Xena: Warrior Princess — Tanıtım
41 yorum aytackara 28 Mart 2012 22:25
Birçok kişinin küçüklüğünde, gençliğinde ya da ömrünün belli bir yerinde yer etmiş olan Xena: Warrior Princess (Zeyna : Savaşçı Prenses), bittiği günden beri ekranın kült dizilerinden biri olarak dizi tarihindeki yerini koruyan bir yapım. 1995-2001 yılları arasında yayınlanan dizi, yayınlandığı süre içinde dünya çapında büyük ilgi gören bir dizi olmanın yanında, oyuncularının da geniş kitlelerce tanınmasını sağladı. Peki, kimdi Xena ya da nasıl bir diziydi Xena: Warrior Princess? İşte, bu sorunun cevabı yazının devamında.
Ülkemizde bilinen adıyla Zeyna, aslında Hercules: The Legendary Journeys (Herkül) adlı diziden yaratılmış bir uzantı dizi, yani spin-off. 3 bölüm için diziye dahil edilen ve 3. bölümün sonunda öldürülmesi planlanan Xena karakteri, çok sevilip iyi tepkiler alınca, yapımcılar karakteri öldürmekten vazgeçtiler; bir de karakterden yeni bir dizi çıkarttılar. Dizi, toplamda 6 sezon (134 bölüm) sürdü ve ülkemizde de Kanal D tarafından yayınlandı.
Dizinin konusuna gelecek olursak:
Savaşçı Prenses lakaplı Xena, yıllar boyu hatırlamak istemediği türden günahlar işler. Köyleri basmak, yakıp yıkmak, insanlara zorbalık, hatta masumların ölümüne neden olmak… Kendince günahlarından arınmak ve insanlık için “doğru” bir şeyler yapmak isteyen Xena, geçmişini arkada bırakarak sürekli seyahat ettiği ve asla belli bir yere bağlı kalmadığı bir yaşam sürmeye başlar. Günün birinde yolunun geçtiği köylerden birinde konakladığında ise kendisini tanıyan ve hayranlık besleyen bir kızla karşılaşır: Gabrielle.
Xena ve onun ünlü savaş silahı – Chakram
Gabrielle köle bir toplumdan gelen çiftçi kızlarından biridir. Kendisine uygun görülen kişiyle evlenmemek, sahip olduğu hayatı değiştirmek ve aslında tam da Xena gibi başarılı bir savaşçı olmanın hayalleri içinde olan Gabrielle, bir gün tam da başı beladayken karşısında Xena’yı buluverir. Xena’nın yardımıyla köy ve Gabrielle başlarındaki beladan (yani Xena’nin “eski” zamanlardan arkadaşı Draco‘nun adamlarından) kurtulur. Bunun üstüne, çok daha fazlası için doğduğunu düşünen Gabrielle, Xena’ya katılmak ister ama reddedilir.
Xena ve Gabrielle
Xena, Gabrielle’in köyünden ayrıldıktan sonra günahlarının merkezi olarak gördüğü yere, doğduğu Amphipolis’e doğru hareket eder. Köye vardığındaysa annesi dahil kimse tarafından hoş karşılanmaz. Üstüne üstelik Xena’nın anlaşmazlık içinde olduğu Draco’nun köye saldırmaya hazırlandığı haberi gelir. Xena köyü bu saldırıdan korumak istese de geçmişi önünde duvar gibi dikilir; annesi dahil kimse yanında yer almaz. İşte işlerin onun için sarpa sarmış göründüğü bu noktada, hiç beklemediği birinden yardım alır: Gabrielle.Xena, Draco ile yüzleşir ve onu alt eder; üstüne, annesi ve köyü ile de arasını düzeltir. Olayın ardından Gabrielle, Xena’nın yol arkadaşı konumuna gelerek bölümler boyu onun yanında yer alır; ikili, maceradan maceraya sürüklenirler.Dizinin kadrosu ile yazıya devam edecek olursak:
Dizinin iki başrolünden Savaşçı Prenses Xena’yı, oynadığı bu rolle geniş kitlelerce tanınma fırsatı yakalayan Lucy Lawless canlandırdı. Oyuncu, sonrasında Battlestar Galactica başta olmak üzere birçok dizinin içinde yer aldı ve şimdilerde Spartacus: Blood and Sand dizisindeki ana karakterlerden birini, Lucretia Batiatus‘u canlandırıyor. Oyuncuyla ilgili daha fazlası için bu yazıya da bakabilirsiniz.Dizinin Gabrielle’ini ise Lucy Lawless’a oranla daha sade bir kariyeri olan Renee O’Connor canlandırdı. Oyuncu, Xena’nın bitişinden sonra, kalıcı olmamakla birlikte çeşitli filmlerde ve dizilerde göründü.
Xena ve Savaş Tanrısı Ares
Xena, yapısı gereği arkasını mitolojiye dayanan bir dizi. Yunan Tanrıları, krallar, prensesler, Amazon insanları ve tabii ki ölümlülerin yer aldığı dizi, bu nedenle aslında iki başrolden çok daha fazlasına sahip. Tanrılara örnek olarak Ares, Hades, Athena, Hera ya da Aphrodite‘i verilebilecekken, Julius Caesar, Brutus ya da Octavius‘u da karşımıza çıkan diğer örneklerden yalnızca birkaçı olarak görebiliriz.Ufak not: Diğer dizilerde de örneklerini görmüş olduğumuz gibi Xena ve Hercules karakterleri de birbirlerinin dizilerinde konuk olarak birkaç bö–lüm–de yer aldılar.
Xena ve Hercules kadrosu
Kadronun ardından yazıya, Xena: Warrior Princess ile ilgili çeşitli detaylardan bahsederek devam edecek olursak:1) Ödüller: Xena yayınlandığı dönemin ödül bakımından cazip dizilerinden biri oldu. ASAP Film, TV ve Müzik Ödülleri‘nde 1997-2001 dahil her sene “En İyi Diziler” kategorisindeki diziler arasında yer aldı ve 5 ödül kazandı. Ayrıca, kostümleriyle 1998 Yeni Zelanda Film ve TV Ödülleri‘nden, müzikleriyle de 2000 yılında Emmy‘den de almış olduğu ödülleri var. Bunların dışında, 5’i Emmy’den 5’i de Golden Reel Ödülleri‘nden olmak üzere toplamda 16 dalda çeşitli ödüllerden gelme adaylıkları da bulunmakta.
2) Lezbiyenlik: Xena, ödülleri ve başarısı kadar “lezbiyenlik sembolü” konusuyla da yayınlandığı dönemde gündemde olan bir diziydi. Sezonlar boyunca dizide yaşanan çeşitli o–lay–lar nedeniyle dizi, özellikle de Lucy Lawless lezbiyen toplumunun ilgisini, bazı grupların da tepkisini çekti.3) Dizinin Uzantılarıyla İlgili:
a) Diziyle ilgili ilk olarak 1997 yılında film projesi olma fikri ortaya çıksa da bu fikir şimdiye kadar gerçeğe dönüşmedi. Lucy Lawless’ın eşi ve dizinin yaratıcısı Rob Tapert, 2009 yılında “İçinde Lucy ve Renee’nin olduğu bir film şu an için mümkün değil. Charlie’s Angels gibi ilerleyen bir zamanda, başka oyuncularla neden olmasın?” açıklamasını yapınca birçok sevenin de hevesi kursağında kaldı. Hatta daha sonrasında, 2011’de Xena’nin film olması için Facebook üzerinden bir kampanya da başlatıldı.
b) Xena’ya ait 1997 yapımı, çoğunlukla Hercules üzerine kurulu olan Hercules and Xena: The Battle For Mount Olympus adlı bir animasyon filmi de var.c) Tüm bunların dışında da Xena’nın 1996-2009 yılları arasında yayınlanmış çizgi romanları ve çoğunluğu dizinin yayın süresi boyunca çıkarılmış video oyunlarının da bulunduğunu söyleyebiliriz.Xena: Warriror Princess komedi, drama, doğaüstü, aksiyon ve macerayı bünyesinde başarıyla harmanlayan bir dizi. İçinde barındırdığı her alandan ögelerle de insanı kendisine çeken bir yapısı var. Oyunculukları ve senaryosu içinse diziye ve yayınlandığı döneme göre yerinde olduğu söylenebilir. Yani, eğer hala yolunuz düşmediyse keyifli zaman geçirmek için tavsiye edilebilecek türden dizilerden biri. Son olarak, diziyle ilgili fikir verici bu videoya ya da şu videoya da bakabilirsiniz. İyi seyirler…
yorumlar
Zeyna’nın tanıtımını hazırlamıştım neredeyse kitapçık haline gelince siteye koyamadım. Her sezonu bugünkü dizilerin aksine aslanlar gibi 20 bölümden fazla süren koskoca altı sezonu olan inanılmaz derecede sürükleyici güzel bir diziydi. Mitolojiyle, efsanelerle, antik çağla, bazı inanışlarla ( Şamanizm vb. ) çok kapsamlı bir anlatımı vardı. Dizide yer alan dövüş sahnelerinin tadını hala hiçbir diziden alamadım. Özellikle Gabrielle son iki sezonda “Sai” silahını kullanmaya başlayınca dövüş sahnelerini sabırsızlıkla bekler oldum. Bence dizi tarihindeki gelişimi en iyi anlatılan karakter Gabrielle karakteridir. İlk sezondaki küçük çiftçi kızının harika bir savaşçıya dönüşmesi… Dizinin altı sezonunu izlemiş biri olarak Gabrielle karakterinin altı sezon boyunca kendini bulma arayışını izlemek anlatılamayacak kadar keyifliydi. Bluray olarak çıkması için yanıp tutuştuğum tek yapım. Tanıtım için teşekkürler.
@ZatusSuver Seninle bu 2. düşünce/eylem çakışması oldu, 3.’de neler olacak merak etmeye başladım
Foruma tanıtım yazacağımı belirttiğimde nasılını planlamamıştım hiç. Sonrası benim için de karmaşaydı. Belirli bir mantık çerçevesinde ilerlesin, çok da uzun olmasın (yukarıdaki 90 satır) derken ortaya bu çıktı. Gerçi yapılabilecek ölçüde yaptığımı düşünüyorum, belirli bir yerden sonrası spoilera girer diye birkaç kez tuttum zaten kendimi. (Joxer’den bahsedemedim. Onu geç, Ares’i tek cümlede geçmek içime oturdu, ondan fotoğraf koydum :D) Ben teşekkür ederim.
@aytackara: Diziyi zamanında bayıla bayıla izlemiş ve hala yere göğe koyamayan biri olarak, bu tanıtım için “Ben yapsam bu kadarını bile yapamazdım” dedim. Haberin olsun, eline sağlık.
Ellerine sağlık aytackara, tanıtım her zamanki gibi çok güzel.
Bayaaa küçükken ablamlarla seyrederdik Kanal D’de ama o kadar küçüktüm ki hatırlamıyorum belli başlı şeyler hariç diziyi. Hatırladığım seyler, seyrederken çok eğlendiğim ve Zeyna’nın Chakram’ı. Bir ara başa sarıp seyretsem mi dedim ama zaman ve yer sıkıntısından yapamadım. Belki ileride bir gün…
tanitim hakikaten mukemmel olmus!
aytackara seni çok iyi anlıyorum insanın neler neler yazası geliyor zaten ben ondan dolayı tanıtım yazısı olarak koymayı beceremedim. İyi kalpli karizmatik hırsızımız Autolycus (Bruce Campbell) Burn Notice (22dakika) dizisinde biraz göbekli kır saçlı ve bıyıksız görünce çok şaşırmıştım zor tanımıştım, diziye Lucy Lawless kiralık katil olarak konuk olmuştu.
Cold Case adlı kaliteli yapımın dedektifi Lilly Rush (Kathryn Morris) Zeyna da Najara olarak rol almıştı. Yan rolden dev yapıma…
Visitors(22dakika) dizisinin eğitimli paralı askeri Kyle Hobbes (Charles Mesure) Zeyna dizisindeki Baş Melek Mikail olarak kanatlı haliyle sürekli gözümün önüne geliyordu.
Nikita dizisinin kişilik analisti ve işkencecisi Amanda bundan 15 sene önce Zeyna da şimdiki halinden çok uzak, şu anki alımından eser yoktu çok gıcık bulmuştum izlerken ama şimdi beğendiğim bir oyuncu.
Roswell ve Life unexpected dizisinin baş rol oyuncusu Shiri Appleby hangi rolde olursa olsun Zeyna dizisindeki gıcık olduğum hali kaldı aklımda bir türlü değişmiyor.
Dizide yer alan oyuncuların şimdi hangi yapımlarda baş rollerde olduğunu size anlatamam. Yazsam daha kimleri kimleri yazarım,listelemeye kalkınca kişi sayısının çokluğuna ben bile şaşırdım.
Bir Renée O’Connor ( Gabrielle) kaliteli bir yapımla yükselişe geçemedi yanarım yanarım da bu duruma yanarım.
@dkamoy Yukarıdaki yorumda sanki içime sinmemiş gibi göründü galiba ama öyle değil. Zaten sinmesi için bu kadar zamana sarktı bu yazı. Sadece TvLine bildirisinde olan olmasın, spoilerın dozunu kaçırmayayım diye yazıyla oynadım biraz o kadar.
Benden daha iyisi çıkar mı bilmiyorum ama hem senin hem de @shane‘in beğenmenize sevindim, teşekkürler
@hsparks Ben de senle @Zatus Suver arası bir seviyedeyim galiba. Küçüklüğümden gelen bir dizi olduğu için yeri ayrı gerçekten. Ölmeden bir baştan sona izleyeceğim bu diziyi, kendime sözüm var (ki bir dizinin bir bölümünü 2. kez izlemem normalde) Teşekkür ederim.
@Zatus Suver Renee konusu yer aldığı yapımları yazayım derken benim de dikkatimi çekmişti. Böylesi bir başrolden sonra olmayacak bir şey genelde. Gerçi Lucy Lawless da Lucretia’ya kadar (BSG hariç) Xena ölçüsünde bir projede yer almadı. Yine de hiç boş kalmadı, gözümüzün önündeydi o da ayrı.
Daha bakılsa 134 bölümde neler neler çıkar kim bilir.
Eskiden en beğendiğim dizi BSG derdim sonra ya ondan çok önce çekilmiş zamanına göre (hatta şimdi bile) konusu çok farklı olan oldukça aksiyonlu Zeyna ve Alias nasıl aklıma gelmez deyip kendime sitem ettim.
Renée O’Connor’ın başka yapımda olmaması belki de iyi oldu hafızamda Gabrielle olarak kaldı kalmaya da devam edecek çünkü sırf Lucretia (karaktere gıcık oldum) olarak hafızamda yer etmesin diye her ne kadar dizinin çekim kelitesini dövüş sahnelerini beğensemde Spartacus serilerini izlemeye devam etmeme kararı aldım, Lucy Lawless Zeyna olarak kalsın diye. BSG’ de 3 numaralı cylon olarak izlerken o kadar takmamıştım.
Zeyna bence dizilerde pek çok açıdan öncüdür. Aklıma ilk gelen 3.sezon 2. bölümde (1997) Zeyna aynı günü tekrar tekrar yaşaması. Supernatural dizisinde de Sam 3. sezon 11. bölümde (2008) aynı günü tekrar tekrar yaşamıştı. İki yapımda da en çok keyif aldığım bölümler arasında ilk sıradadır. Farklı bölümlerden biri 2.sezon 10. bölümde sözde sene 1940 yapılan kazılarda arkeologlar efsanevi Zeyna’nın Gabrielle tarafından yazılan hikayelerin olduğu parşömen tomarını ararlar. Bölüm rol değişimi açısından da dikkat çeker. Başka bölümlerde de rol değişimi olmuştur. Gelecekten sahne göstermesi (ispiyon: Zeyna ve Gabrielle’in çarmıha gerilmesi kaç bölüm sonrasının görüntüsüydü)
Zeyna’nın geçmişine dönerek sahneler göstermesi (Sezar ile tanışması, meşhur kan akışını durduran hareketi öğrenmesi, Lao Ma ile tanışması…) yabancı dizilerde geri dönüşler bir süredir var, Türk dizilerine yeni yeni giriyor geçmişe dönüşler ama bundan 17 sene önce çekilmeye başlamış Zeyna da vardı. Bence yapım yılını düşünürsek bu dizinin yeri apayrı.
Aytackara eline sağlık, gerçekten de zor bir yazı ben bile neler neler yazacaktım vazgeçtim, ona rağmen üstteki yazımın uzunluğu aldı başını gitti. Eline sağlık.
Hırsızlar Kralı Autolycus’un Sam Axe (Burn Notice) olduğunu biri söylemeseydi ben zor farkederdim, Zeyna’daki karizmatik halinden eser kalmamış.
Legendparker her dediğine katılmamak mümkün değil. Zeyna gerçekten de kurgu açısından çok yenilikçiydi. Özellikle benim çok beğendiğim iki bölüm: Olaylar başka şekilde olsaydı hayatları nasıl olurdu içeriğine sahip 2.sezon 2. bölüm – 6.sezon 18. bölüm. Derinlerde birbirlerini tanıyorlar aralarında ki bağı hissediyorlar ama anlamlandıramıyorlar. Yakın zamanda yayınlanan Grey’s Anatomy (22dakika) 8. Sezon 13. Bölüm (If/Then) bu şekilde çekilmiş ilginç keyifli bir bölümdü.
Günümüzde de kurtarıcı olmaları için klonlandıkları 6.sezon 16. Bölüm de oldukça değişikti, yaşadıkları kültür şoku,ateşli silahlar vs.
6.sezon 13. Bölümde ilginç bölümlerden biriydi: Günümüzden bir gazetecinin/habercinin Zeyna ve Gabriel ile röportaj yapması Tv’ye konuk olarak çağırması…
Düşündükçe neler neler geliyor aklıma Aytackara’nın dediği gibi 134 bölüm; az mı ne cevherler saklıdır bu bölümlerde.
Aytackara’nın detay olarak koyduğu 2.madde Lezbiyenlik hususunda: Dizi yapımcıları dizinin yayınlandığı ilk senelerde bu durumun (çıkarımın) yanlış olduğunu belirtmek için Zeyna’nın bir sürü sevgilileri oldu,Gabrielle evlendi, lezbiyenlik gibi bir durum söz konusu değil diye açıklama yaptılar; ama son sezonlarda bunu biraz ticari amaçlı kullandıklarını itiraf ettiler. Lezbiyenlik alt metin (Subtext) olarak son sezonlarda biraz daha fazla yer aldı. Aşırıya kaçmamak, fazla tepki almamak için çok güzel ve bence çok doğru bir çözüm buldular: Yabancı ifadeyle “soulmate” ( ruh ikizi) ifadesi onların inanılmaz dostluklarını tanımlayan harika bir kelime oldu.
Şimdi aynı alt metin tartışması Rizzoli and Isles için yapılıyor, diziler arasındaki benzerliği Rizzoli and Isles tanıtım yazısının yorumunda bahsetmiştim. Bazı seyirciler sıkı dostlukları başka yöne çekiyor . Yapımcılar da ticari amaçlı bu gibi olayları alt metin olarak sunuyor. Alt metin olarak kaldıkça herkes kendine göre yorumlasın, yeterki alt metinden öteye geçmesin.
ZatusSuver siz altiyi izlediginiz icin soruyorum serinin son bolumunde xena oluyor mu ingilizce oldugu icin pek anlayamadim oralari aciklar misiniz
peki son bölümde ölüyor değil mi yani peki burda tanrımsı birşey olarak hayatına devam ediyor?
Aynen öyle.
Keşke
S01E01
Çocukluğumda Kanal D’de her hafta Zeyna, Herkül ve Sinbad’ın yeni bölümlerini beklerdim heyecanla. Son birkaç yıldır da baştan almak niyetindeydim ve bugün o niyetimi eyleme dönüştürdüm.
Öncelikle o çocukluğumuzda kodladığımız halini kafadan silmek lazım yeniden izlemeye yeltenmeden önce. Çünkü o kodlamada ‘Eğlenceli, aksiyon dolu, heyecanlı’ şeklinde kodlamıştık ister istemez küçük halimizle tıpkı Cüneyt Arkın filmlerinde olduğu gibi. Şimdi yetişkin halimizle izleyince gülünç geliyor bu yapımlar. Abartıları, tepkileri falan komedi izliyormuşçasına izlemeyi kabul ederseniz problem yok tabii. Lakin o berbat oyunculuklara bir çare yok elbette.
Dizinin jenerik müziğini işitmeyi özlemişim. Lucy Lawless’ı o pörsümemiş eski görünümüyle seyretmeyi de. Zeyna’nın o meşhur kıyafetini ve çığlığını da elbette.
Çıktık bakalım bir yola; gazamız mübarek ola!
S01E08
Herkül ve Iolaus konukluklarıyla renk kattılar bölüme elbette ama hikaye olarak pek matah bir şey yoktu ortada yine.
Herkül’ün yarısı kadar bile ilgi çekici değil bu dizinin hikayeleri. Bu 8 bölümlük süreçte az buçuk keyif aldığım tek bölüm 2. bölümdü galiba. Form tutar mı diye bekliyorum ama yok bir gelişme henüz. Sırf Zeyna’nın yüzü suyu hürmetine izliyorum işte.
S01E10
Aaa, Danielle Cormack imiş o sarı kıvırcık saçlı hatun. Tanıyamadım valla.
Gabrielle’in kıyafeti daha iyi oldu böyle 2 bölümdür. Yalnız bir de at bulalım artık buna. Zeyna atla dolaşırken bu yayan olmuyor hiç. Tarkan’ın yanındaki kurt gibi duruyor.
S01E15
Lucy Lawless x2!
Xena’yı Diana olarak izlemesi de keyifliydi elbette ama Diana’yı Xena olarak izlemesi daha keyifliydi sanki.
S01E18
Zeyna’yı kızağa çekip Gabrielle’i merkezde kullanmışlar bu bölüm ve hiç de fena olmamış.
S01E21
Gabrielle’in gelişimini sezona başarılı bir şekilde yaydıklarını düşünüyorum.
S01E22
Geçenlerde Tru Calling’in pilot bölümünde izlediğim Hudson Leick’in karakteri Callisto’ya kanım kaynadı. İlerde bir bölümde Zeyna veya Herkül ile omuz omuza savaşacağı bir durumla karşılaşmak hoşuma gider. Umarım olur.
Şu Joxer embesiline ise gram ısınamadım. Zeyna ve Herkül’de toplam 45 bölümü varmış. Yandık.
S01E24 (Sezon Finali)
Eski dönem tıp draması denemesiyle kapatmışlar sezonu. Güldürdüğü anlar oldu. Yani eleştirmeyeceğim ama sezon finali olarak sunmasalar daha iyi olurmuş sanki. Bir önceki bölüm bundan daha fazla sezon finali motifi taşıyordu bence.
Genel bir sezon değerlendirmesi yapacak olursam; uzun bir süre çok çok zayıf kaldı dizi. Ama sezonun son düzlüğünde (Son 8 bölümlük süreçte) vites artırdı ve Herkül kadar tat vermeye başladı.
S02E04
Kurtlar, uçan vampirler, konuşan kesik kafa falan boş beleş bir bölümdü bu bölüm ama ilk 3 bölüm kadar sıkıcı değildi en azından. Çok kötü açtı sezonu cidden dizi. Her bölüm birbirinden kötüydü.
S02E05
Deli gözlü Callisto’yu yeniden görmek güzeldi. Onun etkisiyle ilk 4 bölümden daha izlenir durumdaydı bu bölüm.
Joxer’dan yeni bir Salmoneus yaratmaya çalışıyorlar ama olmuyor bence.
S02E06
Lucy Lawless x3!
Sezonun ilk güzel bölümüydü. Epey eğlenceli geçti. Özellikle Meg’i izlemesi çok keyifliydi. Joxer’den bile verim almayı başardılar ayrıca bu bölüm.
S02E11
Güzellik yarışması ha? Kafa dağıttık, eğlendik, güzel oldu. Son bölümler pek sarmamıştı yine. O yüzden iyi geldi bu bölüm.
S02E13
Bir önceki bölüm hiç sarmamıştı ama bu bölüm fena geçmedi. Bölüm konuğu olarak Melinda Clarke’ı görmek de güzeldi.
S02E15
Baya güzel bölüm olmuş. Sağa sola gidip kötüleri haklama olayını dış kapının mandalı yapıp Zeyna ve Gabrielle’in gündelik hayatlarına odaklanılan bir bölüm çekmişler. Ciddiyeti bir kenara bırakmışlar ve muzipliklerle doldurmuşlar bölümü. Hower karakteri de bu bölüm için güzel bir ekleme olmuş. Zeyna’yı izlemesi çok tatlıydı cidden bu bölüm. Epey eğlendim valla.
S02E17
Gabrielle’in epey kafa ütülediği bir bölümdü. Meleager’ı yeniden görmek güzeldi ama.
S02E18
Şu ana kadar izlediğim en berbat kör taklitlerinden biriydi.
S02E19—22 (Sezon Finali)
Zaman zaman çok ciddi konu sıkıntısı yaşıyor dizi elbette ama bu son 4 bölümlük periyotta bunu pek yaşamadı. Farkı tatlarda fena olmayan bölümlerdi. 20, bunlar arasında en iyisiydi. 22 ise epey eğlenceli geçti. 20’de Charles Mesure’ı tanıyamadım bu arada.
S03E02
Tamam, Chakram’ı çok abarttılar daha önce de bu bölüm KL08 muamelesi çektiler resmen alete. İzlerken yoruldum valla.
Bu arada bu aynı günü tekrar tekrar yaşama muhabbetini ekranda ilk kullanan iş şu muydu yoksa ondan önce de kullanan olmuş muydu?
S03E09
Bir ‘Lucy Lawless x3’ daha. Meg’i yeniden görmek güzeldi. Çok iyi bir bölüm sayılmazdı ama ekstra berbat geçen son 6 bölümün üstüne iyi geldi.
S03E10
Yazı, Aphrodite, mağaralar falan bu bölüm de eğlenceli modda geçti ve o ağır hava dağıldı biraz bu son 2 bölümde.
Tüm bölümü saran bir müzikal bölüm yapmışlar. Bir önceki bölümde olan şeyler düşünüldüğünde oluşan ağır atmosferi dağıtmak açısından çok yerinde bir tercih olmuş kesinlikle.
-Zeyna-Ares dansını izlemesi keyifliydi.
-Zeyna’nın
sahnede içimin yağları eridi bu arada yalan söyleyemeyeceğim.
S03E14
Eline, ayağına, dişine, tırnağına sağlık Tara!
Henüz Roswell ile ismini duyurmamış olan 18 yaşındaki Shiri Appleby konuk oldu bölüme. Epey de renk kattı diyebilirim. Birkaç bölüm daha takılsa olurmuş aslında bizimkilerle.
S03E22 (Sezon Finali)
Şu sezona yayılan Hope mevzusu aşırı derece de negatif etkiledi bu sezonu. Belli ki 4. sezonda da baymaya devam edecek bu konu ve ben de sabır çekmeye devam edeceğim.
S04E10
Rezalet ötesi bir sezon oluyor bu sezon. Sezonu 9 kötü veya berbat bölümle açtıktan sonra nihayet keyifli bir bölüm izleyebildim Meg’in dönüşü ve bebeğin tatlılığı falan sağ olsun. Gabrielle’in olmayışı da kafa dinletti biraz ve iyi oldu.
S04E22 (Sezon Finali)
Aşırı derecede berbat bir sezon oldu. Son 4-5 bölümde azıcık toparlanma sinyali verdi ama zayıf bir sinyaldi o da.
12. bölümü hiçbir yerde bulamadım bu arada.
S05E08
Yine kötü bir bölümdü aslında ama sezonu 7 berbat ötesi bölümle açınca biraz nefes aldırdı bu bölüm Rose McIver’ın ve Aphrodite’in konukluklarının pozitif etkisiyle.
S05E10
İki numaralı müzikal bölüm buymuş demek? İlkinin yarısı kadar bile tat vermedi. Bir tek şu performans iyiydi işte.
Hercules’in finalinin sonrasında geçen bir bölümdü. Herkül, Hera ve Zeus’un konukluğunun da etkisiyle fena geçmedi bu bölüm.
S05E16
Selma Blair’i görmek çok güzeldi bölümde bu arada. Cidden özlemişim bu kadını ekranda görmeyi. Bir ara Anger Management’ı bir kez daha mı izlesem acaba?
S05E17
Amerikan Güreşi ha?
Son 6 bölümdür kıpırdanma var biraz dizide çok şükür.
S05E18
Manu Bennett konuk olmuş bölüme ve bir Spartacus ön buluşması yaşanmış.
Kötü bölümdü bu arada.
S05E19
Uzunca bir süre ‘Tanrılar vs. Zeyna’ saçmalığıyla sövdürdüler kendilerine ama tüm bu saçmalığın üstüne hiç de fena kapatmadılar bölümü.
S05E20
Sezonun en iyi bölümüydü. Hatta son 3 sezonun en iyi bölümü. Kimi kandırıyorum? Muhtemelen dizinin en iyi bölümüydü.
Bölüm için puanım: 9.0
Livia:
S05E22 (Sezon Finali)
Epik bir bölümle kapatmışlar sezonu. Bu bölüm final bölümü olsaymış keşke. Zirvede bitirmiş olurlarmış diziyi ne güzel.
Sezonun ilk yarısında klasik bir şekilde baydıkça bayan dizi, 2. yarıda toparlamaya başladı yavaş yavaş. Son 3 bölümde ise epey formda bir süreçten geçti. Cansu Dere gözlü güzel yaratık Adrienne Wilkinson’ın varlığı çok çok büyük katkı sağladı cidden diziye bu süreçte.
S06E06
‘Yamyamic Park’
Sezonun ilk 5 bölümü pek sarmamıştı ama bu bölüm nispeten daha keyifli geçti diyebilirim.
Eve’in nereye gittiğine dair bir küçük muhabbet geçireydiniz iyiydi son 2 bölümdür yalnız.
S06E10
Son 3 bölüm aşırı derecede sıkıcı geçmişti ama bu bölüm fena değildi. Zeyna, Gabrielle ve Ares’i o modda izlemesi keyifliydi.
S06E12
Roma’da olmayı seviyorum.
Dizinin güzel bölümlerinden biri olmuş. Caligula karakteri epey renk katmış bölüme. Aphrodite ve Eve’i de yeniden görmek güzeldi elbette.
S06E13
Dizinin en başarılı bölümlerinden biriydi kesinlikle. Bölüm formatı çok çok iyiydi ve Michael Hurst de çok iyi taşımış cidden bölümü. Diğer herkes de ona güzelce eşlik etmiş. Epey eğlendim izlerken. Finali de makul bir şekilde sonlanmış ayrıca.
Bölüm için puanım: 8.6
S06E16
Fikir olarak fena sayılmazdı. Fena da başlamadı aslında ama son kısımları yetersiz kaldı biraz.
S06E22 (FİNAL)
Beş para etmez bir bölümle dükkanı kapatmış. Son 6 bölüm tamamen çöptü zaten. Hercules en azından finali iyi yapmıştı ama bu resmen sınıfta kalmış.
‘Hercules mü Xena mı?’ sorusunun cevabı Hercules benim için. Gabrielle, izlediğim en itici TV karakterlerinden biriydi kesinlikle. Michael Hurst’ün Hercules’i taşıyan isim olduğu bir yerde Renée O’Connor’ın Xena’yı aşağıya çeken kişi olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.
Syfy, Xena maratonu yapacakmış Nisan ayında. 16 Nisan Perşembe günü gündüz kuşağında ilk 8-10 bölümle başlayıp devamı gelecekmiş. Bir de Battlestar Galactica maratonu planı varmış 20 Nisan’dan itinaren.
Amerikan çomarı Herkül mü, yoksa Savaşçı Prensesimiz Xena mı?
Tarafımız belli.
Bittabi.
Zaten yıllardır bir ton saçma sapan tweet atıyor. Ağır hüloooğğğcu herif.
Lucy Lawless’ın oynadığı My Life Is Murder dizisinin 2. sezonunda karakterinin araştırdığı cinayette maktülün eşini Renee O’Connor canlandırıyormuş.