lost 3×22 – 23: through the looking glass
38 yorum azizk 24 Mayıs 2007 10:33
evet, lost 3. sezon, bu geceki iki saatlik final ile tamamlanmış oldu. ve final sonrası, tüm sezon boyunca sürdürdüğüm memnuniyetsizliği, beklentilerimin karşılanmaması sonucu söylenip durmamı, yalayıp yutuyorum efendim.j.j. abrams ve carlton cuse, bu işi kesinlikle biliyor. yine yüzlerce soru ile bitirmiş olsak da sezonu, mükemmel bir sezon finali izledik.
yazıda, bölümü tamamen özetlemeyeceğim, çünkü size bölümü izlemeyip özet okuma şansını tanımak istemiyorum. hemen koşup bölümü izliyoruz, kaçışınız yok.2 saat süren heyecan ve merak fırtınasından sonra, elimizde neler kaldı, şimdi onlara bir göz atalım:bundan sonrası, spoilerdır. dikkat!
tüm seri boyunca, şimdiye kadar ilk kez, geleceği gösteren bir bölümle karşılaştık. tüm sorular da, bununla birlikte geldi aslında.
* adada önümüzdeki sezonlarda neler olacak ki, adadan kurtulduktan sonra jack bu hale geliyor?
* kate ile jack’in ilişkisi, nasıl oldu da böyle bir gizem aldı?
* ölen ve cenazesine gidilmeyen kişi kim? (bu konudaki tahminimi yapmak istiyorum burada: ben! biliyorum iddialı bi tahmin ama içimden bir his, ben le olan ilişkilerinin değişeceğini ve ben’in onlar için önem kazanacağını söylüyor!)
* kate, kime geri dönmesi gerektiğini söylüyor? sawyer?* jack, hastanede babasından bahsediyor! babası bir şekilde dirildi mi? yoksa jack aklını o kadar yitirdi ki, artık ne dediğini bilmiyor mu? ya da izleyiciler üzerine düşünsün diye aslında hiç de önemi olmayan bir nokta mı bu?
bunlar, gelecekteki görüntülerin kafamızda oluşturduğu sorulardı. peki adada olan bitenin bize düşündürdükleri?* Naomi, ben’in dediği gibi kötü bir örgüt için mi çalışıyor? öyleyse, desmond-penny fotoğrafı çantasında ne arıyordu?
* penny ile charlie arasındaki kısa görüşmede, penny’nin gemiden filan haberi olmadığını gördük!
* acaba bu ben’in bahsettiği kötü insanlar, dharma‘nın geri kalan kısmı mı?
* locke, neden naomi’yi vurdu? yine ne gibi bir nedeni olabilir daha uyuz bir karaktere dönüşmek için?
* walt!! what the!
* mikhail, ölmek bilmiyor? bu işin sırrı nedir?
* charlie, kolayca ölmekten kurtulabilecekken, neden inatla kapıyı kapayıp kendini ölüme terk etti? kaderim bu yaklaşımı mı?
bunlar, aklımıda kalan ve eminim ki hepinizin de şu anda kafasını kurcalayan sorular. ayrıca, dizi içerisinde bir kaç detay var bahsetmek istediğim;* jack-kate: “seni seviyorum!”* hurley‘nin şahane kurtarma sahnesi ve bundan dolayı inanılmaz heyecan oluşu (yine en eğlenceli sahnelerden birinde hurley vardı, özet olarak= şişmanlar, eğlencelidir!)
* sawyer‘ın tom‘u vurması (bu bence, dizinin geleceğine dair bir göndermeydi. gitgide şiddet oranı artıyor dizi genelinde. hele bu bölümde, hiç acımadan öldürülen bir sürü insan, önümüzdeki sezonlarda iyice vahşet dolu görüntülere yol açabilir)
* danielle – alex buluşması, sonunda!
* rose‘un harika replikleri
* aaron‘ın, charlie öldüğü sahnede ağlamaya başlaması klişesi!
evet bunlar da, dizi genelindeki dikkatimi çeken beğendiğim sahneler.bizi nerdeyse 7-8 aylık bir ara bekliyor şimdi ne yazık ki. başlayın tartışmaya!
yorumlar
helal olsun. bu kadar guzel bir sezon finali olamazdi. nasil bekleyecegiz 8 ay. bilmiyorum.
bir şeyi eklemeyi unutmuşum;jack-juliet öpüşmesi.bilmiyorum lüzumlu bir detay mı ama görücez önümüzdeki sezon.hah bir de, merak ediyorsanız, gazete ilanının görüntüsü:
“man found dead …. in downtown loft.the body of jo… ….antham of new york was found shortly after 4 am. in the ….. of grand avenue.”
of bir detay daha, jack’in gittiği cenazenin yapıldığı yerin adı, hoffs-drawlar.
bu da, “flash-forward” ‘ın anagramıymış efendim.
her şey bir yana, dizi birden bire las vegas‘ın setine dönüverdi.bir yandan Marsha Thomason diğer yandan James Lesure…
AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA
lost dinini kuruyorum, yok mu mürit olacak?
mikail kedi mi, niye ölmüyor? yetti adamın ibnelikleri yüzünden çektiğimiz. charlie, ölüm korkusu ve gerginliği içinde yaşamaktansa ölmeyi tercih etmiş olabilir de şöyle bir salaklık oldu, oradan çıkıp insan gibi tepedekilere anlatsaydı ya penelope’den ne duyduğunu. şimdi “not penny’s boat” yazdı, ee yani?
kağıt parçasındaki isim de belki jacob’dur? onun nasıl bir şey olduğunu öğrenemedik daha gerçi, in midir cin midir.
dietcolaaddict’i de ayrıca tebrik ediyorum, james lesure geldiği andan sonra dikkatim dağıldı benim bi yerden josh duhamel çıkacak diye.
bu arada kate sawyer’a gitmiyorsa ölsün artık, adam eridi aşkından yeter be.
charlinin kendini odaya salakça kitlemesi bir yana. su giren pencerenin oda tavanından aşağıda olması dolayısı ile seviye farkından odanın tavanına sıkışacak havanın nereye gittiği beni deli ediyor.bu arada jack’in arabasında dinlediği müzik kimin? sevdiğimden değil sadece charlie’nin olmasından şüpheleniyorum. bence charlie ölmedi.bence tabut john locke’un.
o nasıl bir finaldi oyle!! el mahkum, 4. sezonu izleyecegiz, yandık!!
jackin arabada dinlediği şarkı nirvanın şarkısı adı da scentless apprentice. çarli için olan umutlarınız boşa çıktıysa üzgünüm
sayid neden ölsün ki ölmesin,dizide en akıllı karakter!bu arada şu an itibariyle (25 mayıs -gece 03.45)hala izleyemedim,finali,sebepse kota!!!meraktan ölüp,yazıları falan okumayayım diyorum,ama dayanamıyorum!ölen charliymiş heralde, bu arada üzülerek belirteyim…
Jack’in babasının ölüsünü görmedik galiba. Hatta ilk sezonda jack mağrada uçaktan düşen bir tabut bulmuştu ama içi boştu hatırladığım kadarıyla. Jack’in babası heran bir yerlerden çıkabilir gibime geliyor. Baksanıza her taşın altında o adam. Claire’in bile babası çıktı.Cenazesine gidilmeyen kişi için adayım John Locke.Sawyer iyice fasulye karakter oldu. neredeyse bütün sezon şezlongda yattı, bir kahramanlık şansı varken onu da hurley’e kaptırdı. Çok yazık ettiler yiğidime.Kitapsız john locke, nasılda acımadan bıçakladı tanrı gibi manitayı!Charlie’yi çok ucuz harcadılar, gülme krizine girdim ahahaHurley için şimanlar eğlencelidir demek, hurley’in hakkını yemek bence. Hurley benim favori karakterim. ayrıca hiç de sevimli bir şişman değil.Sonuç itibariyle hiç de fena bir sezon sonu değildi, açıkçası beklemiyordum.#
bi dakka, bi dakka!hurley konusunda çok derin tartışmalara girebilirim her an!hurley benim de favori karakterim kesinlikle! şişmanlar eğlencelidir demek, hurley’nin hakkını nasıl yemek oluyor? aksine, fazla fazla credit verdim işte şişman eğlenceli diye.ayrıca, sevimli bir şişman değil önermesi, tüm şişmanların sevimli olduğu “gerçeği” nin yanında ezilip gider! bunu da belirtmeden edemeceğim.dipnot: şişman biriyle konuştuğunuzu dikkate alarak yorumları yazalım lütfen! sevimli şişmanların bi de evil man-eating versiyonları vardır, çıkartmayalım onları içlerinden.
tabutun biraz küçük boyutlarda olması dolayısıyla kadın bir karakter düşündük ama şimdi gazete parçasındaki “man found dad… ” ifadesine de yakından baktığımıza göre ben de fazla emin olmadan öne sürdüğüm “ölen ben’di” iddiasının daha bir arkasındayım. bence de daha sonra ilişkileri değişecek. ve evet sezon finali hiç de fena değildi.
naomi adaya ilk indiginde mikhaili görüp yalnız degilim dememişmiydi? ve mikail in üzerinde dharma logolu tulum yok muydu?naomi bence kesinlikle dharma adına çalışıyor—————# Naomi, ben’in dediği gibi kötü bir örgüt için mi çalışıyor? öyleyse, desmond-penny fotoğrafı çantasında ne arıyordu?# penny ile charlie arasındaki kısa görüşmede, penny’nin gemiden filan haberi olmadığını gördük!# acaba bu ben’in bahsettiği kötü insanlar, dharma’nın geri kalan kısmı mı?
işte hurley’in eğlenceli olmasının şişmanlığıyla uzaktan yakından alakası yok bence. onun o sevimli-kurnaz, hayatından memnun, takıntılı, deli damarı tuttumu gözü kararan kişiliği şişmanlığından bağımsız bir olay. hurley gayet zayıf bir tip olsaydı da onu o yapan şeyler çok değişmeyecekti.bence hurley hiç sevimli bir adam değil, ben diziyi izlemeden önce nekadar gıcık bir tip olduğunu düşünüyordum. şimdi hurley’in şişman olduğunun bile farkında değilim.ve son olarak evet şişmanlar sevimli değiller bence, gayet sıradan insanlar işte. herkes ne kadar sevimliyse onlarda okadar sevimli. tabi kişisel görüş bu, herkese göre değişebilir muhtemelen.
Hahahah, Mikhail Bakunin nasıl bir insandır abi? Tamam, süper bir plan pencerelerden birini patlatmak filan ama yahu elinde el bombası olan bir insansın; o insafsız, hoyrat gülümseme nedir – “En son kim koydu” dercesine? br>
br>
John Locke’a sesleniyorum: Bir tanesin ya, biriciksin. Naomi’yi ziyan ettiği sekansta kahkaha atmayan insan evladı var mı, bunu sormak istiyorum ayrıca. Adam yıkımın jokeri gibi. Ancak elbette bu Locke’un -yüzeysel- görünen sureti. Kendisine ada tarafından biçilen rolü henüz biz izleyicilere pek açıklamadılar. Kendisini pencereden atıp böbreğini çalan bir insanı (Tamam, babası ama..) dahi öldürmemiş birinin böyle apansızın cinayet işlemesi, tahmin ettiğimden de farklı bir gerçek yahut gerekçeyle ilişkilendirilecektir elbet – diye düşünüyorum. br>
br>
The Looking Glass’in bu bölümde daha böyle bir Dharma-gizemlerini-açıklayıcı-unsur olabileceğini umuyordum ama, evet, çok daha farklı bir yorum ile ele almışlar senaryoyu. (Gerçi Bonnie o kadar da güzel değilmiş mesela, bunu da görmüş olduk) br>
br>
Son olarak, Hurley’nin pikap ile sahile dalması sonrası herkesin sağ salim kurtulmasının (Sayid’in vahşetli boyun kırma bonus’u da var) yaşattığı o “taraftarlık” ile alakalı sevinç hissi beni birkaç gün idare eder gibi. Her şeyiyle şanlı, kutlu bir final idi bence.
Daha önce yazıldı mı bilmiyorum ama “incil’de jacob‘un 2 oğlu varmış, biri kör biri sağır” teorisi bayaa hoşuma gitti.
Charlie‘nin ölümündeki saçmalıklar serisine ek: Mikhail o el bombasını patlattığı zaman bayaaaaaaa uzaklaşmadığı sürece parçak pincik olacaktır a)bombadan dolayı b)sudaki ani basınç artışında dolayı. Ölümsüz vs. tamam ama artık parçaları biraraya nası getiricek merak konusu.
Locke yine finalde artizlik yapınca, Jack’in “arkadaşım sen en son böle artizlik yaptığında dünyayı patlatıyodun, nassı hala ‘I believe’ fln die dolaşıosun tırt!” die haykırmasını istedim.
Bence Jack’in babası yaşıyor ve yine bence adada geçirdikleri vakit süresince adanın dışında zaman hiç ilerlememiş, yani ada zaman olarak dış dünyadan farklı bir düzende ilerliyor. Bu yüzden adaya sonradan gelenler Oceanic 815in bulunduğunu söylüyorlar.
gözden kaçan bir detay da; jack hastanede babamı buraya getirin ondan daha sarhoş isem beni kovarsınız diyor. kinaye mi yapıyor yoksa babası yaşıyor mu pek karar veremedim.
heroes’a ders olsun bir sezon nasıl bitirilir öğrensinler. gözlerim doldu resmen. hem gerdi, hem rahatlattı, hem güldürdü, hem korkuttu ve en önemlisi merak ettirdi. helal olsun sana lost.
Bir sezon finali ancak bu kadar güzel olabilirdi.
valla flashback sandığımızın flashforward olduğunu gördüğümüzde biz baya bi müddet ekrana bakakaldık..benim demek istediğim tek bişey var, onu da şurda demişler, ama ben yine de demek istiyorum:ey sevgili lost yapımcısı; sözüm sana; 9 ay ara mı olur laaaaannn! nasıl geçer bu 9 ay..
Pekiiii… Şöyle yaklaşsak olaya.. Jacob artık Ben’den daha çok Locke ile bir şeyleri halletme isteğine sahip olmuş olabilir mi.. Adanın gizemiyle kendine gelen Locke, zaten burda kalmak istiyor ve herkesi tutmakda istiyor bunun yanında.. Yani bi anlamda Ben’dense Locke’un duruma hakim olmasını istiyor olması vs.. Onunla konuşuyor, ona yardıma gidiyor ve yeniden ayaklarını kıpırdatamayan Locke bir anda yürür hale geliyor.. Jacob mu fazla gizemli, olay (yorum) mı çok ütopik
jack neden tekrar adaya dönmek istiyor? :Sya iyice kafa karıştırdılar. tek sevdiğim tarafı, others’a iyi bir ders vermiş olmaları. oh ne güzel, kafalarına göre gelip, millet götürüp, istediklerini öldürüyorlardı. bundan sonra ne yapacaklar acaba. ayrıca artık bir denizaltıları da yok.naomi denen kadın, Charlie’nin cesedinin bulunduğunu söylemişti. burada da karıştırdılar yine olayı. ne yani paralel dünyalar olayı mı var işin içinde. ayrıca Jacob denen adam neden yardım istiyor Lock’tan.hem Ben’in cocuklugunda tanıştığı adam, şuan Ben’in yardımcısı olan kişi değil mi? yoksa onun oğlu mu yani eğer o kişiyse, o adamın en az 60 yaşında fln olması gerekmiyor mu? neden adam 35 yaşlarında gösteriyor hala? adada yoksa yaşlanmayı geciktirici bir etki mi var?”ya da izleyiciler üzerine düşünsün diye aslında hiç de önemi olmayan bir nokta mı bu?”katılıyorum. yapımcıların yapmaya calıstıgı şey, milletin her konu hakkında düşünmesi, forum sitelerini bu fikirlerle doldurması galba. çok merak ediyorum, milletin kafasında her bölümde bir soru işareti oluşturmaları hoşlarına gidiyor, onları tatmin ediyor mu. yine başka bir soru, acaba lost’un finali yine soru işaretleriyle mi bitecek? acaba Lost’un Lost Keys’den bir farkı olacak mı? aynı şekilde o dizide de 3 bölümü heycanlı bir şekilde beklemiştim ama hiçbir acıklama yapmadan, doğa üstü olaylara bağlayıp bitirdiler.kesin bu 9 ay boyunca, milletin kafasını iyice karıştırmak için kücük videolar hazırlayıp youtube’a verirler. buraya yazıyorum hatta yazdım bile.bana göre finalin diğer bölümlerden pek bi farkı yoktu. yine kafam karıştı, yine sinirlendim. artık ben cevap istiyorum, onu anladım. hayır verdikleri cevapları bile doğru düzgün vermiyorlar. cevaplarda bile bir soru var. ne biçim iştir bu canım.
8 ay aramı olurmuş.8 ay aramı olurmuş.8 ay ara verilirmi?Yemin ediyorum bu Lost yapımcılarını bir güzel dövmek lazım.Bak nasıl şimdiden bir tuhaf oldum.8 ay aramı olurmuş arkadaşım.
bir kaç noktaya dikkat çekmek istiyorum:1). jack babasını tabutun içinde görüyordu, haliyle ölmüş olması lazım2). locke nasıl bir türlü ölmüyorsa, (ki favorim locke’tur) mikail’de o şekilde kolay kolay ölmüyor olabilir3). gelenler dharma nasıl olabilir? erzak atıyorlar adaya….4). su altındaki hatch’in kapısı patlayacak ve charlie kurtulacaktır ve ölüyor kehanetini yenecektir bence.5). bence tabuttaki jacob’dur, adanın kendine verdiği güç esasında istemediği bir şeydir “help me” demesi ondandır. ama kendisinden nefret edilmesi cenazesinin boş geçmesine neden olmuştur6). jack bütün bu serüven boyunca en kritik kararları vermek zorunda kaldığı için neticede akli dengesini yitirmiştir (gelecekteki halinden bahsediyorum) kim bilir adada daha neler olacaktır ki bu adam tırlatacaktır.7). juliet’e daha adaya gelmeden richard bir rontgen gösteriyordu, juliet 70’li yaşlarda bir kadın derken richard esasında 20 küsur yaşında diye düzeltiyordu. bu adadaki yaşlanma sürecini anlatıyor da olabilir, hamile kadınların nasıl öldüğüne dair de olabilir. ama richard’ın yüzüne gözüne bakılırsa ya adada çok iyi bir estetisyen var ya da evet… pek yaşlanmıyorlar…gibi geliyor bana yoksa şüphen mi var?
f205, haklısın yaşlanmıyor olabilirler.peki Ben nasıl cocukluktan o hale gelebildi? ya da ne bileyim alex nasıl büyüdü? yoksa adanın bir yetisi var da insanlar 40 yaşına vardıktan sonra mı yaşlanmaları duruyor? hani belki danielle yaşlandı yaşlandı, sonra yaşlanması durmuş olabilir.adanın iyileştirme gücü onları hayatta tutuyor olabilir diyeceğim ama doğa üstü olaya girer bu da. yoksa orası ada değil de kaplıca görevi gören bir üs de Dharma, yaşlı, eli ayağı tutmayan, belden aşağısı felç olan insanların düzelmesi için mi adaya yerleşti. belki de Dharma’nın bu adadan ticari beklentileri vardır. cok mu saçma oldu dediklerim? hayır, dizinin saçmalıkları yanında o kadar da garip durmuyor. cevapları büyük bi hevesle bekliyorum, bakalım bu olaylara nasıl bi açıklama gelecek. yine belirtiyorum, umarım sonu Lost Keys gibi olmaz.
bence richard adadaydı zaten, o yüzden yaşlanmıyor, ama walt, ben, russou gibi insanlar dışarıdan gelenler ve yaşlanıyor sanki. öyle düşünüp mutlu olmak istiyorum
güzel bir sezon finali oldu lakin 9 ay ara verilmesi biraz abartılı oldu. Sezon finali sebebi olmasına reğmen çok fazla soruya yanıt bulduğumuzu söyliyemiyeceğim lakin jack ve kate’ in geleceklerine dair olan görüntüleri hoş bir uyarlamaydı. Bence Kate Sawyer ile evlendi ve ölen kişi bana görede Ben’ di. Ayrıca irtibat sağladıkları geminin bekledikleri kurtarıcı olmıyacağını bu konuda Ben’ in haklı çıkabileceğini düşünüyorum…
onureren:
Bu teoriyi nerede okudun, link verebilir misin?Jacob bilindiği üzere Hıristiyan ve İslam inançlarında bir peygamberdir. Yakub peygamber. Dedesi Abraham, yani İbrahim peygamber, babası Isaac, yani İshak peygamberdir. 12 tane oğlu vardır ve bir tanesi Benjamin, yani Bünyamindir. Eğer John yani Yahya diye bir oğlu daha olsaydı çok güzel uyardı. Ben oğullarından kör ya da sağır olanı var mıydı gibi bir bilgiye ulaşamadım ama eğer bahsedilen teori benim tahmin ettiğim şeyi ileri sürüyorsa, (tabi ki John Locke ve Benjamin, dizideki Jacob karakterinin oğulları değildir) Benjamin Jacob’ın sağır oğlu, John Locke ta görmeyen oğlu yerine geçebilirdi. Tabi ki ilginç bir gönderme olurdu anlamında söylüyorum bunları. Çünkü bana kalırsa Benjamin Jacob’ı görüyor ama duyamıyor, duyduğunu iddia ettiği şeyleri ise uyduruyor. John Locke ise Jacob’ı duyabiliyor ama göremiyor.
kate’in sawyer’dan hamile olduguna dair gondermeler son bolumde de bulunmaktaydi. kate muhtemelen sawyer ile evleniyor.ayrica kate’in “flash forward”daki perimsi guzelligi neyi ifade ediyor?
nimphelos’a katılıyorum,kate sawyer’ı seçti,ancak mutlu değil o yüzden yapmak isteyip de ‘yapamam’ diyor,son sahnede!jack aslında sevdiğim bir karakter değil ama üzüldüm haline!bir de bu charlie diziden çıktığı için öldürülecekse eğer,o sahne çok sırıtmış!yani kurtulabilecekken,ölüyor!
ayrıca heroes’da’gelecek taşa yazılmadı’ göndermesini bu sahne için yapmış gibiler sanki!
Charlie’nin ölümü, Damon Lindelof’tan öğrendiğimize göre, bütünüyle senaryonun işleyişine göre gelişen olaylarlardan biri imiş. Şuradaki söyleşide açıklıyor kendisi. Özetle şunu ifade ediyor: “Başkalarının kurtulması için hayatını feda edebilecek bir karakter varsa o da Charlie idi bize göre.” – Bu söylenene göre düşünecek olursak, zaten Charlie’nin görünürde kurtulabilecekken neredeyse bile bile boğulmasının tek sebebi de, diğerlerinin kurtuluşunun kendisinin ölümüne bağlı olduğuna inanmış olması; yani, senaristler böyle bir karakter çizmişler, yaratmışlar en başından beri.
Ya Kate demişken.. O Jackle karşılaştığı anda.. Aman allahım ne güzellik.. Rüya gibi çıktı karanlığın içinden, o andan itibaren 12 dakika ağzım açık kalmış:)
Güzel bir sezon finali idi bence güldüren,düşündüren,geren,gevşeten hepsinide yaşattı ve tabiiki lost a yakışır bir şekilde akılda bilyon tane soru işareti bıraktılar geçermi 8 ay ya 7 ay 29 gün sonra ölürsem diye geliyor aklıma belki abartı gibi gelebilir ama cidden böyle düşünüyorum..
Ama jack’in konuşmalarında ada ile ilgili bir konuşma geçmedi sadece “biz böyle değildik” geri dönebiliriz gibi şeyler söyledi ama ada “island” kelimesi hiç geçmedi yada ben farkedemedim yamuluyorsam düzeltin..
Şimdi yine biraz saçma olacak belki ama jack ile ilgili olan flasfoward diye gösterdikleri flasback olamazmı ben şahsen kıllanmaya başladım nede olsa lost denilen bir diziden bahsediyoruz ve herşey olabilecek bir dizi zaten amaç kafaları Hallaç pamuğu gibi dağıtmak..
bence o kesinlikle flashback değildi çünkü belli ki adadan kurtulmuşlar ve oceanic hava yolları kaza dolayısıyla onlara bedava uçma hakkı vermiş, jack bahsediyodu bundan. ben olma ihtimali yüksek ama ben in cenazesi neden çoook sonra ve ada dışında bir yerde olsun ki. richard ile ben arasındaki yaşlılık olayı da tamamen ölesine bence. belki de dizide bazı şeyler belli değildi ve sonradan eklediler richard da genç kalıverdi. ama önemli bir şey değil bence. bu arada lost da klişeleri görmeye alışmış biri olarak kate’in muhtemelen hamile olduğunu söyleyebilirim. gelecekten görüntülerde de jack’in babasından bahsetmesi adamın ölmediği anlamına gelmez. zaten ilaç almaya gittiğinde kadın arayacak oluyor çıkıp gidiyor. john locke uzun vadede doğru sayılabilecek şeyler yapıyordur belki ama denizaltını patlattığında da naomi yi vurduğunda da sinir oldum. bu arada bi arkadaş dharma adaya erzak atıyor demiş de ben hepsini katledip bağlantıyı kesmiş dharmayı çökertmiş nye hala yardım etsinler ki? ayrıca onureren in jacob la iligili yazdıkları da hak verilmeyecek cinsten değil.
ayrıca kate nye hapiste değil. baya mı gelecekten görüntü bunlar.
3. sezonun finalinde gelecek yani flash forward sandığımız kate ile jack in buluşması bence yine bir flash back(bu kate in neden genç göründüğünü açıklar) aynı desmond un başına gelen gibi aslında bütün karakterlerin öyküleri , kaza ve ada da olanlar sürekli tekrar eden olaylar zinciri yani karakterler adaya düşer daha sonra kurtulur yaşamlarına devam eder ve ölürler ve sonra tekrar tekrar tekrar…….fakat kate ile jack in buluşmasından anladığım kadarıyla kate daha henüz üvey babasını öldürmemiş ve jack in babası hayatta. Bu olayları sürekli tekrar tekrar yaşadıkları için anlık önsezilere sahip olmuş olabilirler bu yüzden olaylar zincirindeki bazı şeyleri değiştirdikleri içinde adaya isteselerde tekrar düşemiyorlar . kelebek etkisi ni izleyen varsa bilir aynı ana karakterin günlüğünü bi şekilde yazmaya devam edememesi gibi. Bence tabuttaki lock tu ve adaya düşmedikleri içinde cenazesinde kimse yok eğer bu gelecek olmuş olsaydı cenazesine onla aynı ada olanlar gelmezmiydi? Ve naomi kesinlikle kurtarma ekibinden falan da değildir bence 4. sezonu merakla bekliyorum .