The Killing (amc)

The Killing (amc)

Amc son zamanlardaki ataklarıyla ekranlarımızı şenlendirmeye devam ediyor. Kanalın son bombası : The Killing. Dizilerin yavaş yavaş sezon finallerine doğru ilerledikleri şu günlerde Amc bizleri bu (orijinali) Danimarka yapımından birebir uyarlanan polisiye diziyle tanıştırdı, iyi ki de tanıştırdı! Diğer polisiye dizilerden farkı dizinin şimdilik bir konu üzerinde ilerlemesi ve her yeni bölümde bu puzzle gibi konunun (cinayetin) toparlanması. Ağır temposu, sürükleyici hikayesiyle aslında uzun olmasa da upuzun bir sinema filmi tadı bile var The Killing‘de. The Killing de bu ay başlayan ve (neredeyse) boş olmayan (yani kenara kaktırılacak bir dizinin olmaması) diziler kervanına katılarak nisan ayının bereketini bir kez daha kanıtlıyor.Dilerseniz teferrüata geçelim:

Linden ve Holder

Linden ve Holder

The Killing yukarıda da değindiğim gibi aslında 2007 Danimarka yapımı (aynı isimli) dizi olan Forbrydelsen‘den birebir uyarlama. Değişiklik oyuncular ve birazcık da senaryoya katkı (Orijinal versiyonunu şahsen izlemedim, şuradan buradan edindiğim bilgilerle biliyorum).Dizinin konusuna (az ispiyonla) değinirsek:
Ortada bir cinayet var: Rosie Larsen’i Kim Öldürdü?
Rosie Larsen anlatıldığı kadarıyla oldukça temiz (uyuşturucu kullanmayan, içki ve sigara içmeyen anlamında), okulunda az biraz başarılı, kendi halinde bir kızdır. Ekrana yansıyan ailesinden anladığımız kadarıyla sevgi dolu bir ailede 2 küçük erkek kardeşle mutlu mesut yaşamaktadırlar. Tek falsosu şımarık bir -tabiri caizse sonofabitch ‘le (o..çocuğu)– zengin çocuğuyla yaşadığı oldukça kısa süreli aşk!
Dizi, işini bırakıp evlenmek ve tek oğluyla birlikte taşınmak isteyen polishanımkızımız Sarah Linden’in (Mireille Enos) bu cinayeti araştırmakla yolculuğunu ertelemek zorunda kalmasıyla başlar.

Rosie’nin cesedinin bir belediye başkanı adayının kampanya araçlarının birinin içinde, gölün dibinden çıkmasıyla cinayete siyaset de karışır ve böylece hayatlar ortak noktada birleşir: Rosie’nin ailesinin kızlarının ölümünden sonra parçalanmış hayatı; polishanımkızımız Sarah Linden’in yoluna koymaya çalıştığı dağınık yaşamı, belediye başkanı olmaya çalışan bir politikacının (Bill Campbell) dillere düşmek üzere olan özel durumu ve Sarah Linden’le ortak çalışan memurbeyoğlumuz Stephen Holder (Joel Kinnaman).

Belediye başkanı adayımız

Belediye başkanı adayımız

Her bölümde günler ilerliyor (tek tek), cinayeti kimin işlediğine daha da yaklaşılıyor. Fakat pek tabii ki hem polislerimizin, hem cinayete kurban giden kızın aile fertlerinin, hem de ekran başında meraktan çatlayan izleyicilerin sinirleri gerim gerim geriliyor. Dizinin göze çarpan önemli özelliği konunun (şimdilik) tekliğiyle beraber temponun ve havasının oldukça ağır olması. Cinayeti çözmeye çalışan iki polisten Holder’in delikanlılığı bir yana, Linden’in soğukkanlılığı izleyeni bitiriyor: özellikle durup durup aheste revan fırlattığı o derin ve kin dolu bakışlar!

Sarah Linden

Sarah Linden

Benim bunlardan ziyade dikkatimi çeken bir husus da var: Dizide kullanılan müzikler! Oldukça başarılı ve temposuna birebir.
Ayrıca dizide işlenen konu her açıdan gösteriliyor izleyiciye. Sadece olayın polissel boyutu değil, maktulün ailesine psiklojik tesirler çok güzel yansıtılmış. Babanın (Brent Sexton) yıkılmadım ayaktayım tavırları, annenin (Michelle Forbes) kırıldım kırılıcam pozları (özellikle annenin oyunculuğunu çok tuttum, harikulade), çocukların saflığı ve dumurluğu resmen direkt kalbe işliyor, delip geçiyor.Şiddetsiz tavsiyedir. İzleyin izlettirin.
Tanıtım videosu: