The King of Queens; uzun yıllar boyunca Cnbc-e’de denk geldiğim, 9 sezon (1998-2007) boyunca devam etmiş CBS dizisi. Benim için şaşırtıcı olan kısmı, nasıl olup da böyle vasat bir dizinin tam 9 sene boyunca yayında kalabildiğidir. Senelik reyting sıralamasında hiçbir zaman ilk 20 içinde yer alamayıp, yeri 20 ile 50 arasında değişen bir dizinin 9 sene boyunca “iptal edilmeden” nasıl devam edebilmiş olduğunu anlamak pek mümkün değil. (Ki reyting açısından, yayında olduğu süre içinde kötü bir günde değil, Pazartesi veya Çarşamba günlerinde yayınlanmıştır.) Tamam “reyting” her şey demek değildir. Reytingi düşük olup (hatta bundan ötürü iptal edilen) oldukça güzel olan diziler vardır. Ama bu dizi için hem reytingi düşük, hem de vasat dersek yanılmış olmayız herhalde. Düzenli olarak takip edilen biri dizi olmaktan daha çok, denk gelindiğinde arada bir televizyona bakılıp izlenesi bir dizi kıvamındadır.

Dizimize gelecek olursak;New York, Queens’te yaşayan Doug Heffernan (Kevin James) ve Carrie Heffernan (Leah Remini) çiftinin hayatlarını konu almakta. Evin erkeği Doug, bir sevkiyat şoförüdür ve New York içerisinde bir aşağı bir yukarı kamyonuyla teslimat işlerini yapar. Yemek yemek ve televizyon izlemek hayatında önemli bir yer tutar; çoğu zaman bu eylemleri gerçekleştirebilmek için eşi Carrie’yi bile ikinci plana iter. Evin kadını Carrie ise, sekreter olarak çalışmaktadır. Çift uzun süredir evlidir ve çocuksuz bir yaşam sürmektedir.

The King of Queens‘in bu iki ana karakterine eşlik eden öteki karakter ise Carrie’nin babası Arthur Spooner. (Jerry Stiller – Kendisi Seinfeld’de de George Costanza’nın babasını oynamıştı.) Arthur Spooner, Doug ve Carrie ile beraber aynı evde kalıyor. Arthur’un göreceli sakin bir yaşamı var. Ara sıra bu sakin yaşamından sıkılıp Doug veya Carrie’nin işlerine burnunu sokması veya gittiği emekliler lokalindeki yaşıtı olan kadınları tavlamaya çalışması kendisinin başlıca meşgalelerinden. Yan karakter olmasına rağmen, belki de dizinin en eğlenceli karakteri kendisidir.

Dizide zaman zaman görünen yan karakterlerimiz ise Deacon Palmer (Victor Williams), Doug’in iş arkadaşı ve normal hayatlarında da ailece görüşüyorlar. Spence Olchin (Patton Oswalt), Doug’ın başka bir arkadaşı. Kendisini çekilebilir kılan bir özelliği yoktur. Danny Heffernan (Gary Valentine), Doug’in kuzeni. Spence ile hem doğru dürüst geçinemezler hem de aynı daireyi paylaşırlar.Bu arada gerçek hayatta Kevin James ve Gary Valentine’in kardeş olduklarını da belirtelim.

Bunların dışında, dizi hakkında yazılacak pek fazla bir şey yok. The King of Queens‘in genellikle Doug ve Carrie arasında geçmesi, Spence ve Danny’nin sıkıcı karakterler olması gibi nedenlerden dolayı vasat bir dizi olmanın ötesine geçemiyor. Dizide doğru dürüst bir konunun olmaması, karakterlerin sıradan ve düz olması, belki diziyi çok kötü yapmıyor ama, oldukça da sıradan bir hale getiriyor.Bununla beraber, dizinin imdb puanın 8.1 olduğunu (Two and a Half Men’den daha yüksek!) ve bir çok televizyon eleştiri sitesinde “A-“ gibi yüksek notlarla derecelendirildiğini belirtelim. The King of Queens‘in ne bir Emmy, ne de bir Altın Küre kazanmışlığı var. (Sadece bir kez komedi kategorisinde en iyi aktör dalında Emmy’e aday gösterilmiş.) Burada yapılan “vasat” değerlendirmesinin (!) aksine, bir çok yerde “iyi”, “çok iyi” gibi görüşler mevcut deyip, topu 22dakika.org okuyucularına atıyoruz !