Amy Acker || Sen Yeter Ki Sev Kulun Olurum
13 yorum ozgun14 20 Haziran 2016 09:05
Yer Aldığı Film Projeleri
Başka bir isimle romanlar yazan bir yazar ikili hayatının kendisine ağır gelmesinden dolayı ilham perilerini kaybedince kafasını dinlemek ve yeni romanına odaklanmak için sevdiği şehir Portland’a tatile gitmeye karar verir. Bir gazetede kitap eleştirmenliği yapan kızımız ise bir iş başvurusu için New York ‘a gitmiş ve yaşadığı şehre, Portland’a geri dönmektedir. İkili uçakta yan yana denk gelir ve aşk ağlarını örmeye başlar.
Bir Hallmark TV filmi olan yapım ikinci sınıf bir romantik komedi. Romantik komedi klişe unsurlarının neredeyse tamamını bünyesinde bulunduruyor. Kafa arkadaşlar, ileride gerilime neden olacağı belli olan bir sır, içinizi ısıtan bir sürü sevimli sahne. Canınız sıkıldığında naif bir romantik film arayışına girerseniz, Amy ve Dylan Bruce‘a sempatiniz varsa aklınızda olsun.
The Lord of Catan (Kısa Film) (2014)
Amy’nin canlandırdığı karakterimiz kendini Catan adlı online oyunlardan birine kaptırmıştır. Eşi eve döndüğünde ne yaptığını merak edince oyunu anlatır ve beraber oynamaya karar verirler. Bu oyun içlerinde bastırdıklarını yüzeye çıkarır. Hataları, hayal kırıklıkları, anlaşmazlıkları, içlerinde kalanlar… Bu kavga onları tek bir yere götürür, sadece birinin kazanabileceği nihai hesaplaşmaya. Bakalım Catan lordu kim olacak. 13 dakikalık bu kısa filmin 4 ödülü 1 de adaylığı mevcut.
Güzel başlayan, beklediğim gibi ilerlemeyen ancak beklediğim gibi sonlanan değişik bir kısa filmdi. Sıradışı bir şey olmuş. Çok daha tatmin edici bir şey olabilirmiş konusu itibarıyla. Ara kısımları biraz daha doldurabilirlermiş. Oyun üzerinden atıştıktan sonra konunun kendi hayatlarına geldiği birbirlerine sataştıkları yerlerde biraz daha uğraşılsaymış daha güzel bir şey olurmuş. Ama muhtemelen diğer projelerden boşluk bulunarak keyfi amaçlı birbirini tanıyan kişilerin bir araya gelerek yaptığı bir film.
Dört yakın erkek arkadaş ve eşlerini merkeze alan hikayede grubun ortak noktası dört arkadaştan biri olan Ward’un karısından hepsinin nefret etmesidir. Ward da dahil. Zaten öyle karakter konmuş ki ortaya seyircinin de nefret etmesi uzun sürmüyor. Babalar gününde golf için anlaşmışlarken Ward izin alamayınca diğerlerinin duyduğu nefret iyice artar ve kendi aralarında kadını öldürme planları yaparlar. Dalgasına açtıkları muhabbet bir anda gerçeğe dönüşür. Artık kurtulmaları gereken bir ceset vardır ve bunu karşı evde oturan polis komşularına çaktırmadan yapmak zorundadırlar.
Bir cinayet ancak bu kadar doğal yansıtılabilirdi. Ekibin umursamaz tavırları, rahatlıkları, aralarındaki muhabbetler derken bir anda filmin sonu geldi. Hayatlarındaki tekdüzelik yüzünden ilişkilerinde sorunlar yaşayan ikililer için bu beklenmedik cinayet adeta bir dönüm noktası oluyor.
Shakespeare’in kaleminden çıkmış aynı isimli tiyatro oyununun senaryosu birebir alınarak günümüze uyarlanmasıyla izleme fırsatı bulduğumuz bu yapımda Don Pedro, Claudio ve Benedik büyük bir savaştan zaferle evleri Messina’ya geri dönmüştür. Messina valisi Leonato onlar adına günlerce sürecek bir parti düzenler. Bu partide Claudia kalbini Leonato’nun biricik kızı Hero’ya kaptırıverir. Diğer yandan Benedik ve Leonato’nun yetim yeğeni Beatris birbirlerine olan aşklarını itiraf edememekte, aksine birbirleriyle didişip durmaktadır. Don Pedro’nun ön ayak olması sonucu Claudio ve Hero biribirlerine kavuşunca geriye tek bir şey kalır. Asla aşka yenik düşmeyeceklerine ant içmiş bu iki gururluyu birbirlerine kavuşturmak.
Günümüz zamanında siyah beyaz çekilen filmde replikler tamamen Shakespeare eserinden alınmış. Doğal olarak sanki bir dönem dizisi izliyormuşsunuzcasına ağdalı cümleler, nazlı leydiler, asil lordlar. Diğer yandan İtalyan kesim takımlar, modern arabalar, kameralar, telefonlar… Hoş bir şey çıkmış ortaya kesinlikle. Bu ekibi bu yapımda bir dönem dizisi olarak izliyor olsaydım nasıl olurdu diye düşünmeden edemedim film boyunca. Beatris rolünde Amy her zamanki çok tatlıydı. Bekleneceği üzere biraz tiyatral bir oyunculuk var ve sizi moda sokmayı başarıyorlar. Amy hayranı olsanız da olmasanız da denemeniz gereken yapımlardan.
Korku komedi karışımı filmde gençler birer birer katledilir. Diğer benzeri filmlerden farkı ise aslında işin içinde başka şeyler vardır. Amy çok fazla görünmediği bu yapımda bir kimyasal lab teknisyenini canlandırıyor.
Filmi sinemada izlemiştim. Aklımda pek bir şey kaldığını söyleyemem. Sonlara doğru “Ne oluyor yav ne izliyorum ben?” dediğimi hatırlıyorum. O zamanlar başından memnun kalkmamıştım sanki ama şimdi izlesem fikrim değişebilir.
Zengin bir ailenin kızı olan ve gelecek üzerine şimdiye kadar çok düşünmemiş olan Crystal, ailesinden gelen baskı üzerine yeni yıla hayatını düzene sokarak başlama kararı verir. Annesi “ya kendine bir iş bul ya da evlen, yoksa maddi desteğimizi çekeceğiz.” der ve Crystal’i soru işaretleriyle bırakır. Diğer yanda Derek iki yıl önce eşini kaybetmiş ve kızı Olivia ile birlikte yaşamaktadır. Derek Olivia için bir anne, Olivia da babasının mutluluğu için ona bir eş istemektedir. Noel’i de fırsat bilerek Noel babaya bir mektup yazan ve dileğini belirten Olivia, dileklerinin kabul olup olmayacağını beklemeye başlar. Mektubunun aksilikler sonucu mağaza mağaza gezen Crystal’in önüne düştüğünden haberi yoktur. Crystal mektubu okur ve aşk ağlarını örmeye başlar.
Yine bir hafta sonu aile filmiyle karşımıza çıkıyor Amy. Bu sefer seviye biraz daha düşük Disney filmlerinden hallice bir film var karşımızda. Yine aynı klişeler aynı sırayla kullanılmış. Sevimli arkadaşlar, ikilinin arasını bozacak bir sır, naif içinizi ısıtan sahneler… Ben yine iki başrol sayesinde filmin başından memnun kalktım ama oyunculara sempatiniz yoksa filmden keyif alma ihtimaliniz düşük. Ufak kızın da hayli tatlı olduğunu ekleyeyim. Filmde zengin ve hayatı umursamayan kızımız hiç de aşina olmadığı bir ortamda, çok farklı insanlar arasında kendini buluyor diyebiliriz.
Hızla gelişen Hollywood müzik piyasası yüzünden çiğnenip ve bir kenara tükürülmüş yetenekli bir müzisyenin hikayesini anlatıyor izleyiciye. Başarısız kariyeri nedeniyle yılmış olan Thomas, eşi Molly ile birlikte Molly’nin ağabeyinin de yaşadığı küçük bir kasaba olan Sironia’ya taşınır. Molly ile birlikte bu sakin kasabada huzurla ilk çocuklarını büyütürler. Bir süre sonra kayıp kariyerinin üstesinden gelememeye başlayan Peter, şimdiki yaşantısındaki aynı huzuru bulmakta zorlanmaya başlar. Onu sonunda kendine getirecek olan yine Molly’ye ve müziğe duyduğu tutku ve sevgi olacaktır.
Amy’nin Peter’ın eşi Molly’ye hayat verdiği bu film çok aramama rağmen bulamadığım Amy filmlerinden ve izlemeyi çok ama çok istiyorum. Elinde olan varsa bana ulaşırsa çok memnun olurum.
Hikayesi gerçeğe dayanan film genç üç hemşirenin hayatına odaklanıyor. Kamboçya’ya yapılan bombalı saldırılar sırasında (Vietnam Savaşı) orada bulunan yarı Vietnamlı yarı Amerikan küçük bir kız çocuğunun zarar görmesini engellemek amacıyla Kamboçya’ya doğru tehlikeli bir yolculuğa çıkarlar.
Amy bu üç hemşireden birine hayat veriyor. Yine izlemek isteyip de bulamadığım bir Amy filmi. Elinizde varsa bana ulaşın lütfen.
Fire & Ice: The Dragon Chronicles (2008)
Kral Augustin tarafından yönetilen Carpia Krallığı’nda ejderhalar ve şovalyelerin bir arada yaşam sürdüğü huzurlu bir hayat vardır. Bu huzur bir ateş ejderhasının krallığa dadanıp masum insanları öldürmeye ve korkutmaya başlamasıyla gölgelenir. Prenses Luisa krallığını savunmak için ejderhanın karşısına çıkar.
Amy prensese hayat vermekte. Hakkında başka bir şey bilmiyorum maalesef.
A Near Death Experience (2008)
Kısa süre önce eşini kaybeden ve hala yas döneminde olan Ellie bir müze açılışında yediği bir yiyecek yüzünden alerjik şoka girer ve ölümden döner. Ölüme çok yaklaştığı hatta bir an eşini görebildiği bu kaza sonucu hastanede uyandığında fark eder ki artık ölüleri görebilmektedir. Bir süreliğine ruhlara yardım etmeye karar veren Ellie eşi tarafından öldürülen bir kadınla tanışır. Kadın Ellie’nin yeni tanıştığı gizemli komşusunu kendisini öldürmekle itham etmektedir. Buna inanmak istemese de Ellie onun cinayetini çözmek için elinden geleni yapmaya karar verir.
Büyük uğraşlar vererek ulaşabildiğim bir Amy filmi daha. Umudumu kesmek üzereyken çıktı karşıma. Altyazı falan tabii ki olmadığı için diğer birkaç filminde olduğu gibi bunu da altyazısız izledim. Dili ağır olmadığından sıkıntı olmadı. Amy yine bizim tatlı Amy. Bu sefer Melinda Gordonculuk oynuyor. Onun kadar iyi değil, onun kadar profesyonel değil ama kendince elinden geleni yapıyor. Oyunculuk her zamanki gibi. Daha düz bir karaktere hayat vermiş burada. Başka birine ait olsa dikkatimi çekmeyecek bir film. Elbette ki Amy hayranları dışındakilere önermem, önersem de bulamazsınız filmi zaten.
Crossroads (The Novice) (2006)
Rahip adayı (novice) Peter artık rahip olmayı isteyip istemediğinden emin değildir. Kilise ona üzerine düşünmesi için zaman tanıyıp onu çalışması için hayır mutfağına gönderdiğinde işler daha da karışır. Çünkü orada çalışan Jill’e gönlünü kaptırır.
Amy tabii ki rahip adayımızın gönlünü kaptırdığı, kendisinie mesleğini sorgulatan güzellik abidesi Jill’e hayat veriyor. Yine bulamadığım için çok üzüldüğüm filmlerden. İzlemeyi çok istiyorum eğer birinizde varsa benle iletişime geçerseniz çok sevinirim.
Bu profil yazısı da böylece sona eriyor.
Amy’yi nice güzel projelerde uzun uzun seyredebilmek dileğiyle.
yorumlar
Dollhouse’ta pek sevdiğimi söyleyemeyeceğim kendisini. Alias’taki, Supernatural’daki, The Cabin in the Woods’taki rollerini hiiiç hatırlamıyorum zaten. Let’s Kill Ward’s Wife da rezalet ötesi bir filmdi diye hatırlıyorum, yarısında bırakmıştım filmi. Kısacası pek dikkatimi çekip, hafızamda yer edinmeyi başaran biri değil ne yazık ki!
Yazı için emeğine sağlık @ozgun14
Eline sağlık @ozgun14 çok sağlam bir profil yazısı olmuş
Ne aşkmış arkadaş! Uzun uzun döktürmüşsün maşallah.
Sabahtan beri başına 3 kere oturarak okudum. Eline sağlık. :))
POİ için ”Hastasıyız dede” demek geldi içimden yazı için teşekkürler
Angel’dan beri severim kendisini. Alias’ta konuştuğu Türkçe ile güldürmüştür ayrıca (İstanbul ve kara çarşaf can sıksa da) (spoiler sayılmaz @dkamoy )
Eh, POI için ne desek az. Seviyoruz kendisini
Eline sağlık @ozgun14. İyi oldu bu yazı.
Tamam @abidin77
filmlerini izlediğimden bayaa uzun sürdü tamamlaması. keşke hepsine bakabilseydim… izleyemediklerim birinizin arşivinde çıarsa ki sanmam haber edin lütfen. seviyorum kadını umarım güzel bir şeylere dahil olur.
düşünseniz yvonne ve amy aynı dizide.
Bu kadar şeyi bir tek ancak Amy Acker’ın kendisi biliyordur zaten Uzun ama ansiklopedik, çok güzel bir yazı olmuş.
3025 kelimelik emek var resmen burada. Ben de yayın öncesi 1.5 güne yayarak okudum da öyle bitirdim.
İyi yapımlarda oynaaya devam eder umarım.
Sabahtan beri dura dura okuyup anca bitirebildim yazıyı. Büyük emek vermişsin ellerine sağlık @ozgun14.
herkese afiyet olsun.
bu arada dizileri izleyenler şurası şöyle değildi sanki yanlış hatırlıyor olabilir misin gibisinden uyarı düzeltme ve önerilere açığım. lütfen geri durmayın.
Ben kızı bir tek Supernatural de izlemişim güya ama hatırlamıyorum hiç. Okuyunca hatırladım gerçi. Tek bölümlük olduğundan hiç hafızamda kalmamış. Bir de kadının 39 yaşında olmasına şaşırdım doğrusu.
Bittikten sonra POI izleyince bende Özgün gibi Root Root diye söylenirim yorumlarda.
Son olarak eline sağlık @ozgun14, güzel bir yazı olmuş. Twitter da da seveni çokmuş baya rt – fav aldı yazı.
bu kadın sevilmez mi ya hayatımın baş rolüne gelsin.
Ben amy i POİ de tam ılarak keşfetsem de sonradan ya ben bu kadını Gift te de izlemiştim niye orda bu kadar dikkatimi çekmedi ki diye kızdım çok güzel yazı eline sağlık