is this art?

is this art?

Dikkat Bölüm Özetidir, Spoiler içerir!Yine bir lost gününü daha geride bıraktık. Bu sefer karşımıza 4. bölüm olan “every man for himself” ve her zamanki gibi yeni sorular geldi.Hemen özete geçiyoruz;sawyer odaklı bir bölümdü every man for himself. Adı da pek uygun olmuş. öncelikle geçmişini özetliyelim kısa olarak. görüyoruz ki, sawyer bir dönem hapisanede yatmış. uzun süre boyunca dolandırdığı cassidy’nin ona dava açmış olduğunu öğreniyoruz. ancak hapiste de bir dolandırma olasılığı çıkıyor. 10 milyon çaldığı söylenen bir politikacıyı dolandırarak, geri kalan 6 yılına saydırıyor ve hapisten çıkıyor. bu süreçte gördüğümüz iki önemli bilgiden biri tabiki de sawyer’ın cassidy‘den “clementine” adında bir kızı olduğuydu. diğeri ise, of mice and men kitabıydı. daha sonra referans veriliyor bol bol. geçmişimiz özet olarak bu kadar.

gelelim günümüze;üç bölümde irdeleyelim bu kısmı. jack, sawyer-kate ve sahil olarak.jack, yine hydra‘da cam duvarlı odasında otururken görüyoruz. içeri gelen juliet‘le konuşmaya başlıyor. juliet’i ben’e karşı kışkırtma çabaları belki biraz daha uzun sürseydi tutabilirdi diye düşünüyorum ben ama tam juliet hafif alevlenmişken, ben içeri giriyor acil bir şekilde be juliet’i çağırıyor. bu sırada geçen bölüm bot’u almaya giden ekibin geri döndüğünü ve sun tarafından vurulan colleen‘in durumunun kötü olduğunu öğreniyoruz. Bu sırada öğrendiğimiz bir deyay’da, diğerlerinin bir denizaltına sahip oldukları.
Daha sonra, juliet heyecan içerisinde tekrar geliyor jack’in yanına ve yardım istiyor. Colleen’in durumunun gittikçe kötüleştiğini görüyoruz. Jack’i kafasında bir çuvalla hyrda’dan colleen’in olduğu yere götürüyorlar ve en azından sawyer ve kate onun yaşadığını görmüş oluyor. ancak jack yüksek alarmlar dolayısı ile anlayamadı onların sesini.

ameliyathane denilebilecek yere gittiklerinde, jack girişte omurilik röntgenleri görüyor. birazdan döneceğim bu konuya. içeride, colleen’i kurtarma çabaları başarısız oluyor ve colleen’i daha bir-iki bölümcük gördükten sonra kaybediyoruz. burada öğrendiğimiz iki bilgi, 1.si juliet doğurganlık üzerine araştırmalar yapıyormuş, doktor değilmiş. 2. ise, başta gördüğümüz röntgenler, 40 yaşlarında bir erkeğe aitmiş ve dev bir tümör varmış. bir ihtimal ben?
gelelim sawyer ve kate‘e.
dizinin başında, kafeslerindeler her ikisi de. sawyer muhteşem planı ile, kafesin yakınına gelen bir diğerini tutup, daha önceden onu da çarpmış olan kafesteki düğmeye basacak ve sonra ondan anahtarları alıp kaçacaklar. ancak ben üzerinde denediği bu enfes plan işlemiyor ve sawyer’ı alıyorlar. pek işkenceli promo videolarındaki sahneler işte bu an gerçekleşiyor. öğreniyoruz ki, sawyer’ın kalbine “pacemaker” adlı bir şey yerleştirmişler ve nabzı 140’a ulaştığında kalbi patlayacak. bunu göstermek için de ben bir tavşan getiriryor ve deli gibi sallamaya başlıyor. çok gerildim o sahnede, anlamsızca salladı hayvancağızı.
kaçmayacağından emin olmak için yapıyorlar bunu ve kate’e de asla söylememesini tembihliyorlar. yoksa ona da koyacaklarını söylüyorlar. sawyer sonra geri geliyor ve kate-sawyer ilişkisini geliştiren olaylar devam ediyor.colleen’in ölümünden sawyer’ı sorumlu tutan kocası? pickett ‘ın sawyer’ı dövmeye başlıyor ve meşhur kate’in promolardaki “i love him” sözleri bu sahnede gerçekleşiyor. kanımca çok da önemli değildi bu sahneler, ben aşk için izlemiyorum bu diziyi; ondan dolayı biraz kısa kestim bu kısımları :)
kate-sawyer ikilisinde son olarak kate, kafesin üst demirlerinden çıkmayı başarıyor ancak sawyer kaçmayacağını, onun gitmesi gerektiğini söylüyor. tabiki de böyle olmayacağını hepimiz biliyorduk heralde bunu izlereken; sawyer-kate ayrılmaz! :)son olarak, sahil kenarına gidiyoruz. burada bize bir iki dakika paulo‘yu tanıtmaya çalıştılar. lüzumsuz bir detaydı sanırım, golf oynarken onu görmek. ama tabi dolaylı yoldan, desmond‘ın geleceği görme olayına bağladılar. desmond sahnenin başında, claire ve charlie‘ye çadırlarını onarmayı öneriyor ancak pek bi tepki görüyor. bu sahnede bir çok kişi tahmin etmiştir sanırım fırtınanın gelmekte olduğunu. daha sonra, paulo’dan aldığı golf sopası ile, yıldırımı çekmek için bir düzenek kuruyor.
ve yine şahane bir hurley repliği vardı bu bölümde de; yıldırımı çekecek şeye bakıp “is this art? (sanat mı bu?)” dedi. bayılıyorum hurley repliklerine…
ve neticede, gerçekten de yıldırım düşüyor. insanların artık yavaş yavaş desmond’ı sorgulamaları gerektiğini düşünüyorum.son sahnede de, ben, sawyer’ı bir tepeye çıkarıyor ve aslında pacemaker koymadıklarını, sadece onu endişelendirip daha iyi davranacağını düşündüklerini söylüyor. bir dolandırıcının saygısının kazanmanın, onu dolandırmak olduğunu da öğreniyoruz burada.
ve heralde dizinin en önemli detayı olmasına rağmen kanımca bu kadar heyecansız yansıtılmış sahneye geliyoruz; tepede, sawyer’a ben’in göstermek istediğinin başka bir ada olduğunu öğreniyoruz. şu anda üçlü’nün bulunduğu adanın, alcatraz’ın iki katı kadar bi ada olduğunu ve onların önceden, karşıdaki adada olduklarını anlatıyor ben. iki ada olması bence oldukça ilginç ancak tekrarlıyorum, çok zayıf yansıtılmıştı.
evet, yine uzun bir özet sonrası; alalım yorumlarınızı?