lost’un 5.sezon 10. bölümünü de izledik. Çok çarpıcı bir finalle biten ‘he’s our you’ adlı bölüm Sayid ağırlıklı bir bölümdü. Benim kanaatim bu sezonun en durağan bölümüydü.

Bu haftaki bölümün yıldızı Sayid

Bu haftaki bölümün yıldızı Sayid

bundan sonrası spoiler içerir.


Bölüm Sayid’in çocukluk zamanında Tikrit’te yaşadığı bir andan başlıyor.Sanıyorum ki sayid’in babasının çocuklarından birine kümesteki tavuklardan birini öldürmesini emreder.Çocuk yapamaz ve arkasından bir küçük çocuk gelir ve tavuğu öldürür.tavuğu öldüren sayid’dir.Ve babasından aferin alır.Sayid’in küçüklükten itibaren öldürmeye meyilli olduğu gösterilmektedir.1977 yılına döner.Daha sonra Ben, Sayid’e bir sandviç daha getirir.Yanında okuması için de bir kitap.Sayid’e Richard tarafından mı gönderildiğini sorar.Kendisinin eğer burdan kurtulmak istiyorsa sabretmesi gerektiğini ve bu konuda yardım edeceğini söyler.Bir flashback daha yapılır ve Sayid’in Moskova da bir adam daha öldürdüğünü görürüz.Dışarı çıktığında ise Benjamin’in isteği doğrultusunda olduğunu anlarız.

Sayid Benjamin'in işlerini yapmaya devam ediyor

Sayid Benjamin’in işlerini yapmaya devam ediyor

Benjamin, Sayid’e bu öldürdüğü adamın son kişi olduğunu ve Charles Widmore’un arkadaşlarına zararı dokunabilecek bütün adamlarını öldürdüğünü söyleyerek işinin bittiğini ve özgür olduğunu söyler.Sayid bu duruma şaşırmıştır onca adam öldürdükten sonra operasyonun bitmesi sayid’in hoşuna gitmemiştir.Yapacak başka bir işinin olmayışı sayid’i bir nevi sıkıntıya sokmuştur.Diğer tarafta Horace yanına Radzinsky de alarak Sayid’i tuttukları yere gider ve Sayid’in kelepçelerini keserek ona neden burada olduğunu sorar.Radzinsky ise kafayı maketle bozmuştur. =) Maketi görmüş olmasından çok korkan Radzinsky her dakika bunu söylemektedir.Ancak Sayid hiçbir şekilde konuşmayacaktır.Juliet ise Jack ve Kate’in dönmüş olmasından bir nevi rahatsızdır. Sawyer’a kendilerini kastederek evcilik oynumuz bitti değil mi der. Ancak Sawyer ise geri dönmeleri aramızdaki hiçbirşeyi değiştirmez diyerek Juliet’e güven verdi.Juliet Sayid’in problem oluşturabileceğini söyler fakat Sawyer Sayid’e güvenir ve birşey söylemez derken bu esnada eve Horace gelir ve düşmanın konuşmadığını ve bundan endişe duyduğunu söyleyerek düşmanı Oldham’a havale edeceğini söyler.Sawyer Oldham’ı piskopat olarak adlandırır ve böyle birşeyin önüne geçmek için Sayid’le yalnız görüşeceğini söyler.

Sawyer, Sayid'i kurtarmak için çok uğraşıyor

Sawyer, Sayid’i kurtarmak için çok uğraşıyor

Sawyer Sayid’in yanına gider.Sayid kafayı Benjamin’e takmıştır. Sawyer’a nasıl onunla yaşayabildiğini sorar.Sawyer, Benjamin için yapabilecek birşeyi olmadığını Ben’in daha çocuk olduğunu ima eden konuşmalar yapar.Sayid’e iki seçenek sunar birincisi diğerlerinin kampından kaçtığını söyleyerek onlar hakkında bilgi vermesi, yani İşbirliği yapması ve dharmayla birlikte yaşamasıdır, ikinci seçenek ise yalnız başına kalmasıdır.Sayid o zaman ben yalnızlığı seçiyorum der.Hurley, Jack ve Kate yemek yemektedirler.Hurley herzamanki gibi yine aklına geleni düşünmeden söyleyerek Juliet’in Sawyer ile birlikte olduğunu söyler.Kate anlamak istememektedir.”Nasıl yani birlikteler?” sorusuna Hurley, Jack’i göstererek güzel bir cevap verir.Sizin eskiden birlikte olduğunuz gibi.Kate şaşırmıştır.Benjamin Sayid’e sandviç getirmek üzereyken karşısında babasını paspas yaparken görür.Babası Ben’e kaba kuvvet davranarak defolup gitmesini söyler.Sayid bu durumu görünce biraz üzülür.Çünkü kendisi de zamanında babasından zulüm görmüştür.Bir flashback daha gösterilir.Sayid’in ev yapımlarında çalıştığı zamanlardır. Benjamin Sayid’i ziyarete gelir ve John Locke’un öldüğünü ve sizi öldürmek isteyenlerin olduğunu Hurley’nin hastanesinin önünde adamların olduğunu söyler.Benjamin Sayid’i tekrar kullanabilmesi için yine bir oyun hazırlamıştır.Sayid bu teklifi kabul etmez.Neden yine adam öldürmeye başlayacağım ki sorusuna Benjamin basitce yanıt verir.”Çünkü sen bir katilsin.Sen busun Sayid” Sayid ise öldürmekten hoşlanmadığını söyler.Benjamin o zaman özür dilerim diyerek gider.

Ben: Sen bir katilsin sayid, Senin doğanda bu var sen busun!

Ben: Sen bir katilsin sayid, Senin doğanda bu var sen busun!

Sayid’i Oldham’ın yanına götürürler.Oldham dharmanın evlerinde değil de ormanda bir çadırda yaşamaktadır.Sayid Sawyer’a bu adamın kim olduğunu sorar,Sawyer ise senin meslektaşın diyerek cevap verir.Sayid’i bir ağaca bağlarlar ve ilacı verirler.

Sayid'e konuşması için ilaç verilmektedir.

Sayid’e konuşması için ilaç verilmektedir.

Oldham sayid gibi işkence işinde uzmandır.

Oldham sayid gibi işkence işinde uzmandır.

Bir flashback daha gösterilir. gece, sahilde Sun’ın Benjamin’e silah çektiği zamandır.Sayid o gece bara gitmiş ve uçakta yanında duran kadınla yani Ilana ile tanışmıştır.Ilana Sayid’i katakulliye getirmiştir ve otel odasında sayid’e silah çekmiştir.Sayid kimin adamı olduğunu sorduğunda ise golf sahasında öldürdüğün adamın ailesi cevabını alır.

Golf sahasında öldürdüğü adam sayid'e pahalıya maloldu.

Golf sahasında öldürdüğü adam sayid’e pahalıya maloldu.

Sayid ilacın etkisiyle bütün herşeyi söylemeye başlamıştır.Adaya Ajira 316 seferiyle geri döndüğünü daha önce oceanic 815 seferinin düşüşüyle adaya geldiğini 100 gün adada yaşadığını söyler. İsterseniz Sawyer’a sorun der.Ancak Radzinsky burada Sawyer’ın imdadına yetişmiştir.Sawyer da kim sorusu sorulur sorulmaz Radzinsky hemen istasyonları bilip bilmediğini sorar. Sayid ise bütün istasyonları sayar daha yapılmamış ve ismi daha yeni verilmiş olan istasyonları bile saydığını gören radzinsky şok geçirir.Ve sayid hepiniz öleceksiniz der.Dharma çalışanlarına öldürüleceklerini söyler.Bunları nerden bildiğini sorduklarında ise gelecekten geldiğini söyleyince Oldham acaba yarım damla mı kullansaydım diyerek Sayid’in sözlerini deli saçması olarak görür.Gece evde oylama yapılmak istenmektedir.Radzinsky eğer oylama yapılmazsa Ann Harbor adında birini söyleyerek onu devreye sokacağını söyler.Bunun üzerine Horace oylama yapılmasını ister. Sawyer her ne kadar zaman istese de mecbur Sawyer da dahil olmak üzere oybirliğiyle Sayid’in infaz edilmesine karar verirler.

Sayid oybirliği ile ölüme yollanmak istenmektedir.

Sayid oybirliği ile ölüme yollanmak istenmektedir.

Sawyer son kez Sayid’in yanına gider ve onu kurtarmaya çalışır kaçıp gitmesini söyler ancak Sayid adaya düştüğünde neden buraya geri döndüğünü bilmediğini ancak şimdi neden burada olduğunu bildiğini diyerek gitmek istemediğini açıklar.Sawyer ne yapacağını bilememektedir ve son bir çare olarak Jack’in yanına gidip ondan akıl almak isterken karşısında Kate’i görür.Kate’e neden geri döndüğünü sorar.Kate tam niçin geri geldiğini söylemek üzereyken alevler içinde bir minibüs eve girer ve yangın başlar.

Sawyer herkesi uyarır ve yangını söndürmeye çalışırlarken Jack’i görür ve yine bi laf demeden duramaz.”3 yıldır burdayım birşey olmadı siz geleli iki gün oldu olanlara bak”Bu esnada Benjamin Sayid’in yanına gider ve onu kurtarır.Yangını Benjamin’in Sayid’i kurtarmak için çıkardığı anlaşılır.Bir flasback daha gösterilir ve Sayid’in şans eseri Ajira 316 seferine bindiğini görürüz.Aslına Guam’a hapishaneye gitmek üzereyken Ajira 316’a tesadüfen bindiği görülür.Sayid, Kate’i Hurley’i ve Jack’i görünce uçağa binmek istemediğini bir sonraki uçakla gitmek istediğini Ilana’ya söylese de binmek zorundadır.En son Benjamin’in uçağa bindiğini gören Sayid kadına Benjamin Linus adına mı çalıştığını sorduğunda kadın Benjamin Linus da kim dedikten sonra Sayid o bir yalancı hilekar kendi canı uğruna kızını feda edebilen bir hiç uğruna soykırım yapan bir canavardır diye anlatır.

Ben sayid'i kurtarıp dharma'dan kaçmak ister

Ben sayid’i kurtarıp dharma’dan kaçmak ister

Benjamin ağlayarak Sayid’e buradan nefret ettiğini ve beni de yanına alıp götürmesini ister Sayid bunu kabul eder ormanda kaçarlarken karşılarına Jin çıkar Sayid Jin’i etkisiz hale getirip silahını eline alır.

Sayid: Haklıydın ben bir katilim.

Sayid: Haklıydın ben bir katilim.

Benjamin Sayid’in karşısındadır. Sayid, şu sözleri söyleyerek Benjamin’e ateş eder.”Benim hakkımda yanılmıyordun.Ben bir katilim.”

Atalarımız boşuna yılanın başını küçükken ezeceksin dememiş =)

Atalarımız boşuna, ‘yılanın başını küçükken ezeceksin’ dememiş =)