Sense8 — Tanıtım
237 yorum burakturan 08 Haziran 2015 08:46
Hepimizin Matrix üçlemesiyle tanıdığı Wachowski Kardeşler bu sefer ilk defa bir televizyon projesiyle karşımızda. Yapım, aynı zamanda Netflix’in ilk orijinal bilim kurgu dizisi olma özelliğini taşıyor. 5 Haziran’da izleyicilerin beğenisine sunulan Sense8‘i tanıyalım:
YAYIN BİLGİLERİ
YAYINCI: NETFLIX
YAPIMCI-SENARİST-YÖNETMEN: THE WACHOWSKIS (Wachowski Kardeşler)
TÜR: DRAM – BİLİM KURGU
BÖLÜM SAYISI: 12
BÖLÜM UZUNLUKLARI: 50-65 DAKİKA
KONU:
7 farklı ülkenin 8 farklı şehrinde yaşayan 8 farklı kişinin arasında bir kadının ölümü nedeniyle gizemli, duygusal ve zihinsel bağ oluşuyor. Onlar bunun ne olduğunu anlamaya çalışırken bir yandan da kendilerini bir tehlikenin ortasında buluyorlar. Karakterlerimizle ilgilenen iki farklı grubu görüyoruz ilk dakikalarda… Bir grup onları avlamak isterken, diğeri korumak istiyor.
KARAKTERLER:
Oldukça kalabalık bir oyuncu kadrosu ve tam 8 başrolü bulunan dizimizin karakterlerini hepsi için özel olarak hazırlanan videolarla birlikte tanıyalım:
Wolfgang:
Almanya’nın başkenti Berlin’de yaşıyor. Olanların dışında bir de babasını kaybeden Wolfgang, baba mesleği kasa hırsızlığı işinde.
Karakteri, Max Riemelt canlandırıyor.
Sun:
Güney Kore’nin başkenti Seul’da yaşıyor. İş kadını, kardeşiyle birlikte çalışıyorlar; aynı zamanda da yeraltı kickboksçusu.
Karakteri, daha önce Wachoskiler’in 2 filminde yer almış Doona Bae canlandırıyor.
Nomi Marks:
Kız arkadaşı Amanita ile birlikte San Francisco’da yaşayan transeksüel blog yazarı ve hacker.
Karakteri, gerçekte de transeksüel olan Jamie Clayton canlandırıyor.
Will:
Chicago’da yaşıyor. Babası gibi polis memuru. Yaramazlıkları sonucu babası tarafından çok kez tutuklanmış.
Karakter, daha önce izlemiş olabileceğiniz bazı dizilerdeki konuk oyunculuğu ve Stargate Universe‘ten hatırlayacağınız Brian J. Smith‘in ellerinde hayat buluyor.
Riley:
İngiltere’nin başkenti Londra’da yaşayan bir İzlandalı. Bir gece kulübünde DJ’lik yapıyor.
Karakter, Tuppence Middleton tarafından canlandırılıyor.
Capheus:
Kenya’nın başkenti Nairobi’de yaşıyor. Hasta bir annesi var; onun gerekli olan ilaçları alabilip iyileşmesi için herşeyi yapmaya hazır. Otobüs şoförlüğü yapıyor.
Karakteri, Aml Ameen canlandırıyor.
Lito:
Meksika’nın başkenti Mexico City’de yaşayan oldukça ünlü bir film aktörü.
Karakteri, Miguel Ángel Silvestre canlandırıyor.
Kala:
Hindistan’ın Mumbai şehrinde yaşıyor. Aşık olmadığı ama ailesini üzmemek için de bir şey demediği -çalıştığı ilaç firmasının sahibinin oğlu- Rajan ile nişanlandırılıyor.
Karakteri, Tina Desai canlandırıyor.
8 Ana karakter dışında dizide aynı zamanda Lost‘tan Sayid rolü ile tanıdığımız Naveen Andrews de bulunuyor. Bu sefer kendisini karakterlerimizi korumayı görev edinmiş Jonas rolünde izliyoruz.
YAZARIN NOTU
Diziyi elimden geldiğince tanıtmaya çalıştım, umarım tanıtımdan memnun kalmışsınızdır. İçerdiği bazı sahneler nedeniyle bazı kesimlerden tepkiler alsa da bunlara takılmayacağınızı düşünüyorsanız mükemmel bir dizi sizleri bekliyor. İlk bölümü karakter tanıtımı ile geçtiği için ilk bölümüne bakarak izleyip izlememeye karar vermeyin ve sakın ha 12 bölümü birden bitirmeyin, yavaş yavaş tadını çıkara çıkara izleyin. Unutmayın devamı çok sonra… Herkese iyi seyirler dilerim.
FRAGMAN
yorumlar
Ben Nomi & Amanita’ya bastım. Favorim onlar.
Kala – Wolfgang’cilere beni de ekleyin.
Hernando-Lito ikilisini sevsem de ben de Kala-Wolfgang dedim. Şimdilik 32-25 LH önde.
Hadi ya?
Capheus 2. sezonda olmayacak mıydı ki “2. sezonda olacak” diye bir haber gördüm bugün?
(Friends “When were you under me?” sahnesi)
Hayır yani ben “Adamı ilk sezon çok arka planda bıraktılar diğer karakterlere göre. Herhalde onu 2. sezonda daha çok görürüz” derken meğer hiç görmeme durumumuz varmışmış da haberim yokmuş. İyi bari…
İlk sezonda Aml Ameen oynarken ikinci sezonda artık Toby Onwumere oynayacakmış karakteri, haberin asıl kastettiği bu aslında. Başlığı da onu demiyor mu zaten? Yoksa benim uyku mu açılmadı?
@aytackara : Hay yaşa! Evet yahu… Bööö ama. Seviyodum ben adamı. Takışmasaymış keşke…
Uzuldum bu habere. Sevmistim kendisini.
‘Sense8’ sets Christmas special later this year, full premiere in 2017
Yine önümüzdeki yaza izleriz diye umut ediyordum
Baya agir hareket ediyor bunlar da. 2017 nedir.
LILLY WACHOWSKI LEAVES SENSE8 SEASON 2
Şu dizi dönse artık ya…
Valla ya.
Harbi ya.
He ya.
https://youtu.be/h7JTJzb6ybQ
NOEL ÖZEL:
Watch party’den geliyorum. Pek bir güzel bölümdü.
Hikayeye neredeyse hiçbir şey katmayan, her karakterin ne durumda olduğunu gösteren bir özlem giderme bölümü olmuş. Güzel de olmuş. Cliffhanger yapıp 5 ay bekletmek yakışmazdı.
Noel Özel Bölümü üzerine:
Gayet güzel olmuş. Tastamam 2 saat değil de daha kısa sürse yine kabulüm olduğunu itiraf etmem gerek ama dur kalk bir şekilde bitirdim nihayetinde. Bütün tipleri özlediğimden haberim yoktu. 1.5 sene araya rağmen beklediğimden daha fazlasını hatırlıyormuşum, üstelik previously falan da yoktu.
Capheus değişikliği de beklediğimden iyi sonuç vermiş. Tabii adamı her gördüğümde suratına gözüm takıldı, o ayrı.
Noel özel bolumu:
Cok begendim. 2 saat surecegini gorunce bi sasirdim ama iyiki 2 saat surmus. Daha fazlasina bile hayir demezdim. Cok ozlemisim. Bir an once 2. sezon gelse de izlesem.
S02E00 (Christmas Özel Bölümü)
Biraz hüzün, biraz eğlence ile bezeli daha çok kutlama havasında geçen 2 saatlik bu özlem giderme bölümünü 2 oturuşta büyük bir keyifle izledim. Bir buçuk yıllık aranın ardından gelen ilk bölüm olunca hafızamda bolca boşluk oluşmuş ayrıntılar ile ilgili ama yarısını izlerken hatırladım o boşlukların. 2. sezon öncesi baştan almak niyetindeydim aslında ilk sezonu ama özel bölüm için almak istemedim açıkçası. Gerçek 2. sezon başlamadan önce bir maraton yaparım herhalde tekrardan.
Neyse, karakterler üzerinden bölüme dönecek olursam;
*Dizideki en sevdiğim karakter olan Wolfgang’ı bölümün ilk 50 dakikasında pek fazla kullanmamış olmaları pek sempatik gelmese de sonrasında bu handikapı kapatıp gönlümü aldılar diyebilirim. Bölümdeki en sevdiğim 2 sahne onun Kala ile olan 2 sahnesiydi bu arada.
*Kala, bu bölüm çok fazla ayar etti beni. Rajan ile olan sahnelerinde ne yapsa ne dese bir sinir bozuculuk akıyordu üzerinden adeta.
Rajan, bu kıza fazla kesinlikle.
*Sun’ı izlemek her zamanki gibi büyük keyifti. Dizinin olmazsa olmaz karakterlerinin başında geliyor kendisi. Normalde aksiyon sahneleri ile öne çıkan bir karakter olsa da bu bölüm Kala ile olan konuşmasını ve Nomi ile olan sahnesini sevdim özellikle.
*Capheus’taki oyuncu değişikliğinin göze batacağını varsaymıştım zamanında ilk haberi çıktığında ama beklediğim gibi olmadı kesinlikle. Hiç sırıtmadı diyebilirim.
Malum sahne, cidden üzdü beni bu arada. Allahtan iyi toparladılar.
*Riley ve Will’i kendi hallerinde oldukları, gruba müdahil olmadıkları sahnelerde izlemek, biraz dayatma gibi geldi bana açıkçası. Senaristin kutlama havasında geçen bölümü ısrarla onlar üzerinden ana hikayeye bağlama çabasından hoşnut kalmadım kesinlikle.
*Lito ve Hernando’nun hikayesini izlemeyi ilk sezonda da sevmiyordum, hala da sevmiyorum. Bu bölümde daha da sevmedim hatta. İlk sezonda en azından Daniela renk katıyordu bunların sahnelerine biraz, bu bölüm o da olmadı.
*İlk sezonun en sevemediğim karakteri olan Nomi’yi izlemek ise şaşırtıcı bir şekilde keyifliydi bu bölüm. İlk sezonla bu bölüm arasında siyahla beyaz kadar fark vardı ona ve Amanita ile olan ilişkisine bakış açım açısından. Gözüme sempatik gelmeye başladıklarını söyleyebilirim rahatlıkla artık.
Bu arada en fazla anımsayamadığım ayrıntı bu ikisinin hikayesinde mevcuttu. Hatta neredeyse hatırladığım bir şey yoktu diyebilirim. Bunlar ne yapmışlardı, peşlerinde kim vardı, o Noel’de yanlarında olan yüzü tanıdık gelse de çıkaramadığım adam kimdi?
Bölümdeki en çok sevdiğim şey yukarıda da belirttiğim kutlama havasıydı. Bu kutlama havasında geçen grubu aynı karede izlediğimiz sahneler ve arka planda çalan şarkılarla bu sahnelere adeta klipler çekilmiş olması bölümün en büyük artısı oldu benim açımdan. İnanılmaz keyifliydi gerçekten o klipleri izlemesi.
Kapanışı da fragmanda en çok sevdiğim replik ile yapmamız hoş olmuş.
Noel Özel Bölümü üzerine:
Güzel bir özlem giderme hatırlatma bölümüydü. Eğlenceliydi. Karakterleri ve diziyi özlemişim. Bunun üstüne artık bir an önce Mayıs gelsin de izleyelim yeni sezonu.
-Yeni Capheus eskisine nazaran biraz odun kalmış bence. 2. sezonda daha bi göz alışır herhalde.
https://twitter.com/Kulturpat/status/834791700329594881
Sense8’: Netflix Reassembling Cast After Options Had Expired, Raising Prospects For Season 3
nolmuş
Aslında bir şey dememiş pek. Varsayımlar üzerinden gitmiş.
Diyor ki kadrodakiler yeni iş alır da pazarlık yapacak güce kavuşursa, fiyat artışı nedeniyle tekrar castinge gidebilirmiş.
3. sezondan sonra oyuncuları değiştirmeyi (yeni bir ekip kurmayı) planlıyorlarmış, çünkü bunlar pahalıymış, disiplinsizmiş falan. Ben öyle anladım yani.
Ben de oyuncularla görüşmelerin devam ettiğini anladım sadece. Sekizin dört tanesi ile anlaşmayı tamamlamışlar bile, kalanlarıyla tamamlanırsa sonrasında yeni sezon onayının duyurulma ihtimali yüksekmiş.
Her dizide sezonlar ilerledikçe oyuncu ücretleri artıyor zaten. Sense 82te bir sürü ülkede falan çekmekten maliyet olayı biraz değişiktir herhalde. Bir de yanlış hatırlamıyorsam bu dizi 5-6 sezon sürecekti zaten anca.
2. sezon fragmanı
2. Sezon Resmi Fragmanı
O son sahneye bayıldım.
Poster
Bölümler geldiğine göre artık daha fazla içimde tutmama gerek yok sanırım. Zaten çatlayacağım. Aklıma gelenleri yazayım, duruma göre belki saha sonra gelir ikinci yorumla ekleme yaparım.
Ben ikinci sezonu da ilki gibi sevdim, bölümler kendisini sorunsuz izletiyor. 10 değil de ilki gibi 12 bölüm sürse itiraz etmezdim. Her türlü duyguyu yedirmişler resmen sezona. Bir sürü şey oldu yine. Bazı sahneler ve düşünceler belli bünyelere ve beyinlere tabii ki iyi gelmeyecektir, bunu aslında söylememe bile gerek yoktu sanırım.
Will, Sun, Lito ve elbette Wolfgang sezonun en sevdiğim karakterleri oldular. Her karakterin kendince bir ağırlığı vardı ama sanki bu dördünü daha çok veya daha iyi kullandılar. Sezonun sonu da beklediğim gibi açık bitti. Anlatacakları daha birçok şey olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca kurguyu yapan kişiyi bir kez daha takdir ettim, umarım emeğinin karşılığını alıyordur. Gerçi oyuncusu, senaristi ve yönetmeni olmak falan da kolay değil bu dizinin.
* Beşinci bölümde eş zamanlı ve ikili seks sahnesinde bu kadar cesur olmalarını beklemiyordum. Gerçi o kadar grup seks falan çektiler onun farkındayım ama yine de öyle bir çekmişler ki maşallah dedim. Ben fragmandan sonra Pride ile birlikte bir grup seks daha çıkarabilirler diyordum.
Bu arada Pride işini de kıvırmışlar.
* Sezon finalinde tehlikede olması için seçilen sense karakterin Wolfgang olması sırf gıcıklık olsun diye valla, başkası olsa şaşardım
* Başka sense kişilerin olduğu benim geçen sezon sonundan beri aklımdaydı. Fikri de güzel sundular ama elbette ki çürük elma çıkıvermese olmazdı! Bir de hangi sensein hangi sensei görebildiği konusu hakkında biraz daha kafa yormam gerek sanırım.
* Sun’ın suçsuz olduğu tam ortaya çıksaydı keşke. Tamam, kardeşiyle olan bölümü güzel yapmışlar da sonucu bir yere bağlanmamış oldu yine de. Lito’nun kariyerini de toplama olayına girdiler sağ olsunlar da Pride sonrası menajeriyle olan sahnesi pek güzeldi, hakkını vereyim.
* Wolfgang konusu haricinde Lito’nun filmi, Capheus’un başkanlık macerası, Sun’ın başındaki bela, Kala’nın kocasıyla olan durumu gelecek sezona kaldığı aklımda olan şeyler.
Tez vakitte üçüncü sezon onayı alır umarım.
İlkinden daha çok beğendiğim 2. sezonu taze bitirip geldim. (noel bölümü dahil topluca izledim) Bu kadar zaman beklediğime değdi.
İzlerken sürekli @aytackara geldi aklıma. “Ya bu adam 4 bölüm izleyip sonra nasıl devamını bekledi acaba, yazık” diye.
İlk sezonda karakterleri tanıyoruz, olayı anlamaya çalışıyoruz derken epey oyalanmıştık. Bunda her bölümde ana hikayeye de bir şeyler kattılar. Dolu dolu, beklediğimden daha mantıklı ve eğlenceli bir sezon geçti.
Karakterlerin her birini ayrı sevdiğimi (hintli kız hariç) bir kez daha hatırladım. (Hintli kızı da sevmiyorum diyemem; ama zaman zaman yorduğu ve sinir ettiği bir gerçek. “Karar ver artık, iyice ergene bağladın” diye kızıp duruyorum kendisine.)
Karakterlerin her biri ile ayrı sevindim, üzüldüm, heyecanlandım yine.
Yenisine lafım olmamakla beraber Capheus’u canlandıran eski oyuncuyu daha çok seviyordum. Gözüm eskisinin sevimliliğini aradı sık sık.
3. sezon onayı almadığını da üstteki yorumla farkedip bi hopladı yüreğim valla. Yan çizmez umarım perde arkası ekibi. (Netflix’in çizmeyeceği aşikar.)
Bu arada mesaj verme kaygısı ile bu sezon da ara ara beni sıksa da itirazım yok bu tarzına. (10 dakikada bir “hepimiiiz kardeşieeeez, buğ öfkeeeeeğ ne diyeeee, vaaay vay” çaldı kafamda.) Kimi zaman “belgesel çekeceklermiş de son anda diziye dönmüşler; iyi olmuş” diye geçiyor aklımdan.
Arada sisteme ve insanlığa çok sağlam laf sokmalar ve özlü sözler uçuşması hoşuma gidiyor. Lazım bunlar. Anlayana…
2. sezon sonuna yeni varabildim. Hala bu dizinin ana konusu ilgimi çekmiyor. Karakterlerin hepsi -Capheus hariç- canımın içi seviyesine geldiği için bu sezonu daha rahat izledim. Birbirleriyle dertleşmelerini, yardımlarına koşmalarını falan büyük bir zevkle izliyorum ama geri kalan kısımlarda hala sıkılıyorum. 2 sene sonra yeni sezonda görüşelim yine bakalım. :))
2×00 – Noel bölümü
Diziyi tamamen unutmuşum, 10’uncu dakikada falan durdurup karakterler kimlerdi, kim kimle takılıyordu ve ne yapıyorlardı diye tanıtımı tekrar okumaya geldim. (çüş)
Öte yandan dizinin vereceği mesajları göze sokma huyunu sevmiyorum. Diyalogların hatrısayılır bir kısmı buna harcanıyor. Arkadaşlık, sevgi, kardeşlik, önyargılardan kurtulma, özgürlük, saygı… La tamam anladık. Bu kadar misyon üstlenmeye gerek var mı bilmiyorum. Çünkü ana konudan çok uzaklaşmalarına sebep oluyor.
Sonuçta iyi bir hatırlatma gibi oldu bu bölüm. İlk sezon ağır aksak gitmişti, yorumlardan yola çıkarak bu sezon biraz daha hareket bekliyorum. Bakalım.
S02E01
Ana konu ağırlıklı bir bölüm olmuş. Genel olarak sakin geçse de son birkaç dakikada heyecan yaşattılar. Coşkulu bir noktada kapattık bölümü.
Bu dizide en çok bütünleşme sahnelerini seviyorum. Haliyle bölümün en çok sevdiğim sahnesi röportaj sahnesi oldu. Will ile moruğun masa başı sohbeti ile Nomi ve Amanita’nın o kadını ziyaret ettikleri sahne de gayet güzeldi.
S02E05
Süre her şey demek değil! 1 saat 7 dakikayla sezonun şu ana kadarki en uzun bölümü olmasına rağmen sezonun tek sıkmadan izleten bölümü olmayı başardı bu bölüm. (Önceki 4 bölümde çok sevdiğim sahneler olsa da bolca sıkıldığım sahne de olmuştu açıkçası.) Yer yer ana hikayeye katkı sağladı, yer yer de oldukça eğlenceli sahneler sundu. Capheus’un ev ile flörtü, Riley’nin duyusal sapığı ve Rajan’ın kahvaltı getirdiği sahne eğlenceliydi. Capheus ve annesinin sahnesi, Wolfgang’ın Lila ile olan sahnesi ve Riley’nin yaşlı adam ile olan sahnesi de sevdiğim sahneler arasındaydı. Güzel bölüm olmuş cidden.
Güzel bir bölümle dönmüş, özlemişim. Umarım 3. sezon olur ve olursa da bu kadar fazla ara vermez.
Hatırlayan var mı bazı hatırlamadığım yerler var sanırım:
Angelika bizim 8 linin annesi gibi bir şeydi de onları nasıl seçmişti? Nasıl bunlar sense oldular?
S02E07
Çok iyiydi ya! Cidden çok iyiydi. Heyecanlandırdı, coşturdu, eğlendirdi. Hiç boş sahnesi yoktu. Sezonun şu ana kadarki açık ara en iyi bölümüydü bana göre. Dizinin de en iyi bölümlerinden biriydi elbette.
Sezon fragmanında en çok hoşuma giden sahne vuku buldu. Son 13-14 dakika heyecan fırtınası şeklinde geçti. Öncesi de gayet güzeldi. Karakterlerde ayrı bir tatlışlık vardı bu bölüm. Özellikle Lito’nun sahnelerinde çok eğlendim. Nomi ile olan sahnesi de, Kala ile olan sahnesi de, Sun ile olan sahnesi de çok hoştu. Hernando ve Daniela ile olan film izleme sahnesi de gayet güzeldi. Hernando-Daniela ikilisi ok tatlıydı orada. Pek baş başa izlemediğimiz Kala-Will ikilisinin sahnesi de tatlış sahnelerden biriydi. Kala, çok hoş görünüyordu bu arada o sahnede giydiği elbisenin içinde. Bölümün yıldızı kimdi derseniz; net bir şekilde Lila derim. Her sahnesi şahaneydi yine. Bu sezonun en büyük rengi, en büyük yıldızı o!
Bölüm için puanım: 9.3
2. sezondan görüntüler eşliğinde oyuncularla röportajlar
S02E08
Nomi’nin sahneleri çok güzeldi, eğlendirdi, duygulandırdı. Açılış sahnesindeki konuşması da çok güzel olmuş cidden. İlk sezonda pek sevmezdim karakteri. Ama Christmas özel bölümünden itibaren sevmeye başladım ve bu sezon en sevdiğim karakterler sıralamasında uçar adım basamakları tırmanıp üst sıralara çıktı diyebilirim. İyi ki var Nomi! Ve iyi ki yanında Amanita ve Bug var!
Kala’nın sahneleri pek sarmadı.
Riley-Will-Diego sahneleri de genel olarak sıkıcıydı.
Capheus’un sahneleri orta direkti.
Wolfgang ve Sun neredeyse hiç yoktu zaten bu bölüm ortalıkta.
Lito-Hernando-Daniela üçlüsünün sahnesi de gayet güzel olmuş bu arada. Eğlenceli, tatlış bir sahneydi.
S02E09
Sezonun ve dizinin en kötü, en sıkıcı bölümüydü. Sezonun en kısa bölümü olmasına rağmen bitmek bilmedi valla. Capheus’un sahneleri dışında izlenir hiçbir şey yoktu.
Cidden burada mı bitti şimdi? Of, offf! Gayet güzel bir bölümdü tamam da bu sezon bu bölümle mi biter yahu?
O çöp 9. bölümü Capheus’un sahneleri hariç atıp o sahneleri bu bölümün içine sıkıştırıp bu ortaya çıkan bileşimi 9. bölüm olarak sunmaları gerekiyordu bence. 10. bölümü de Cannibal ve Lila’ya ayırıp sezonu tamamlamalıydık bana göre.
*Sun demişken; o demiri saplamadığı sahneye kadar gelişen hikayeyi çok iyi sunmuşlar bu arada. Şu replik olayı tam olarak özetledi aslında. O sahnelerde beklendiği üzere sadece Sun-Wolfgang-Nomi üçlüsünü kullanmak yerine Capheus’u da motorsiklet tercihi ile bir şekilde olaya dahil etmeleri hoşuma gitti. Hatta Kala’yı bile kullanmışlar orası ayrı konu. O eksikliği de Wolfgang’in araba patlatma ile ilgili repliği ile iyi tıraş etmişler en azından.
*Nomi ve Amanita’nın aksiyonun arasına tost edilen evlilik teklifi sahnesi de fena olmamış bu arada.
*Riley’nin sevimli/sevimsiz sapığını tekrar görmek güzeldi.
*Kapanış bölümünü ise fazlasıyla oldu bittiye getirmişler bana göre. Kümenin bir anda hem Cannibal’ın hem de Jonas’ın kapısında belirmesi izleyiciyle dalga geçmekten başka bir şey değildi bana göre.
Sezonun geneline dönecek olursam;
*Aradan çok fazla zaman geçtiği için ilk sezonla bu sezon arasında bir mukayese yapamayacağım açıkçası.
*Nomi’ye biçtikleri rol ve kümenin olmazsa olmazı haline gelişi hoşuma gitti.
*Kala’nın kişisel hikayesine gereksiz yere fazlaca odaklandığımızı düşünüyorum.
*Wolfgang, sekizlinin en az süre alan karakteri oldu bu sezon. Bazı bölümler neredeyse hiç yoktu. Kendisi favori karakterim olduğu için sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu bu durum benim açımdan.
*Yeni Capheus eski Capheus’u hiç aratmadı bana göre.
*Lito-Daniela-Hernando üçlüsünü üçlü olarak seviyorum. Aradan Daniela’yı çektiğimizde çekilmez bir ikili kalıyor ortada benim için.
*Yukarılarda da belirttiğim üzere Lila sezonun en büyük yıldızlarının başında gelen isimdi benim açımdan.
*Sekizli arasında sezon verimliliğine katkı açısından en fazla katkı sağlayandan en az katkı sağlayana doğru sıralamam ise şu şekilde:
1-Nomi
2-Wolfgang
3-Capheus
4-Lito
5-Sun
6-Riley
7-Kala
8-Will
Evet, Will’e sezonun tamamı için biçtikleri tek yönlü yol hoşuma gitmedi.
Umarım tüm kadroyla tekrar anlaşılır ve 3. sezon onayı en kısa zamanda duyurulur. Tabi bir de 3. sezon için arayı bu kadar açmazlarsa sevinirim.
Denk gelmişken ben de sıralayayım, şu an için böyle düşünüyorum ben.
1- Wolfgang
2- Sun
3- Lito
4- Will
5- Nomi
6- Riley
7- Kala
8- Capheus