2018’de başlayıp 3 sezon süren, “bilim kurgu soslu aile draması” sanılan ama dolu dolu bilim kurgusu olan, hak ettiği ilgiyi görmeyen bir uzay dizisini tanıyalım bugün: Lost In Space

 

 

Aynı isimli 1965 yapımı dizinin uyarlaması olan bu Netflix dizisi toplam 28 bölümden oluşuyor. (İlk dizi de Irwin Allen’ın 1812’de yayınlanan The Swiss Family Robinson isimli kitabından uyarlanmış.) Bölüm süreleri 39–65 dakika arasında değişiyor.

Senaryo Matt Sazama ve Burk Sharpless tarafından kaleme alınmış, yürütücüsü Zack Estrin.

 

Konu

2046 yılında başlıyoruz hikayeye. İnsanlığın devamını tehdit eden bir olayın ardından 2 yıl geçmiş. Dünya’dan seçilmiş ve eğitilmiş çeşitli insanlar kolonileşmek üzere uzayın yolunu tutmuş. IQ’su yüksek ve bilimsel anlamda donanımlı Robinson Ailesi de Resolute (Direnç) isimli uzay gemisinde 24. Koloni Grubu’nun mensubu. Amaçları Alpha Centauri gezegenler sistemine varıp, orada kolonileşmek.

Elbette, daha hedeflerine varamadan işler ters gidiveriyor. Jupiter denen, kısa mesafe yolculuk yapabilen mini gemilerine atlayarak Resolute’u terk etmek zorunda kalıyor ve kendilerini hedeflemedikleri bir gezegende buluyorlar. Ağırlıklı olarak, hikayemizin merkezindeki Robinson Ailesi’nin farklı bir ortam ve tahmin etmeyecekleri dost ve düşmanlarla, tahmin etmeyeceğimiz kadar bilimli bir kurgu ve mantıkla, aile değerlerini de kaybetmeden başa çıkmaya çalışmasını izlemeye başlıyoruz.

Muadillerini düşünüp göz devirmeyin; mevzu buradan epeeey uzağa gidiyor ve dizi boyunca defalarca ortam değişikliği yaşıyoruz.

Az ispiyonla tek cümlelik, iştah açıcı bir ekleme yapayım: Dizinin geneli ailenin en küçüğü olan Will Robinson’ın uzaylı bir robot ile ilişkisi ve yıldızlararası yolculuğa olanak tanıyan bir teknolojiyle tanışmamız sayesinde dallanıp budaklanıyor.

Karakterler

Soldan sağa
Will, Judy, Penny, John, Maureen Robinson’lar, Don West, Dr. Zoe Smith

Maureen Robinson (Molly Parker): İşinde fazlasıyla iyi olan bir uzay mühendisi. 3 çocuklu Robinson Ailesi’nin annesi ve aynı zamanda Jupiter 2’nin kumandanı.

John Robinson (Toby Stephens): Babamız eski bir Amerikan askeri. O da işinde iyi olanlardan.

Will Robinson (Maxwell Jenkins: Ailenin en küçük çocuğu. Yolda tanıştığı biri (Robot ya da benim deyişimle ayaklı ufo (ısıtıcı) :grin: ) ile arasında gelişen ilişki sayesinde macerayı bambaşka bir boyuta taşıyor.

Penny Robinson (Mina Sundwall): Ailenin iki kızının küçük olanı. Özgür ruhlu bir karakter. Kalemi kuvvetli.

Judy Robinson (Taylor Russell): Ailenin farklı bir babadan olan en büyük çocuğu. John’un evlat edindiği ve diğer ikisinden ayrı tutmadığı, hatta belki de daha yakın olan çocuğu. 18’inde mezun olan bir tıp doktoru.

Don West (Ignacio Serricchio): Geminin tamir mürettabatından bir makina teknisyeni. Aynı zamanda da gemide erişemediğiniz bir mala ihtiyacınız olursa başvuracağınız kaçakçı. Debbie isimli bir tavuğu var.

Dr. Zoe Smith (Parker Posey): Geminin pek de iyi niyetli olmayan psikoloğu. “Kötü Kadın Müzeyyen” kategorisini dolduruyor da taşırıyor diyebiliriz.

Birçok tanıdık yüzü içeren kadronun kalanı için meraklıları imdb çağırıyor olabilir.

Yazarın Notu

3. sezonunun son sezon olacağı, onayı verildiği sırada belli olduğu için tatmin edici bir finali var.
Muadillerinin aksine, ergen ya da aile dramasına veya uyduruk bilime saplanıp bizleri oyalamayan (merhaba The CW ve SyFy), sürekli yenilip yutulur zorlukları/çözümleri önümüze koyup, durmadan ortam değiştiren, aksiyonu ve gerilimi de tadında veren bir dizi Lost In Space.

Aile draması insanın gözünü korkutsa da aslında çoğunlukla bilgiye ve öğrenmeye saygı duruşu şeklinde ilerliyor. Ara ara Atar Can’a bağlasalar da çocukların ergen dramaları sünmüyor. (Pandeminin de etkisiyle 2018-2021 arasında izlediğimizden ötürü çocuklar elimizde büyüyüp serpildiler zaten. Oradan bir sempati yok diyemem.) Oyuncu kadrosu da işimizi kolaylaştırıyor.

Kadro demişken, karakterler çoğunlukla tutarlı davranıyor. Dr. Smith ile ilgili olan biten başlarda gereksizce yorsa da ileride kabul edilebilir seviyeye iniyor.

Aşağıya gereksizce uzun fragmanı bırakacağım. İzleyerek ilk sezon zevkinizi tehlikeye atıp atmamak sizin elinizde. Bence şu ana kadar bahsettiklerim biraz bile ilginizi çektiyse, fragmanı boşverip diziye girin. Şimdiden afiyetler…

Not: Dizi ile ilgili adaha önce şu yazının altındaki yorumlarda konuşuyorduk.