Şaşırtmadı zaten göz kırpıyordu. 5. bölüme kadar toparlanır diye izleyebilmiştim devamını getirememiştim. Olaylar çok sıradan ilerledi. İlerledikçe bölümlerde haliyle olan ilgimi de kaybettirdi fazla vaat eden bir şey yoktu ortada.
iptal de sayılabilir aslında. the Killing gibi ana karakterlere sadık kalınıp farklı davalarla devam edilebilirdi. KJ’in hikayesine dalabilirdlerdi mesela (the Killing’deki Linden gibi). sezon sonrası:
Yaratıcısının şaheseri the Killing’den sonra elbette yüksek beklentiyle başına oturmuştum. Başlarda bir az alışmak zor olsa da hemen kendine alıştırıyor, hem karakterler, hem de hikaye. Açıkçası the Killing‘den çok American Crime Story havası ve tadı vardı. Cinayeti kimin nasıl işlediğini ilk baştan göstererek devam eden bir seyri var. Diğer (genelde) cinayet temalı dizilerden farklı olarak, gizemi çözmek yerine cinayet işleyenlerin bunu nasıl ört bas ettiklerini, ve davacıların da bunlardan haberdar olarak nasıl peşlerinden adım adım gittiklerini, fakat üstünü açmakta nasıl zorlandıklarını izliyoruz. Diğer dizilerden Seven Second’ı bir tık üst seviyeye çıkaran tarafı da bu benim gözümde. Olayı bile bile yine de gerilerek takip ediyor izleyici. the Killingin yağmurlu gri havasını bu dizide karlı beyaz arka planla değiştirmişler. Yine ana karakterlerimizden birisi ciddi ve az konuşan, diğeri serseri tipli ve bir az da geveze. Karşılaştırıp duruyorum ama kıyaslama yapmadan karakterlere odaklanınca her ikisiyle de yıldızınız hemen barışır.
Ben severek ve bayağı gerilerek takip ettim. Hele sezonun ikinci yarısını soluksuz hoplaya zıplaya izledim. Kesinlikle tavsiye ederim herkese.
yorumlar
Şaşırtmadı zaten göz kırpıyordu. 5. bölüme kadar toparlanır diye izleyebilmiştim devamını getirememiştim. Olaylar çok sıradan ilerledi. İlerledikçe bölümlerde haliyle olan ilgimi de kaybettirdi fazla vaat eden bir şey yoktu ortada.
Ya zaten mini dizi formatında çekilen bir diziydi.Her şey kapalı bitti.Neyin iptali
Kaynakta mini dizi dalında aday gösterileceği yazıyor.Lutfen yanlış anlama gelebilecek şekilde yazmayalım bu haberleri.
iptal de sayılabilir aslında. the Killing gibi ana karakterlere sadık kalınıp farklı davalarla devam edilebilirdi. KJ’in hikayesine dalabilirdlerdi mesela (the Killing’deki Linden gibi).
sezon sonrası:
Yaratıcısının şaheseri the Killing’den sonra elbette yüksek beklentiyle başına oturmuştum. Başlarda bir az alışmak zor olsa da hemen kendine alıştırıyor, hem karakterler, hem de hikaye. Açıkçası the Killing‘den çok American Crime Story havası ve tadı vardı. Cinayeti kimin nasıl işlediğini ilk baştan göstererek devam eden bir seyri var. Diğer (genelde) cinayet temalı dizilerden farklı olarak, gizemi çözmek yerine cinayet işleyenlerin bunu nasıl ört bas ettiklerini, ve davacıların da bunlardan haberdar olarak nasıl peşlerinden adım adım gittiklerini, fakat üstünü açmakta nasıl zorlandıklarını izliyoruz. Diğer dizilerden Seven Second’ı bir tık üst seviyeye çıkaran tarafı da bu benim gözümde. Olayı bile bile yine de gerilerek takip ediyor izleyici. the Killingin yağmurlu gri havasını bu dizide karlı beyaz arka planla değiştirmişler. Yine ana karakterlerimizden birisi ciddi ve az konuşan, diğeri serseri tipli ve bir az da geveze. Karşılaştırıp duruyorum ama kıyaslama yapmadan karakterlere odaklanınca her ikisiyle de yıldızınız hemen barışır.
Ben severek ve bayağı gerilerek takip ettim. Hele sezonun ikinci yarısını soluksuz hoplaya zıplaya izledim. Kesinlikle tavsiye ederim herkese.