Titanlar ve diğer mitolojik tanrıların yanında mitolojik yaratıklar, krallar, prensesler, Amazon insanları ve tabii ki ölümlüler de dizide geniş yer tutuyor. Bu nedenle dizi, aslında iki başrolden çok ama çok daha fazlasına sahip. Kadronun ardından yazıya, Hercules: The Legendary Journeys ile ilgili çeşitli detaylardan bahsederek devam edelim :
1) Ödüller: Hercules, 3’ü ASCAP Ödülleri’nde “Yılın Dizisi” olmak üzere toplamda 7 ödül kazandı ve 6 adaylık aldı. Bu ödüllerin 2’si de Iolaus’u canlandıran ve karakteri ile yönettiği bölüm sayesinde aldığı ödüllerle Michael Hurst’a ait.
2) Dizinin Uzantılarıyla İlgili:
a) Xena: Warrior Princess: Başlar başlamaz ilgi gören dizilerden olan Hercules: The Legendary Journeys, bir uzantı diziye de vesile oldu. İlk sezonun sonlarına doğru 3 bölüm için katılan ve sonrasında öldürülecek olan Xena karakteri çok sevilince, yapımcılar karakteri öldürmekten vazgeçtiler. Karakterden yeni bir dizi çıkarıldı ve o da Hercules gibi 6 sezon süren bir dizi oldu. Hatta birçok bakımdan bu diziden daha fazla başarılı olduğu da söylenebilir. Diziyle ilgili daha fazlası için buraya bakabilirsiniz.
Ufak not: Diğer dizilerde de örneklerini görmüş olduğumuz gibi Xena ve Hercules karakterleri de birbirlerinin dizilerinde konuk olarak birkaç bö–lüm–de yer aldılar.
Ufak Not 2: Xena ve Hercules kardeş dizi ve mitolojiye dayanma sebepleri nedeniyle birçok kez aynı karakterleri dizi içinde kullanmıştır. Hatta iki dizideki ortak karakterleri canlandıran oyuncular da büyük çoğunlukta aynı kalmıştır. Savaş Tanrısı Ares, Aphrodite ve Callisto karakteri buna örnek verilebilir.
b) Hercules devam ederken karakterin gençlik dönemi üstüne kurulu Young Hercules adında bir uzantı (spin-off) daha yapılmıştır. Başrolünde günümüzün popüler oyuncularından Ryan Gosling‘in (18) oynadığı dizi, 1 sezon-50 bölüm sürdü ve Hercules 6. sezonuna başlamadan önce finalini yaptı. Bu dizinin yapımcılığını da Xena’nın yapımcısı ve Lucy Lawless‘ın eşi Robert Tapert yapmıştır.
c) Hercules dizisi başlamadan önce, diziye giriş amaçlı 5 TV f–i–l–m–i çekilmiş ve Kevin Sorbo Hercules, Anthony Quinn de Zeus olarak yer almıştır. Bunun yanında, diziyi izlemeden önce filmlere bakmanın zorunlu olmadığını da düşünenlerdenim.
d) Son olarak, Hercules ve Xena’ya ait 1997 yapımı, çoğunlukla Hercules üzerine kurulu olan Hercules and Xena: The Battle For Mount Olympus adlı bir animasyon filmi de var.
Hercules: The Legendary Journeys, -uzantısı Xena kadar olmasa da- sevdiğim ve başarılı bulduğum bir dizi. Komedi, drama, doğaüstü, mitoloji, aksiyon ve macerayı bünyesinde düzgün harmanlamış bir yapısı var. İçinde barındırdığı her alandan ögelerle de insanı kendisine çekmekte. Oyunculukları ve senaryosu içinse diziye ve yayınlandığı döneme göre yeterli olduğu söylenebilir. Yani, Xena: The Warrior Princess’ı daha çok tavsiye ettiğim gerçeğini göz ardı etmemekle birlikte, eğer hala yolunuz düşmediyse Hercules de keyifli zaman geçirmek için tavsiye edilebilecek türden dizilerden biri. İyi seyirler…
yorumlar
Ne güzel, ayrıntılı bişi yazmışsın aytackara, ellerine sağlık.
Tüm zamanların en sevmediğim sidekick’i (yandaş, yancı) Iolaus’tur. Eh, Herkül karakterini de genelde kasıntı bulduğumdan çok bayılmadığım için dizinin öyle çok da sıkı bir takipçisi olamadım. Ama Zeyna ekibinin elinden çıktığı için konular, konuklar, olayların ilgi çekiciliği gırla giderdi. O yüzden de denk geldiğimde izlerdim Kanal D’de.
Benim için Herkül’ün en iyi tarafı içinden Zeyna’yı çıkartmış olması.
çocukken favori dizimdi şimdi tüm bölümleri yeni baştan izlemek istiyorum ancak altyazı sıkıntısı var
@dkamoy Ben de Xena ve Hercules’in özellikle mitolojiye ve tanrılara dayandırdığı hikayeleri hep sevmişimdir. Bu yüzden güzel hatırladığım diziler. Ama Xena’daki o ortaklık ilişkisini burada bulamadığım da doğru. O nedenle asla Xena kadar sevemedim sanırım. Xena için yazdığımın benzerini yapmaya çalışmıştım burada da, beğenilmesine sevindim, teşekkür ederim.
@xenith Ben de küçükken Kanal D’de takip etmiştim hep. Bitiminden 10 yıl geçen diziler malesef genel olarak pek tam olmuyorlar. Bunda 2. sezona bile geçilmemiş. Xena’nın da 6. sezonu eksik hala mesela, ki bu yine duruma göre iyi bile sayılır. Tabii var olan çevirilerin kırmızı almış olmasını saymazsak. Umarım günün birinde bir gönüllüsü çıkar…
S01E01
-Point Pleasant ve Aquarius’tan anımsadığım Clare Carey’in karakteri Aegina kadrolu olsaymış keşke demeden geçemedim. İlk bölümdeki tek oyuncu kumaşı olan isim oydu belki de. Kevin Sorbo ile uyumu da iyiydi.
-Fireball sahnesi çok çok kötüydü ya!
Çocukluğumda Kanal D’de Zeyna, Herkül ve Sinbad’ı keyifle izlerdim. Bu üçlüden en çok Herkül’ü seviyordum ben. Geçen gün Zeyna’yı baştan almaya karar verince buna da bir yandan başlamak istedim. Herkül, Zeyna’nın aksine amacı olan bir karakter. Ayrıca bu dizinin bölüm kötülerinin Zeyna’nın kötülerine oranla çok çok daha iyi olduğunu anımsıyorum.
Çıktık bakalım bir yola; gazamız mübarek ola!
S01E06
Lucy Lawless, Xena karakterinden önce Lyla diye bir karakterle konuk olmuş diziye.
Fena gitmiyor dizi bu arada. Eğleniyorum izlerken. 1’de Aegina, 2’de Scilla, 3’te Jana, 5’te Atalanta falan hatun konukları da seviyorum genel olarak. Bu 6 bölümlük süreçte 4 en zayıfıydı; 6 da pek cazip sayılmazdı tabii.
S01E07
Keyifli bir bölümdü. 5 bölümlük aranın ardından Iolaus’u tekrar görmek güzeldi. Iolaus’un Xena’daki Gabrielle’den daha verimli bir karakter olduğunu düşünüyorum. Iolaus-Lydia uyumu da iyiydi bu arada.
S01E08
Sezonun pek sarmayan bölümlerinden biriydi.
Lucy Liu, konuk oldu bu bölüme 26 yaşındaki, kariyerinin ilk yıllarındaki, henüz ünlü olmamış haliyle. O vakitler daha çekikmiş bunun gözleri.
S01E09
Zeyna’nın ilk kez teşrif ettiği bölümdü. Vasat bir bölümdü ama Kötü Zeyna‘yı izlemesi keyifliydi.
10. bölümdeki gladyatör hikayesi sezonun en iyisiydi. 11’de kardeşlerin savaşı hikayesi de hiç fena geçmedi. 12. ve 13. bölümler de Zeyna’nın varlığıyla renkli geçti. 13’te Herkül ve Zeyna’yı yan yana izlemesi oldukça keyifliydi.
S02E01
S01E07’de Lydia karakteriyle izlediğimiz Lisa Chappell, bu bölüm de Dirce isimli bir karakterle konuk oldu. Yine Iolaus ile bolca sahnesi vardı ve yine çok iyi bir ikili oldular.
S02E02-03
Sezonun 2. bölümü epey keyifli geçti. Terra Nova ve The Crossing’den tanıdığım Simone Kessell’in konuk olduğu 3. bölüm ise şu ana kadarki en sıkıcı bölümdü.
S02E06
Salmoneus, o devirde fesi nerden buldun birader?
Güzel danstı bu arada.
S02E08
Az buçuk anımsadığım istisna bölümlerden biriydi bu.
Deianeira, cidden çok hoş hatun. Persephone’un hikayesini izlemesi keyifliydi. Minik Rose McIver’ı görmek güzeldi ayrıca.
S02E10
S02E07`ye devam bölümü olmuş. Dev Tayfun`un varlığının büyük etkisiyle epey keyifli geçti.
S02E13
*Nemesis’i yeniden görmek güzeldi. İlerleyen sezonlarda tekrar konuk olmamış olması üzücü.
*Sudan Hatun da Kyle XY’den Jessi ve Siren’dan Ryn’i anımsatan halleriyle epey renk kattı bölüme elbette. Dövüşürken bacaklarını Zeyna’dan daha iyi kullandığı da bir gerçekti.
S02E14
Sanırım şu ana kadarki en sıkıcı bölüm buydu.
S02E16
Pek kayda değer bir bölüm değildi ama Atalanta’yı yeniden görmek güzeldi en azından.
S02E17
Iolaus’un Aphrodite, Athena ve Artemis ile imtihanını izlemesi keyifliydi. Bolca eğlenceli sahne çıkmış ortaya.
S02E21
Düğün vesilesiyle tam bir toplanma bölümü olmuş. Kimi ararsan vardı maşallah. ‘İçinde’ sahneleri de tam anlamıyla doksanlar kokuyordu bu arada. Sezon finali tadında bir bölümdü. Sezonu burada bitirseler hayır demezdim.
S02E23-24 (Sezon Finali)
Bu 2 bölüm dizinin en sıkıcı bölümleri arasındaydı kesinlikle.
S03E01—06
Epey kötü başladı sezona. İlk bölüm dizinin açık ara en berbat bölümüydü galiba. Hızlı hızlı atlaya atlaya bitirdim. 2. bölüm de epey sıkıcı geçti. Mumyalı 4. bölüm de çok çok kötüydü. Herkülsüz 3. bölüm Aphrodite’in büyük katkısıyla, 5. bölüm S02E13’teki Sudan Hatun’u yeniden görmenin verdiği tatla, 6. bölüm de Typhon ve Echidna’yı yeniden görmenin etkisiyle idare eder seviyesindeydi.
S03E07
İlk 6 bölüme oranla daha iyiydi bu bölüm. Make It or Break It’ten Susan Ward’ın konukluğu verimli geçti. Aphrodite’i izlemek de her zamanki gibi keyifliydi. Karl Urban’ın Cupid’i ise şu ana kadar izlemiş olduğum en itici Cupid idi muhtemelen.
S03E08
Kevin Sorbo Bey kapmış güzelim hatunu bu bölümden sonra. 1.5 sene sonra evlenmişler, 3 tane çocukları olmuş ve hala da evlilermiş. Maşallah diyeyim de nazar değmesin.
S03E(13-14-15)
Kevin Sorbo’nun müstakbel eşi bu 3 bölümde farklı bir rolle teşrif etti ve renk kattı yine güzelliğiyle. Bu üçlü seri bölümün özellikle 2. bölümü epey keyifli geçti. 2. bölümde Deianeira’yı, 3’te ise Zeyna-Gabrielle ikilisini görmek güzeldi ayrıca. Strife denen tipsiz ise epey sinir bozucuydu.
S03E20
Daha önce Lydia ve Dirce rolleriyle konuk olup epey renk katan Lisa Chappell, bu bölüm de Prenses Melissa rolüyle konuk oldu. Michael Hurst ile yine iyi ikili oldular ve onu izlemesi yine çok keyifliydi.
S04E05
‘You’re all covered up!’
Paralel evren ha? İlk yarısı eğlenceli geçti ama 2. yarıda baydı. Xena’ya verdikleri tipleme hiç olmamış özellikle.
S04E06
Nemesis’i oynayan oyuncuyu değiştirmişler. Eski oyuncuyu severdim ama bu da güzel. Sıkıntı yok yani. Bunlar hangi kast ajansıyla çalışıyorlarsa o ajansı kutluyorum bu arada.
S04E08
Michael Hurst iyi iş çıkarmış o rolde. Epey keyif alarak oynadığı da belli oluyordu ayrıca. Althea karakteri de hiç fena olmayınca epey keyifli bir bölüm çıkmış ortaya.
S04E09
Aphrodite’i uzun bir aradan sonra yeniden görmek güzeldi. Keşke daha sık izleyebilseymişiz bu karakteri.
S04E10—15
-Herkül’ün mahkemeye çıkarıldığı 10. bölüm epey sıkıcı geçti.
-Genç Herkül ve arkadaşlarını izlediğimiz 11. bölüm idare ederdi. Bunları ilk izlediğimiz bölüm inanılmaz sıkıcı geçmişti. Bu bölüm ise Jacinda Barrett’ın konukluğunun pozitif katkısıyla daha izlenir durumdaydı.
-Herkül ve Iolaus’un yer almadığı, Autolycus ve Salmoneus’un merkezde olduğu bir bölümdü. Bir önceki bölümdeki kadar katkı vermese de Michael Hurst’ü S04E08’deki rolüyle yeniden görmek güzeldi. Cupcake’i de sevdim diyebilirim. Epey vasat bir bölümdü ama.
-Blok bölüm olan 13 ve 14 de sıkıcı geçti beni açımdan.
-15. bölüm ise rezalet ötesi bir deneme olmuş bana göre.
S04E16-17
Bu ikili blok bölümden ilki pek sarmadı. İkincisinde ise diğer kısımlar pek sarmasa da Katherine kısımları keyifli geçti baya.
S04E18
Pek matah bir bölüm sayılmazdı yine ama Cupcake’i yeniden görmek güzeldi en azından.
S04E20—22 (Sezon Finali)
Alcmene-Olympus-Zeus temalı üçlü blok bölümle kapatmışlar sezonu. 20. bölüm epey sıkıcı geçti. 21. bölüm idare ederdi. 4 sezonun sonunda nihayet Hera ile tanıştığımız 22. bölüm ise güzel olmuş diyebilirim.
S05E18
Güzel ve tatlı Nautica’nın konukluğu ve Aphrodite’in çok uzun bir aradan sonra uğramasının kattığı renk sayesinde bu sezonun doğru düzgün keyif alabildiğim ilk bölümü çıkmış ortaya.
S05E22 (Sezon Finali)
Çok çok kötü bir sezon oldu. Özellikle de sezonun ilk yarısında baydıkça baydı. Güzel diyebileceğim tek bölüm 18’di. 4, 13, 14, 15, 17 ve 21 için de idare ederdi diyebilirim. Geri kalan 15 bölümün tamamı berbattı.
S06E08 (FİNAL)
Dizideki son dönemdeki büyük düşüşü düşününce fena bir kapanış olmamış diyebilirim. Nemesis, Zeus, Evander, Hera falan fena akmadı bölüm.
Genel olarak bir sezon değerlendirmesi yapacak olursam; sezonun ilk yarısının tamamı berbat bölümlerden oluşuyordu. İkinci yarısı nispeten daha iyiydi ama. 5’te bölüm konuğu Traci Lords’u izlemesi keyifliydi. 6’daki Mısır hikayesi idare ederdi işte. Kötünün iyisiydi diyebilirim. 7’yi konuk oyuncu Katrina Browne çok iyi taşıdı. 8’de de sırıtmayan bir şekilde kapattık gittik işte.
Xena’da daha bitirmem gereken 2 uzun sezon var ama ‘Hercules mü Xena mı?’ sorusunun cevabı Hercules bende şu an için. Michael Hurst’ün Kevin Sorbo’dan daha iyi taşıdığını düşünüyorum bu arada diziyi. Robert Trebor, Bruce Campbell, Alexandra Tydings, Liddy Holloway, Lisa Chappell, Sam Sorbo ve Corinna Everson gibi isimlere de tekrar eden rollerdeki katkıları için teşekkürler.