What We Do in the Shadows, Jemaine Clement ve Taika Waititi’nin yönetmenliğini yaptıkları 2014 yapımı aynı isimli filmden (ülkemizde Aylak Vampirler adıyla yayınlanmış) uyarlanan ve FX kanalında yayınlanan bir dizidir. Komedi ve korku türündeki dizi “mockumentary” denilen sözde belgesel tarzında çekilmiştir. Hâlihazırda iki sezonu bitirmiş ve üçüncü sezon onayı almış olan dizinin sezonları 10 bölüm ve bölümleri yaklaşık 20-25 dakika uzunluktadır. Dizi ayrıca filmle aynı evrende geçmektedir.

Dizide New York’un Staten Island bölgesindeki eski bir malikânede yaşayan dört vampir ve bir uşağın gündelik hayatları anlatılıyor. Her ne kadar fantastik ve doğaüstü olayları barındırsa da dizinin asıl özelliği, çok uzun bir süredir hayatta olan bu vampirlerin modern dünyaya ayak uydurma çabası üzerinedir ve dizinin komik tarafı da burada geliyor.

KARAKTERLER

Nandor

Kendisini Acımasız Nandor olarak tanımlayan bu vampir, İran kökenlidir. Hatta eski zamanlarda Osmanlı İmparatorluğu’nun ordusunda savaşmışlığı bile vardır. O zamanlarda birçok kişiyi öldürüp birçok köyü yağmalamasıyla övünür, hatta Fırat Nehri’nin öldürdüğü insanların kanları nedeniyle iki defa kırmızıya dönüştüğünü söyler. Yine o dönemde aynı anda 37 kadınla evlenmiş ve bu evlilikler sırasında vampir özelliği kazanmıştır. Evdeki tek uşağın efendisi Nandor’dur, aralarında komik bir ilişki vardır.

Laszlo Cravensworth

Zamanında yaşadığı köydeki en yakışıklı erkek olduğunu iddia etmektedir. Bir gece evinin penceresinden içeri Nadja girip kendisini baştan çıkarmış ve ardından onu vampir yapmıştır. O geceden beri Nadja ile birliktedir. Ancak vampirler arasındaki en değişik karakterlerden biridir. Zamanında uzun yıllar boyunca porno filmlerde oynamış ve müzisyenlik de yapmıştır. Günümüzdeki popüler olan bazı şarkıların melodilerinin eskiden kendisinin bestelemiş olduğu şarkılardan alındığını iddia eder. Her vampir gibi o da yarasaya dönüşebilmektedir ancak diğer vampirlerden farklı olarak yarasaya dönüşürken “Yarasa!” diye bağırır.

Nadja

Avrupa’dan kaçıp Amerika’ya gelen Nadja, Laszlo ile evlidir. Kendisi çok güzel ve küçük bir köyde yaşarken bir gün köyü istilaya uğramış ve halkın çoğu katledilmiştir. Fakir olan ailesiyle zor şartlarda yaşamıştır. Şarkıcılık yaptığı dönemlerde yılanlara şarkı söylerken bu yılanlardan biri vampire dönüşüp kendisini vampir yapmıştır. O da daha sonra Laszlo’yu vampir yapıp onunla evlenmiştir. İkisi evlendikten sonra birlikte Amerika’ya göç etmiştir.

Guillermo de la Cruz

Vampir malikânesinde yaşayan normal bir insandır. Nandor’un uşağı olsa da bir nevi evdeki herkese hizmet eder. 10 yıldır Nandor’a hizmet ettiği için efendisinin kendisini de vampire dönüştürmesini dört gözle beklemektedir. Vampirlere olan ilgisi, küçükken Interview with the Vampire (Vampirle Görüşme) adlı filmde Antonio Banderas’ın canlandırdığı Armand karakterinden gelmektedir. Kendisi de Meksikalı olduğu için filmde İspanyol kökenli bir vampir görmek onu etkilemiş ve bir gün vampir olma umuduyla Nandor için çalışmaya başlamıştır.

Colin Robinson

Kendisi enerji vampiridir. Evet, şaka gibi görünse de gerçekten böyle bir vampir türü var dizide. Enerji vampirleri, normal vampirlerden farklı olarak etraflarındaki insanların kanları yerine enerjilerini emerler ve onları duygusal olarak sömürürler. Colin Robinson da tam olarak böyle bir karakterdir. Sürekli saçma sapan konulardan konuşarak insanların canını sıkar, onları bunaltır. Devamlı çevresindekileri rahatsız edecek şeyler yapar. Beslenebilmek için kalabalık bir ofiste çalışmaktadır. Ayrıca enerji sömürebilmek için ev arkadaşlarına ve internette diğer insanlara da bulaşır.

SON SÖZ

Filmini izlediğimde gerçekten çok beğenmiştim ve dizisinin çıkacak olduğunu duyunca da çok heyecanlanmıştım. Ancak bir türlü izleme fırsatı bulamamıştım. İkinci sezon bitince arka arkaya bütün bölümleri izledim ve gerçekten çok başarılı olduğunu söyleyebilirim. Dizinin komedi açısından filmden neredeyse hiçbir eksiği yok. Karakterler çok orijinal ve hemen alışıyorsunuz izlerken. Kahkaha attığım çok sahne oldu. Devam eden komedi dizileri arasında en iyilerinden biri olduğunu söyleyebilirim.

Dizide ayrıca bölümlük konulara değinilse de devam eden bir olay örgüsü de var. Aynı zamanda filmle aynı evrende geçiyor ve bazen dizide filmle ilgili küçük sürprizlerle karşılaşabiliyoruz. Filmi izleyip beğenenlerin mutlaka izlemesi, türü sevenlerin de en azından ilk bölüme bakmasını gönül rahatlığıyla tavsiye ederim. İyi seyirler.

Fragman