Red Shoe Diaries – Tanıtım
2 yorum pirate 10 Eylül 2023 08:03
1992 yılında Showtime’da Red Shoe Diaries isimli bir TV filmi yayınlanmış. Bazı ülkelerde 1989 ve 1991 yıllarında yayınlanan Wild Orchid film serisinin 3. filmi olarak lanse edilip Wild Orchid III: Red Shoe Diaries ismiyle yayınlansa da söz konusu film serisiyle bir alakası yokmuş bu filmin.
Söz konusu filmde başarılı bir mimar olan Jake Winters’ın (David Duchovny) intihar ettiği ortaya çıkan nişanlısı Alex’in (Brigitte Bako) cenazesinin ardından Alex ile paylaştığı lüks çatı katında Alex’e ait günlüğü bulmasıyla başlayan bir hikaye anlatılmış. (Alex rolü için Sharon Stone‘a da teklif götürülmüş bu arada ama yıldız oyuncu o yıl gösterime giren ve ona asıl popülerliğini kazandıran Basic Instinct filmi için gelen teklifi kabul ettiği için bu filmden gelen teklifi reddetmek durumunda kalmış.) Alex, günlüğünde Tom (Billy Wirth) isimli bir adamla olan gizli, tutkulu ilişkisini tüm detaylarıyla anlatmış.
Yaşadığı bu garip tecrübeyi çözümlemesinden ve sindirmesinden bir süre sonra Jake gazeteye asıl ismini kullanmayarak bir ilan vermeye karar vermiş. İhanete uğradığını veya başka birine ihanet ettiğini hisseden kadınlardan, kendine mahlas olarak seçtiği Red Shoes için belirlediği bir adrese kişisel hikayelerini posta yoluyla göndermelerini istemiş. Filmle aynı ismi paylaşan ve yine 1992 senesinde görücüye çıkan dizimizin hikayesi de bu noktada başlıyor. Jake’e söz konusu tutku ve fantezi yüklü hikayeler geliyor. Jake bu hikayeleri okurken de biz hikayenin merkez kahramanının anlatıcılığı eşliğinde izlemeye başlıyoruz her bölümde söz konusu hikayelerden birini.
Californication, The X Files ve Aquarius dizilerinden yakinen tanıdığımız David Duchovny‘nin dizide çok fazla bir etkinliği yok anlaşılacağı üzere. Bölümlerin açılış ve kapanış sahnelerinde görüyoruz onu daha ziyade.
Antoloji türündeki dizimizin ilk 3 bölümünü izlemiş bulunuyorum an itibarıyla. İlk bölümde yağmurlu bir günde bir taksiyi paylaşmak zorunda kaldığı hiç tanımadığı bir adamla (Steven Bauer) sadece seks üzerine kurulu tutkulu bir ilişkiye başlayan bir kadının (Joan Severance) hikayesini izledik.
İkinci bölümde iki komşu plazanın yüksek katlarında bulunan ve karşıdan görülebilen ofislerinde kaldıkları gece mesaileri sırasında faks yardımıyla uzaktan uzağa oyunlar oynamaya başlayan evli bir kadınla (Laura Johnson) ona yasak ama çekici gelen bir adamın (Arnold Vosloo) hikayesini izliyoruz.
Üçüncü bölümde ise düzenli olarak gittiği bir spor salonunda gözüne kestirdiği adamı (Robert Knepper) garip bir oyunla baştan çıkarmaya çalışan polis memuru bir kadının (Denise Crosby) hikayesini izledik.
Bazı karakterlerin ilerleyen bölümlerde yeniden gözükebildiği dizide yer almış tanıdık simalar arasında Alexandra Tydings, Amber Smith, Tarık Ergin, Sheryl Lee, Perrey Reeves, Christopher Atkins, Sammi Davis, Lydie Denier, Adewale Akinnuoye-Agbaje, Udo Kier, Michael T. Weiss, Scott Lawrence, Wendy Schaal ve Matt LeBlanc gibi isimler mevcut.
Dizi, 5 sezondan oluşmakta. Son sezonu 14, diğer sezonları 13’er bölüm uzunluğunda. Bölümlerin 33’ünü Rafael Eisenman, 11’ni Zalman King yönetmiş. King, Patricia Louisianna Knop ile birlikte dizinin yaratıcısı konumunda ayını zamanda. Bu üçlüye yapımcı koltuğunda David Saunders ve Avram ‘Butch’ Kaplan gibi isimler eşlik etmişler.
Dizinin bölüm süreleri ise yarım saat civarında.
yorumlar
Kadın hiç konuşmadı; adam da susmak bilmedi. Adamın boş konuşmalarını takip etmeye çalışırken başım ağrıdı. Sonu da ayrı bir kötüydü. Son derece boş ve gereksiz bir bölümdü.
S01E05
Sevdim bu bölümü. Erotizmi tadında, kıvamında satabildikleri bir bölümdü. Merkez karakter Trudy’ye hayat veren Nina Siemaszko’nun gayet sıradan bir tip olduğu hesaba katıldığında önemli bir başarı aslında bu. Bu övgünün en az yarısını Matt LeBlanc’a yazmak lazım tabii. Neyse, bölüm finali hoşuma gitmedi bir tek.
bir finali tercih ederdim.
Mektup üzerinden ilerlemedi bu bölüm istisnai bir şekilde. Jake’in başından geçen bir hikayeyi izledik konuk oyuncu Sheryl Lee’nin refakatinde.
İyi bir bölümdü diyemem ama leşin leşi konumundaki son 2 bölüme kıyasla daha izlenir durumda bir bölüm olduğu da bir gerçekti.
S01E09
Bölümün özellikle 2. yarısı eğlenceli geçti. Marina Giulia Cavalli’nin karakteri Daria da tatlı, biraz yabani ve çekiciydi. Sevdim kısacası bölümü.
S01E10
Baya kötü bir bölümdü ama artısı Claire Stansfield’ı görmek oldu işte. Bu ara arka arkaya karşıma çıktı izlediğim doksanlar dizilerinde şansıma. Önce The X Files, sonra Frasier, şimdi de burası.
S01E13 (Sezon Finali)
Arka arkaya 4 kötü bölümle kapattık sezonu. Bu son bölüm kötünün de kötüsüydü hatta. 1, 2, 3, 5 ve 9 sezonun sevdiğim bölümleri oldular. Bu beşli arasında en iyisi ise 2 idi. 4, 7 ve 13 ise geri kalan 8 kötü bölüm arasından en kötü olmayı başarabilen 3 tanesiydi.
S02E06
Geçen sezonu 4 kötü bölümle kapatmıştık. Bu sezonu da 6 kötü bölümle açtık. Daha fazla kredi vermeyeceğim. Bu bölümün ardından bıraktım gitti.