Mob City | Neo-Noir Türü | Karakterleri || Ön Tanıtım
13 yorum alperen4700 09 Ocak 2014 19:08
“Mob City de Neymiş?” Diyenlere:
Mob City, The Walking Dead‘i geliştiren ve aynı zamanda The Walking Dead’in yapımcılarından olan Frank Darabont tarafından yaratılan, senaryosu da büyük ölçüde onun tarafından kaleme alınan, Amerika’da “Drama bizim işimiz.” gibi iddialı sloganıyla tanınan kablolu kanal TNT’nin yeni hiti olmaya aday yepisyeni televizyon dizisidir.
Darabont’un Mob City’nin yapımcıları arasında da olduğunu belirtmekte fayda var. Mob City, John Buntin tarafından kaleme alınan ve Amerika’da çok beğenilen “L.A. Noir: The Struggle for the Soul of America’s Most Seductive City” adlı kitaptan uyarlandı. Dizide de tıpkı kitapta olduğu gibi Los Angeles Polis Departmanı ile Gangsterler arasında 1940’larda yaşanan gerçek hesaplaşmalar anlatılıyor ve bu yapılırken kitapta anlatılan Los Angeles atmosferi mümkün olduğunca dizide de korunmaya çalışılmış. Bu yüzden dizinin türü polisiye-dram-dönem dizisi olarak özetlenebilir.
Not: Dizinin ilk sezonu 6 bölümden oluşuyor ve 4-11-18 Aralık tarihlerinde çifter bölüm şeklinde yayınlanarak ilk sezonunu tamamladı. Henüz yeni sezon onayını almadı.
Neo-Noir Türü Hakkında:
Aslında dizi, Amerika’da “Neo-Noir” diye adlandırılan bir türün önemli bir temsilcisi olacak diye lanse edildi. Peki neymiş bu “Neo-Noir” türü? Öncelikle, “Noir” Fransızca bir kelime ve anlamı kara, siyah demek. Dilimizde “Noir” türü filmlere “Kara Film” deniyor, ama aslında bu çeviri de türü tam olarak yansıtamıyor. “Noir” hikaye kahramanlarını kötü-itici algılanabilecek bir dünyanın içine sokan, 1940’ların başından 1950’lerin sonuna kadar uzanan klasik Hollywood suç filmleri türüne verilen isim aslında.
“Neo-Noir” türü ise, “Yeni Dönem Kara Film” diye dilimize çevrilebilir sanırım. Yani aslında klasik kara filmlerin unsurlarını sonuna kadar kullanan ama 1940 ve 1950’lerin kara filmlerinde bulunmayan yenilenmiş konuları, içeriği ve görsel efektleri de içinde barındıran modern dönemin kara filmlerine verilen isim. İşte Mob City de bu “Neo-Noir” diye adlandırılan -benim de kendi çapımda çok sevdiğim- türün önemli bir temsilcisi.
Bu Kadar İyi Kurulmuş Bir Kadroyu da Es Geçemezdim:
* Jon Bernthal, Detektif Joe Teague karakterini canlandırıyor. Joe, başarılı bir detektif, suçluların da korkulu rüyası. Ama sadece öyle mi (?)
* Milo Ventimiglia, Ned Stax karakterine hayat veriyor. Ned, aynı zamanda savaşta da bulunmuş olan dizimizin hukukçusu.
* Neal McDonough, William H. Parker rolünde. Parker, Los Angeles Polis Departmanının o dönemki komiseri, ama mafya ile başı dertte.
* Alexa Davalos, Jasmine Fontaine rolünde. Jasmine, bir gece klübünde fotoğrafçı olarak çalışan güzel ve oldukça çekici bir kadın.
* Jeffrey DeMunn, Hal Morrison karakterini canlandırıyor. Morison, Los Angeles Polis Departmanının mafyalarla ilgilenen bölümünün başında yer alan bir detektif.
* Robert Knepper, Sid Rothman rülünde. Sid, dizimizin önemli gangsterlerinden biri.
* Jeremy Luke‘u Los Angeles şehrinin en tehlikeli gangsteri olan Mickey Cohen rolünde seyrediyoruz.
* Gregory Itzin, Los Angeles’in o dönemki Belediye Başkanı olan Fletcher Bowron karakterine hayat vermekte.
* Son olarak Edward Burns‘ü ise Los Angeles şehrinin en ünlü gangsterlerinden biri olan Bugsy Siegel rolünde izliyoruz.
Buyurun bu da fragmanı:
[youtube http://www.youtube.com/watch?v=6Ut04TPYnZE?version=3&rel=1&fs=1&showsearch=0&showinfo=1&iv_load_policy=1&wmode=transparent]Diziyi ilgi alanınıza sokmayı becerebildim mi acaba? Beceremediysem suç sizde kuzum. İyi seyirler… Yeni yılda kaleme aldığım ilk yazı da olduğundan iyi yıllar…
yorumlar
Ellerine sağlık alperen4700. Gayet doyurucu bir yazı olmuş
Doğrusunu söylemek gerekirse Noir veya Neo-Noir tarzını hiç sevmiyorum. Ama oyuncular ve Frank Darabont sayesinde bu dizi aklımda kaldı. Uygun olursam bir bakmayı düşünüyorum, ama dediğim gibi sevmediğim türde bir iş izlemeye cesaret eder miyim bilmiyorum.
Kesin olarak izlemeyi düşünmediğim bir dizi. Elim bir türlü gitmiyor nedense. Biteli de kaç gün oldu; iptal mi devam mı, bir karar verseler bari. Zaten eleştiriler fazlaydı. Uzun süredir ses seda da çıkmadığına göre, sonu belli gibi.
Neo-Noir türü altında dünya kadar film izledim ve izlemeye de devam edeceğim. Mob City’i de bu yüzden merakla bekliyordum. Ama ne yazık ki beklentilerimin çok altında kaldı. Sevilen bir kitaptan uyarlanmasına karşın, sanırım kitabı okuyanlar da diziden pek haz etmemişlerdir. Bana karakterler birbirinden çok kopukmuş gibi geldi. Keza hikaye de çok dağınıktı. İlk iki bölüm ağır bir roman havasındaydı. Sonuna doğru biraz hareketlense de, genelde izlerken sıkıldım. Bence vaktinizi hiç boşuna harcamayın.
Ellerine sağlık @alperen4700
Aha aradığım yorum geldi nihayet. Dizi zevkini bildiğim biri “çok iyi” demedikçe bulaşmak istemiyordum, bu yorum işime yaradı işte.
bu muydu aceleye gelen tanıtım tey tey bal gibi tanıtım işte. eline sağlık alperen.
tabii bu güzel düşüncelerimi dizi için paylaşamıyorum. ilk çıktığından beri ısınamadığım bir diziydi. walking dead’ten geçen oyuncuyu da hiç sevmiyorum. türe aşina olmamakla birlikte ilgimi de çekmiyor. daha ilk haberini aldığımda kafamda sildiğim bir projeydi anlayacağın. ama tanıtımın bir günahı yok, sen de belirtmişsin zaten. sorun sende değil bende o yüzden bunu hiç izlemeyeceğime emin gibiyim. tekrar eline sağlık.
@unfortr’nin yorumundan sonra ben de hiç bakmayayım o zaman. Zaten türü sevdiğim de yok
Yorumlar için teşekkürler,
Tanıtımda da belirttiğim gibi türü sinemada seyretmeyi çok seviyorum ben de tıpkı @unfortr gibi ama neo-noir türünü. Noir türü filmleri yani ilk örneklerinden de denemeye çalıştıklarım oldu ama çok eski olduklarından onlar bende gitmedi mesela.
Bir de hem reytingleri olsun, hem bir türlü yeni sezon onayı alamaması olsun diziyi izlemek için hiçbir itici güç yok farkındayım ben de. Benim için tek itici güç başta Frank Darabont sonra da neo-noir türüydü. Ama arkadaşlarımdan da @unfortr’nin yorumuna benzer yorumları sık duyuyorum, sonunda toparlamış ama özellikle ilk 3-4 bölümü sıkıcıymış bayağı. O sebeple sizi bırakın ben bile diziyi seyretmeyip hard discimden silebilirim kısa zamanda, zaten ciddi anlamda vakit sıkıntısı çekiyorum. Bir 5 saat kurtarmış olurum… Ama hala tam anlamıyla vazgeçmiş değilim…
Sonradan EK: Ha bu arada yeni yılda kaleme aldığım ilk yazı bu olduğundan, İyi yıllar demişim. Ama bundan önce Penny Dreadful çıktı bunadı bu iyice demeyin, valla ben bunu önce yazım ama Penny Dreadful fragmanları güncelliğini kaybetmesin diye o yazı daha önce alındı yayına. Yani editörlerin suçu tamamen…
Kadrosu ve konusu çok ilgimi çekse de, nedense benim de elim bir türlü gitmiyordu bu diziye. Şimdi unfortr‘nin yorumunun ardından da iyice uzaklaştım ben bundan. Ama yine de ne olur ne olmaz diye bir süre daha kenarda bekleticem.
Yazı için teşekkürler alperen4700.
Frank Darabont ısmı heyecan yaratmıs olsa da Neo-Noir Türü kesınlıkle ılgımı cekmıyor.. bence haddınden fazla baygın bır dızı.. ızleyenlere sabır ellerıne saglık @alperen4700
Mob City iptal olmuş beklendiği gibi.
S01E01-02
Peaky Blinders’ın yeni sezonunu beklerken bunu araya sıkıştırayım bari dedim. İyi ki de sıkıştırmışım. Elbette oyunculuk olarak Peaky Blinders’ın altında kalıyor ama izlenesi bir kadro kurdukları da bir gerçek. Mekanlar, kıyafetler, çekimler de gayet iyi duruyor. Ve kilit nokta şu ki hikayesi Peaky Blinders’tan çok daha ilgi çekici bana göre. En azından ilk 2 bölüm itibariyle durum böyle.
Jon Bernthal, rolüne yakışmış. Milo Ventimiglia için aynı şeyi söyleyemeyeceğim ne yazık ki. Neal McDonough’u iyi bir rolde gördüğüm zaman garip hissettirmeye devam ediyor. Robert Knepper de yakışmış elbette rolüne. Jeffrey DeMunn ve Jeremy Strong da öyle. Iddo Goldberg ve Mekia Cox da çok fazla süre alamasalar da bonus kategorisinde yer alıyorlar zengin kadroda. İlerleyen bölümlerde daha etkin olurlar umarım. Ama 2. bölüm performansı ile dizinin öne çıkan ismi Alexa Davalos an itibariyle.
Son sahnedeki sürpriz de iyi olmuş bu arada.
İzlemeye devam.
S01E04
3. bölüm epey sıkmıştı ama bu bölüm güzeldi. Mickey’nin ‘Patronunun ananas işinde olmadığına şükret!’ repliği şahaneydi.
S01E05-06
5. bolum sahaneydi, tek bir bos sahnesi yoktu ve en sevdigim bolum olmayi basardi. Politik havasiyla one cikan 6. bolumde de tek bir bos sahne yoktu. Malum sahne cok sikti. Akabinde de 2. sezonu arzulatir sekilde kapattik sezonu. Harika bir sezon kapanisi oldu. Boylesine mukemmel bir dizinin iptal olmus olmasi uzucu. Savas alani bir 2. sezonla daha da costurabilirdi. Turunun basarili bir ornegiydi, ozlemle anacagim. Emegi gecen herkese tesekkurler.