Bu akşamki bölümü seyrettikten sonra kafası karışmayan var mı? Bir sürü karakter, bir ileri bir geri gelmeler derken akılda bin tane soru bırakan, kendi içinde çelişkiler yaratan enteresan bir bölüm oldu I Am Become Death. Her bölüm sonunda söylemek gibi olmasın ama kim iyi kim kötü şaşırmış durumdayım iyice. En azından Sylar’la ilk tanıştığımız günden beri merak ettiğim güçleri nasıl ele geçirdiği mevzusu açıklık kazandı, buna da şükür.Ultra karışık bölümün özeti bol bol spoiler içerir ve bir hayli uzundur.


Özete bölüm salağı Mohinder’la başlayalım. Geçen hafta hırsına yenilip kendisine güç sağlayan formülü enjekte etmişti ve spidermanlikten fly’a dönüşmeye başlamıştı hatırlarsanız. Bu hafta durumu daha da kötüleşiyor. Hatta 4 sene sonrası sahnelerinde iyice ucubeye dönüşmüş olduğunu gördük. Bu arada dizide beni en rahatsız eden iki karakterin aynı evde yaşaması ve ikisinin hikayesini bir kerede aradan çıkarıyor olmak iyi geliyor. Belki Mohinder iyice sapıtıp Maya’yı öldürür, sonra da kendisini vurur da kurtuluruz.Tracy’yi Zimmerman’ın evinde buluyoruz ve öğreniyoruz ki bizim kızlar üçüzmüş. Belki Niki ve Tracy’den sonra Ali Larter’i bir de Barbara olarak izleyebiliriz. Tracy neyse ki Niki kadar biçare değil ve “allahımallahım” şeklinde dolaşıp sinir bozmuyor. DNA manipülasyonu sayesinde güçlerine kavuştuklarını da açıkladı Dr. Zimmerman. Demek ki bir kısım insan doğuştan güçlüyken, bazıları da deneyler sonucu güçlerini kazanmış. Tracy çareyi kendisini öldürmekte buluyor ama Nathan onu kurtarıyor. Birbirlerine güçlerini gösterdikten sonra öpüşüp koklaşıyorlar ve gelecek kısımlarında görüyoruz ki evlenmişler. Bu arada ikisini seyrederken sürekli Meredith ve Tracy’nin bir gün Nathan için kavga etmesi ihmalini ve durumun alacağı enteresan hali düşünüp eğleniyorum.

Hiro ve Ando, geçen hafta gördüğümüzün aksine, 2. katta tutsak durumdalar. Ando iyiden iyiye Hiro’ya tersleniyor gibi görünse de sonunda onun kaçmasına yardımcı oluyor. Tam “Yatta” olmuşken Haitili ikisini Angela’ya götürüyor. Angela, ki bence bu sezonun en merak uyandıran ve başarılı karakteri, bizim oğlanları formülün ardındaki gizemi açığa çıkaracak anahtarı bulmaya yolluyor. Heyecan içinde söylüyorum ki, bu anahtar sevgili Adam Monroe!

Bu kısmı nasıl anlatacağım hakkında pek bir fikrim yok, fazlaca karmaşık ama yine de deneyelim. Peterlar (şimdiki zaman ve gelecekteki) dört yıl sonraya gidiyorlar. Gelecekte durumlar karışık. Formül açığa çıkmış ve artık parası yeten herkesin özel güçleri var. Kimin iyi kimi kötü olduğunu henüz kavrayamadım ama bir tarafta Peter, diğer tarafta da Claire, Daphne, Knox ve Haitili’nin olduğu iki grup mevcut. Gelecek Peter’ı durumu kurtarmaya çalışıyor gibi görünse de Claire ve tayfası onun acımasız bir seri katil olduğunu söylüyor. İlk karşılaşmalarında Gelecek Peter’ını öldürmeyi başarıyorlar ama bizim oğlan kaçmayı başarıyor. Burada anlamadığım, Claire ölümsüzse ve Peter da zamanında onun gücünü aldıysa, hatta geçen hafta Sylar da Claire’in gücünü alıp ölümsüzlüğe erişmişken, Claire Peter’ı nasıl öldürebiliyor?
Arada bir yerde Daphne’nin Matt’le evlendiğini, Molly ve bebekleriyle mutlu mesut bir aile olduklarını görüyoruz. Geçen haftaki resimlerde gördüğümüz kadın Daphne’ymiş meğer.

Peter, Mohinder’dan aldığı bilgiyle Sylar’ı bulmaya gidiyor. Burada da ufak bir şok yaşanıyor zira Sylar Bennet’lerin evinde, çocuğuyla (Noah) beraber evcilik oynuyor ve Peter’ı mutlulukla karşılıyor. Peter dünyayı kurtarmak için Sylar’ın gücüne sahip olması gerektiğini öğrenmişti Mohinder’dan ve ufak bir tartışmadan sonra bunu gerçekleştiriyor. Artık Peter da hem Syları’ın gücü, hem de zaafı olan “açlık” mevcut. Sylar’ın gücünün herhangi bir şeyin nasıl işlediğini bakarak anlamak olduğunu öğrendik. Peter ve Sylar’ın kardeş olması bir bakıma doğal geldi bunu anladıktan sonra. Sylar’ın bakıp anlayarak ele geçirdiği güçleri Peter otomatikman alıyor. Peki ya Nathan? Belki o da gücü sonradan verilenlerdendir çünkü diğer iki kardeşiyle hiç alakası olmayan bir özelliği var.

Gelelim ikinci karşılaşmaya. Sylar iki grubun ortasında, taraf seçmemiş gibi duruyor ama Claire’in ona karşı bir nefreti olduğu kesin. Knox arbede sırasında Noah’ı öldürünce Sylar’ın atomik güçleriyle karşılaşıyoruz ve büyük bir patlama gerçekleşiyor.

Peter ve Claire, 200,000 kişiyi öldüren bu patlamadan kurtuluyorlar. Daphne de patlamadan kaçıyor ama yeterince başarılı değil, Matt’in kollarında ölüveriyor. (yine geçen hafta gördüğümüz resimlerden biri.) Claire, Peter’a ölen her insan için işkence yaparken Nathan gelip onu durduruyor. Haitili odadan çıktıktan sonra her türlü gücü çalışan Peter’ın yaralarının iyileşmemiş olması da saçmaydı bence. Peter Nathan’ın ne düşündüğünü ve motivasyonunu anlamaya çalışırken Sylar’dan aldığı açlık ortaya çıkıyor ve Nathan’ı öldürüyor. (mu?)Peter’la yaşadığımız bütün bu olayları Matt de fantastik walkmani sayesinde rüyasında görüyor ve uyandıktan sonra ruh totemi olarak seçtiği kaplumbağanın peşinden geleceği değiştirmenin yolunu aramaya koyuluyor. Daha hızlı bir hayvan seçse şaşırırdım zaten.
Geçmiş-gelecek arasında bol bol gezerek kafa karıştıran bir bölüm oldu bu. Linderman ve Adam Monroe gibi eski favorilerim birer birer geri dönüyor. Micah’ı kaybetmiş olma ihtimali canımı sıkmasına rağmen Tracy hikayesini Niki’ye bin kere tercih ederim. Birinci sezonda da “gelecek” konseptli bir bölüm izlediğimiz için bunun yavan geleceğini düşünmüştüm ama tahmin ettiğim gibi olmadı açıkçası. Hatta bana kalsa şimdiye hiç dönmeden geleceği izlemeyi tercih ederim. Bakalım haftaya neler olacak.