lost 3×03: further instructions
20 yorum azizk 20 Ekim 2006 06:05
dikkat bölüm özetidir, spoiler içerir!evet efendim, lost 3.sezon tüm hızıyla ilerliyor. bir bölümü daha geride bırakmış olduk.3. bölüm olan “further instructions“, locke-odaklı bir bölüm. sonunda; jack, kate ve sawyer 3 lüsünden tamamen bağımsız olarak özlediğimiz diğer karakterleri görmüş olduk bu bölüm boyunca.
bölümümüz, locke’ın göz ü ile başlıyor. pilot bölüme bir atıf gibiydi bu sahne adeta, jack yerine locke kullanılmış gibi. en son locke’u patlama’da bırakmıştık hatırlarsanız. patlama sonrası ormanın içinde bir yerlere uçmuş olan locke’ımız uyanıyor ancak konuşamamak gibi bir sorunu var.sahile gittiğinde, claire ve charlie‘yi görüyoruz. locke’ı gören ikili, pek de bir tepki vermiyor gibi. bunu yadırgıyorum biraz ben, charlie’de sanki o olaylar sırasında hatch’de yokmuş gibi davranıyor. neden böyle yaptıklarını anlamış değilim açıkçası yapımcıların.
neyse efendim, locke’ı, inanıncını tamamen geri kazanmış sert avcı olarak tekrardan görüyoruz bu bölüm. özlemişim açıkçası bu halini, ama umarım yine “hatch” gibi kafasına takacak bir şey bulmaz. dediğim gibi locke, inancını geri kazanmış bir halde karşımıza çıkıyor. charlie’ye, “sweat lodge (ter locası?)” kuracağını ve başında beklemesini söylüyor. charlie’ni başta sergilediği uyuz tavırlara rağmen tamam diyor ve locke, ter locasına giriyor. burada yüzüne bir şey sürüyor, sanırım o şey 1. sezon’da boone‘a sorunlarıyla yüzleşmesi için verdiği halüsinatif maddeden. ve bu locada, locke’da hayal görmeye başlıyor.
bu sahne çok başarılıydı bence, metaforik bir havaalanı sahnesi ile karşılaştık. boone, locke’ı tekerlekli sandalyeyle yürütürken, kurtarması gereken biri olduğunu söylüyor. halüsinasyonun sonunda öğreniyoruz ki, kendi hatasını düzeltip mr.eko’yu kurtarması gerekiyor. ardından locadan çıkan ve artık konuşabilen locke, charlie’nin de peşine takılması ile eko‘yu kurtarmaya gidiyor.
kutup ayılarının ele geçridiği eko’yu, bir mağrada bulup, kurtarıyor locke. çok detaya girmeyeceğim, bence biraz sıkıcı bir sahneydi burası.
bu sırada, kaybolmuş bir hurley‘e de rastlıyor bu ikili. hurley onlara jack, sawyer ve kate’i anlatıyor; ancak daha sonra onlarla eko’nun yardımına gitmiyor, sahile dönüyor. dönerken, demond’a bir de hurley rastlıyor ve bu sahne heralde bölümün en ilginç sahnelerindendi. desmond, locke’ın jack’leri kurtaracağını konuşmasında söylüyor hurley’e. ancak locke’ın sadece eko’dan bahsettiğini biliyoruz. sonra desmond’da “karıştırmış olmalıyım” şeklinde düzeltiyor. bu konuya birazdan döneceğiz. bu arada, çıplak desmond’a hurley’nin verdiği t-shirt’ün çok yakıştığını söylemeden geçemeyeceğim. gecelik gibi oldu
bir başka ilginç sahne de; locke, eko ve charlie dönerlerken yaşandı. charlie eko’ya su getirmeye gittiğinde, eko bir anda locke ile konuşmaya başladı ve gidip bizimkileri kurtarabileceğini söyledi. ancak charlie döndüğünde, eko’nun hala baygın bir halde olduğunu gördük. hmm, sorular, sorular…
kiele sanchez
daha sonra, bölümün son sahnesinde, hurley’nin herkese jack ve diğerlerinden bahsettiğini görüyoruz. tam bu sırada, iki yeni karakteri tanıştırdılar bize. kiele sanchez ve rodrigo santoro. ama tanıştırış şekilleri çok komikti bence. bi anda o arkaplan oyuncularından ikisi ana karaktere dönüşmüş gibi oldu. 2 sezondur adını bile duymadığımız kişileri takip edeceğiz şimdi. gerçi alışırız heralde 1-2 bölüm sonra.
rodrigo santoro
bu yeni karakter girişinden tam sonra da, locke, jack, sawyer ve kate’i kurtarmaya gideceğine dair bir konuşma yapıyor. evet geldik kilit noktaya, desmond’ın bahsettiği konuşma buydu. ancak çok önce olmuştu. nedir şimdi, desmond geleceği görmek veya yaşamak gibi bir özellik mi edindi? ayrıca hatırlarsanız eko’da baygınken sadece locke’a konuştu. ben şey diye düşündüm, acaba 3ü arasında telepatik bir durum mu oluştu patlama sonrası? neyse heralde ancak sezon sonuna öğreniriz yine bunları.bir de flashbacklerimiz var biliyorsunuz, ancak bu seferki locke geçmişleri önemsizdi bence. kısaca yine de özetliyim;”locke babası ile olan olaylar ve helen’dan ayrılmasından sonra (muhtemelen) bir kabileye katılmış. onlarla buluşmaya giderken, yolda biri otostop çekiyor ve locke’da onu aralarına alıyor. bu kabile, doğa ile iç içe yaşan ve bir yandan da marihuana yetiştiren bir kabile. 6 hafta aralarında kalan otostopçunun, en son polis olduğu ortaya çıkıyor. locke’da onu ormana götürüyor vurmak için ancak vuramıyor.” böyle de garip bir şekilde bitti flashbackler. artık şu felç olayını öğrensek diyorum?
özetimiz bu kadar. gelelim yorumlara. bence bu sezonun en beni şaşırtan bölümüydü. şu desmond olayı, bir çok kişinin kafasını karıştıracağa benziyor. ve sonunda biraz olsun doğaüstü bir şeyler görmüş olduk. tabi biliyoruz ki, eninde sonunda bilimsel bir şeye bağlayacaklardır bunu. göreceğiz efendim.buyrun, sıra sizde. yorumlarınızı alalım?
yorumlar
bence adam gibi bir lost bölümü oldu, özellikle de 4. bölümün promosundaki yalan rüzgarı havasını gördükçe daha bir takdir ediyorum böyle bölümleri. sawyer-locke animasyonu gibi bir tane sawyerkatejack geyiği olsa da rahat etsem ben. smiley hatta.
Ilk iki sezonun tadini yasatan ada ile daha icli disli guzel bir bolum oldu bence. desmond olayi yeni bir boyut katti. oyle ki yeni bir gizem yoktu bir suredir sadece eski gizemlerin acilimlari vardi sanki…
flashback’ler onemsizmis gibi gozukse de aslinda bence ileriki bolumlerde, yani John’un kurtarma girisimleri surecinde giyinecegi avci kimligine destek olabilir. gorduk ki ne kadar avciyim da dese, avci da olsa avini olduremiyor kolay kolay ama ada onu degistiriyor tabii ki.
ayrica, Jack, Kate ve Sawyer’in gorunmedigi ilk bolum muydu ki bu? daha once hatirlamiyorum onlarsiz bir bolum.
şuradan ilgili bölüm seyredilebilir.
3. bölümden bekledigim tadı alamadım şahsen. nedense 2. sezondaki gibi daha fazla açıklama yer almıyor. yani en azından locke un sakatlığını anlatması gerektigini düşünüyorum. ama onu bile 2 yada 3 bölüme yaymışlar.. ee 6 sezon kolay değil. bence 3. sezon böyle devam edicek. 3 bölümde anca 1 bölüm kadar şey anlatılacak.
ama bence 4. bölüm daha kaliteli olacak. trailerden izlediğimiz üzere sayın benjamin abimiz saykoluğunu sonuna kadar kullanacak. sawyer i zor günler bekliyor gibi. sanırım psikolojik test gibi birşeyler uygulayacaklar. kate e onu seviyor musun felan diyor. sawyer a da aynı şekilde. sonumuz hayrolsun ne diyim
o değil de jack, garibim iyice yalnız kalmadı mı?locke’un aslında tüm rüyası ilgi çekiciydi, zaten metaforik olduğu için değişik detaylar barındırıyordu içerisinde.uçağa kimlerin bindirildiğini, kimlerin kendi hallerinde olduğunu, kimlerin uçağa bindirdiğini (desmond = pilot, hurley = görevli, benjamin = güvenlik) iyi incelemek gerekebilir.henry gale’in jack’i iyice avuçları arasına alması da, jack’in gelecek döneminin buhranla geçeceği konusunda bir ipucu sayılabilir.
locke’un ada’da kurduğu duman çadırı (ki bu bölüm flashback’lerinde gördüğümüz, locke’un geçmişte birlikte yaşadığı çiftçiler/marijuana yetiştiricilerinin mekanındaki çadır ile aynıdır) chüd ayini içindir.
yanlış hatırlamıyorsam, çadırın içinde sönen alevin dumanıyla kendinden geçen kişinin gördüğü halüsinasyonlar, kendi geçmiş-gelecek muhakemesini yapmasına yarıyor. (stephen king’in it adlı romanında chüd diye geçiyordu bu olay ve bir kızılderili ayini idi) evet, locke aynı zamanda yine o gizemli-bitkisel-herbalist bir takım karışımlarlarından birini kullandı, bir bildiği vardır diyorum.
yani bu referansla desmond’ın geleceğe dair herhangi bir şey yahut direktoman geleceği gördüğü gibi şeyler çıkarsayabileceğimiz yeterli gönderme bu epizotta mevcuttur diyebiliyorum. gayet de güzel bir bölümdü, hatta bence 2. sezon ve 3. sezon toplamının ilk üç en iyi bölümü listesinin üçüncüsü olacak kadar iyiydi. (1. sezonu saymıyorum, onun tamamı muhteşemdi)
edit: locke’un ayinden önce yediği karışım/bitki şu şekilde de yorumlanabilir, irdelenebilir.
hey hey, kesilmiş bir sahnemiz var imiş. şöyle alıntılayayım:
(kaynak: http://lost-and-gone-forever.blo/…/instructions.html)
akabinde lost and gone forever‘daki brian‘dan şöyle bir saptama geliyor:
(kaynak: http://lost-and-gone-forever.blo/…/chatter.html)
işte böyle bir şey.
zeke (tom) ile işimiz bitmedi anlaşılan. (sawyer’ın dediği gibi: “you and i ain’t done, zeke!”) bakınız, ne de şahane bir benzerliğe dikkat çekilmiş.
lost’un her şeyi bir yana, casting’iyle de bambaşka bir boyuta geçtiği gerçeğinin altını çizmek gerekir demek istiyorum.
4. bölümün trailer linklerini versenize
@Vesc, oyuncular (I ve II) farklı ama benzerlik de şaşırtıcı…
of gerçekten benzerlik çok fazlaymış, ben de izlerken bu kadar dikkat etmemiştim.
3 bölüm arasında benim en beğendiğim bu oldu. yeni karakterlerin de gelmesi çok yerinde oldu. walt, michael, shannon, libby, ana lucia ve boone gittikten sonra iyice sawyer-kate-jack-locke etrafında dönmeye başlamıştı. hem düştüler oraya 40küsür kişi, diğer çocuklar armut mu toplasın? sıkıldılar tabi 70 gün oldu.
bu arada bölümün en güzel repliğine işaret etmek isterim;
-bear? is that you?
annie‘ye kısmen katılmakla beraber şu anda aklıma geldiği için söyleyeyim; bölümde beni harbi harbi kahkaha attıran sekans, locke’un avcı bıçağını hurley’nin matarasına sapladıktan sonra hurley’nin bir buçuk saniye kadar bekleyip “Dude..” dediği an idi. Dude lafı da Lost sayesinde Hurley’nin nick’i gibi bir şey oldu gözümde.
spidonal, evet aynı insanlar olmadığını az çok tahmin etmiştim – sayende artık eminim ama şu ikinci sezon son bölümdeki (live together, die alone) jack ile araştırma yapan elemanın [via: yüzsekiz] benzerliği gibi detaylar mevcut. demek istediğim ve bu anlamda merak ettiğim, -ki buna özen gösteriyor olduklarını tahmin ediyorum, yoksa inanılmaz tesadüflere tanık alıyoruz demektir casting anlamında- bunların ileride hangi şekilde karşımıza çıkacağı.
sözlük‘ten okuduğum iki entry, locke’un chüd ayininde gördükleri hakkında bence muhteşem tahminler yapıyor. merak edenleri şöyle alalım:
(bkz: #10177945)
(bkz: #10179025)
tam da bu yorumları okumuştum ekşi ‘de. bence de başarılı yorumlamalar o sahneye dair. çok başarılı bir sahneydi genel olarak, tekrar eklemek istedim
azizk’ın özetindeki “patlama sonrasında eko, locke ve desmond arasında telepatik bir durum mu oluştu?” yorumunu düşününce aklıma şöyle bir teori geldi.
belkide elektromanyetik patlama esnasında kişilerin oluşan dalga ile zihinsel güçleri artıyordur, hatta others böyle şeylere daha öncede maruz kaldığından gelişen bu güçleri sayesinde olacakları önceden tahmin edip olayları kolay bir şekilde kontrol altına alabiliyorlar.
Şu an izledim bölümü..Hakkatende bu sezonun en iyisiydi 3 bölüm içinde bence.Çünkü olaylar adada geçti, sahildekiler daha çok gördük, yeni gizemler doğdu.. Tat verdi baya..Benim diziden öveceğim sahne şudur:Hurley ormanda sahile doğru giderken bir çıtırtı duyar ve korku ile sorar- Ayı?:D
locke’un polis misafiri eddie’nin ilk gun giydigi tisortteki geronimo jackson baskisi -ki hippi dost mike‘in bunu sormasiyla vurgulamis oldular- ile swan’deki geronimo jackson plaginin kesinlikle bir baglantisi var (ki orda da charlie “bunca yillik muzisyenim, hic duymadim?” diyordu). eddie’nin dharma’yla bi baglantisi mi var artik nedir. veya fazla mi abarttim gonderme meselesini, bilemiyorum.
bölümü beğendim ben, yalnızca desmond’ın değil eko ve locke da dahil, hepsinin çeşitli güçlere kavuştuğunu düşünüyorum ben de..
neyse söyleyeceğim lost ile aynı saatte criminal minds isimli dizi var. bu sezon özellikle kıyasıya bir reyting savaşı içindeler. bu bölüm ile lost biraz criminal’a kaptırdı. (lost 16.07, criminal m. 16.10) ilginç bir kapışma oluyor her hafta bakınca. criminal sürekli yaklaştı ve geçti. geçen sene bu derece izlenmiyormuş..
bu durumda eddie’nin bağlantısı varsa mike’ında bağlantısı olması gerekmiyor mu?