2022 yılında vizyona giren The Batman filminin spin-off dizisi (yan dizisi) olan The Penguin tanıtımıyla sizlerleyiz bugün.

James Gunn ve Peter Safran, DC Studios eş başkanları olmadan önce devam eden evren içerisinde ayrı bir yapım olarak karşımıza çıkmıştı The Batman. Ana evrende Ben Affleck tarafından canlandırılan Batman‘in aksine, filmin yönetmeni ve yazarı Matt Reeves daha genç ve kanunsuz kimliği daha taze olan bir Batman kurgulamış ve başrol için Robert Pattinson ile anlaşmıştı. Vizyona girmesinin ardından hem film hem de Pattinson‘ın performansı oldukça beğeni toplamıştı.

Gunn ve Safran‘ın eş başkanlığa getirilmesi ile The Batman evreninin akıbetinin ne olacağı merak konusuydu. Gunn yaptığı açıklamada Gods and Monsters hikayesi ile geçmişi temizleyerek yeni bir başlangıç yapacaklarını ancak The Batman ve Todd Phillips’in Joker‘i gibi (İkinci film ile birlikte resmen bile bile lades diyerek Joker evrenini mahvettiler) yapımların evrene dahil olmayıp “Elseworld” adı ile farklı bir zaman çizgisinde olacağını belirtmişti.

NOT: The Batman: Part 2 filminin çekimlerinin 2026 baharında başlaması ve filmin 2027 yılı sonbaharında vizyonda olması planlanıyor.

19 Eylül 2024 tarihinde HBO ekranlarında yayınlanmaya başlayan The Penguin dizisi 8 bölüm sürdü. İkinci sezonun planlandığına dair ortalıkta dedikodular döndü ancak herhangi bir somut adım hala atılmadı ve dizi limitli dizi olarak kaldı. (En azından şimdilik bu gözle bakabiliriz.)

Dizinin senaryosunu Lauren LeFranc kaleme aldı. Matt Reeves, Dylan Clark, Colin Farrell ve Lauren LeFranc yönetici yapımcılığını yaparken 6th & Idaho Productions, Dylan Clark Productions ve Warner Bros. Television dizinin yapımcılığını üstlendi.

Konusu:

The Batman filminin bittiği zamandan 1 hafta sonrası ile başlıyoruz diziye. Riddler, Gotham‘ı cehennem yine çevirmiş ve özellikle Gotham‘ın daha yoksul kısmı yaşanamaz hale gelmiştir. Üstüne üstlük şehri karanlıklardan yöneten iki aileden birisi olan Falcone ailesinin lideri Carmine Falcone, Riddler tarafından öldürülmüştür ve bu durum şehirdeki diğer mafya aileleri ile basit çeteler için yükselmek ve gücü ele geçirmek adına bir şans olmuştur. Tabii bu şansı kullanarak yükselmek ve şehri ele geçirmek isteyen bir kişi daha vardır; Carmine‘ın sağ kolu olan Oswald “Oz” Cobb ya da nam-ı diğer The Penguin. Bu dizi ile birlikte Oz‘un, Gotham‘da yükselmeye çalışmasının karanlık ve acımasız hikayesini bizlere anlatıyor.

Karakterler:

Oswald “Oz” Cobb / The Penguin (Colin Farrell): The Batman filminde Carmine Falcone‘un sağ koluydu. Şehirde tanınmışlığı var ancak çizgi romanlardan bildiğimiz Batman‘in ana villianlarından birisi değil henüz. Tek bir gayesi var. Şehirde yükselerek yeraltı dünyasının yeni hakimi olmak. Bunun için de her yol mubahtır düsturu ile hareket ederek hem Falcone ailesinin yeni liderlerine, hem Maroni ailesine, hem de diğer çetelerle aynı anda iş bağlayarak herkesin ayağını kaydırıp zirveye çıkmaya çalışıyor. Konuşarak manipüle edemeyeceği kişi sayısı çok çok az. Kendi dışında kimseyi düşünmeyen, soğukkanlı ve acımasız birisi. Sofia Falcone (Cristin Milioti): Carmine Falcone‘un kızı. 7 kadını asarak öldürdüğü gerekçesiyle tedavi edilmek (!) üzere Arkham Akıl Hastanesi‘ne (Arkham Asylum) yatırılıyor. (Arkham’a yatırılıp tedavi edilen kimse görülmemiştir.) Orada geçirdiği 10 senenin ardından çıkıp ailesinin yanına geri dönüyor. Sofia‘yı gören, ailesi de dahil olmak üzere herkes ondan çekinip uzak durmaya çalışıyor. Oldukça zeki, gözü kara ve tabir-i caizse tam bir deli. Arkham öncesinde Oz kendisinin şoförlüğünü yaptığı için Oz‘u iyi tanıyor ve günümüzde kendisine ne güveniyor ne de kendisini hafife alıyor. Neler yapabileceğinin gayet farkında. Dizinin 4. bölümü Sofia‘yı tanımak için en ideal bölüm. Victor Aguilar (Rhenzy Feliz): İlk bölümün başında Oz‘un arabasının jantlarını çalmaya çalışırken Oz tarafından yakalanıyor. Oz bu durumdan istifade etmek için kendisini pis işlerinde kullanmaya başlıyor. Daha sonra ise Victor‘ı şoförü ve sağ kolu olarak işe alıyor. Başlarda Oz‘dan korktuğu için bu işleri yapsa da sonralarda artık bu işler alışkanlık yapıyor ve güç, para, şöhret ile Oz‘un kendisine iyi davranması hoşuna gittiği için devam ediyor. Oz için çalışıyor olsa da aslında temiz kalpli ve merhametli birisi. Riddler‘ın Gotham‘da gerçekleştirdiği terörist eylem sonucunda ailesini, evini ve mahallesini kaybediyor. (Victor‘ın hikayesi çizgi romanlardaki Jason Todd ve Batman arasındaki hikayeye paralellik gösteriyor.)
Alberto Falcone (Michael Zegen): Carmine öldürüldükten sonra, Carmine‘ın tek oğlu ve varisi Alberto ailenin başına geçiyor. Alkol ve uyuşturucu bağımlılığıyla mücadele ediyor. Alberto, Sofia‘ya oldukça düşkün bir kardeş. Birbirlerini çok seviyorlar. Hatta Sofia, Arkham‘a yatırıldığında Sofia‘ya destek olup yardım etmeye çalışan tek kişi de kendisi. Alberto ailenin başına geçtikten çok kısa bir süre sonra yanlış bir kişiye çatması sonucu öldürülüyor. Luca Falcone (Scott Cohen): Kendisi Carmine‘ın kardeşi. Önce Carmine, sonrasında da Alberto‘nun öldürülmesi sonrasında aileyi yönetmesi için çağırılıyor. Carmine gibi korkulan veya aşırı saygı duyulan birisi değil. Eşeğini sağlam kazığa bağlamayı seven birisi; düşünmeden, iyice araştırmadan bir işe girmiyor. Ailedeki diğerleri gibi o da Sofia‘ya saygı duymayıp dışlıyor ve hiçbir işe müdahil olmasını istemiyor. Salvatore Maroni (Clancy Brown): Maroni ailesinin lideri. Carmine Falcone muhbirlik yaparak Maroni ailesinin uyuşturucu operasyonunu sekteye uğratıyor ve GCPD tarafından yapılan baskın sonucu Salvatore Maroni, Blackgate Hapishanesi‘ne kapatılıyor. Kendisi içerideyken eşi Nadia aracılığıyla dışarıdaki işlerini yönetmeye devam ediyor. Falcone ailesinin en büyük düşmanı.
Francis Cobb (Deirdre O’Connell): Oz‘un annesi. Geçmişte iki oğlunu kaybediyor. Buna rağmen Oz‘u yetiştirip bu günlere getiriyor. Geçmişten sakladığı bazı sırları var ve bu konular dizini sonlarına doğru bir bir ortaya çıkıyor. Günümüzde Parkinson, Alzheimer ve Lewy cisimciği isimli bir hastalıkla mücadele ediyor. Oz annesinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere devamlı birilerini gönderiyor ya da kendisi gidip ziyaret ediyor. Dr. Julian Rush (Theo Rossi): Kendisi Arkham Akıl Hastanesi‘nde çalışan bir psikiyatrist. Sofia hastaneye yattığında onun hastalığıyla ilgilenen (!) Dr. Ventris‘in yardımcısı olarak vakaya atanıyor. Sofia ile yaptığı seanslar sonucunda aslında Sofia‘nın yalan söylemediği ve masum olabileceğine inanmaya başlıyor. Günümüzde hala Sofia‘nın terapistliğini yapıyor. Sofia‘ya düşkün bir karakter. Johnny Viti (Michael Kelly): Kendisi Falcone ailesinin ikinci ve Carmine‘ın en güvendiği adamı rolünde. Falcone ailesinin liderleri öldüğü zamanlarda yeni lider gelene kadar aileyi Viti yönetiyor. Kendisinin bir yasak ilişkisi var. Oz bunu öğreniyor ve kendi çıkarları adına karşısına çıkan bu nimeti geri çevirmiyor.

Ayrıca dizide özellikle geriye dönüş (flashback) sahnelerinde Carmine Falcone karakteri olarak Mark Strong, Oz‘un aşık olduğu hayat kadını Eve Karlo rolünde Carmen Ejogo, Salvatore Maroni‘nin eşi ve dışarıdaki eli kolu olan Nadia Maroni karakteri ile Shohreh Aghdashloo ve Falcone ailesinin danışmanı ve Carmine‘ın eski koruması Milos Grapa rolüyle James Madio karşımıza çıkıyor.

NOT: The Batman filminde Carmine Falcone karakterini John Turturro canlandırmıştı. Dizinin yapımı sırasında Turturro ile karakteri yeniden canlandırması için anlaşıldı ancak oyuncunun takvimi ile uyuşmadığı için onun yerine Mark Strong ile anlaşıldı.

Tüm kadroya buradan ulaşabilirsiniz.

Ödül ve Adaylıklar:

Primetime Emmy Awards:

The Penguin – En İyi Limitli Dizi, Antoloji Serisi ya da TV Filmi Adayı

Colin Farrell – Limitli Dizi, Antoloji Serisi ya da TV Filmlerinde En İyi Aktör Adayı

Cristin Milioti – Limitli Dizi, Antoloji Serisi ya da TV Filmlerinde En İyi Aktris Adayı

Deirdre O’Connell – Limitli Dizi, Antoloji Serisi ya da TV Filmlerinde En İyi Yardımcı Aktris Adayı

Golden Globes Awards:

The Penguin – En İyi Limitli Dizi, Antoloji Serisi ya da TV Filmi Adayı

Colin Farrell – Limitli Dizi, Antoloji Serisi ya da TV Filmlerinde En İyi Aktör Kazananı

Cristin Milioti – Limitli Dizi, Antoloji Serisi ya da TV Filmlerinde En İyi Aktris Adayı

Writers Guild of America (WGA) Awards:

The Penguin – En İyi Limitli Dizi, Antoloji Serisi ya da TV Filmi Kazananı

Batman Returns – Danny DeVito (1992) / Gotham – Robin Lord Taylor (2014-2019) / The Batman & The Penguin – Colin Farrell (2022 & 2024)

Son Söz:

2022 yapımı The Batman filmini severek izledim ben. Daha toy ve bu toyluktan kaynaklanan daha karanlık Batman hikayesi olsun, Gotham‘ın tasviri olsun, sinematografisi olsun hepsi üst düzeydeydi benim açımdan. Diziyi de ilk çıktığı anda çok merak etmiş olmama rağmen o aralar dizilere çok bulaşamama durumum vardı, bu yüzden izleyemedim ve devamlı erteleyip durdum. En sonunda fırsat bulup izledim ve kendi kendime neden bu kadar beklediğime dair hayıflandım. Dizi, The Batman filminin bittiği yerden aynı kalitede, aynı karanlık tonda, enfes oyunculuklar ve harika yazılmış bir senaryo ile devam etti. Bittiği nokta güzeldi, isteseler ikinci sezon da yapılabilir diziye ama bence buna gerek yok. The Penguin karakterini The Batman: Part 2 filmine saklamaları ve oradan devam etmeleri daha iyi olacaktır.

The Batman ve The Penguin‘in kalitesinden sonra Matt Reeves liderliğindeki ekibin genişleteceği The Batman evrenine ait yapımlara da hayır demem kesinlikle. Joker, Bane, Scarecrow, Harley Quinn, Poison Ivy gibi karakterleri derinlemesine işleyecekleri birer sezonluk diziler güzel olabilir düşüncesindeyim.

Son söz başlığının hemen üzerine koyduğum resimdeki Penguin canlandırmalarının hepsini izledim. Danny DeVito çok sevdiğim bir oyuncu olsa da o filmdeki Penguin tiplemesi hiç sarmamıştı beni. Daha sonrasında Robin Lord Taylor tarafından canlandırılan Gotham dizisindeki Penguin‘i izledik. Oyuncunun performansı gayet güzeldi. Ancak başlarda güzel işlenen karakter daha sonrasında çöp edildi bana göre. Son olarak ise 2022 yılında karşımıza Colin Farrell çıktı. Diğer Penguin tiplemelerinden çok daha farklı yazılmış, henüz pik dönemine ulaşmamış ama potansiyeli olan bir tiplemeydi. Filmde çok detaylı işlenememişti doğal olarak. Ancak diziyle birlikte karakter en ince ayrıntısına kadar işlendi. Geçmişindeki karanlık sırları, şehri ele geçirmek adına yaptığı planlar ve bu planların içindeki diğer planlar, insani ilişkileri, manipülatif tavırlarını teker teker ekranda gördük. Tabii bu detayları daha da güzelleştiren şey Colin Farrell‘ın oldukça ağır plastik makyaj altında olmasına rağmen sergilediği harika oyunculuğuydu. Lauren LeFranc‘ın yazıp Colin Farrell‘ın canlandığı tipleme şuana kadar izlediğimiz en güzel Penguin tasviriydi bana göre.

Dizinin ismi her ne kadar The Penguin olsa da dizi sadece Penguin karakterine odaklanmıyordu. Diğer önemli karakterlere de detaylıca yer verildi. Colin Farrell‘dan nasıl övgüyle bahsediyorsak aslan payının bir kısmını da kesinlikle Cristin Milioti‘ye vermek gerekiyor. Sofia Falcone karakterinin geçmişte yaşadığı travmatik anları, ailesinden gördüğü ihaneti, dışlanmayı, Arkham’da yaşadıklarını, içinde yanıp tutuşan intikam tutkusunu ve tüm bunlar yüzünden yaşadığı deliliği öylesine güzel canlandırdı ki kendisine olan hayranlığım baya bir arttı.

Diziyle ilgili hoşuma gitmeyen tek şey Batman karakterinin görünmemesi, hatta bahsinin bile geçmemesi oldu. Şimdi mantıklı düşündüğümüz zaman, evet, Penguin o kadar göz önünde bir villain değil henüz, Falcone ailesi liderlerini kaybetmiş toparlanma sürecindeler, Maroni ailesi de aynı şekilde bir toparlanma sürecinde. Bu yüzden ortada gözükmeyebilir ama tüm Falcone ailesinin bir gecede ölmesi ya da Penguin‘in yeraltı tesisinin patlatılması sonucu şehrin bir kısmında kaos hakim olması bence önemli konulardı ve ucundan da olsa Batman‘in varlığını göstermeleri gerekiyordu.

Bu tanıtımı 1 sene önce almıştım ve 1 senedir hep beklemedeydi. Sonunda izleyip bir şeyler karalayabildim. The Penguin bu tarz bir diziydi işte.

Fragman: