gossip girl, ikinci sezonu kaptı, hem de tam 24 bölümlük bir sezon. sebebi malum, grevden dolayı yayına gelemeyen bölümler, tabi ki hayranlar için güzel bir haber.
diziye sonradan gelen, eski buffy’ci michelle trachtenberg de diziye düzenli oyuncu olarak katılacakmış (ki shane de zaten yorumlarda bundan bahsetmiş).
takıntılı how i met your mother’cılar anneyi bulmak için araştırma yapmaya devam ediyor. şurada ted’in stella’nın kızı ile tanıştığı sahne ile bölüm başlarındaki standart kendinden geçmiş kız ile oğulun oturduğu sahne karşılaştırılmış (bu arada kızın desperate housewives’daki dylan olduğunu yeni farkettim). iki sahnede de yer alan ortak bir obje var: çerçeveli bir mektup. tabii bu illa stella’nın anne olduğunu kanıtlamaz ama yine de eğlenceli bir ipucu. devamı →
Jerry Bruckheimerkariyerine reklam prodüktörlüğü yaparak başlamış ve diziler, sinema filmleri derken Amerika’nın en meşhur prodüktörlerinden biri olmuş. CSI serileri, Without A Trace, Cold Case gibi uzun soluklu ve meşhur dizilerin yapımcılığını yapan Bruckheimer’in polisiye diziler konusunda ayrı bir tür oluşturduğunu söylemek çok da yanlış olmaz sanırım. Her bölüm aynı dedektiflerle ayrı davaların, sivrisineğe dahi kan testi yapacak kadar gelişmiş teknolojileri ve mükemmel dehalarıyla davaları 40 dakikada çözdüğü diziler bunlar. Tabiki bu dizilerde mantık aramak ve gerçek kriminal vakalarla ya da işleyişlerle karşılaştırmak doğru değil. Zira bu diziler seyirciye her bölüm değişik kurbanlar, katiller sunarak adaletin yerini bulmasından rahatlıkduymalarını sağlıyorlar. Ben bu tür dizilere popcorn polisiyeler adını taktım. Kafanızı boşaltmak için ekran karşısında oturup birilerinin sizin için bulmaca çözmesini izlemek gibiler. Bu dizilerde gözlemlediğim bazı ortak noktalar:
Öncelikle hikaye çok ama çok hızlı ilerliyor ancak buna rağmen her türlü izleyicinin anlayabileceği bir anlatım tarzı var. Bu nedenle dedektifler çoğu zaman kendi aralarında zaten bildikleri bir şeyi seyirciye de açıklıyorlar.
Çekim kalitesi, dramatik yapısı bakımından tüm dizilerde tutturulmuş bir standart var.
Karakterler aşkta başarısız ama iş hayatlarında çok başarılı insanlar. 1 ayda çözülecek davaları tek bölümde bitiriveriyorlar
Dizilerin çoğunda bir politik doğruculuk söz konusu. Eşcinseller, azınlıklar kesinlikle kötü duruma düşürülmüyor. Ancak daha aykırı bulunanlar (pedofililer, travesitler, ırkçılar) kötü adam olabiliyorlar.
Bruckheimer dizilerinde müzik kullanımı çoğu Hollywood filminden bile daha iyi.
Kimileri her bölümünü izlerken kimileri de rastgelince izliyor bu dizileri. Çünkü o kadar seyircicanlısı diziler ki önceki bölümler de ne olduğunu (ana karakterlerin hayatlarından söz ediyorum) merak etmenizi gerektirecek pek bir şey olmuyor.
Youtube yeniden yasaklandığı için bildirimiz bu sefer videosuz oldu fakat HIMYM‘da sonlara yaklaştıkça eğlence de artıyor. 5 Mayıs gecesi yayınlanan “Rebound Bro” bölümünde Barney’nin edindiği yeni “wingman” ile tanışıyoruz. Ayrıca Ted, kız arkadaşı Stella’nın bazı sırlarını arkadaşlarıyla paylaşınca bazı olaylar patlak verir. Stella’nın güveninin kaybeden Ted’in ilişkisinde sallantılar başlar. CBS ve TV.com‘dan gelişmeleri takip edebilirsiniz. devamı →
Rivayete göre Lars von Trier arkadaşlarıyla TV’de reyting rekorları kıran, aynı zamanda sanatsal değeri de olan bir dizi çekebileceği konusunda iddiaya girmiş ve Riget böyle ortaya çıkmış. Yayınlandığı dönemde Danimarka’da yayın saatinde sokakta kimseler olmaz, kuş uçmaz, kervan geçmezmiş… Dogmagibi bir akımı çıkartıp kendi kendine kurallar koyan bir yönetmenden beklenir doğrusu. Riget, Krallık adı verilen ve eskiden çamaşırların yıkandığı bir derenin kuruması sonucu oluşan bataklığa inşa edilmiş bir hastanede geçiyor. Bu kadar arazi bilgisinin nedenini merak ediyorsanız dizinin giriş sekansına bakabilirsiniz.
NBC’de ikinci sezonunda ara verilen ve akibeti henüz belli olmayan Friday Night Lights‘ın ilk sezonu, Türkçe altyazılı olarak TNT‘de yayınlanıyor. Dizi cuma geceleri saat 23.45’te izlenebilir.
Bu gözlüklü, kıvrık kravatlı adamı ve şeytani köpeğini bir yerlerden gözünüz ısırıyor olabilir. demek ki gazetelerin ekonomi sayfalarındaki karikatürleri okumayı seviyorsunuz. dilbert 1989’da Scott Adams tarafından yaratılmış ve hala devam eden bir çizgi seridir. ancak yazımıza konu olan animasyon dizisi o kadar uzun ömürlü olamamış ve 2 sezonda ekrana veda etmiş. bunun sebebi bence dilbert’ın herkese hitab etmeyen mizahı.
finale 2 bölüm kala, sonunda jakob’u görüyoruz! promoya göre adadaki tehlike iyiden iyiye artacakmış ve kahramanlarımızdan birisi kaderinde yazılı olanı öğrenecekmiş. (abarttım.) hem adadakilere hem de gemidekilere rahat yok bir dahaki bölümde. yeni bölüm 8 mayıs’ta geliyor.
House, huysuz doktorumuzu canlandıran Hugh Laurie‘nin hafızasını darmadağın etmiş. boş zamanlarında okumayı sevdiğini ama senaryoda ezberlemesi gereken onca karmaşık şey varken zihninde başka bir şeye yer kalmadığını söyleyen ingiliz aktör, hafızasının zayıfladığını düşünüyor. laurie, “artık bir şey okuyamıyorum. dizi yüzünden kısa zamanda zihnime çok şey sokmam gerektiği için okuduklarımdan bir şey anlamıyorum. tek bir roman seçip geri kalan hayatımda onu tekrar tekrar okuyacağım sanırım. “gazap üzümleri” uygun olur diye düşünüyorum,” demiş. devamı →
“Yeni dizi Scarlet‘in dünya prömiyeri 6 Mayıs’ta İstanbul’da yapılacak. Smallville, Nip Tuck, Without a Trace, ER ve X Files gibi ülkemizde de ilgiyle izlenen dizilerin Emmy Ödüllü yönetmeni David Nutter’ın son projesi Scarlet mayıs ayında Türk izleyicisiyle buluşacak. David Nutter aslında izleyicinin ona taktığı isimle iyi bir pilot yönetmeni. Birçok dizinin pilot bölümünde imzası var. 6 Mayıs’ta Suada’da gerçekleştirilecek prömiyere dizinin başrol oyuncusu; sevgilisi Robbie Williams’tan ayrılan Natassia Malthe de katılacak.”
Çoğu haber kaynağında aynı haber var. Bilerek mi yazıyorlar bilmiyorum ama haberin yanlış olduğu kesin. Haber aynen böyle ama gerçekler böyle değil. Ortada bir web sitesi var, hatrı sayılır haber kaynakları yukardaki gibi düşünüyor, ama Scarlet’in kokusu 6 Mayıs’a kadar dayanamadı, çıktı. Çünkü ortada bir tv dizisi yok. Scarlet adıyla ortalıkta dolaşan güya fragmanlar bir tv reklamına ait. 6 Mayıs’ta gerçekleşen olan da doğal olarak bir prömiyer değil, bir lansman. Lg’nin yeni televizyon serisi Scarlet’in tanıtım filmleri. Biraz kelime oyunu biraz yaratıcılık alın size reklamın alası. Yine de bir dizi izleyicisi olarak böylesi bir olayın pek de hoşuma gitmediğini söylemek isterim. Yani olay şu ki; It’s not a TV series, it’s a series of TV’s.devamı →
britney spears’ın how i met your mother‘da canlandırdığı abby karakteri , 15 mayıs’da diziye geri dönüyor. spears, ilk göründüğü bölümde, müthiş bir rol kesememişti. gene de fena değildi demek doğru olur ama ne kadar ihtiyaç vardı o tartışılır. sonuç ise izlenme oranı açısından dizi için mükemmel oldu. himym tarihinde aldığı en büyük reytinglerden birini aldı.
Eğer Shaun of the Dead ve Hot Fuzzfilmlerini izlediyseniz Edgar Wright‘ın ne kadar iyi bir yönetmen olduğunu ve Simon Pegg‘in de hem senarist hem oyuncu olarak mükemmel işler çıkardığını zaten biliyorsunuzdur. Bütün bunlara aşina olanlar ve olmayanlar için Spaced dizisi öldürücü derecede komik bir dizi olacaktır. İngiltere’deki fahiş kiralar yüzünden sevgili gibi davranarak bir daireyi paylaşmak zorunda kalan (bekara ev yok!) Daisy ve Tim baş karakterlerimiz. Daisy yazı yazamayacak kadar tembel bir gazeteci, Tim ise sevgilisi tarafından terkedilmenin acısını bir türlü atlatamayan bilimkurgu fanatiği bir çizgi roman çizeri.
Alt kat komşuları sürrealist ressam Brian, Tim’in en yakın arkadaşı askerlikle kafayı bozmuş Mike ve alkolik ev sahipleri Marsha ise yan karakter diyemeyeceğimiz kadar dolu karakterler. Ama Spaced’in mizahı konusundan kaynaklanmıyor, konuyu ele alış biçimi insanı yerlere yatırıyor. Zaten Edgar Wright diğer işlerinde de varolan tüm klişeleri hikaye anlatma biçimi olarak kullanma alışkanlığını burada da sürdürmüş. Klişelerle hem dalga geçmiş, hem de onları doyasıya yüceltmiştir. Yani burda yapılan Scary Movie tarzı bir parodi değil.
Dünyamızı Clark Kent’siz düşünün..Smallville‘e hiç inmeseydi ne olurdu? Clark olanlar için kendisini suçluyor ve 7×18 “Apocalypse” bu soruları yanıtlıyor..1 mayıs’ta cw‘de
alicia silverstone, abc’nin yeni dizi projesinde başrol oynayacak. yine ingiliz kanallarından alınma, “the bad mother’s handbook” isimli projede, 48 yaşındaki alzheimer’lı annesi ve 16 yaşında genç kızına bakmak zorunda kalan 32 yaşında bir kadını canlandırıyor.
bu ingiliz dizisi de aslında, kate long‘un çok satan kitabından uyarlama. dizide alicia silverstone karakterinin kızı rolünde ise , tanıdık bir isim, alia shawkat var. yani arrested development‘ın maeby’si. devamı →