Tırtıldan Kelebeğe || Hell On Wheels || İnceleme
9 yorum alperen4700 28 Kasım 2012 16:01
Başlığı görenler, “Ne alaka?” diyebilirler. Bu metaforun özü şudur ki: Benim gözümde 1. sezon tırtılsa, 2. sezon kelebektir. Dizinin ilk sezonunu izlerken; “Güzel mekanlar, sağlam karakterler, muazzam bir oyunculuk var; ama bir şeyler eksik işte deseniz de o eksikliğin ne olduğunu bulamıyorsunuz. Yani o tutukluk ve bir şeyler eksik dediğim ilk sezon, koza örüp kelebeğe dönüşmeye çalışan bir tırtıl. 2. sezonda ise dizi kıvama geliyor ve o ağır aksak ilerleme durumundan kurtularak, AMC kalitesine yaraşır bir hal alıyor; tabiri caizse kanatlanıp uçuyor. Yani bir kelebeğe dönüşüyor. Ama, elbette tırtılı kelebeğe tercih eden istisnalar da yok değil…
Beni yazıyı yazmaya iten şey: işte bu dönüşümü -tırtıldan kelebeğe- anlatmaktır. Ayrıca çevremden dolayı biliyorum ki, birçok kişi bu tutukluktan ve ağır ilerlemeden dolayı dizinin ilk sezonunu yarım bıraktı. İşte birçoğu gibi dizinin ilk sezonunu yarıda bırakan ya da 2. sezona devam etmeme kararı alan varsa, muazzam bir 2. sezonu kaçırdığının bilincine varsın diye bu yazıyı hazırlama kararı aldım.
Öncelikle belirtmek gerekir ki dizinin ilk sezonunun gayet başarılı şekilde hazırlanmış bir tanıtım yazısı olduğundan ve orada karakter tanıtımı ve olay örgüsünden yeterli bir düzeyde bahsedildiğinden, bu yazıda yeni eklenen 2 ana 1 de yan karakter haricinde karakter tanıtımı yapılmayacaktır ve ilk sezon olay örgüsüne olabildiğince değinilmeyecektir. Yazı 3 ana kısımdan oluşmaktadır: İlk kısım “1. sezon finalinde nerede kalmıştık?”, ikinci kısım “2. sezona nasıl başladık?” ve 3. kısım da “3 yeni karakter tanıtımı” ile alakalı olacaktır.
Kısım 1: 1. Sezon Finalinde Nerede Kalmıştık?
1) Hell On Wheels Kasabası: Aslında Hell On Wheels (Tekerli Cehennem) adından da anlaşıldığı gibi seyyar bir kasabaydı – eski Türk kültüründeki göçebe yaşam tarzına benzer biçimde -. Yani binalar yerine çadırlar hakimdi bu kasabaya. Sezon finalinde yeni bir ahşap mekan inşa edildi ve hatta finalin bayağı bir sahnesi de bu mekan üzerinden yansıtıldı. Bu bina, kasabaya yapılan en güzel binalardandı. Bu da gelecek sezonda Hell On Wheels’in gelişip tam bir kasabaya dönüşeceğine dair ipucu olabilirdi.
2) Cullen Bohannan-Thomas Durant ve Lily Bell: Bir sezon boyunca, iç savaşta (Kuzey Güney Savaşı) karısını öldüren kişilerden intikam almak için türlü zahmetlere giren Bohannan, bu hedefinde adım adım ilerledi. Sezon finalinde karısının kendisini asmasına vesile olan askeri alt ediyorum derken; İsveçli (The Swede) ve Bay Durant’ın yönlendirmesi ile masum bir subayı öldüren karakterimiz, bu olaydan fazlasıyla etkilenmişti. Çünkü o, bu zamana kadar masum olan hiç kimseyi öldürmemişti.
Aynı zamanda Thomas Durant ile Lily Bell için çekişen Bohannan, Bay Durant’ın bu son cinayeti Cullen’ı kasabadan sürmek için kullanmasıyla, Lily Bell’i ardında bırakıp kasabayı terk etmek zorunda kaldı. Tabiri caizse onu, Durant’ın insafına bıraktı. Bu cinayet vakasına vahşi batının şerifleri el koydu; onlar, Cullen’ı kanun kaçağı ilan ettiler ve kendisini yakalayanlara bir miktar ödül sözü verdiler. Vahşi batının meşhur “Wanted (Aranıyor)” afişlerinde Cullen’ı görmek, bizi öbür sezon için fazlasıyla heyecanlandırmıştı. Çünkü , tüm bu olanlar 2. sezon hikayesinin daha karanlık ve Western havasında geçeçeğine dair delil teşkil etmekteydi…
3) Elam Ferguson-Eva ve Bay Toole: En çetrefilli yollardan geçen, belki de en çok acı çekmiş karakterimiz olan Eva’nın yolu, en sonunda kasabanın genelevine düşmüştü. Karakter, dizimizin melezi Bay Ferguson ile bir ilişki içindeydi.
Elam Ferguson kasabada bulunan siyahi işçilerden biriydi. Elam’ın fazlasıyla gözü kara ve hırslı bir karakter olduğunu söylesek yalan olmaz. İlk sezonda bu hırsı, azmi onu siyahilerin hayal dahi edemeyeceği bir konuma taşımıştı: Kasabanın güvenliğinden sorumlu kişi. Genelevden fiilen yararlanırken, Eva’ya tutulan Bay Ferguson, imkansız aşklar listesine bir çift daha eklemişti.
Sezon finalinde Bay Ferguson ile kasabayı terk edip, artık çektiği tüm sıkıntıları geride bırakmak isteyen Eva, Elam’ın kariyer – para – statü hırsı yüzünden aşık olduğu adamca yarı yolda bırakıldı ve kendisi ile ilgilenen hafif alkolik Bay Toole ile bir yakınlaşma içine girdi. Çünkü Elam, Eva ile kasabadan ayrılıp aile kurmak yerine, kasabada elde ettiği ayrıcalıklı, güçlü konumu tercih etti. Bu olay da yeni bir aşk üçgeninin habercisi olabilirdi.
4) The Swede ve Sean- Mickey McGinnes: Dizideki şüphesiz en ilginç; hatta acayip karakter olan The Swede (İsveçli) ilk sezon boyunca Bay Durant’ın sağ kolu olma vazifesini gördü. Bu görevlerini icra ederken de kasabada ne kadar işletme varsa hepsini haraca bağlamıştı. Bu işten en çok zarar gören kişilerse, kasabada küçük bir sinema salonu işleten Sean-Mickey McGinnes kardeşler olmuştu.
Sezon finalinde, kazandıkları kendilerine zor yeten bu iki kardeşin önderliğinde tüm kasaba halkı İsveçli’nin zulmune isyan etti ve İsveçli’yi tenhada kıstırarak Western klasiği olan katrana bulama ve kuş tüyü klişesini Bay Swede’in üzerinde uyguladı. Bu bir saltanatın sona ermesine ve bir devrin kapanmasına delil teşkil ediyordu. Yeni sezonda, kasabada güç dengelerinin değişeceği belli olmuştu.
5) Ruth, Black Moon ve Rahip Cole : Rahip Cole, bildiğimiz rahiplerden değildi. Her şeyden önce, alkol problemi vardı ve iyi bir aile babası olduğunu da söyleyemiyorduk. Kendisi, sevdiklerinin başına dert olacağını düşündüğü bir subayı, sezon finaline yakın bir zamanda gözünü kırpmadan harcayarak, izleyiciye sezonun en sürprizli sahnelerinden birini yaşatmıştı. Sezon finalinde ise karakterimizin bu cesedi ortadan kaldırma süreci ile bir cinayetin katilin hayatında, karakterinde yaptığı değişikliklere tanık olmuştuk.
Ruth ise Rahip Cole’un babasından hayır göremeyen bahtsız kızı. Karakterimiz çeşitli nedenlerden dolayı, sevmediği babası ile aynı evi ve hayatı paylaşmak zorunda kalmıştı. Sezon finalinde, kızılderili reisinin asi oğlu Black Moon (Kara Ay) ile bir yakınlaşma süreci içine girdi. Black Moon ise, kabilesinden ayrılarak Hristiyanlığı benimseyen ve Rahip Cole tarafından himaye edilen, hatta onun manevi oğlu olarak tanımladığı delikanlıydı.
6. Yazarın Gözünden 1. Sezon Finali Değerlendirmesi:
İlk sezonu bu şekilde tamamlamıştık, ama sezon finali çoğuna eksik ya da diğer bölümlerden farksız gelse de sezon finalinde ekilen tohumlar, meyvesini ikinci sezonda fazlasıyla verecektir. Bu sebeple 2. sezonda olacakları düşününce, aslında ilk sezon finalinin doyurucu olduğu gönül rahatlığı ile söylenebilir.
Kısım 2: 2. Sezona Nasıl Başladık?
Öncelikle bu kısım, 2. sezonu az da olsa tanıtmaya yönelik olup, 2. sezonun ilk bölümünden ufak da olsa ispiyonlar içerecektir. Başlıkların içeriği iki bölümden oluşmaktadır: İlk bölüm sezon açılışında karakterleri ne halde bulacağınızı özetlerken, “Sezonun gidişatı hakkında” bölümü, sezon boyunca karakterlerin gelişim sürecini özetlemektedir. Bu kısımda da olabildiğince az olsa da ispiyonlara yer verilmiştir. İlk bölümün amacı, sizi yeni sezona alıştırabilmekken; ikinci bölümün amacı, merakınızı perçinlemektir.
NOT: Bu bölümde, karakterlerin dizi haricindeki hallerine de olabildiğince yer verildi ki ne kadar başarılı bir karakter yaratım süreci olduğu fark edilsin…
1. Hell On Wheels Kasabası: İlk sezon finalindeki o yeni binanın kasaba halkı için ne çok şey ifade ettiğini sezon açılışında anlıyoruz. Çünkü o eski seyyar kasabanın nasıl tam bir kasabaya dönüştüğünü yeni sezonda görüyoruz. Artık çadırlar yerini, çoğunlukla ahşap binalara bırakacak, kasabanın nüfusunda ve tabii ki kalabalıkla birlikte sorunlarında da bir artış olacak. Kısaca bu sezonla birlikte kasaba halkının göçebelikten yerleşik yaşama geçişine ve bunun ne gibi sorunları beraberinde getireceğine, onlarla birlikte biz de tanık olacağız…
2. Cullen Bohannan-Thomas Durant ve Lily Bell: Sezon açılışında, Cullen’ı bir haydut olarak görmek hepimizi fazlasıyla memnun edecektir sanırım. Hem de Durant’ın trenlerinde getirilen paraları yağmalamak üzere bir grup haydut ile bir araya geldiğini söylesek, hepiniz mest olursunuz. Yalnız, Cullen’ın geçmişten dostu olan Dr. Whitehead ve Cullen’ın, katıldığı grup ile taban tabana zıt düşüncelere, karakterlere sahip olması; bu yoldaşlığın çok da uzun sürmeyeceğine dair ipucu teşkil ediyor. Cullen ve Dr. Whitehead’in asıl amacı, yeterince para biriktirip Meksika’ya gitmekken, diğerlerinin planının öyle olmadığını Cullen ile birlikte biz de acı bir şekilde öğreniyoruz.
Sezon açılışında, Cullen tarafından Thomas’ın ellerine bırakılan Lily’yi ise, ilk sezon boyunca direndiği Thomas’ın birlikte olma çabalarına daha fazla dayanamayıp, bu isteğe boyun eğmiş buluyoruz. Ama bu teslimiyet, aslında demir yolunda daha fazla söz sahibi olmak için verilen bir tavizden başka bir şey değil. Thomas ise, Lily ile mutlu. Fakat ilk sezon boyunca demir yolunun gidişatı hakkında üstlerine söylediği yalanlar ve bir grup suçlunun parasını yağmalaması canını sıkıyor.
Sezonun gidişatı hakkında, Cullen’ın önem verdiği birtakım şeylerden dolayı, ilk sezon boyunca yanıp tutuştuğu intikam ateşinin söneceğini; Lily’nin hem demir yolu hem de Cullen için çok daha fazla önem arz edeceğini, Thomas içinse işlerin fazlaca karışacağına ve zamanla onun gibi kurnaz bir adamın dahi işin içinden çıkamayacağı bir hal alacağını söyleyebiliriz.
3. Elam Ferguson-Eva ve Bay Toole: Elam’ı, kasabanın güvenliğinden sorumlu kişi olarak bırakmıştık. Elbette trene saldırılar yapıldığında bu durum kasabanın güvenliğini de tehdit ettiğinden, Bay Durant bu işle ilgilenmesi için Elam’ı görevlendirecek. Bu da Bay Ferguson ile Bohannan’nın tekrar karşı karşıya gelmesine vesile olacak. Bakalım rövanşı kim alacak?
Eva ve Bay Toole ise artık, bir aile kurmuştur. Toole, Bohannan’ın eski işine, ustabaşılığa getirilmiş; Eva ise, yeni bir ailenin ev hanımlığının sorumluluklarını üstlenmiştir. Ama şüphesiz, Bay Ferguson, bu aileyi varlığı ile dahi tehdit edecektir.
Sezonun gidişatı hakkında, Sezon finalinde temelleri atılan bu aşk üçgeni, sezon boyunca seyircinin en merak ettiği şeylerden biri haline gelecek ve seyircinin hafızalarına kazınacak sahneler doğuracak. Eva, aşk ve sevgi arasında kalacak; Bay Toole, ilişkisi için fedakarlıklar yapmak zorunda kalacak; Elam ise, bu ilişki üçgeninin en kararsız, ne istediğini bilmeyen karakteri rolünü üstlenecek.
4. The Swede ve Sean-Mickey McGinnes: The Swede’i sonunda hak ettiği yerde bulacağız. Kendisi, tabiri caizse zirveden yere çakılacak. İlk sezon finalinde gururu ayaklar altına alınan karakterimiz, kasabanın kendisine karşı duyduğu saygıyı ve Durant’ın ona olan güvenini kaybedecek. Böylece, onu kasabanın cenaze işlerinden sorumlu kişisi olarak bulacağız. Kendisi, ilk sezon boyunca bizi en çok ürküten karakter olduğu için de “kendisine en uygun mesleği bulmuş” diyoruz gönül rahatlığı ile. Ayrıca, kendisinin intikam ateşi ile yanıp tutuştuğunu da ilk sezon finalinde olanlardan sonra zaten tahmin edersiniz…
Mickey ve Sean McGinnes ise güçlerini, hem Durant’a hem de kasaba halkına ispat ettikleri için, neredeyse ilk sezondaki Swede’in vazifesini üstlenmişler. Yeni kurulan bir kasabada şüphesiz en çok gereken şeylerden biri, yerleşme işini düzene sokmak için tapu işleri ile ilgilenen bir görevlidir. İşte bu vazifeyi de üstlenen kardeşler, hile ve zorbalıkla zenginleşmişler.
Sezonun gidişatı hakkında, The Swede karakteri, kötü adam tiplemesine adını altın harflerle kazıyacak. Sezon boyunca deli mi, manyak mı, yoksa çok mu akıllı diye sizi hayretler içinde bırakacak. Şüphesiz, sezonun en can alıcı sahnelerine de imzasını atacak. Sean ve Mickey ise güçlerine güç katarken, para, aşk ve The Swede’in oyunları yüzünden iki kardeşin arasında anlaşmazlıklar doğacak. Ayrıca gerektiğinde ellerini kana bulamaktan hiç çekinmeyecekler.
5. Ruth, Black Moon ve Rahip Cole : Rahip Cole’u ilk sezon finalinde, zor bir durumda bırakmıştık ve bu durumla nasıl başa çıkacağını merak etmekteydik. Kendisini bu durumlarla baş edememiş, eski dostu alkole sığınmış ve kasabanın gözden düşmüşler listesine girmiş bir halde bulacağız.
Ruth ile Black Moon ise kasabanın en temiz kalan iki insanıydı. İkisinin ilişkisini ilerlemiş, bu durumun hem kasaba halkını hem de Rahip Cole’yi rahatsız etmiş olduğunu göreceğiz. Ayrıca Ruth’u, babası görevlerini icra etmediği için Rahiplik görevlerini icraya başlamış, kasabada daha etkin bir konuma gelmiş halde bulacağız.
Sezonun gidişatı hakkında, Rahip Cole, The Swede ile el ele verip, kasabayı zor durumlara sürükleyecek, Ruth ile Black Moon’un ilişkisi ise gün geçtikçe saldırılardan dolayı yıpranacak. Bu durum, ikiliyi belki de ayrılığın eşiğine getirecek. Ruth’un kendisine ilgi gösteren başka bir adamla Black Moon arasında kalması da bu hale tuz, biber ekecek.
6. Yazarın Gözünden 2. Sezon Değerlendirmesi:
Ölümler, ayrılıklar, yeni karakterler, yeni beraberlikler, dostluklar, entrikalar, güç oyunları, kölelik, ilkel toplumlarda kadının yeri, kadın hakları, savaş, kızıldereliler, toplumsal sorunlar, siyahiler, aşk, aşk üçgeni, kadınların savaşı, güçlü karakterler, ödüllük oyunculuklar, göz dolduran mekanlar, harika çekimler, acayip şekilde gerçekçi bir hikaye ile işleniş, başarılı yönetmenler, seyirciyi doyuracak bir final, arada kalınmışlıklar ile seyirciyi tam anlamıyla doyurabilecek bir sezon sizleri bekliyor. Her bölümü film tadında bir seyirlik daha…
Kısım 3: 3 Yeni Karakter Tanıtımı
Hannah Durant: İlk sezon boyunca adını duyduğumuz; ama kendisi ile bir türlü tanışamadığımız Thomas Durant’ın muhterem eşi. Bu sezonun son bölümlerinde karşımıza çıkan karakterimizi; soylu, zengin, otoriter ve kibar bir kadın olarak tanımlayabiliriz.
Thomas’ın başına gelen talihsiz bir olay sonucu, bizzat Lily tarafından haberdar edilen Hannah, kasabaya girdiği ilk andan itibaren güç dengelerini değiştirecek. Kocasıyla ilişkisi olduğundan şüphelendiği Lily’nin başına türlü türlü çoraplar örecek; hatta bu iki kadının savaşı, Hannah’ın entrikaları, sezonun önemli olaylarını doğuracak. Hannah, Bohannan, İsveçli ve tabii ki Durant ile de karşı karşıya gelecek.
Karaktere, Virginia Madsen hayat veriyor. Onu, Monk ve The Event dizilerinden, 23 Numara filminden hatırlarsınız.
Doc Whitehead: Cullen Bohannan’nın geçmişten gelen dostu, bu sezonki yol arkadaşı. İlk bölümden itibaren karşımıza çıkacak karakterimizi; iyiniyetli, bir o kadar babacan, sadık bir dost, arkadaş olarak tanımlayabiliriz.
Cullen’ın kasabadan uzaklaşıp, karıştığı haydut çetesinin bir üyesi olan ve grubun doktoru olan karakterimiz, kasabanın doktor ihtiyacı duyması ile kasabada da vazifesini icra edecektir. Bu sezon Elam’dan sonra Cullen’nın yanında durup ona destek olan karakterimizin Cullen ile yollarının ayrılması ise bu senenin en can alıcı olaylarından, sahnelerinden birini doğuracaktır.
Karaktere, Grainger Hines hayat veriyor. Onu en iyi, konuk oyunculukları ile True Blood, Vegas, Nip Tuck, Ghost Whisperer, CSI Miami dizilerinden hatırlarsınız.
Butcher: Bu sezonun ilk bölümlerinde karşımıza çıkacak karakterimizi aslında, konuk oyuncu olarak adlandırabiliriz. Ama bir bölümün neredeyse tamamının ona ayrılması ile önemli bir karakter olduğunu düşündüğümden ve sevdiğim bölümlerden birinde yer aldığından, benden torpilli olarak yazıya girmeyi hak etti.
Kasabada kasap olan karakterimizi; dürüst, çalışkan bir esnaf, güvenilir, sadık bir dost olarak tanımlayabiliriz. Bir dostunun öldürülmesini Sean ve Mickey Kardeşler’den bilen kasabımız, onlardan arkadaşının intikamını almak için çeşitli planlar yapacak, bu plan onu The Swede’den Bohannan’a, Elam’a kadar birçok karakterle muhatap edecektir. Sonunda, kardeşlerle karşı karşıya gelecek adamımızın, bu işten karlı mı, yoksa zararlı mı çıkacağını izleyip göreceğiz.
Karaktere, Timothy V. Murphy hayat veriyor. Onu en iyi Sons Of Anarcy ve Criminal Minds dizilerinden hatırlarsınız.
BAĞLANTILAR:
1) Dizinin resmi internet sayfası için,
2) Türkçe vikipedia sayfası için,
3) İngilizce wikipedia sayfası için,
4) Ekşi sözlük sayfası için,
5) IMDB sayfası için bağlantılarına tıklamanız yeterli.
Bağlantılara daha kolay ulaşmanız amacıyla, bağlantılar yazının içine bilinçli olarak yedirilmemiştir.
yorumlar
Ellerine sağlık @alperen4700. Resimlerin yerleşimi de, yazı da çok hoşuma gitti, bravo !
İlk sezonda diziyi bırakanlardan biri benim, üstelik hiç de öyle bir huyum olmamasına rağmen, sıkıldığım zaman en fazla biriktirme yoluna giderdim normalde. Gerçekten çok kaliteli bir dizi, mekanlar, oyunculuklar yerinde ama, ilk sezonun 5. bölümüne kadar inanılmaz fazla sıkıldım, hatta bir bölümde uyumuştum
Yazıya göre çok şey kaçırıyorum, orası belli ama, yok en ufak bir istek yok içimde devam etmeye dair
Öncelikle dkamoy, yazıya hiç dokunmamışsın. Ben bayağı eksiltmeler – çıkartmalar olur diye düşünmüştüm. O sebeple erken beklemiyordum. Görünce şaşırdım vallahi. Böyle bir yazıda ispiyon oranı ayarlaması zor oluyor. Çok kaçmadığını umuyorum; sen de dokunmadığına göre o kısım iyi oldu sanırım. Bu kadar uzun olduğu için de başta senden sonra da okuyacaklardan, özür diliyorum. Tavsiyem sadece ilginizi çeken ya da unuttuğunuz yerleri falan okumanız. Yazı çok uzun olduğu için de bu başlık ayarlamasını yapma gereği duydum zaten…
Yazı normalde çok gecikecekti; ama grip oldum ve 5 gün eve kapandım. O sebeple o arada yata yata yazarak, yazıyı tamamlayabildim. Hastalığım buna yaradı yani.
Bir de inceleme yazısı yazmak daha kolay olur sanıyordum, “Aaa bölüm hakkında olanları karala işte, araştırma falan yapmaya gerek yok.” , diyordum. hiç öyle değilmiş, eşeklik etmişim. Hele de üzerinden bayağı zaman geçince bölüm hakkında unuttuğun şeyler olabiliyor. Ben 1. sezon finalini ve 2. sezon 1. bölümü tekrar seyrettim. Ama yine de hatalar, eksiklikler olabilir; varsa bildirmeniz yeterli.
Son olarak “2. sezonu nasıl bitirdik?” bölümü de yazma niyetim vardı; ama yazının hacmi zaten göz korkuttuğundan, bir de bu kısmın işlevsiz kalabileceğini düşündüğümden kalkışmadım.
Özetle iyi okumalar, faydalı olabileceğini de umuyorum…
@alperen4700: Şöyle diyeyim; yazının her bi yeri ispiyon. Eğer diziyi izlememiş olsaydım ya da 2. sezona bakmamış olsaydım ve bu yazıyı okusaydım, izlediğimde epey tadım kaçardı. Ama işte bu, benim gibi gelecek bölüm videosu izlemeyen, konuk oyuncu haberlerinden hoşlanmayan, zaman zaman “oo bi sonraki bölümde hede konusu çözülüyor” gibi ifadelerden kaçan bir bünyenin görüşü. Zaten bu tip bir bünyedeki insan da bu yazıyı (hele de bu uzunlukta olan bir yazıyı) okumaz geçer diye düşünerek bıraktım, dağınık kaldı.
İyi uğraşmışsın, eline sağlık. Umarım istediğin kitleye ulaşır ve gerisini izletebilirsin.
Ben daha önce tanıtımın altındaki yorumlarda dile getirdiğim gibi, ilk sezonu daha fazla seven kitledenim. Öyle ki 2. sezondan sonra, 3’e hiç başlamasam mı diye düşünmeye başladım.
hiç okuyamadım sadece aşağı doğru hızlıca indim. ilgimi çekmeyen bi dizi ama inceleme yazının yenilikçi ve şık göründüğünü söyleyebilirim. eline sağlık.
@alperen4700 : Ellerine sağlık güzel bir yazı olmuş.
1.sezon benim için dizinin en iyi sezonuydu. Yazıyı okurken acaba bende mi bir tuhaflık varda, 1.sezonda herkes sıkılmışda 2.sezonda mı dizinin temposu yükseldi diye kendimden şüpheye düştüm. Neyseki dkamoy’un görüşüde benimle aynıymış, yalnız değilmişim
@dkamoy: Güldürdün beni, Kısaca her yanı ispiyon, demişsin. Öyle denir mi? Vallahi yazımı okumayacaklar. Arkadaşlar, ispiyon içeren kısımlardan önce, “Bu kısım şu ve şunun hakkında ispiyon içerir!” uyarısı var, siz korkmayın. Aynı şeyi ben de diliyorum; umarım birileri yazıyı okur beğenir ve diziye başlar, memnun kalır.
@ozgun14: Bir gıdım okuya da beğeneydin, iyiydi. Yine de sağol. Görüntüyü sevmişsin, ona da uğraşmadım değil sonuçta…
@real tortoise: Bravo! için sağol…
@unfortr: “İstisnalar var tabi ki…” sözü sizin için. “İkinci sezonu daha iyi.” sözünü hem çevremden duyarak, hem de forumlardan falan okuyarak belirttim. Ben de ilk sezonu zorla tamamlayıp devam etmeme kararı almıştım. Ama yaz sezonuna çekilince 2. sezonu seyretmeye karar verdim Ve AMC’ye teşekkür ettim, yaza çektiği için. İkinci sezon; final olarak ve hikaye, senaryo olarak çok daha başarılı diyebilirim; kendi adıma. Oyunculuklar ve çekimler her daim mükemmel ona sözüm yok…
o kadar ilgimi çekmiyor ki dizi, inan daha önce muhabbeti dönmüştü nasıl yapmış merakıyla açtım. hani okumak da isterim ama tanıtım yazısı olmadığı ve haliyle de çok uzun olduğu için es geçtim. olur da bir gün başlarsam izledikten sonra okuyacağım ilk yazılardan biri olacak dizi ile ilgili.
Yazıyı okuduktan sonra, Deadwood aklıma geldi. Şöyle bir bakındım da, sitede Deadwood’un tanıtımı yokmuş yahu, ne büyük bir eksiklik. Müsadenizle ben bir şeyler karalamaya başlayayım…
@unfortr: Bence süper olur. Hep duyduğum dizilerden kendisi. Senin sayende bir diziye daha, Fransız kalmamış olacağım yine… Deadwood nesilden nesile aktarılması gereken bir dizi imiş. __Bir arkadaştan alıntı…