The CW’nun 2014-2015 Sezonundaki Yeni Dizileri
220 yorum rpdi 16 Mayıs 2014 10:14
Az yeni dizi alıp az dizi iptal edip seyircisini elinden geldiğince memnun eden kanalımız The CW, 2 senedir 5 yeni diziye onay verip bunların 3’üne 2. sezon onayı veriyor. 2014-2015 sezonu için ise 6 deneme bölümünden 4’üne onay verdi.
Gelin şimdi bu 2’si sonbaharda, 2’si sezon ortasında başlayacak 4 yeni diziyi birazcık tanıyalım.
THE FLASH
DC Comics uyarlaması olan dizi aynı zamanda seneye 3. sezonunu izleyeceğimiz Arrow‘un uzantısı (spin-off) olma özelliğini taşıyor. Baş karakteri Barry’yi bu sezon Arrow’un toplam üç bölümünde görmüştük.
Konu:
Barry Allen 11 yaşındayken, annesi oldukça tuhaf ve korkunç bir şekilde ölmüş ve babası cinayet suçlusu olarak hüküm giymiştir. Bu trajediyle hayatı sonsuza kadar değişen Barry, en yakın arkadaşı Iris’in babası Detektif Joe West tarafından alınıp büyütülmüştür. Barry şimdilerde parlak, işinde başarılı ve teknolojiye son derecede meraklı bir adli tabip olarak CSI’da (olay yeri inceleme) çalışmaktadır. Aynı zamanda annesinin tuhaf ölümünün sırrını ortaya çıkarmaya kararlıdır ve bu uğurda şehirdeki her türlü beklenmedik suç davalarının peşine düşer. Bu sayede işinde iyice yükselir.
Barry’nin son takıntısı Fizikçi Harrison Wells ve ekibi S.T.A.R. tarafından yaratılan bir parçacık hızlandırıcıdır. Laboratuvar ekibi, bu buluşun her türlü güçte ve tıpta hayal bile edilemez gelişmeler kazandıracağını iddia etmektedir. Bir gün bir deney sırasında halka açık bir yerde, bir şeyler korkunç derecede ters gider ve yıkıcı bir patlama olur. Birçok kişi hayatını kaybederken Barry, bu patlamayla oluşan gaz bulutundan çıkan bir şimşekten fena halde nasibini alır.
Komada geçen 9 ayın ardından Barry bir kez daha baştan aşağı değişen, yeni hayatına gözlerini açar. Bu kaza ona inanılmaz hız kazandıran bir yetenek vermiştir. Central City’ten aklınıza gelebilecek her yere, görünmeyen bir koruyucu melek çabukluğunda gitme yeteneği…
Başlangıçta bu güçler için heyecanlı olsa da zamanla patlamada çeşitli yetenekler elde eden birden fazla insan olduğunu keşfeder. Elbette herkes güçlerini onun gibi iyilik adına kullanmayacaktır.
Kazadan aylar sonra şehirdeki kayıp insan sayısında, beklenmedik ölümlerde ve diğer tuhaf olağanüstü olaylarda ciddi bir artış gözlenir. Barry şimdi planlarında birtakım yenilikler yapmıştır. Kendine bahşedilen bu yeteneği öncelikle adaleti korumak için kullanacaktır; ama aynı zamanda annesinin cinayetinin çözülmesi için yaptığı uğraşılarından asla vazgeçmeyecek ve babasının adını temize çıkaracaktır.
Şimdilik sadece birkaç yakın arkadaşı Barry’nin yaşayan en hızlı adam olduğunu bilmektedir. Fakat tüm dünyanın Barry’nin “o”na dönüştüğünü öğrenmesi çok uzun sürmeyecektir: The Flash’e…
Kadro:
Grant Gustin (Barry Allen/The Flash), Candice Patton (Iris West), Rick Cosnett (Eddie Thawne), Danielle Panabaker (Caitlin Snow), Carlos Valdes (Cisco Ramon), Tom Cavanagh (Harrison Wells), Jesse L. Martin (Detektif West)
Mutfaktakiler:
Greg Berlanti (“Arrow,” “The Tomorrow People,” “Green Lantern”), Andrew Kreisberg (“Arrow,” “Eli Stone”), David Nutter (“Arrow,” “Game of Thrones”) ve Sarah Schechter.
Yayın Bilgileri:
Sonbaharda, Salı akşamları saat 20:00’de yayınlanacak.
Tanıtım Filmleri:
Ayrıntılı Tanıtım Filmi:
Kısa bir sahne:
Sürprizli bir gıdıklama.
JANE THE VIRGIN
Aynı adlı Venezuela yapımı bir pembe diziden uyarlanıyor.
Konu:
Jane Villanueva küçük bir kızken büyükannesi Alba onu iki şeye inandırmıştır: Pembe diziler eğlenmek için en ideal şeylerdir ve kadınlar ne pahasına olursa olsun bekaretlerini korumalıdır.
Şimdilerde 23 yaşındaki Jane büyüleyici bir genç hanımefendidir; öğretmen olmak için çalışmaktadır; yazar olma hayallerini sürdürmektedir ve ekstra kazanç elde etmek için yeni Miami Otel’de çalışmaya başlayacaktır.
Yıllardır romantizmin gerçekçi görünümünü biraz biraz ona öğreten pembe dizileri kendini büyüten iki kadınla birlikte izlemiştir: Seksi, genç ve enerjik annesi Xiomara ve dindar büyükannesi Alba.
Jane, 16 yaşında evlenmeden çocuk sahibi olan annesiyle aynı hatayı yapmamaya kararlıdır. Mükemmel bir nişanlı bulmuştur: Michael adında, yakışıklı ve çalışkan bir dedektif. Onu hayatının her anında yeteri kadar sevebilecek ve ısrarla vazgeçmediği “Evlenene kadar olmaz!” kuralına saygı duyan bir nişanlı…
Bir gün Jane, yaptırdığı düzenli kontrolleri için doktoruna gider ve orada bütün titiz hayat planları birdenbire altüst olur. Doktoru sayesinde bir yanlışlık olur ve yan odadaki hastaya ait numunelik spermlerle kızımız döllenir. Numune spermlerin sahibi Rafael, ünlü bir parti çocuğu ve aynı zamanda kanserle mücadele eden biridir. Yetmezmiş gibi Jane’in çalıştığı yeni otelin sahiplerinden biridir ve kızımızın çok eski bir yaz aşkıdır.
Birkaç hafta sonra suçsuz Jane hayatının en önemli kararını vermekle karşı karşıya gelir. Hamileliğini sürdürecek midir? Durumu ailesine ve nişanlısına nasıl açıklayacaktır? Biyolojik baba Rafael ve entrikacı karısı Petra’nın istekleri karşısında ne yapmalıdır?
Her zaman doğru şeyleri yapmaya çalışan ve iyi bir kız olmaya çalışan Jane’in hayatı birdenbire o çok sevdiği pembe diziler gibi dramatik ve karmaşık hale gelmiştir.
Kadro:
Gina Rodriguez (Jane), Justin Baldoni (Rafael), Brett Dier (Michael), Andrea Navedo (Xiomara), Yael Grobglas (Petra), Ivonne Coll (Alba), Jaime Camil (Rogelio)
Mutfaktakiler:
Jennie Snyder Urman (“Emily Owens, M.D.”), Ben Silverman (“The Biggest Loser”), Gary Pearl (“10.5: Apocalypse”), Jorge Granier (“Que el Cielo Me Explique”) ve Brad Silberling (“Reign,” “City of Angels”).
Yayın Bilgileri:
Sonbaharda başlayacak ve Pazartesi akşamları The Originals arkasından yayınlanacak.
Tanıtım Filmleri:
Kısa Tanıtım Filmi:
Ayrıntılı Tanıtım Filmi:
iZOMBIE
Chris Roberson ve Michael Allred tarafından yaratılan, DC Entertainment’in yayınladığı Vertigo imzalı iZOMBIE çizgi romanından uyarlanıyor.
Konu:
Olivia “Liv” Moore, pembe yanaklı, disiplinli, hayatında çizeceği yolu çoktan belirlemiş bir tıp fakültesi öğrencisidir. Ta ki kalabalık bir partideyken beslenmekten başka bir şey düşünmeyen bir zombiye dönüşenene dek… Liv, ölmemiş bir ölü olarak yapabileceği en iyi şeyi yapmaya karar verir ve mümkün olduğu kadar insan gibi görünmeye çalışır. Görünüşü, şok edici derecede soluk cildi, neredeyse beyaz saçları ve bir o kadar da hayat dolu tavırlarıyla “Goth” kültürünü bile geride bırakmaktadır. Değişim içindeki Liv durumunu annesinden, eski nişanlısı Major’dan ve en yakın arkadaşı (aynı zamanda ev arkadaşı) Peyton’dan saklar. Hala enerjik biri olan Liv, yeni bir ölü olarak tam anlamıyla tuhaf bir duruma düşmüştür. Posttravmatik stres bozukluğuna rağmen, Liv karşı koyamadığı insan beyni yeme içgüdüsüne bir çözüm bulmak için yollar aramaya başlar. Sonunda Seattle adli tıp ofisinde bir iş bulur. Sonu ölümle bitmiş kişilerin yığınla olduğu bu işte, morgtaki kadavra Jane ve John Doe‘ların beyinlerini gizlice atıştırarak güzel güzel yaşamaya başlar. İzlerini kapatma konusunda dikkatli olmasına rağmen patronu Dr. Ravi Chakrabarti, Liv’in sırrını öğrenir ve beklenmedik bir şekilde onun bu durumunu ifşa etmez ve bilimsel ihtimaller için heyecanlanır. Patronunun hevesine ve bu bitmek bilmez yeme arzusuna rağmen, Liv istifa eder. Ta ki tükettiği her beynin sahibinin hatıralarından bir kısmını görebildiğini anlayana kadar. Liv, cinayet kurbanların bakış açısından olayları görmeye başlar. Dr. Ravi ve cinayet dedektifi Clive Babineaux iyice şaşırır. Liv çoğu zaman suç yerindeki detayları biliyordur ama bunları kolayca açıklayamıyordur. Bir medyum kılığında, Dedektif Babineaux ile birlikte çalşmaya başlar ve suçları soruşturmada ve kimin sorumlu olduğunu bulmada ona yardımcı olur.
Bu durumu tekrar hayatta kalmakla aynı şey değildir, ama en azından Liv geri kalan yaşamında edindiği bu amaçla tamamen ölü biri de sayılmayacaktır.
Kadro:
Rose McIver (Liv), Malcolm Goodwin (Clive Babineaux), Rahul Kohli (Dr. Ravi Chakrabarti), Robert Buckley (Major Lilywhite), Alexandra Krosney (Peyton Charles), David Anders (Blaine DeBeers) ve Nora Dunn ( Eva Moore)
Mutfaktakiler:
Rob Thomas (“Veronica Mars,” “Party Down,” “Cupid”), Diane Ruggiero-Wright (“Veronica Mars,” “The Ex List,” “That’s Life”), Danielle Stokdyk (“Veronica Mars,” “Party Down,” “Cupid”) ve Dan Etheridge (“The Carrie Diaries,” “Veronica Mars,” “Party Down”).
*Dizi sezon ortasında başlayacak. Henüz bir tanıtım filmi yok, çıkınca eklenecek.
THE MESSENGERS
Konu:
“Beşinci melek borazanını çaldı. Gökten yere düşmüş bir yıldız gördüm. Dipsiz derinliklere açılan kuyunun anahtarı ona verildi.”
(Vahiy, Bölüm 9)
New Mexico çölünün kavurucu sıcağı altında bilim adamı Vera Ivanov büyülenmiş bir şekilde gizemli bir nesnenin yeryüzüne düştüğünü ve kör edici bir ışık saçarak patladığını görür. Bu şey kısa bir süre için kalbini durduran bir şok dalgası saçar. Fakat Vera bu hava dalgasından etkilenen tek kişi değildir: Ölüp birkaç saat sonra olağanüstü bir şekilde tekrar hayata dönen ve patlamanın olduğu o an aralarında bir bağlantı oluşan dört kişi daha vardır: Erin, 7 yaşındaki kızını kötü eski kocasından koruyan umutsuz bir genç anne; Peter, tahammül edilemez zorbalıklar yapan ve sürekli etrafındakilere saldıran, belalı bir lise öğrencisi; Raul, Meksikalı bir uyuşturucu taciriyle başı belaya girdiği için gizli bir atama bekleyen federal ajan; ve Joshua, babasının izinden giden, karizmatik bir 2. nesil televangelistik. Hepsi çarpışmadan sonra kendilerinin bile zor inandığı birtakım güçlerle uyanırlar: İnsanları iyileştiren ama nasıl olduğunu asla anlayamadıkları bir yetenek. Her şeyden daha esrarengiz olan ise “The Man” (Adam) olarak bildiği, hayalinde canlandırdığı bir şahsın Vera’ya etik olarak karmaşık bir görevde yardım etmesi karşılığında kaçırılan oğluyla buluşmasını sağlayacağı teklifi olur. Bu görev görünürde kaza olan bir olay nedeniyle 7 yıldır komada olan ve aniden uyanan Hemşire Rose Arvale ile Vera’yı çakışan bir yola sürükler. Joshua bir kehanette bulunur: Vahiyin çarkları dönmeye başlamıştır ve bu hepsi birbirine yabancı olan insanlardan oluşan grup yaklaşan kıyameti önleyebilecek tek umut kaynağıdır. Ya da ona neden olacak…
Kadro:
Shantel VanSanten (Vera), Jon Fletcher (Joshua Jr.), Sofia Black-D’Elia (Erin), JD Pardo (Raul), Joel Courtney (Peter), Anna Diop (Rose) ve Diogo Morgado (The Man).
Mutfaktakiler:
Trey Callaway (“Revolution,” “CSI: NY”), Basil Iwanyk (“The Town,” “The Expendables”, “Clash of the Titans”), Eoghan O’Donnell (“Teen Wolf”), Kent Kubena (“Gods of Egypt,” “Turistas”) ve Ava Jamshidi.
*Dizi sezon ortasında başlayacak. Henüz bir tanıtım filmi yok, çıkınca eklenecek.
***
The CW’nun gelecek programında bu 4 dizinin yanı sıra bu yaz başlayacak olan komedi dizisi Backpackers var. Onunla ilgili ayrıntıları da daha önce şu yazımızda paylaşmıştık.
Son olarak aşağıda kanalın önümüzdeki sezon izleyeceğimiz bütün dizilerinden görüntüler içeren bir video var. (Fragmanları henüz çıkmayan iZombie ve The Messengers’tan da anlık sahneler görmeniz mümkün)
yorumlar
ama öyle de olmaz ki insanlar iki diziyi de izlemek zorunda değil. bu sefer sadece birini izleyenler için hikayenin yarısı kalacak. neyse düşünmüşlerdir bir yolunu.
Valla bence her türlüsüne hazırlıklı olun. Çünkü CSI’da hiç de birini izlemeyeni düşünme olayı yoktu. Orada iki dizide de ekip birer cinayeti araştırırdı ama ortada 3. ve iki dizi içinde de işlenen bir konu olurdu.
Örneğin CSI: LV ve CSI: NY’takinde crossoverın merkezindeki karakter NY’un Mac Taylor’ıydı. Çarşamba günkü LV bölümünde Mac Taylor kız arkadaşına sürpriz için LV’ye gelmişti. Otele gidince anladı ki adamın kız arkadaşı kaçırılmış. LVPD ile başladılar aramaya, oradan bir ipucu bunu geri New York’a döndürdü. Cuma günkü NY bölümünde de onu takip ederek ara ara kadını bulup konuyu çözdüler.
Bu CW’nun crossoverdan ne anladığına bağlı… TVD 100. bölümde Klaus bir nedenden Mystic Falls’u ziyaret edip geri dönmüştü. Bu da The Originals ile bir crossover.
aytaç’ın bahsettiği o bölümü(CSI: LV) CNBCe’de CSI:NY’un bir bölümüymüş gibi yayın akışı içerisinde yayınladı. Bence öle sırıtmamıştı da izlettirmişti kendini. Ayrıca daha önce Miami ile de yaptıklaırnı ve yine Miaminin o bölümünün Cnbce de yayınladığını hatırlıyorum.
Ben şahsen bayağı içeiçine geçen birşey bekliyorum. Sadece oliver’ı flash’a barry’ i de arrow’a getirirlerse biraz hayal kırıklığına uğrarım
açıkçası ben de büyük bir şey bekliyorum. herkesi bol bol bir arada görebileceğimiz bol karmaşalı bir bölüm var kafamda. klaus’unki gibi kotarırlarsa hiç haberini edip de beklentiyi yükseltmeyelerdi. 2 saatlik diye dediklerine göre o gece sanırım 8-10 arasını aralıksız bir konuya ayıracaklar birleşik. öyle bir şey yapsınlar ki izlerken şuanda arrow mu izliyoz yoksa flash mı anlayamayalım :D:D::D
Ya ben bundan bahsetmistim diye yazidaki ilk yorumuma bakayim dedim, Brett Dier’i iZombie’ye koyup Buckley’i Jane the Virgin’e koymusum. Halbuku boyle olmadigini da biliyorum. İlginclik olmus.
@Levilevi Kendimi yarim soylemis sayabilir miyim?
Bridget Regan tekrarlayan bir rolle Jane The Virgin’e katılmış.
Seyretmeyeceğim dediğim tek dizide çıkıyor ya. O kadar dizi var, sen git bunu bul
Umarım Beauty and the Beast gibi 4 bölüm falan gelip lüzumsuz bir karakteri oynar. Benim de aklım kalmaz böylelikle.
white collardaki düzenli oyunculuğunun pek bir tatlı olduğundan bahsetmiş miydim bence kesinlikle severdiniz
Hellcats seyredenlerin hatırlayacağı (benim gibi hata yapıp seyreden bir kişi de yoktur eminim ) Aly Michalka iZombie’ye katılmış.
2 günlük haberi de yeni gördüm, bravo
Allah’ım iptal edilsin ne olur.
http://www.youtube.com/watch?v=wnhGxCcU-cY
http://www.youtube.com/watch?v=9Ux9WgHC_IM
allahım bu dizi ile ilgili bişey gördükçe kafamı duvarlara vurasım geliyor
Ay şu şurda dursun. Belki biri tanıtım yaparken kullanmak ve gülümsetmek ister.
@dkamoy İlk flash çok güzel pilav yapıyormuş, hatta süzgecini hep yanında taşırmış, sonra pilavı hamurişini kesince toparlamış kas yapmış
@zaburt: :))) İlk Flash bildiğin rahmetli Sadri Alışık’ın gençliğiymiş ayol.
Flash Ömer
The Flash’e Wenworth Miller’dan sonra Dominic Purcell de konuk olacakmış. Prison Break buluşması yani. YAY!!
CW 2014 Fall Sizzle
https://www.youtube.com/watch?v=QAY9jHEwWbA
önceki cwnow şarkısına dönsünler acilen
Ben beğendim ya bunu. Afilli olmamış ama olmuş.
‘The Flash’ & ‘Jane the Virgin’ 3 bölüm eksenaryo siparişi almışlar daha şimdiden.
ne reyting yapcak bu dizi çok merak ediyorum. sürekli bi övgü daha başlamadan ne reklam yaptılar ne kastılar.
CTV – Heroes Within Trailer
https://www.youtube.com/watch?v=qPkPDd_GySM
Flash’ın ilk bölümünü izleyenler kervanına ben de nihayet katıldım ve ben de beğendim.
Flash’ı ben de izledim ve sevmedim. Devam etmediğim Arrow’un ilk bölümünü bile daha çok beğenmiştim. Bunun da 2.bölümüne bakmayacağım.
Ben bakıp bakmama konusunda kararsız kaldım. Hep böyle işlerin ilk bir iki bölümüne bakıp sonradan devam etmiyorum. Ben izombieyi bekliyorum ama o da tutmayacak büyük ihtimal.
jane the virgin ne reyting yapcak çok merak ediyroum. Rottan Tomates da %100 birçok yerde hep övdüler hep övdüler. okadar laf ettik burun kıvırdık reytingi yüksek gelirse şaşırmaycağım
Yarın sabah ilk iş izleyexeğim. Reytingden çok neyini bu kadar övüyorlar onu merak ediyorum ben.
Kesin 22 dakikacılar çok sevecek, ben de sinir olacağım Kesin tutar bu şimdi.
Hep dedim, absürt gözükse de eğer reytingi iyi gelirse ben bunu deneyeceğim. Muhtemelen de seveceğim ama yine de söz vermeyeyim bakalım şimdilik.
Ben sevebilirim, burada yürütülen linç kampanyalarının hiç birine de özellikle katılmadım.
Üzgünüm ama ben sevmiycem. Benim için oyuncuları fazla çirkin bir cw dizisi.
@dkamoy fazla “zencili mencili” dizileri nasıl sevmiyorsa, ben de fazla meksikalı meksikalı (olmadı, ikisi de m ile başlıyor) içeren dizileri sevmiyorum.
Irkçı mıyız neyiz?
Bence değilsiniz, değiliz. Dkamoy +1.
Bence değilsiniz, değiliz. Abidin +1
Latin matin
Ben en çok hintliler konusunda ırkçıyım.
Bu arada aslında zencileri sevmiyor değilim. Günümüzün ABD zencileri, özellikle kenar mahalle gençleri ağırlıklı olursa ırkçıyım. Ha ama şu kapıdan şimdi biri girse, güzelcene Türk misafirperverliği ile ağırlamam mı? (Dediklerinin %80’ini anlamasam da yazıktır çocuğa) Tabii ki ağırlarım. Gelsin börekler, gitsin kebaplar…
Neyse ne diyorduk..? Ha Hintli… Bollywood’u seviyorum ama Amerikan dizilerinde Hint kökenli Amerikalı görmeye hala alışamadı gözüm. Bi de bunları karikatürize ettiler mi ifrit oluyorum.
Latinlerin karikatürize oluşları hiç olmazsa sevimli olabiliyor benim için. O bağlamda bu dizi benim için tutabilirdi ama gerçekten bu kadınlar bir CW dizisi çekmem için fazla çirkinler (ciddi bir kablolu kanal dizisinde çıksınlar karşıma, ciğerimi yesinler).
@dkamoy: belki Bridget Regan onların açığını kapatır?
Bu Bridget Regan da evlendiğinden beri abuk subuk dizi tercihlerinde bulunuyor. Dedik o kadar evlenme diye
@rpdi: Ncık, o bile kurtarmıyor.
Cık cık arkadaşlar.
Sezonun en olağanaüstü pilotu ve kızın çok iyi olduğunu düşünen eleştirmenlere sövmekle mi başlasam, “fragmanlar neyse oydu işte ilk bölüm itibariyle, birkaç bölüm daha bakmak lazım” deyip alttan mı alsam karar veremiyorum. Ya tamam zamanında atıp tuttum ama sahiden öyle şeylere takılmam, güzel olsa açıkça derim ve hiç gocunmadan lafımı yerim. Ama sahiden yok ortada bir şey yav. Biraz renkli bir pembe dizi. Yerden yere vurulacak bir tarafı yok ama bir özelliği de yok.
Kız öyle olağanüstü bir yetenek falan değil, sempatik başka karakter mi görmemişler? Gitsinler MLS’deki kıza baksınlar mesela. Rolü neyse o işte. Ayrıca fiziği… Uzak plandayken yine çok batmıyor ama yakın planda…
Şu alttaki güzelllikle de beni tavlayamadılar. Tahmin ettiğim gibi sönük bir rolü var. Gerçi
bi hmm dedirtti ama yok yav, yine de değmez. Bakalım Michael Rady ne olacak?
Anne ve annaanne beni güldürdü, olmuşlar bence, (
) Erkek arkadaş da fena değil, Rawenswood’dan tanıdım hemen.
Pembe olsun çamurdan olsun diyenler, İspanyolca ve İspanyol aksanında İngilizce konuşanları sevenler, üstüne İspanyolca şarkılara ilgisi olanlar hemen atlasın. Ama yok vaat ettiği gibi ben şöyle renkli cıvıl cıvıl bir CW dizisi izleyeyim, karakterlerin yaş aralığı biraz daha büyük olsun, pembe sosu (sadece sosu, buradaki gibi bizzat kendisi değil) olsun diyenler hiiiç uğraşmasın, açsın Hart of Dixie seyretsin mesela.
Ben, tutsun ya da tutmasın, ileriki bölümler için çok iyi yorumlar gelmediği sürece devam etmeyeceğim.
Teşekkürler @rpdi.
Jane the Virgin’in metacritic notu
Birileri diziyi amerikan halkına iteklemeye çalışmış sanki
bana da öyle geliyor. sanki herkes onu konuşuyor izlenimi yaratarak ilgi çekmeye çalışıyorlar işe de yarıyor. herkes onu konuşuyor.
isterse rekor üstüne rekor kırsın bu tarz bir hikayeyi bu oyuncularla bu kanalda mümkün değil izlemem.
ve istedikleri kadar uğraşsınlar bence en fazla yarım 2. sezon onayı alır o kadar.
THR beş kanaldaki en iyi pilot demişti.
Bizim bilmediğimiz bir gizemimi var baş rolleri latinlerden oluşan ilk dizi, ilk CW dizisi gibi ünvanları mı var acep.
levilevi beni çok güldürdün
Herkes beni dinleyip izlemedi herhalde Jane the Virgin’i. Yine de birkaç farklı kişinin daha yorumunu duysaydık iyi olurdu yav.
Ben programıma Cumartesi gününe yazmışım denemek için. En olmadı haftasonu bitmeden bakayım mantığındayım. Bakarsam yazarım zaten bir şey.