Pushing Daisies: Tanıtım
23 yorum shane 09 Ağustos 2007 14:19
Ned isimli tatlı bir adamın enteresan hikayesini izliyoruz. Bölüm, Ned’in, sahip olduğu ilginç özelliğini keşfettiği çocukluk günleri ile başlıyor. Çiçekli tarlaların arasında köpeğiyle koşturup oynayan Ned, köpeğine bir arabanın çarpmasına ve güzelim köpeğin caddenin ortasında ölüvermesine şahit oluyor. Köpeğinin başucuna çöküp tüylerine dokunduğu anda hayvan ayaklanıp koşmaya devam ediyor. Ned, ölüleri canlandırabiliyor.Evde annesi ile mutfakta görüyoruz sonra Ned’i, annesi turta pişirirken küt diye yere düşüyor. Ned koşturup annesinin yüzüne dokunuyor, kadın ayaklanıveriyor. Ama bir de bakıyoruz ki karşı evin bahçesinde oynayan küçük kızın babası düşüp ölüyor. Yani Ned’in bu gücü öyle bol keseden kullanılamıyor. Canlandırdığı kişi bir dakika içinde yeniden ölmezse onun yerine başkası ölüyor.
Bu kadar da değil. Annesi gece Ned’i yatağına yatırıp öpmeye kalktığında oracıkta düşüp ölüyor. Anlıyoruz ki, Ned birini canlandırdığı zaman bir daha ona dokunmaması gerekiyor.
Ned (Lee Pace)’in büyüyüp turtacı olduğunu görüyoruz. Ancak vanilya kokuları arasında sürüp giden sakin yaşamı bir anda değişiveriyor. Onun bu gücünü fark eden Dedektif Emerson (Chi McBride), Ned’ten yardım istiyor. İkisi birlikte suçluların peşine düşüyorlar. Bunu yaparken Ned kurbanları bir dakikalığına uyandırıyor ve onlardan katili öğrenmeye çalışıyor.
Bir gün Ned, küçükken istemeden babasının ölümüne neden olduğu karşı komşu kızın, Charlotte (Anna Friel)’ın cinayete kurban gittiğini öğreniyor. Charlotte’a herkes “Chuck” diyor. (Evet bir Chuck‘ımız daha oldu) Onu uyandırıp katilini öğreniyor öğrenmesine ama küçükken aşık olduğu kızla yeniden karşılaşmak onu sarsıyor ve ölmesine izin veremiyor. İşler böylece karışıyor.
yorumlar
sayın shane yine çok güzel bir tanıtım yazısına imza atmış, zaten konu ettiği dizi de pek şirin. bayıldım ben pilot bölüme. müzikler biraz amelie’yi çağrıştırıyor. olsun böyle şeyleri amerikan dizilerinde görmek de hoş.
kışın izlenecek diziler bol sanki (ben mad men, pushing daisies, californication, reaper’ı şimdiden tuttum hala izlemedeyim diğerlerini) neyse ki internet hızlandı da imdada yetişti.
Yayınlanmadan önce internete sızan dizileri izlemekten nefret ediyorum. Bekle bekle çıkmıyor bir türlü. Çok hastası oldum ama dayanamıyorum beklemeye…
ben de bayıldım diziye, heroes, pushing daisies ve bionic woman ile dizi sitesi networküne doğru emin adımlarla koşmaktayım
içlerinden en sevimlisi bu ama kesinlikle..
İnsanın beynini patlatacak kadar sevimli bir pilot bölümü var – ve ne yazık ki bunu olabilecek en iyi/güzel manada söylüyor ve artırıyorum: Mutlaka izleyin, harbiden, acayip bir şey.
pie hole dünyanın en şirin yeri değil mi allaşkına?
“Burtonvari” ama aynı zamanda orjinal de. Çok hoşuma gitti
Bryan Fuller aynı zamanda Heroes’unda yapımcı ve yazarlarından
uyuyang ben ztn tarihi duyurdum yeni bir yazıyla
süper süper 1 dizi 6 bölüm izledim ve frene bastım çünkü daha fazla izlersem izleyecek bölüm kalmayacak. 1 dizi nasıl oluyo da hem komedi, hem aşk, hem polisiye, hem de fantastik konularını bu kadar güzel işleyebiliyo narrator’ımızın (türkçeye nasıl çevrilir bilmiyorum) üslubu zaten bizleri 1 masal alemine sokuyo, renkler de bunu destekliyo. Tek kötü yanı insan bu diziyi izledikten sonra evinin karşısında 1 turtacı olmasını çook ama çook istiyo müzikler süper, chuck harika, ned müthiş, olive, emerson, digby, teyzeler… kesinlikle kaçırmayın, umarım 1kaç sezon devam eder ama o kadar konuyu nerden bulacaklar bilmiyorum. neyse birileri fan sitesini açarsa da pek memnun oluruz
açıldı zatenTürkiye Fan Sitesi Pie MakerEğer yazar falan olmak isteyen olursa sitenin iletişim bölümünden bağlantıya geçebilirler
Şu ve bu dursun burada, belki lazım olur.
Muhteşem bir dizi olmasına rağmen yayın tarihi itibariyle çok şanssız bir diziydi. Haber son dönemde aldığım en iyi haberlerden. Ama keşke dizi olarak döneydi.
sevmelere doyamadığım dizisin valla. şimdi tanıtımını okuyup yine eskileri yad ettim. baştan mı izlesem?
İlk sezonu bir günde izledim. Pişman oldum, zaten bölüm sayısı çok azmış. Bu kadar az bölümde bu kadar çok seveceğimi düşünmezdim. Hobbitde hiç sevmemiştim, dizide Lee Pace’e resmen vuruldum. Rolü de çok tatlı, herif de çok tatlı. Adam için Halt and Catch Fire’a başlayacağım.
Diziyi bitirdim, ağzıma bir parmak bal çalarak gittiler resmen. Çok güzeldi, çok şirindi, içinizi ısıtan dizilerdendi. Ned, Olive, Emerson, Chuck bütün karakterleri çok sevdim. Uzun süre yüzümde gülümsemeyle hatırlayacağım bir dizi oldu.
Bence buna bir tanıtım yazarsın sen.
Ya hadi yazayım, çok içimden geldi şu an. Shane izin verirse tabi.
Gel de özleme
Çok özlüyorum. Baştan mı izlesem acebağ?
S01E01
Oldukça güzel bir pilot bölüm olmuş. ‘Sevip de dokunamamak’ durumu üzücü ve aynı zamanda sinir bozucu. Ned karakteri garip yeteneği ile öne çıkıyor, Chuck karakteri ise ekstra tatlılığıyla. Seksi bücürümüz Kristin Chenoweth’in ortalıklarda olması da başka bir artı elbette. Dizinin renk kullanımı konusundaki başarısına bayıldığımı itiraf etmem gerek bir de. Wonderfalls ve Dead Like Me ile aynı yaratıcının elinden çıktığı da hissediliyor ayrıca.
İnşallah bu tatlılıkta devam ediyordur ilerleyen bölümler de.
@pirate Hem de nasıl ediyor… Bitişiyle bende açtığı yara hiç iyileşmedi.
Bu arada ben zamanında bunun adını sürekli unutup “renkli dizi” diyordum, herkes anlıyordu.
S01E09 (Sezon Finali)
İyi karakterleri var dizinin orası net. Ortam iyi, malzeme de iyi ama işiçilik (senarist tayfa) kötü. İzlenebilitesi olan bölüm cinayet hikayeleri yazabilme yetisi yok senarist tayfada. Bu açıdan baktığımızda sezonun özellikle son 4 bölümü oldukça kötüydü. 2. bölümü de bu kategoride sayabilirim. O çok beğendiğim ilk bölüm seviyesine çıkabilen tek bir bölüm vardı o da 3. bölüm. 4 ve 5. bölümler de fena değil diyebileceğim bölümler oldu. Kayda değer bir ana konu bulma ihtiyacı hat safhada şu anda. 2. sezondan 1-2 bölüm daha deneyeceğim; toparlanma sinyali vermezse bırakacağım.
Anlatıcının gün, saat, dakika paylaşımlarını aşırı gereksiz bulduğumu da belirteyim aklıma gelmişken.
S02E01
Cık, bir gelişme yok. Bıraktım gitti.