The Protector: Asla Gücünden Şüphe Etme || Tanıtım
101 yorum necdetcem7 24 Aralık 2018 09:03
Netflix’in küreselleşmesi tam gaz devam ediyor. Bu küreselleşme sayesinde neredeyse her ülkede dizi yapmaya başladı. Bu durumdan Türkiye de faydalandı ve ilk dizisi olan The Protector (Hakan: Muhafız) 14 Aralık’ta bizlerle buluştu. Hatta Netflix, Beren Saat’in başrolünde olacağı ikinci bir orijinal Türk dizisine de onay verdi. İlk sezonu 10 bölümden oluşan The Protector’ın bölüm süreleri 31-46 dakika arası değişiyor. Dizimiz başlamadan ikinci sezon onayını da aldı. Hatta çekimlerinin yapıldığı söylenilen ikinci sezonun ne zaman geleceği belirsiz.
Netflix-Türkiye ortaklığının Türkiye ayağını O3 Medya ve Onur Güvenatam oluşturuyor. Dizinin kamera arkasında ise son yıllarda yıldızı parlayan yönetmen Can Evrenol ile birlikte Umut Aral, Gönenç Uyanık ve ödüllü görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki yer alıyor.
KONU
“Fatih Sultan Mehmet, Konstantiniyye’yi fethettikten kısa bir süre sonra şehrin içinde düşmanları olduğunu fark etti. Kendilerini İstanbul’u ve dünyayı yok etmeye adamış tam 7 ölümsüz…
Nereden ve ne zaman geldiklerini kimse bilmiyordu; ama bütün kötü olayların, seller ve depremlerin ucu onlara dayanıyordu. Bir gece, Fatih bir rüya gördü. Bu ölümsüzlerin nasıl ayırt edilip öldürüleceği ona malum oldu. Fatih, rüyasında 3 nesne görmüştü: İlki, ölümsüze dokununca parlayan erdem yüzüğü; ikincisi, ölümsüzü öldürebilecek benzersiz bir hançer ve üçüncüsü, bu ölümüne savaşta zırh görevi görecek bir gömlek…
Kutsal koruyucu dualarla dokunmuş tılsımlı gömleğin, bugün bile hala daha gizemini koruyan sembolleri vardır. Gömleğin muhafızla arasında özel bir bağ vardır; yani Fatih’in ölümsüzleri öldürmek için yeteneklerinden, gücünden ve saf kalbinden ötürü seçtiği muhafızla…”
Hakan, Kapalı Çarşı’da hayatını sıradan bir şekilde esnaflıkla sürdüren bir gençtir. Hakan’ın sıradan devam eden hayatı, İstanbul’u korumakla yükümlü, gizli ve kadim bir zümreye bağlı olduğunu öğrendiğinde birden altüst olmuştur. Yaşadığı şehir, Ölümsüzler’in tehdidi altındadır. Hakan şehri nasıl koruyacağını hızlıca öğrenmek zorundadır. Bu yolculukta kendisine yardım edecek arkadaşlarıyla harekete geçmekten başka çaresi yoktur.
KARAKTERLER VE OYUNCULAR
Hakan (Çağatay Ulusoy)
Ailesini çocuk yaşta kaybetmiş olan Hakan, Sadık Olanlar’ın bir üyesinin yanında büyütülmüştür. Bu yaşına kadar son muhafız olduğu ve onu bekleyen tehlikeler hakkında bilgilendirilmemiştir. Büyük hayalleri vardır ve bir anda hayallerinin ötesinde bir şekilde hayatı değişir.
Zeynep (Hazar Ergüçlü)
Sadık Olanlar isimli kendilerini Muhafız’ı korumaya adamış olan bir grubun üyesidir. Hakan’a Muhafız olma yolunda rehberlik yapacaktır ve onu gelecek tehlikelere karşı koruyacaktır.
Faysal Erdem (Okan Yalabık)
Türkiye’nin en başarılı sayılan iş adamıdır. Hakan’ın en büyük idolüdür. Bir şekilde Hakan ile yolu kesişir ve onu koruması olarak işe alır. Hakan’ın en büyük hayali onun gibi olmaktır.
Leyla (Ayça Ayşin Turan)
Faysal Erdem’in asistanıdır. Faysal Erdem onu kızı gibi görmektedir. Başlarda Hakan’ı işe almak istemese de Faysal Erdem’in isteği üzerine kabul eder.
Mazhar (Mehmet Kurtuluş)
Faysal Erdem’in güvenlik şefidir ve onun kirli işleriyle ilgilenir.
Ayrıca dizide Zeynep’in babası rolünde Yurdaer Okur, Fatih Dönmez, Cem Yiğit Üzümoğlu, Burçin Terzioğlu, Mehmet Yılmaz Ak, Saygın Soysal ve Şebnem Sönmez de rol alıyor.
SON SÖZ
Dizinin ilk sezonunu bitirdim. İlk defa Türkiye’den çıkma bir Netflix dizisi izleyeceğim için merak doluydum; ancak yüksek bir beklentim yoktu diziden. Burada diziyi övmek isterdim ama yalan söyleyemeyeceğim maalesef, kötü bir dizi olmuş.
Fantastik işleri zaten iyi yapamıyoruz, o kısmına o yüzden hiç takılmadım ama senaryonun çok kötü yazıldığını da düşünüyorum. Üstelik uyarlama bir dizi. Yani bu senaryoyu bana veya sizlerden birine versek çok daha iyi yazılabileceğine eminim. Senaryonun kötü olmasından dolayı oyunculukların da bazı yerlerde göze battığını ve kötü olduğunu görüyoruz. Muhtemelen bütçenin düşük olmasından şikayet edecekler ama onun düşük olmasının senaryo yazımıyla bir alakası olmadığını düşünüyorum. Üstelik bölüm sürelerinin de kısa olmasıyla tadında süren bir dizi yazılabilirdi. Sadece İstanbul’u tanıtmakta iyi bir iş yaptıklarını düşünüyorum.
Bölüm sürelerinin kısa olmasından dolayı hızlı bir şekilde izleyebiliyorsunuz diziyi, denemek isteyenler o yüzden deneyebilir. Beklenti yükseltmeden, kafa dağıtmalık bir dizi olarak akıyor diyebilirsiniz. İkinci sezonunda daha iyi olabilir mi? Umarım, olabileceğini düşünüyorum ama yapabilirler mi emin değilim…
Hatta ikinci çekilecek dizinin de fantastik olduğu hakkında haberler çıktı; yani televizyonda fantastik dizi yapamıyoruz diye gelen böyle fırsatları heves almaya yönelik mi değerlendiriyorlar, emin değilim. Biraz daha özümüzden bir şeyler çıkarsalar çok daha iyi olacağını düşünüyorum.
İzleyecek olanlara iyi seyirler.
TANITIM FRAGMANI
NOT: Daha önce dizi hakkında buraya yorum yapılıyordu.
yorumlar
Beklentim aşırı düşük olduğundan olsa gerek sonuna kadar rahatlıkla seyrettim. Bu tarz (fantastik / doğaüstü) söz konusu olduğunda birçok Amerikan dizisinde de sıkıntılar oluyor. Aldırmadan, ciddiye alınmadan izlendiğinde gayet keyif alınabilir. Her şeye rağmen temposu gittikçe artan, sıkılmaya fırsat bırakmayan bir diziydi.
Sürenin de buna katkısı büyüktü. Haberler çıkmıştı beğenilmedi, bazı sahneler baştan çekiliyor falan. Ben emin olmamakla beraber o 30 dk’lık bölümleri buna yordum. Kötü kısımları makaslayıp durmuşlar, elde bu kadar kalmış galiba. Normal Netflix dizileri gibi 50-60 dk olsaydı epey zorlardı cidden.
(İstanbul manzaraları zaten leziz, Okan Yalabık’a da ayrıca tebrikler. )
Eline sağlık necdetcem.