Top of the Lake – Tanıtım
3 yorum pirate 20 Ocak 2024 08:19
Top of the Lake, İngiltere, Avustralya, Yeni Zelanda ve ABD ortak yapımı bir drama dizisi. 2 sezondan oluşmakta. 2013 yılında yayınlanan ilk sezonu 7 bölüm uzunluğunda. 2017 yılında yayınlanan Top of the Lake: China Girl isimli 2. sezonu ise 6 bölüm uzunluğunda. Bölüm süreleri ise 48-53 dakika aralığında değişmekte.
İlk olarak 2013 yılının Ocak ayında Sundance Film Festivali’nde gösterilmiş dizi ve festival tarihinde gösterime giren ilk televizyon dizisi olarak kayıtlara geçmiş. Şubat ayında ise Berlin Film Festivali’nde görücüye çıkmış. İlk sezonu yayınlayan ilk kanal Sundance TV olmuş. ABD’de Sundance TV, İngiltere’de BBC Two, Avustralya’da ve Yeni Zelanda’da ise BBC UKTV’de izleyici karşısına çıkmış. Sonraki dönemlerde Hulu, Netflix, CBC, Arte ve Amazon gibi kanal ve platformlar da satın alarak yayınlamışlar diziyi.
Çeşitli ülkelerde çeşitli ödül törenlerinde 75 adaylık elde etmiş ve 21 adet ödül kazanmış dizi.
Elisabeth Moss, dizinin tüm bölümlerinde yer alan tek oyuncu konumunda.
Robin Griffin rolü ilk olarak Anna Paquin‘e teklif edilmiş. Paquin, hamileliği dolayısıyla bu teklifi reddedince rol Elisabeth Moss’a yar olmuş.
Dizinin yaratıcıları Jane Campion ve Gerard Lee. İlk sezonu Champion ve Garth Davis, ikinci sezonu Champion ve Ariel Kleiman yönetmiş. Champion’a yapımcı koltuğunda Philippa Campbell, Iain Canning, Emile Sherman, Lucy Richer, Jamie Laurenson, Libby Sharpe ve Christian Vesper gibi isimler eşlik etmişler.
Yeni Zelanda’da, sıradağların eteklerinde bulunan bir gölün kenarında ve ormanın bitişiğinde konumlanmış olan küçük bir kasabada geçiyor ilk sezonun hikayesi. Kasabada yaşayan Uzak Doğu asıllı, Tui isimli, 12 yaşındaki bir kız çocuğu göle girip intihar etmek üzereyken kurtarılıyor. Sonrasındaki kontrol sırasında 5 aylık hamile olduğu ortaya çıkıyor.
Bu ilginç davayla ilgilenmek üzere aslında Sidney, Avustralya’da görev yapan ama o sıralarda Yeni Zelanda’da bulunan, kanserle mücadele eden annesi Jude‘un (Robyn Nevin) yanında olmak üzere senelik iznini kullanan Robin Griffin (Elisabeth Moss) isimli bir dedektif görevlendiriliyor. Bu kasabaya ve bu göle pek yabancı değilmiş Robin. Rahmetli babasının hikayesi de bu göle bağlanmaktaymış. Ormanda bir yerde bir kulübeleri de varmış hatta.
12 yaşındaki küçük kızımız Tui (Jacqueline Joe) başına gelen şeyin zar zor farkında. Ona bu kötülüğü yapan kişinin kim olduğunu da söylemiyor Robin’e. İntihar denemesinden 1-2 gün sonra da ortalıktan kayboluyor Tui ve vaka daha da gizemli bir hal alıyor.
Kasaba, birbirinden garip, birbirinden berbat insanlarla dolu. Tui’nin ailesi de bu konuda başı çekmekte. Tui’nin babası Matt (Peter Mullan) isimli, kasabada herkesin çekindiği, psikopat bir adam. Mark (Jay Ryan), Luke (Kip Chapman) ve Johnno (Thomas M. Wright) olmak üzere 3 yetişkin oğlu var. Mark ve Luke, babalarının sağ ve sol kolu konumundalar ve onunla birlikte yaşıyorlar. Johnno ise ormanda çadırda kalıyor. Johnno, ailenin normale en yakın erkek üyesi. Tam bir kadın mıknatısı ayrıca kendisi. Tui’nin annesi Kimmie (Michelle Ang) de ilişkide olduğu pek çok kadından biri. Yaydığı testosteron ile bizim Robin’in de bayağı bir ilgisini çekmekte hatta. Matt’in evinde Narelle (Erica Englert) adında, küçük bebekli bir kadın daha var bu arada. Bebek, ailenin hangi erkeğinden meçhul. Garip ilişkiler yumağı bir aile var kısacası karşımızda ve Tui’nin kaybolması konusunda olağan şüphelilerden olduklarını söylemek mümkün.
GJ (Holly Hunter) olarak çağrılan bir kadın var ayrıca kasabada. Burada bir arazi satın almış çok kısa bir süre önce. Gelirken yanında çeşitli sorunlar, mağduriyetler yaşamış 8-9 kadın müridini da getirmiş yurt dışından. Konteynırlarda yaşıyorlar. Zararsız görünen tipler hepsi de. Bu kadınlardan en çok öne çıkanları ise Anita (Robyn Malcolm) ve Bunny (Geneviève Lemon). Tui’nin kaybolmadan önceki gün bu grubun yanına uğradığını da ekleyelim.
Son olarak Al Parker‘dan (David Wenham) da bahsetmeden geçmeyelim. Yeni Zelanda’da, kasabaya yakın şehirdeki polis teşkilatında görev yapıyor. Robin’in bu davadaki amiri ya da ortağı. Robin’in Johnno’ya dibi düşüyor; Al’in de Robin’e. Robin’in onu Sydney’de bekleyen bir uzatmalı nişanlısı olduğunu da ekleyelim.
İlk sezonda durumlar yukarıdaki şekilde. Hollywood’un yıldız isimlerinden Nicole Kidman, Game of Thrones dizisinden hatırlanabilecek Gwendoline Christie ve Alice Englert takviyeli 2. sezonun hikayesi ise Sydney’de geçmekteymiş. İlk sezondan bazı oyuncular da konuk oyuncu olarak gözükmüşler 2. sezonda.
Ewen Leslie, Linda Ngo, Liv Hewson, Helen Thomson, Lucy Lawless ve Fayssal Bazzi, dizide karşımıza çıkan diğer tanıdık simalar arasındalar.
Dizinin ilk 2 bölümünü izledim ve yeterli buldum. Yavaş bir dizi olduğu söylenebilir ama sıkmıyor izlerken. Elisabeth Moss, iyi taşıyor diziyi. Etrafta bolca tanıdık sima oluşu da bir artı elbette.
yorumlar
S01E03
*Robin: Senin de hikayen buymuş demek? Bu dava için doğru kişiymişsin bence de ama bu kasabada bulunmak için kesinlikle yanlış kişiymişsin aynı zamanda.
*Matt: Sadece sayko değilmişsin. Kafadan kontakmışsın da aynı zamanda.
*Al: Ben inanıyorum senin o konudaki iyi niyetine kardeş. Sen onun kusuruna bakma.
*Johnno: Şu videolardaki gizemli kişi bu mu diye düşünmedim değil. Ters köşe yapacağız diye ailenin en normal görünen üyesine bırakabilir sanki senarist ihaleyi.
S02E01
O ilk sezondaki tonla uzaktan yakından alakası olmayan bir bölümdü. Bu yeni hikayenin çok fazla ilgimi çekemediğini de belirtmem gerek. Alice Englert’in karakteri Mary’yi de aşırı itici bulduğumu söyleyeyim ayrıca.
S02E03
2. bölüm yüzde doksan Robin ağırlıklı ilerleyince izlenebilmişti bir şekilde ama bu bölümde yeniden o ilk bölümdeki bayıklığına döndü. Kötü kast, kötü hikaye. Bu sezonun özeti bu. Bölümün ortalarına doğru bıraktım gitti.