The Leftovers — Tanıtım
194 yorum iyideniye 08 Eylül 2014 00:01
Kaliteli kablolu kanallardan HBO, 29 Haziran’da bizlere bir dizi daha sundu ve 10 bölümlük bir sezonla yayınını açan The Leftovers, 7 Eylül’de de sezonu kapatıverdi. Hatta Tom Perotta’nın aynı isimli kitabından uyarlanan bu dizinin, kitabının baskısı ülkemizde de çıkmış durumda. Dahası kanaldan 2. sezon onayını da aldı. Peki, nasıl bir dizi?
Dizinin yaratıcı ve yapımcılarından birisi, kitabın yazarı olan Tom Perotta ama aslında arkasında insanlığın özellikle Lost veya Star Trek ile tanıdığı Damon Lindelof var. Lindelof, dizinin ilk sezonundaki bölümlerinin neredeyse hepsinde de yazarlık yapmış durumda. Dizinin merkez lokasyonu New York ve haberiniz olsun, bölüm süreleri normal bir HBO dizisi ayarında olsa da pilot 72 dakika kadar sürüyor. Gelelim bakalım bu dizi ne anlatıyor kısmına ve karakterlere:
Dünyada bir kayboluş, bir kesimin benzettiği ya da tanıtıma eklendiği şekliyle ‘Rapture‘ yaşanmış. Dünya nüfusunun %2’si, yani toplamda 15 New York nüfusu kadar insan 14 Ekim günü bir saniye içinde yok olmuş; üstüne de 3 yıl kadar zaman geçmiş. İnsanoğlunun hala toparlanma sürecinde olduğu söylenebilir, en azından veya özellikle yakınlarını kaybeden kişiler. Küçük oğlundan bütün ailesini kaybedene kadar birçok yaralı insan var ve hala gidenlere ne olduğuyla ilgili bir şey bulunamamış. Yaşananlarsa haliyle Dünya’yı büyük ölçüde etkilemiş. İşte biz, herkesin bir şekilde yaşamına devam ettiği bu yeni dünyaya konuk oluyoruz.
Çok uzun uzadıya anlatılabilecek bir ana konusu yok, o yüzden karakterler üzerinden devam edeceğim:
Kevin Garvey (Justin Theroux), hikayenin geçtiği Mapleton’ın şerifi. 14 Ekim’de kimseyi kaybetmese de sonrasında ailesi dağılmış. Karısı Laurie, evi terk edip adı ‘Kalan Günahkarlar’ olan bir çeşit tarikata katılmış, babası akıl sağlığıyla sorunlar yaşamaya başlayıp bir kliniğe yatırılmış, oğlu Tom evi terk etmiş ve arada sırada arayan birisi haline dönmüş. O da kızı ile birlikte yeni bir evde yeni bir hayata başlamış. Kendisi normal mi derseniz… yok, o da değil.
Laurie Garvey (Amy Brenneman), Kevin’in hala evli olsalar da nedeni bilinmeyen bir şekilde ailesini terk etmiş karısı. Katıldığı tarikat, yani Kalan Günahkarlar 14 Ekim’den sonra oluşmaya başlamış ve gittikçe kalabaklıklaşan bir oluşum. Daima beyaz giyiyorlar, birlikte büyük bir evde yaşıyorlar, dahası konuşmuyorlar. Hep birlikte yazışarak anlaşıyorlar. Günleri de gündelik işleri yapmak ve insanlara yaşananları unutturmamaya çalışmakla geçiyor. Bu halleri de Mapleton ahalisinin pek hoşuna gitmiyor haliyle. Laurie de bunların içinde ve haliyle etrafta.
Megan Abbott (Liv Tyler), nişanlısıyla evlenmek üzere bir kadın ve Kalan Günahkarlar’ın içine dahil etmek istediği için sürekli peşinde dolandığı son hedefi olarak karşımıza çıkıyor. Zaten tarikatvari olan bu oluşumu daha çok o ve onun buraya dahil oluşuyla birlikte tanımaya başlıyoruz.
Tom Garvey (Chris Zylka), Kevin ve Laurie’nin oğulları. 14 Ekim’den önce üniversite öğrencisi olan Tom’un hayatı, onu alt üst eden bir olayın üstüne bir de 14 Ekim gelince oldukça karışmış. O da şimdilerde evi terk etmiş ve annesi gibi bir çiftlikte yaşıyor olarak karşımıza çıkıyor. Wayne adında insanları ‘iyileştirip’ dertlerinden arındıran gizemli bir gurunun yanında ve diziyi açmamızla birlikte hayatı bir kere daha karışıyor.
Jill Garvey (Margaret Qualley), Kevin ve Laurie’nin kızları ve dizideki sorunlu gençlik kısmı, daha çok o ve arkadaşları üzerinden işleniyor. Annesinin terk etmesiyle ilgili bazı sorunları var. En yakın arkadaşı Aimee (Emily Meade) ile sürekli birlikteler ve ayrıca kendisini Garvey’lerin evinde de sürekli görüyoruz. Dizinin başlamasıyla kızlar ikiz kardeşler Adam ve Scott (Max ve Charlie Carver) ile tanışıyorlar ve genellikle birlikte takılıyorlar.
Matt Jamisson (Christopher Eccleston), Mapleton’ın rahibi. Yaşanan olaydan sonra, neden ve nasıl da bilinmezliğini koruduğundan insanların dine ve Allah’a bakışı değişmiş; Matt de bunu düzeltmek için uğraşıyor. Tabii bu yolda kullandığı ‘yöntemler’ insanlar tarafından her zaman takdirle karşılanmıyor. Dahası Kalan Günahkarlar grubu da bu yoldaki hedeflerinden birisi. Ayrıca hasta bir eşi de var.
Son olarak Nora Durst (Carrie Coon). Nora, Matt’în kız kardeşi ve kocası ile 2 çocuğunu 14 Ekim’de kaybetmiş bir kadın. Kaybolan kişilerin ortak noktalarını bulmaya ve yakınlarını kaybeden kişilere maddi dahil yardım etmeye çalışan Ani Ayrılış Departmanı’na bağlı olarak çalışıyor. Bu amaçla onları ziyaret ederek çeşitli sorular soruyor. Olanların üstesinden tam olarak geldiği de söylenemez.
The Leftovers kolay bir dizi değil. Daha doğrusu içeriğindeki gizem unsuru, bunun yönetimi ve kimi zaman dizideki tempo herkeslik değil. Ama benim gayet de sevdiğim bir dizi oldu. Ayrıca bazılarının benzetmeye kalktığı üzere bu dizi ‘kesinlikle’ 2. bir Lost vakası değil. Ama “Lost’u yazan bir kişinin elinden çıkmış.” dediğinizde inanması hiç zor olmuyor, o kısmı doğru. Bu tanıtım yazıldığında ve yayına girdiğinde ilk sezonunun finali yayınlanmamış olacakve dizinin mesela yayınlanan son bölümüyle hikaye bazında kendisini aşıp isteneni vermeye epey yaklaştığını düşünüyorum. Zaten bölümün reytingi dizinin premiere reytingini de geçti. Üstelik dizide, zaman zaman belli karakterlerin iç dünyasına eğinildiği bölümlerin işlendiği de oluyor, ki bu diziye ayrı bir hava katıyor.
Velhasıl, eğer The Leftovers herhangi bir yerinden ilginizi çektiyse deneyin derim, zira en azından bu kadarını hak eden bir dizi…
yorumlar
@abidin77
Ben 2.bölümdeyim daha. Sezon yine yığınla gizem dolu şekilde devam mı? Cevap filan var mı hiç?
@darkcrystal: Var bir şeyler. Yalnız bu diziden bir cevap alabileceğimizi düşünmüyorum Finalde nereye bağlanacağını merak ediyorum ama cevap alamama durumuna kendimi hazırladım. Bütün bunlara rağmen izlemesi harbiden çok keyifli bir dizi.
Finale yetiş
@abidin77
Ben de aynısını düşünüyorum; olsun yapılan yolculuk çok özel olacak dizi bittiğinde
@darkcrystal Evet evet aynı şeyi düşünüyorum. Neyse ki Lost gibi büyük bir izleyici kitlesi yok. Sonu tatmin etmese bile (bence edecek) Lost gibi linç edilmeyecek. Bunun izleyici kitlesi dizinin değerini biliyor bence.
Açıkçası bir süre sonra, ne bileyim 1 sene sonra mesela, üst üste bütün bölümleri (sadece 28 bölüm zaten) bir daha izlemek lazım. Arada kaçırdığımız çok şey var. Hem izleyip hem teori okumak, kafada daha bir oturmasını sağlayacaktır.
@abidin77
Aynen, sezon araları çok uzun bu dizinin; o yüzden bir kalemde başlayıp bitirmekle daha çok şey yakalanacaktır.
72 dakika olmasına rağmen su gibi aktı sanki. Bu dizinin sağladığı huzuru özleyeceğim. Bence düzgün bir kapanış da olmuş. Herkesin eline sağlık.
* Alternatif dünya tarzı bir açıklama gelmesini beklemiyordum. Hatta ben sanırım konuya açıklama beklemiyordum. O nedenle itiraz etmeyeceğim.
* Aslında Kevin ve Nora’yı yeniden bir araya getirme operasyonu gibi bölüm olmuş. İlk başlarda ne oluyoruz modundaydım, izledikçe bir şeyler açıklayınca toparlandı konu. Detaylarla da diğer karakterlere kapanış sunmuş oldular.
* Yaşlı makyajlarını beğenmediğimi söylemem lazım. Üçününkini de hatta, biraz daha düzgününü yapamadınız mı?
Nora ile Matt’in vedası, Matt’in söyledikleri duygulandırdı.
Nora’nın hikayesi hoşuma gitti. Harbiden, öteki taraftakilerin trajedisi, buradakilerden daha fazla be. Bu taraf %2 kaybederken, öteki taraf %98’ini kaybetti.
%2’den bir pilot çıkmamış mı ?
Neyse, en azından Nora, ailesinin mutlu olduğunu görüp kendi trajedisini aşmayı başardı.
Laurie demek kendisini öldürmemiş. Açıkçası Nora’nın hikayesine kadar, Laurie öldü, Nora öldü ve bir şekilde bunlar birbirlerini buldu, Kevin da aynı yolu kullanarak öteki tarafa geçti diye düşündüm tüm bölüm boyunca. Nora’nın öteki taraftan geri dönmesi olayını beklemiyordum.
Yaşlı hallerine ben de pek bayılmadım. Ne kadar bir zaman geçtiğini düşündüm sadece.
28 güzel bölüm sonunda ekranlara veda etti. İzlemekten en keyif aldığım diziler sıralaması yapsam bayağı üstlerde yer alır. Değeri izleyiciler, Emmy, Altın Küre verenler tarafından dahi bilinmeyen bir dizi oldu ama takmıyorum bu kısma. İzleyen ve çok seven ufak grupta yer almaktan dolayı mutluyum.
Nora yalan söylemiş
Nora
geçip şunu söyleyeceğim: İzleyinsene bu diziyi ya!! Aslında tavsiye etmeye korktuğum bir dizi, dil uzatana feci kızıyorum ama kıymeti bilinmeyen bir dizi olarak unutulup gidecek diye de korkuyorum. Kesinlikle bunu hak etmiyor. Son zamanlarda (2010’lu yıllarda) çıkan en sevdiğim dizi oldu diyebilirim. Hep bi “yeni Lost” muhabbeti vardı. Lost’un 5. sezonu itibariyle gittiği yönü sevenler, esas onu isteyenler bu diziyi kaçırmasın. Damon Lindelof orada yapmak isteyip -muhtemelen kısıtlandığı için- yapamadıklarını bu dizide yaptı. Çok farklı, doyurucu, etkileyici, duygu patlaması yaşatan bir dizi çıkardı. Lost’un sonunu sevmeyen bununkini de sevmez gibi geliyor bana ama belli de olmaz sanki.
Bir de Carrie Coon demem lazım. Bu kadın nasıl muhteşem bir şey, nereden çıktı, bunca zamandır neredeydi? Yakında Fargo’da izleyeceğim için çok mutluyum.
Biriktirmiştim ve şimdi 3×05‘i bitirdim. Sanırım tempo anlamında en hareketli sezon bu sezon. Harika ve yine beyin yakarak gidiyor; tek eleştirim, ilk 2 sezondaki bayıldığımız Max Richter müziklerini bu sezon çok az kullanmaları. Üzülüyorum 3 bölüm kaldığından.Bir yandan da meraktan çatlayacam dizi finali için .
Tamam, yokoluşların sebebini açıklamayacaklar biliyorum da umarım kendi içinde bir sonuca bağlanıp çok belirsizlik içinde bitmiyordur.
İzleyenler tatmin oldu mu finalden? Sorulara elbet cevap vermemiştir ama en azından ana hikaye kendi içinde bir sona varıyor mu?
Tamamen izleyenin bakışına, yorumuna bağlı. Çok derli toplu, muhteşem bir finalle bitti, o konuda için rahat olsun ama belirsizlikler elbette var.
@rpdi
Aynen öyleymiş valla. Ben de finali bitirdim, güzel bir kapanış olmuş. En azından karakterlerin hikayelerini bir sonuca bağladılar. İzlediğim en “özel” dizilerden biri olarak kalacak.
dizideki bir soundtrack buna çok benziyor ve sık sık çalıyor. çok da hoş bir müzik. broadchurchü hatırlattığı için ayrı bir hoşuma gidiyor duyduğumda.
konuştuğu görünmez kişi nedir? şu kesitleri izlerken 1 saatlik sürelerde göz deviriyorum bol bol. çekerken etkileyici olduğunu falan sanıyorlar herhal. bırak abi bunları. şunların yarısı mantıklı bir zemine otursa bari. karakter de ayrı bi garip. şerifin eşinin derdi ne. oğlunun derdi ne. livin derdi ne. keşke beklentime uyacak şekilde daha düz bir dizi olsaydı.
şerife gelirsek karısını aldatıyormuş eskiden sanırım ama eğer kızının arkadaşıyla aldatmışsa yazıklar olsun ona. karakter gözümden düşer. yok o değilse ne bok yemeye garip garip rüyalar görüyor onun dahil olduğu. seyircinin kafayla oynamasınlar. bu adamın kafa çok sağlıklı değil gerçi. keşke akıl sağlığı daha yerinde bir karakter olsaydı. baba da gidik olunca karaktere güvenemiyorum bir türlü. bence izleyici dizinin ana karakterine güvenebilmeli. zaten ne neyin nesi belli değil. bari ana karakterin gözünden onun gördüklerine inanabilelim.
ergen tayfası çok gerzek. onların rutinlerini izlemek çok sıkıyor insanı. ama en azından soru işaretleri içinde geçmeyen düz ergen sahneleri olduğundan ne kadar ergen sahnesi o kadar az soru işaretli sahne demek şaka şaka yine de azalsın mümkünse. salak oğlanın sahneleri de ayrı bir garip zaten. nasıl bir diziye düştüm ben yarabiim. o zenci de bizim oğlanı götürecek sarılacam ayağına sanki. bi saçma sapan hareketler.
liv karakteri beyazlılara kalıcı katılırsa çok hoş olmaz. o kadının daha aktif bir rol alması gerek. sigara içip mal mal gezecekse neden liv tyler! bu yanlıştan dönün hemen.
ben bunu bakalım nereye kadar götüreceğim. başı sonu belli bir dizi olması ittirici güç. güncel başlasaymışım. ilk bölümler sonrası bırakırmışım.
Ay izle işte, az bölüm var
Tamamlarim muhtemelen ama maraton olmaz sadece.
Özledim galiba bu diziyi.
@mAtes: İstersen spoiler içine al.
@abidin77 İlk başta düşündüm ama pek de büyük spoiler görememiştim, teşekkürler düzelttim.
şaka maka fena gitmiyor. hikayeyi salaklığımla iyice bulamaç ettim ama düşündüğüm kadar etkilemedi.
beyazlardan yaşlıca kadını öldürmelerini izlemek ağır geldi bana. en sonunda konuşmasına rağmen durmadı şerefsizler. bu nasıl bir ayrımcılıktır. aynı şekilde kafalarınız ezilir inş!! tamam sinir bozucular da o kadar da değil ne bok sanıyonuz lan siz kendinizi. tamam cevaplarla tatmin etmeyeceksiniz ama şu tarz küçük çaplı hikayelerle tatmin edin bari. şu iş çözülsün. patty nin hüzünlü gözlerle kevinin kapısını çalması, evden dışarı çıkmayın dediğinde itiraz etmeyip kağıda tamam yazması… bunlara taş atan öldüren hepsinin hesabı sorulsun.
handmaids taledeki teyzelerden buradaki patty yine az öz rolüyle etkileyici iş çıkarmaya devam ediyor. karakteri yine dışı sert içi yumuşak olanlardan seçmiş.
yakışıyor ona çünkü sert bir mizacı ama çok içten bir bakışı var. serbest cuma günü güzeldi 5teki. onun geçmişini izlemek istiyorum. bu işe nasıl bulaştığını. guilty remnants ın nasıl başladığını.
son olarak şu gerizekalı laurie bir şey yapıyor seviyorum ardından bir şey yapıyor sıkasım geliyor boğazını. uyuz ya.. kevin’i ağlatma laurie senin ağzına sıçarım beyaz meyaz dinlemez her yerini kahveye boyarım.
noranın ona sarıldığı sahne nasıl da duygusaldı öyle. canım noram kıyamam sana.
– böyle hissetmeye devam etmek istiyor musun?
* hayır.
* onları unutacak mıyım?
– asla.
favorilerimde hızla yükseliyor sanırım nora. şimdiye kadarki en eğlenceli sahneler de kendisine aitti hafızam beni yanıltmıyorsa. oteldeki parti sahneleri çok iyiydi. hele mankenle sevişme sahnesi.
bir ara bir kamyonun arkasından bir sürü ceset dökülmüştü. onların ne olduğunu anlamamıştım. gerçi şimdi düşününce onlar üçüncü sezonda mı oldu ondan da emin değilim ama onlar bu ölülerin yerine konması için üretilmiş mankenler miydi yoksa? cevabı spoiler olacaksa söylemeyin ama çok bir esprisi yoksa söyleyin onlar cesettiyse de ben anlamadıysam bilmek isterim.
vay be 6. bölüm hakkında kimse yorum atmamış. hem de 3. bölümü beğenmeyenler olmuş. rahibin hikayesi ne kadar güzel gelmişti bana oysa.
ortalıkta saçma sapan sigaralılar gezdireceklerine güzel karakterlerin kendilerine odaklandıklarında güzel şeyler yazıyorlar bence. her karakteri birazcık gösterdikleri bölümler daha bir sıkıcı oluyor.
şu an izlemekte olduğum bölümü yaklaşık 45 dakikadır izlemekte olduğuma %300 emin gibiyim ama baktım sadece 20 dakika olmuş. zamanı büküyor dizi resmen.
Zamanı bükmek Hava,toprak,ateş ve su dan sonra güzel oldu bu
1×07
6. bölüm çok güzel olunca ardından gelen 7 biraz sıkıcı geldi bana.
kevin ya şizofren ve o adam aslında yok ki başrol olduğundan bu olasılık düşük ya da o adam da beyazlılardan ve kevin’İn aklına sıçtılar. hep planlı şeyler bunlar. belki kevinin hatırlamadığı gece hiçbr şey olmadı, patty kendini dövdürdü köpekli adama. bir yandan da acaba gladysi patty öldürmedi de sırf kevin’a bahane vermek için öyleymiş gibi mi davrandı.
ne mal bir dizi ya bu.
şimdi de travma öncesi zamanlarına şahit olmuş olduk. açıkçası hiçbiri kafamda düşündüğüm gibi değildi.
şerifin karısını uzun süredir aldattığını sanıyordum ben. ama sanırım ilk kez aldattı. belki bunun sorumluluğunu hissediyor olabilir. karısının bir kez daha hamile olması ve çocuğunu kaybetmesi ama bunu kimseyle paylaşamaması çok üzücü. tommy ve jill ne tatlı bir ikiliydiler. onları izlerken lanet olsun hayatlarını böyle darmadağın eden kadere dedim. tommy ile şerifin ilişkisi de çok güzeldi.
nora’nın hiçbir şeyden habersiz mutlu bir evliliği olduğunu sanıyordum. ama meğer ailesinden usanmış, onları geri plana atmayı düşünen, sabrı tükenmiş bir haldeymiş. hele de çocuklarına öfke doluyken onları kaybetmesi çok üzücü.
patty yine garip bir bok. seviyorum ama anca ortalığı bulandırıyor.
papazın iyi olduğunu öğrendikten hemen sonra dönüş yolunda kazada karısını kaybetmesi de çok feci.
bu bölümde meg’i hiç görememiş olmamız da yanlış oldu. onun annesinin ölümüyle baş edişini izleyebilirdik.
gelecekten sigaralı tipler olacağı belli bir grubun beyazlar içinde sigaralı kevine yanaşıp hazır mısın demesi. oha ooha oha. bu beyazlar bence olacakları biliyordu.
bir geçmiş bölümüne daha ihtiyaç var kesinlikle. bu sefer travma sonrası kısa dönem hallerini görmeliyiz. gr tarikatının oluşumunu görmeliyiz. onları şimdiki hallerine dönüştüren olayları. böyle bir bölümü koymamışlarsa çok büyük bir hata etmiş demektirler.
1×10 başı: tüm konsantrasyonum dağıldı şu an. neden bu şarkı…
bana kitap al
yufka dur bi ye dur
fasulye
kısa fil taşağı
ula yiğen yatağa
di mi lan tansu
elektruk geldu
asaf’a kanan
olur yer sazı
kütüğe parfe koy
dur bak ya
likördü bulut
bana kitap al
bana kitap al
bana kitap al
bana kitap al
laurie’nin jill diye haykırması… sesinin ilk başta çatallanması, konuşamaması… kevin’in alevler arasında sessiz haykırışları…
çok fena bir bölümdü. her bölüm hüzün dolu ama bu bölüm ayrı bir moral bozucuydu. sanırım ben bu diziyi tam anlamıyla sevdim sonunda.
tommy ve laurienin, kevin ve jillin el ele tutuşup eve yürümesi… evet sonunda kevin nora ile olacak bunu maalesef öğrendim ama yine de insan mutlu oluyor onları öyle görünce. laurienin aklının başına gelmesine çok sevindim.umarım ailecek birbirlerinin yaralarını sarabilirler.
noranın bebeği bulması da çok güzeldi. umarım onunla kayıplarının boşluğunu doldurabilir.
noranın kevina mektubu… bu kadar içli bir veda mektubu olabilir mi… müziği de dayamışlar gözlerim şişti.
beyazlıların yaptığı affedilemez bir şeydi ama ben aslında onları da anlayabiliyorum. gidenler gitmişken onlar kalmak zorundalar. bir şeyler için sonun geldiğine inanıyorlar. ama kendileri buna dahil değiller. belki de gitmeyi hak etmediklerini düşünüyorlar. artık yaşamak istemiyorlar ve geride bırakıldıkları için kırgınlar. belki gidemediklerine inandıkları için zarar vermeyeceğine inanarak inadına sigara içiyorlar. belki de gidecekleri günü yaklaştırmak için bedenlerine olabildiğince zarar vermeye çalışıyorlar. gidenlere gittikleri için kırgınlar, kalanlara yaşamaya devam ettikleri kırgınlar. diğerlerinin öylece yoluna devam edebildiğini düşünmek zorlarına gidiyor. her acının zamanla dineceğini biliyorlar ve bu gerçeği kabullenmek istemiyorlar.
bu dizinin başına doğru beklentiyle oturmak devamını getirmek için yeterli gelmiyor. ne kadar ayarlasanız da bi süre zorlanacaksınız. ama tarzını kabullenince güzel bir drama sizi bekliyor. hele müzikleri…. allahım böyle bir şölen yok.
o mektup:
i need to say goodbye to someone i care about, someone who is still here, so i am saying it to you.
you were good to me, kevin, and sometimes when we were together i remembered who i used to be before everything changed. but i was pretending, pretending as if i hadn’t lost everything.
i want to believe that it can all go back to the way it was. i want to believe that i’m not surrounded by the abandoned ruin of a dead civilization. i want to believe that it is still possible to get close to someone…but it’s easier not to. it’s easier because i’m a coward, and i couldn’t take the pain, not again.
i know that’s not fair kevin. you’ve lost so much too, and you’re strong. you’re still here. but ı cant be, not anymore. i tried to get better kevin, i didn’t want to feel this way so i took a shortcut. but it led me right back home, and do you know what i found when ı got there? i found them, kevin, right where i left them. right where they left me.
it took me three years to accept the truth, but now i know that there’s no going back, no fixing it. i’m beyond repair. maybe we are all beyond repair.
i cant go on the way i’m living, but i dont have the power to die. but i have to move towards something. anything. i’m not sure where i’m going, just away. away from all this. i think about a place where nobody will know what happened to me. but then i worry i’ll forget them. i dont ever want to forget them. i cant. they were my family.
i think i loved you, kevin. maybe you loved me, too. i wish i could say this to you instead of writing it. i wish i could see you one last time to thank you and wish you well and tell you how much you mean to me. but i can’t. like i said, i’m a coward.
so, wish me luck. i think ı’m going to need it.
love, nora
@ozgun14 Max Richter muazzam iş çıkarıyor gerçekten.
Canım dizim, canım dizim, canım… Çok özledim şimdiden, çoooook.
Dizi biteli ne kadar oldu ama Max Richter’ın Oscar alası müziklerini her gün dinliyorum hala; hele @ozgun14’ün paylaştığı “The Departure Suite” e bayılıyorum. Efsane ve çok özel bir diziydi; hiçbir zaman insana yaşattığı o melankoli ve atmosferi unutmayacağım.
https://www.youtube.com/watch?v=fohOet_3XBc
Carrie Coon ve Justin Theroux o kadar muhteşem oynamıştır ki Nora ve Kevin olarak, hiçbir zaman aklımdan çıkmayacak. Kevin’ın ilk sezonun 5. bölümünde, Nora’nın 6. bölümdeki ağlayışlarını asla unutamam. İkisinde de baya ağlamıştım. Bu sitede bir çok dizi haberi altına bittiği için üzüldüğüme dair yorumlar yazmışımdır. Kızgın, üzgün, sulugözlü emojilerle birlikte. Ama Leftovers bittiğine çok üzüldüğüm 2. dizidir. Gizem yanı bir tarafa ağır bir dramadır. Final bölümü de en güzel sonlardan biriydi benim için. Biraz tebessüm çokça gözyaşı..
@ozgun14 sağolsun departure suite eklemiş ama ben keşke açıp dinlemeseydim..
Oysa ki bana diziyi ilk sezonun ardından Justin Theroux’nun ve Amy Brenneman’ın oyunculukları bıraktırmıştı. (Kavgaya gelen için ayrıntılı yorumum şurada. )
Neyse bakalım, geçen yıl 2. sezon beğenilip üstüne “ilk sezonu atlat gerisi kolay” dendiği için ve aynı yolun yolcusu olan @hsparks da devam edip söylenmeyi bıraktığından izlenecekler listeme geri girmişti. Bu sonbaharda bitiririm diyordum da şimdi ozgun14 bunu hortlattıkça aklıma gelip duruyor. Daha erken giricem herhalde kalanına.
bence sen direkt gir çünkü daha bayaa bir aklına getirip duracam ben bunu.
valla hiç beklemiyordum ama bana bu diziyi izleten şu anda nora. ben açıkçası meg’in yükseleceğini düşünmüştüm ama figüran gibi kaldı kadın. justin’in oyunculuğu bana da o kadar güzel gelmedi ama rahatsız da etmiyor. masada otururken ağladığı bir sahne vardı biraz garip gelmişti duygusunu geçirememişti. yine de bıraktıracak kadar değildi tabii.
ben bu dizinin ilk sezonu atlatlık bir dizi olduğunu da düşünmüyorum. sadece alışman gereken bir dizi. ikinci kez izlesem ilk bölümler herhalde sıkıcı gelmez gibi geliyor bana. haa ikinci sezonda daha bir genele hitap etmeye çabaladıklarını gösteren sinyaller de vardı ilk bölümde. ama senin gibi bir izleyici her türlü bitirir bunu bence. ben bile izliyorsam…
@ozgun14 Az daha güzelim diziyi çöpe atıyordun. Hatta attın
Benim o biraz skandal oldu ya olmayacak sey oldu o da bu diziye denk geldi sansima. Zaten onyargili da olunca kotu oldu. aslinda ikide biraz tadim kacti yeni kadrodan ama hepinizin bayila bayila tamamladigini gordugumden herhalde duzelecek diyerek bozulmuyorum.
@ozgun14 2×8’e yorumunu bekliyorum
@ozgun14 BEn ana aileye kıldım ve onlar merkezdeydi diye bırakmıştım. Sonraki sezonlarda onların merkezliği kalmadı dedilerdi bana. O yüzden de geri girmişti listeme. Dediğim gibi elimde bir iki bitirilecek yarım kalmış nane var. Onları bitirince sırada bu var. Haftaya gireceğimi sanıyorum. Girince de biter, acıcık bişi zaten.
bu diziyi kabullenişim şu sahnede tescillendi.
noracım 1,6 dan 3e çıkmadan önce 2 falan da vardı hani. olmadı 2.5 olurdu o da olumlu. bir an yutkundum benim olmayan paraya. ruhum fakir.
tommynin departure öncesi hallerini gördükçe çok üzülüyorum bu çocuğa. nolur azcık mutluluk bulsun düzelsin. bir de laurie ile birlikte yaşantılarını az az da olsa görelim. tamamen miracle’a kapatmayalım kendimizi. bir meg gerçeği de var sonuçta.
kevin’in iyice sıyırması geriyor beni. babası da böyleydi demek. ama patty yi görebildiğim için sakıncası yok. yine de şu zenci sarılsın bitirdin bu eziyeti. yoksa aile dağılacak bu gidişle.
en sonda kevin intihar mı etti!!! ve ölmemesi için de yer yarıldı ve koca göl içine mi boşaldı tam artık daha da şaşırmam derken… olan tatlı evie’ye oldu lanet gelsin.
önceki bölümle paralel giden kısımlar güzeldi. seviyorum böyle sahneleri, bunları gördükçe başka dizilerde dahil olamadığımız sahneleri hayal ederken buluyorum kendimi arada.
pederin de orada yaşadığını bilmiyordum ilk bölümde konuk geldi sanmıştım sadece. çok sevindim kadroda kalmasına. şu an tek canımı sıkan gr topluluğunun yokluğu. tamam uyuzdular diziyi karmaşıklaştırıyorlardı ama onlar kenardan sigara içmedi mi de kendime gelemiyorum bu dizide. hemen meg’i getirsinler. hatta gr ların hepsi departure ın yok sayıldığı bu kasabada insanlara inat protesto etsinler bekliyorum. onlarsız bir leftovers düşünülemez.
tommy nin hug çı çıkması ben de geçen bölüm neden kardeşine sarılmaktan çekindi diye merak etmiştim.
liv tarafından tecavüze uğramak 10-15 saniyede gelmesine şaşırmamak gerek.
laurie’nin hikayesinin bu kadar sarmasını beklemiyordum. tommy ile iyi bir ikili olmuşlar.
o.ç editörün resmen laurie’nin damarına damarına basması. ulan kitap mı pazarlıcan kadına işkence mi ediyon belli değil. oh olsun. yalnız laurie needs a hug bence.
beyazlılara kavuşmuş olmak güzel. her zamanki gibi saykolar yine. laurie ikisini ezip geçince koptum. kurtarılan kadının saykoya bağlayıp ailesini kamyonun altına sürmesi.
daha gr baş üyeleri gr ın mantığını bilmiyor biz de cevap bekliyormuşuz bu diziden.
ilk bölümde kuledeki adamın mektup gönderdiği avusturalyalı adamın bu bölümde departurelardan geri dönenlerden biri olduğunu iddia eden bir adam olması. kevinin babasına hayali sesin avusturalyaya git demesi. ve gelecek sezon avusturalyaya gideceğimizi şimdiden biliyor olmam…
son olarak so, who wants a hug?
ayrıca resmen ara ara koyduklar saçma sahnelerle izleyiciyle dalga geçiyorlar. hiç zannetmiyorum anlayamadığım anlamları olduğunu çoğunun. adamın paraya ihtiyacı var bana bunla vururken brian diye bağırırsan sana parayı veririm diyor adam vuruyor ve parayı alıyor. tey allahım. hani kendi aralarında gülüyodur bence senaristler. şunu da koyalım salaklar bir şey anlamayıp kafayı yesin nihahaha.
@ozgun14 2 üstteki yorumu görünce dedim “lan 2. sezonu hiç yorum yazmadan hüpletti mi yoksa yine mi sezonları karıştırdı?” Sonraki yorumun geldi de rahatladım.
ahahah iyi dedin düzelteyim
ohaa dizi ilk defa birkaç saçmalığına cevap verdi şok içindeyim şu an.
iki kadının karşılıklı konuştuğu sahne ne kadar güzeldi öyle. iki güçlü performans bir araya gelince tadına varılmıyor.
2×07 jeezz
kevinin ölmeyeceğini maalesef ki salaklığım sayesinde biliyordum o yüzden bu bölüm pek sürpriz olmadı. bllden chloe yi görmek bonusu oldu güzel bölümün.
evde sürekli kuş sesi duymalarını bu bölüm anlamlandırabildim. oteldeki kuşu da. adamların elinden kaçırıp öldüremedikleri kuş dünyada dileklerin gerçekleşmesine sebep oluyor. bizim zenci kadının kuşuydu sanırım o. kutuya her kuş koyduğunda evde sesini duyuyorlar ölene kadar.
neyse son olarak elveda patty seni özleyeceğim. senin için neil’den intikam aldık merak etme.
yoruldum bugün yarına kalsın son iki bölüm.