Outlander — Tanıtım
393 yorum iyideniye 26 Eylül 2014 09:52
Sevilen kablolu kanallardan Starz, yazın üçüncü dilimi devam ederken karşımıza yeni bir diziyle daha dikildi. Bahsettiğim dizi Outlander (Yabancı), halen devam eden bir kitap serisinden uyarlanmış durumda ve Diana Gabaldon‘un şimdiye kadar 8 roman yazdığı bu serinin son kitabı 2014 Haziran’ında piyasaya çıktı. Ülkemizde ise Epsilon Yayınevi basımını yapıyor ve o da en son Ağustos 2014’te iki kitap halinde serinin 6. kitabını çıkardı.
Dizi, kanalda 9 Ağustos’ta kendisini göstermiş durumda ve 27 Eylül’de sezonunu yarılamış olacak, daha doğrusu arasını vermiş olacak. Çünkü kanalın 16 bölümlük ilk sezon onayı 8-8 olarak ikiye bölündü ve kalanıyla 4 Nisan 2015’te geri dönecek. Dizinin arkasındaki isimse Battlestar Galactica, Star Trek aile–si, Caprica gibi birçok dizide yapımcılık/yazarlık yapmış olan Ronald D. Moore.
Giriş kısmındaki temel bilgileri geçip gelelim ilk bölümü 63 dakika süren Outlander’ın nasıl bir dizi olduğuna: Outlander bir dönem dizisi, hatta neredeyse de çift taraflı. Yıllardan 1945. İkinci Dünya Savaşı yeni bitmiş ve savaşta hemşire olarak görev alan Claire Beauchamp Randall (Caitriona Balfe) ve askeriyede görev alan eşi Frank Randall (Tobias Menzies) nihayet kavuşmuşlar. Hatta İskoçya’ya ikinci balayına bile çıkmışlar. Amaçlarından birisiyse o bölgede 200 yıl kadar önce yaşayan Frank’in atalarından Jonathan Randall ve bölgenin tarihiyle ilgili biraz bilgi toplamak, keşif yapmak. Balayı başlar, her şey gayet yolundadır ama… Tabii ki bu hikayenin de bir aması var.
Gezi ve balayı devam ederken merak edip gizli bir Druid ayinini görünmeden izlerler. Kısa bir süre sonra Claire ayinin yapıldığı dikili taşların olduğu bölgeye tekrar gider ama kendisini buraya çeken bölgedeki gizemli taşlardan birine dokunduğunda işler fena halde karışır. Çünkü kendisini “1743” yılında buluvermiştir. Hatta daha dakika dolmadan başını belaya da sokar . Hem de ‘tanıdık’ biri yüzünden… Kocasına tıpa tıp benzeyen Jonathan “Black Jack” Randall kendisine saldırmaya kalkar ve bir İskoçlu tarafından kurtarılır.
1743 dönemi İskoçlar ve İngilizler arası tansiyonu yüksek ve özgürlük mücadelesiyle geçen bir dönem. İngiliz olduğu ve dahası geçmişe döndüğü için saklaması gereken bir hikayesi olan Claire de kendisini İskoç Mackenzie topluğunun içinde bulmuş oluyor. Durumundan dolayı casusluk şüphesi, hemşirelik yeteneğini kullanarak yaralı İskoç Jamie’ye (Sam Heughan) yardım etmesi derken göz önünde kalması gereken biri olduğu düşünülünce de kendi zamanına dönmek için bir yol bulması gereken Claire’in hikayesi de başlamış oluyor. Dizinin pilotu kapsayan genel ağırlıklı konusu bu şekilde ve Claire’in Mackenzie’lerin yaşadığı kalede veya dışında yaşadıkları ve geri dönmeye çalışırken başından geçenler üzerinden yürüyor.
Not: Kitap serisinin yazarı Diana Gabaldon diziye danışman olarak katkıda bulunuyor. Dahası ilk sezonun dördüncü bölümünde konuk oyuncu olarak da yer aldı. Gelelim bir de nasılına:
Outlander benim beğendiğim ve devamını merak ettirici bulduğum bir dizi oldu. İskoçların yaşadığı hayat ve dönem de dizide güzel anlatılıyor, üstelik Britanya’daki İskoçya referandumunun üstüne tam denk oturduğu da söylenebilir. Başrol Claire karakterinden de hoşlandığımı söyleyebilirim; dahası başta Jamie olmak üzere karakterler arası etkileşim de iyi olmuş.
Dizideki olay gidişatı, daha doğrusu ilerleyişi kimilerine göre yavaş gelebilir ama gittikçe açılıyor. Kendisine gittikçe alıştırıyor da ve bu reytinglere de yansıdı. Dizinin en son yayınlanan sezon arasından önceki bölümü ilk bölüm reytingini epey geçmiş durumda, ki normalin aksine ikinci bölüm dahil neredeyse düzenli olarak da artıyor. Şimdilik 8 kitap olduğu için zaten her şey planlı da ilerliyor ve mesela onay alan ikinci sezonla da ikinci kitaba giriş yapacaklar. Bunun dışında dizide kullanılan müzikler de kulağa güzel hitap etmekte, ki zaten dizinin müziklerini yapan Bear McCreary, Battlestar Galactica ve Eureka’da Ronald D. Moore ile çalışmış, Da Vinci’s Demonds ile de Emmy ödülü almış birisi.
Outlander geniş kitlelerce sevilir mi tartışılır ama denenmesi gereken bir dizi. Deneyin yani, zarar gelmez.
yorumlar
Bu hafta Outlander yok muymuş?
Cık, haftaya. Super-sized 90 dakika civarı bir bölümle.
Aaa bende ikinci sezonun ilk bölümünü yeni izlemiştim. Finale yetişirim o zaman.
* 90 dakikalık sezon finali olayını iyi ciddiye almışlar, izlediğim sürüm 1:30:01’likti.
* Genel olarak beğendim; yormayan, bir kısmı zaten olacağını bildiğimiz şeylerin olduğu bir sezon finaliydi. Beklemediğim şeylerin yaşandığı veya bir-iki yerde çemkirdiğim de oldu. Ama sanırım bu kadarına hazırlıklıydım.
* Brianna olmuş. Roger daha da güzel olmuş, Richard Rankin‘in aksanını çok seviyorum
* Claire’in şu hali pek bir hoşuma gitti. Yaşlandırma işini batırmadan güzelce halletmişler. 1968 olayları da genellikle iyiydi zaten.
* Bir de demezsem olmayacak: Previously on Lost
Yalnız o başörtüsü ne öyle kuzum? Gördükçe gülmem geldi.
* Frank gelecek vakitte öldü. Geçmiş vakitte de savaşta öleceğini geçen bölümde söylemişlerdi zaten. Oyuncu komple çıktı herhalde hayatımızdan...
* Claire Roger'ın soyağacını öğrenmek isteyince nereye bağlanacağı belliydi tabii ki. Yalnız ben eski dönem ismiyle Geilis'i görmeyi beklemiyordum, çok güzel sürpriz oldu. Ayrıca geleceği olduğu gibi geçmişi de değiştiremeyeceklerini düşündüğümden taştan geçişi engelleyemeyecekleri belliydi.
* Bölüm sonlarına doğru gerçek ortaya çıkıp da Brianna inanınca bir an için ana-kız taştan geçecekler zannettim. Bölüm sonunda Jamie'nin ölmediğini öğrenince yine aynısını düşündüm. Neyse ki olmadı.
Ama gelece sezon bu kadın kızını ve muhtemelen Roger'ı alıp taş üzerinden geri dönerse şaşırmayacağım. Ama nasıl bir kurgu devam edecek onu bilemedim şimdi...
Gelecek sezon görüşmek üzere.
Çok güzel bir kapanış olmuş. Keyifle izlediğim bir 86 dakika oldu.
Son 2-3 dakikayı çıkarsan ‘Al sana final!’
*20. y.y. sahneleri ile 18 y.y. sahnelerini iyi yedirmişler birbirlerine. En son ilk sezonun ilk 2 bölümünde hissettiğimiz tarihsel geçişi iyi yansıtmışlar bana göre.
*Brianna’nın kim olacağını zaten biliyordum da Roger’ın kim çıkacağını beklemek tam bir işkenceydi ilk başlarda.
*Geilis’i görmek hoş bir sürprizdi de Geilis’in Geilis olduğunu fark etmem biraz zaman aldı açıkçası. Bir süre ‘Kimdi bu ya?’ diye düşündüm durdum.
Geilis’in hikayesini sezon finaline bağlama fikri, bölümün en şapka çıkarılası fikriydi bu arada.
*Dougal’ın ilk sezonda görmeyi çok istediğim, geç kalmış ölümünü görmek de güzeldi.
*Claire bu yaşta kızı ve Roger’ı da alıp 18. yüzyıla geri dönerse ne olacak çok merak ediyorum valla. Hangi yıla dönecek? Döndüğünde Jamie’yi bulduğunda aralarında nasıl bir yaş farkı olacak? Tekrar ilk döndüğü tarihe dönerse her şey boşa mı gidecek? Vb. sorular …
*Claire’ın yaşlandırılması da pek batmadı gözüme. Olmuş bence de.
*Brianna da çok sevilesi bir karakter olmuş bu arada.
Sezonun geneline dönecek olursam;
1,4,7,8 ve 13. bölümler dışındaki bölümler ilk sezon seviyesinin çok altında kaldı bana göre. Bu yüzden ilk sezon ortalama 9.0 puan seviyesindeyken bu sezon 8.0 puan seviyesinde kaldı bence. İlk sezonda sürekli Claire’i takip eden kameranın bu sezon Jamie’yi de takip etmeye başlaması, Sam Heughan’ın bu ekstra sorumluluğun altından kalkamaması, savaş muhabbetinin ekstra sıkıcı boyutlara ulaşması, başta prens olmak üzere bu sezon izlediğimiz perukluların ilk sezon karakterleri ile kıyaslandığında çok sönük kalmış olmaları ve Fransa tercihi gibi etmenler bu düşüşün mimarları oldu. Ama yukarıda saydığım 5 bölüm, diziyi sevmeye devam etmeme yetti diyebilirim. Özellikle sezonun 7. bölümü çok çok iyiydi. Dizinin en iyi 3 bölümü arasına adını yazdırır rahatlıkla.
3. sezonun 8.0 değil 9.0 puan seviyelerinde olması dileğiyle; önümüzdeki sezon görüşmek üzere.
2. sezon finali baya iyiydi.
İlk sezonun ilk yarısını sevip, 2. yarısını pek sevmemiştim. Bu sezon tam tersi oldu. Fransa kısmı çok sıktı beni. Bi kaç bölümle işlebilirdi oralar oysaki.
Günümüz sahneleri çok hoşuma gitti. Bunun en büyük nedeni de yeni bi şeyler işlenmesi. Artık sıkmaya başlamıştı bu savaş muhabbeti.
Yeni karakterleri de sevdim. Finalde geldiğimiz nokta ilgi çekici. Gelecek sezonu baya merak ediyorum açıkçası. Acaba bi başrol değişikliği felan mı olacak dizide diycem ama pek sanmıyorum. Kitap uyarlaması olduğu için yine de küçükte olsa bi ihtimal var ama.
Dizi 2. sezonun 5. bölümünden sonra biraz tempo kazandı. Umarım böyle devam eder. İlk başlar biraz sıkıcıydı açıkçası. O bu değil Claire’da başımıza beyaz gandalf oldu çıktı.
David Berry, Lord John Grey olmuş.
Jamie Is Beaten and Bloody in First Season 3 Photo
John Bell, Wil Johnson cast in season 3
Ferguson büyüyünce böyle bir şey olacakmış. César Domboy.
Hannah James ve Tanya Reynolds, Dunsany kız kardeşler olarak diziye katılmış.
Dizi ilk başladığında beri takip ediyorum ve severek izlediğim bir dizi kendileri. Neden yorum yaptığıma gelirsek, üçüncü sezonu sabırsızlıkla beklediğim bu dönemlerde açıp açıp soundtrack albümünü dinler oldum ve hayliyle dizinin üçüncü sezonunu beklerken kendimi ilk sezonu tekrardan izlerken buldum. Bu zamana kadar finaline kadar bitirmediğim bir diziyi tekrardan oturup ta sıfırdan izlemişliğim yoktur bu bir ilk oluyor. Bu dizinin farklı bir havası var bağlanan deli gibi bağlanıyor sevmeyende acayip kötülüyor. Şu iskoç hayatı tam istediğim bir hayat olsa gerek. Kendimi diziyi izlerken bazen diziyi yaşarmışçasına bağlanıyorum. Müzikler, doğa, tiplemeler, oyuncular sahneler ancak bu kadar olurdu. Bi düşünürsem kendi dizi tarihimde ilk bölümü izleyip te bıraktığım dizileri saymıyorum, bitirdiğim veya hala baktıklarım hesaba katarsak 100’e yakın bir sayı çıkar herhalde. Bu gidişle sıralamamda ilk 5 sıra içinde olucak gibi gözüküyor. Çünkü bu dizi finali gördüğünde deli gibi özleyeceğim bir dizi olucaktır ki özlerim dediğim veya özlediğim dizi sayısı toplasan 5 veya 6 tanedir. Neyse daha fazla uzatmıyım yorumu daha yazılacak çok şey var yazmak istemiyorum diziyi daha da özlüyorum gidip 1. bölüm daha bakıyım bari ilk sezondan Kısaca diyeceğim o dur ki sevgilini alıp ta iskoç ya da dağlarda iskoç hayatı yaşama isteği uyandıran yegane dizi…
#Outlander adds two more to season three cast
Outlander S3 will premiere this September! Watch Caitriona & Sam say goodbye to Scotland as production on last 5 eps moves to South Africa
40 saniyelik bir tanıtım yayınlanmış.
Yeni sezon posteri
S3 Fragmanı
AAa hakkkateeen. Tiplere bak
Parallel Lives
EW’ya kapak olmuşlar.
1–2–3
Sezona puanım 6.5/10 – Sezon Finaline Puanım 10/10
Outlander sevdiğim bir dizi ama 1.sezonun 2.yarısı ve 2.sezonun ilk kısmı çok büyük hayal kırıklığıydı.Savaş kısımlarının artık baymaya başlaması ve Fransa kısımları bayağı soğuttu diziden. Hatta Fransa kısımlarında artık dayanamayıp bazı kısımları atladığım bile oldu. Fransa kısmından aklımda kalan tek olumlu şey Claire’ın giydiği kırmızı elbise oldu resmen. Neyse ki 2.sezonun devamında dizi bir ivme yakalayabildi. Dizi heralde bu seviye ilerler artık derken sezon finali geldi.
Bu kadar harika bir final geleceğini tahmin edemezdim,sinemasal açıdan,hikaye anlatımı bakımından harika bir bölümdü. Tabii burda övgünün büyük kısmının Caitriona Balfe’ye yapılması gerekiyor. Son bölümde ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu bir kez daha gösterdi
Dizinin en sevdiğim bölümleri ilk bölümü ve 2.sezon finali oldu.
3×01 bir gün önceden gelmiş.
3×01 üzerine:
İyi bir açılış olmuş. Her zamanki gibi bir bölümle dönmüş diyebilirim.
Sonunda gülüverdim, Tanrı affetsin.
Bu kadar güzel bir bölümle dönmelerini beklemiyordum. Çok güzel bölümdü. İlk 10 dakikanın görselliği sinema tadındaydı zaten. Bölümün geri kalanında seçtikleri anlatım tarzı da iyi oldu. Dizinin başından beri Frank’e üzülmüşümdür,bu bölümde de aynı his vardı. Oyuncunun başarısı da önemli bunda. Mesela
Dizi bu kalitede devam ederse tadından yenmez 3.sezon
2.09 milyonla açılışbölümü en çok izlenen bölümü olmuş.
Sam Heughan & Caitriona Balfe of ‘Outlander’ Attend Couples Therapy
S03E01
Beni pek sarmayan bir bölüm oldu. Muhtemelen doydum artık ben bu diziye. Önümüzdeki 1-2 bölüm dizinin bendeki kaderini belirler herhalde.
S03E02
Normalde fena sayılmayacak bir bölümden bile keyif alamadım. Cidden doymuşum ben bu diziye. Bundan sonra ne olup biteceğini hiç merak etmiyorum. Bıraktım gitti.
* Claire ve Frank’i Jamie’nin gölgesinde seviştirirlerken Jamie’yi pas geçmedikleri iyi oldu. Bir ara yapmayacaklarını düşünmüştüm. Gerçi çok kısa bir çekimdi ama neyse, bu da olur.
Eski bölümlerini özledim birazcık.
Sezon sonuna beklentilerim yüksek
3.Sezon çok güzel gidiyor. Jaime’nin ruh halini güzel yansıttılar bu bölüm. Yalnız
3×02
Şu anda hikayeyi getirdikleri noktanın izleyiciyi sıkacağının o kadar farkındalar ki suni gerilimlerle bölümü canlı tutmaya çalışmışlar. Bakalım mevcut durumu daha ne kadar zorlayacaklar.
Sam Heughan’ın Hürriyet’te röportajı çıkmış.
* Aslında gülmemem lazım ama hapishaneyi yöneten asker bir anlığına Jaime’ye sulanınca gülüverdim. Normalde de olacak iş değildi ama Black Jack’in ardından hiç olacak değildi.
Ama o askerin geçmişte gördüğümüz asker olması da iyi bir detaydı.
Yine çok güzel bölümdü. 2 tarafın da sahneleri güzeldi. Genelde diziyi izlerken kaç dakika kaldı diye bakarım, bu sefer hiç gerekmedi aktı gitti bölüm. Tabii en önemli konu
Tobias Menzies’i Frank rolünde sevdim ama umarım tekrardan Randall rolüyle falan getirmezler,hiç gereği yok,ölü kalsın işte.
Bu dizinin pembe dizi hallerine bazen bayılıyorum.
Claire geçmişe gitmenin yolunu bulup da gittiğinde Willie’nin büyük halini de görelim o zaman. Çok tatlı bir çocuktu.
3 Bölüm sonra yine eski hallerine düştü dizi. Beğenmedim bölümü, tek sevdiğim yer sonda çalan şarkı oldu. Geçmiş sahneleri sarmadı, eğer geçiş bölümü olarak kabul edeceksek sıkıntı yok.
Geçen hafta dizinin yapımcısıyla röportaj yapılmıştı Son soruya aşırı ayar oldum
Ayrıca Jaime’nin kendini teklif etmesi de çok garipti, bi dur belki adam tamam bakarım çocuğa diyecek, çok acele etti
Jamie’nin Grey’e teklifi de güldürdü
Willie, ne sevimli çocuktu.
Bu bölümde de gözüm Claire’in peruğuna takıldı. Kadının peruğu yoruyor beni.
Lan ne alaka?
http://ew.com/tv/2017/10/04/outlander-jamie-geneva-never-raped/
Şu ana kadar belki öyle çok önemli bir gelişme olmadı ama 4 bölümden de memnunum. İzlemesi keyifliydi.
Temelinde şantaj olduğu için öyle düşünenler olmuş. Direk soruya cevap vermiş zaten o da.
Bence de o sahne pek öyle değil de düşünenin niye düşündüğünü anlıyorum tabii.
3×06 gelecek hafta yayınlanmayacak. 22 Ekim’deki bölüm 74 dakikaymış.
Bu diziyi seviyorum ya yine çok güzel bir bölümdü, dizi sıralamamda yukarılara tırmanmaya devam ediyor. Claire ve Brianna’nın konuşmaları ve Roger ile Brianna’nın konuşmaları bu bölümde çok güzeldi diyaloglar hiç sıkmadı. Dizinin müzikleri ve oyuncuların etkisiyle gerçekten çok iyi dram veriyor. Bazen gözlerimi doldurduğu bile oluyor Sadece bu bölümde tek eksik ya da benim görmek istediğim
4.bölümden daha güzeldi. 1 hafta ara verirken olması gereken yerde bitirdiler bölümü, son sahne de güldürdü en mantıklısı oldu.
@Tillhardbottle müzik kısmı harbiden çok güzeldi, ben de aynı şeyleri düşündüm izlerken. Özellikle bu bölüm birkaç sahnede müzikleri çok iyi kullandılar. Bölüm bittikten sonra çalan melodi de çok güzeldi.
3×06 üzerine:
İyiydi hoştu da bunları anlatmak için 74 dakikaya ihtiyacınız yoktu ki. Türk dizileri gibi uzatılarak çekilen sahneler kullanmışlar arada.
Ben bu yeni madamı sevdim.
@aytackara Aynen katılıyorum dediklerinize bu kadar uzatmaya gerek yoktu. Ama yinede fena bölüm değildi yani sıkmadı. Birbirlerini çok özlediklerini göstermek istemişler bu yüzden bazı sahneler çok uzatılmış bu da dediğiniz gibi gereksiz gözükmüş. Ben yinede beğendim bölümü..
3.06, bir 10 dakika kadar kısa olsaydı iyi olurdu.
Ah be Jamie yakışmadı bu sana. Genel olarak ortalama bir bölüm olsa da bu sezon beni hiç sıkmıyor. Sadece diğer bölümde Claire’in tepkisinin ne olacağını şimdiden merak ediyorum. Tabii ki Jamie anlatırsa işler karışacak gibi.
3×08 üzerine:
Ben üçüncü sezon başladığından beri bu bölümün gelmesini bekliyormuşum, onu fark ettim. Olan bitenlerin eğlendirdiğini söyleyebilirim.
S03E08
Bölümü bugün mü izlesem yarın mı izlesem diye düşünüyorken oturdum başına biraz uykum vardı ama bu dizi ciddi anlamda sardığından uykumu açıyor Bölümün duygusal tarafı güzeldi bazı sahnelerde ise güldüren tarafı muazzamdı yine çok beğendim bu bölümü de..
Uzun bölüm olmuş ama mantıklarını anlayabiliyorum, 1 bölümde halledelim her şeyi demişler. Güzeldi şikayetim yok ama dizinin şu takıntısını anlayamıyorum.