The Alienist || Tanıtım
32 yorum necdetcem7 04 Mart 2018 08:55
Son dönemde yeni dizileriyle kabuk değiştirmeye başlayan TNT, senenin başında bir dönem dramasını bizlerle buluşturdu: The Alienist…
Dizi, Calep Carr‘ın aynı isimli polisiye gerilim romanından uyarlanmıştır. İlk sezonu 10 bölüm sürecek olan dizinin şu ana kadar 6 bölümü yayınlandı. Dizinin mutfağında Hossein Amini, Eric Max Frye, Gina Gionfriddo ve Cary Fukunaga yer almaktadır.
Dizinin 2. sezonu hakkında şimdilik bir haber yok.
KONU
”19. yüzyılda, akıl hastalarının kendi benliklerinden uzaklaştıkları düşünülürdü. Onları inceleyen uzmanlar ruh avcıları olarak bilinirdi.”
Hikayemiz 1896 yılının New York’unda geçiyor. Gece yarısı, köprünün üstünde bir oğlan fahişe canice öldürülmüş olarak bulunur. Bunun üzerine ortalık ayağa kalkar ve yetkililer harekete geçer. Bu olay aynı zamanda psikolog doktor Laszlo Kreizler‘ın da dikkatini çeker. Bu olay Laszlo‘nun geçmişinde ele aldığı bir vakaya benzemektedir. Laszlo‘nun teorisiyle aslında bu cinayet bir ilk değildir ve bir seri katilin işidir. Laszlo, gazeteci dostu John‘u ve polis departmanında çalışan tek kadın olan Sara ile birlik olarak polisten bağımsız bir şekilde seri katilin peşine düşer. Hızlı olmaları lazımdır; çünkü seri katil boş durmuyordur, engellenmezse cinayetler devam edecektir.
KARAKTERLER VE OYUNCULAR
Dr. Laszlo Kreizler (Daniel Brühl)
İnsan psikolojisi üzerine çalışan ve karşısına gelen davaları çözen, alanında ünlü bir psikoloji uzmanıdır. Yıllar önce çözemediği dava onun aklında her zaman kalmıştır. Şimdi bu davayı çözmek için varını yoğunu ortaya koyacaktır. İnsanlarla ilişkiye girmeyi çok sevmez ve fazla arkadaşı yoktur.
”Ben ruh avcısıyım. Zihin hastalığı yaşayanlara yardımcı olurum. Katilin imajını çizmeliyim, anlamalıyım ve böylece onu yakalayabilirim.”
Altın Küre adaylığı bulunan ünlü oyuncuyu Rush, Good Bye Lenin, Captain America: Civil War ve Inglourious Basterds filmlerinden hatırlayabilirsiniz. Konuk oyunculuklarını saymazsak, oyuncunun televizyondaki ilk dizisi.
Sara Howard (Dakota Fanning)
NYPD’de (New York Polis Teşkilatı) çalışan tek kadındır. Babası ile müdür eski arkadaş olduğu için teşkilata girmesi daha kolay olmuştur. Dönemin ataerkil yapısında zorlansa da azimli ve görevini iyi yapan birisidir. Kadın olduğu için göz ardı edilmeye katlanamaz. John ile yakın arkadaştır. Onun vasıtasıyla Dr. Laszlo ile tanışır.
Ünlü oyuncuyu War of the Worlds, I Am Sam, Man on Fire ve The Runaways filmlerinden hatırlayabilirsiniz.
John Moore (Luke Evans)
Eskiden gazetecilik yapmıştır. Şimdilerde ise bağımsız çalışmaktadır. Dr. Laszlo’nun nadir arkadaşlarından birisidir. Sara’yı da çocukluğundan beri tanımaktadır. Üçlüyü bir araya getiren kişidir. Laszlo ve Sara ile birlikte o da olayı araştırmaya başlar. Sara’ya karşı korumacıdır, onun kendisini tehlikeye atmasını çok fazla istemez.
”Eskiden New York Times tarafından saygı duyulan bir gazeteciydim. Şimdilerde bir seri katili yakalamak için Laszlo ile birlikte çalışıyorum. Bu korkunç cinayetler şehrin karanlık yüzünü ortaya çıkartıyor. Acaba bu cinayetler hepimizin içindeki karanlığın bir sonucu mudur?”
Ünlü oyuncuyu Dracula Untold, Beauty and the Beast, The Hobbit: The Desolation of Smaug ve Fast & Furious serisinin son 3 filminden hatırlayabilirsiniz.
Ayrıca dizide NYPD müdürü Theodore Roosevelt rolünde Brian Geraghty, iki dedektif kardeş Marcus ve Lucius Isaacson rollerinde Matthew Shear ve Douglas Smith rol alıyor.
SON SÖZ
Diziyi kadrosu ilk açıklandığından beri merakla bekliyordum. Başrol üçlüyü ayrı ayrı severim ve dizide de güzel iş çıkarttıklarını düşünüyorum. Dönemi, atmosferi ve karanlığı da gayet iyi yansıtıyorlar. İlk iki bölümünden sonra biraz düşüş yaşadığını düşünüyorum ama kendisini izletiyor şimdilik. Atmosfer ve yapı olarak biraz Penny Dreadful tadı verdiğini de söylemeliyim; ama şimdilik onun kadar iyi olduğunu söyleyemem. Kadro ve konu ilginizi çekiyorsa hiç düşünmeden izleyebilirsiniz. Çok daha iyi bir dizi olabilecekken biraz standart kaldığını düşünüyorum ama devamında belli de olmaz, açılabilir.
İzleyecek olanlara iyi seyirler.
yorumlar
Ben bunun ilk bölümünü izleyip, beğemiş ve sezon bitene dek biriktirmeye almıştım. Bana Penny Dreadful’dan ziyade konusu bölüm içinde bitmeyen bir Ripper Street hissi vermişti. (tümünü izleyince yine gelirim buraya yorumlara)
Son bölümler ilk bölüm kadar iyi değil. Merakla izlemiyorum ama sezon kısa neyse ki, bitiririm.
Bunu açıkladıklarından sonra kadını öldürmeleri hoş olmadı tabii.
İlk bölümüyle umutlandıran, sonradan yavaşlayan, sonlara doğru biraz toparlayıp, çok parlak olmayan bir final ile sezonu kapayan bir dizi oldu. Genel itibarıyla beklentimin altında kaldı.
Yine de onay alırsa bir bakarım.
Hmm tüh, devamına bakmiym bari.
Bak istersen. Ben bugünlerde ne görsem laf ediyorum zaten
İlk bölüm “eh işte”ydi, devamı için çoğunuz benzer şeyler dediniz. Konu o kadar da çekmiyor açıkçası. O yüzden dedim devamına bakmiym diye.
Benim sezon finali henüz duruyor ama genel intibaya katılıyorum. Sonlara doğru biraz toparlıyor ama onu da zaten bir zahmet yapması gerekti. Yine de izlemesi zorlamayan bir dizi.
Onay haberi gelse fena olmaz gerçi.
1 x 10 / Sezon Finali, Final üzerine:
Demek istediğim her şeyi @abidin77 demiş. Katılıyorum. Onay haberine de gerek olmadığını düşünüyorum açıkçası, sonu bana kalırsa yeterli düzeyde kapalı bitti. Devamı olursa yeni bir konuyla olur herhalde, ben bakar mıyım ? Yoğunluğuma göre değerlendiririm ama çok bakacağımı sanmıyorum.
Good Behavior onay almadan bunun almaması taraftarıyım.
Şöyle bir durum olduğundan isterlerse yapabilirler aslında.
Her ne kadar ucu açık bitmese de finaldeki iki nokta, çok sinir bozucuydu. Onları ispiyon içinde yazacağım ama ben de @abidin77’ye katılıyorum; gayet iyi başladı ve birkaç bölüm aynı şekilde devam etti, sonrasında 3 bölüm filan biraz duruldu, son 3 bölüm iyi bir ivme kazandı, finalde de iyi gitti sayılır ama sonuç kısmı “İşte budur! Vay be!” dedirten bir final olmaktan uzaktı.
Oyunculuklar, set ve mekan kesinlikle iyiydi. İzlediğime pişman değilim ama dizi, başlarda vadettiğini finaliyle veremedi bana kalırsa.
Bir de Laszlo ve Moore’un, yeraltında katilin yanına silahsız gitme saçmalıklarına ne demeli? Ya cidden yapmayın şunları artık, biz göz devirmekten bıktık ama siz aynı saçmalıkları senaryolara eklemekten bıkmadınız…
Sonuç olarak, eli yüzü düzgün bir dizi ama ilk iki bölümden sonra fazla umutlanmadan ve beklentiyi arttırmadan izlenmeli. En üstte dediğim gibi, ispiyonda belirttiğim kısım hariç, sonu da aslında gayet kapalı bitti. Dönem polisiyesi ve oyuncuları sevenler izleyebilir.
@aytackara cahilliğime ver, kitap serisi di mi yukarıdaki liste?
@zekikum Evet.
1×10 (Sezon finali) üzerine:
Son bölümü izleme fırsatı buldum nihayet. @abidin77’nin 29 Mart 22:22 yorumuna tekrardan katılıyorum. Aşağı yukarı bu şekilde bir diziydi. Sezonun kapalı bir şekilde bitmiş olmasından memnunum.
İkinci sezonu olur mu bilmiyorum ama sanırım itiraz etmem, koşullara göre de izleyebilirim.
S01E06
İlk bölümlerden sonra bunu ve Waco’yu biriktirip izlemeye karar verdim. Waco tuttu ama Alienist olmadı. Haftalık izlerken en azından ne olacak merakı vardı, bitirip aradan çıkarmak istiyorum ama son bölümlerde heyecan artmazsa zor olacak gibi.
İlk bölümler sonrası biraz Penny Dreadful havası var demiştim ama ilerledikçe anlaşıldı ki kalite açısından arada uçurum var. Dönem dizisi desek atmosfer yeterli değil, gerilim, cinayet dizisi desem 3 bölümdür cinayetle ilgili teorileri izleyip duruyoruz. Cinayetlerin vahşiliği dışında elle tutulur bir unsur da ekleyemediler, o yüzden fazlasıyla sıradan bir cinayet öyküsü izliyoruz.
Dizinin şimdilik tek artısı 3 başrolü. Elinizde bu 3 oyuncu varken (ki başrolde Daniel Brühl gibi yetenekli bir adam var) konunun bu kadar kötü ilerlemesi..
Bayağı giydirdim ama son 4 bölümün nasıl olduğuna da bakmak lazım.
Bende bu dizi için hiç limitli/mini dizi intibası veya bilgisi yoktu. Emmy adaylıkları sağ olsun, oldu. Madem adaylık aldınız, bari bir yerden ikinci sezon onayı da çıksın.
Coming Soon Teaser Promo
Season 2 Trailer
Season 2 Extended Promo
S2 Poster
The Alienist: Angel of Darkness – 2 Hour Premiere Sunday
Ya ilk sezon finalindeki katil meselesi beni öyle hayal kırıklığına uğratmış ki finale dek gayet severek izlediğim ilk sezondan sonra bu sezona hiç heves edemiyorum. Neyse ki kadrosunu oldukça seviyorum. Beklentiyi düşürerek gireceğim.
Sezonun tamamını çifter çifter yayınlayacaklarmış.
2×01-02 üzerine:
Geçen sezona benzer bir tempoyla geri dönmüş. Karakterler, oyunculuklar falan da bildiğimiz gibi. Bu sezon da böyle yuvarlanır gider herhalde.
Kimin katil olduğuna daha sonra bakarız artık.
2×01-02 üzerine:
Kendi çapında bölümlerle dönmüş ama bu sezonun ana konusu geçen sezona göre benim ilgimi daha az çekti. Bakalım, tamamlarız bir şekilde herhalde.
Yukarıda da bakmam herhalde falan demişim İzlemeden önce okusaydım o yorumumu izlemezdim herhalde.
2×04 üzerine:
Daha fazla Lara Pulver talep ediyorum. Arz ederim.
İki bölüm kala bayağı bir ilerlediler. Kalanı toplayıp düzgünce bitirseler kafi.
*
Yalnız Libby kadar o yanındai süt meraklısı adam da manyak.
* 05’in sonunu bir şekilde 06’nın sonuna adapte edip öyle bıraksak da olurdu. Bu bağlamda olanlar hoşuma gitti. Geçen sezonu izlerken geçmişti aklımdan bu tarzda bir şey.
Bunun sezonu da bitti. Yine kendince ucu kapalı bir kapanış yaparak gitti. Olanlarla bir derdim yok. Yine sezon boyunca acele etmeksizin yavaaaaş yavaş anlattılar ne var ne yok.
* Her şeyi bir kılıfına uydurdunuz, John ve Sara’yı neden uyduramadınız acaba? Bana bir miktar ayıp oldu sanki.
* Katili sezonun yarısında öğrenmemiz de batmadı ayrıca.
* Üçleme olduğu için bir sezon daha gelmesi düşüncesindey(d)im aslında. Ama 3. kitap sadece Kreizler üzerinden gidip başka karakterleri içine katıyormuş. Seri de Kreizler Series diye geçiyor zaten.
Sara ve John yok gibi duruyor. Neredeyse on sene sene çıkmış üçüncüsü. Sara-John-Laszlo üçlüsüyle döneceksiniz yine gelin tabii. Hatta Lara Pulver da kalsın.
2. sezonu bende bitirdim, bu sezonu çok sarmadı. İlk sezonunu daha bi severek izlemiştim. 3 gelirse yokum muhtemelen. Umarım yorumumu unutup da izlemem
Netflix’e 22 Ekim’de geliyormuş ikinci sezon. Bu var, kendilerinin dizisi olan The Queen’s Gambit bültende yok. Öyle de güzel program gönderiyorlar bu arada.
Kimse demiyor Netflix’e geldi diye. Tamam @aytackara demiş Gerçi 1 ay geçmiş
Romanın yazarı Caleb Carr 68 yaşında hayatını kaybetmiş.