Yarın Yokmuş Gibi || Mini Tanıtım
4 yorum aytackara 15 Şubat 2024 13:30
Halit Ergenç ve Tûba Büyüküstün’ün başrolünde olduğu Yarın Yokmuş Gibi dizisi 14 Şubat’ta GAİN’de izleyiciyle buluştu.
Yapımcılığını Saner Ayar’ın üstlendiği, CB Medya imzasını taşıyan dizinin yönetmen koltuğunda Zeynep Günay oturuyor. Yarın Yokmuş Gibi 2003 yapımı, Theo van Gogh’un yönettiği “Interview” filminden senarist Ekin Atalar tarafından diziye uyarlanarak hazırlandı.
Dizinin sezonu 4 bölüm ve bütün bölümler aynı gün yayınlandı. Bölümler 33-36-34-27 dk. uzunluğunda.
Konusu:
Bir röportaj vesilesiyle tanışan genç oyuncu Manolya (Tûba Büyüküstün) ve deneyimli gazeteci Hakan’ın (Halit Ergenç) yolları bir tesadüf sonucu tekrar kesişir. İkili, dürüst ve açık bir iletişim kurmanın yollarını ararken bunun aslında hiç de kolay olmadığını fark ederler. Birlikte geçirdikleri kısa ama yoğun zaman zarfında önyargılarıyla yüzleşirken birbirlerine yaklaşımları da değişmeye başlar.
İnsan bazen hiç tanımadığı birine en derin sırlarını anlatıverir. Saklamadan, saklanmadan, bütün samimiyetiyle anlatır. Yarın yokmuş gibi anlatır hem de… Gece biter, sabah olur, geriye yalnızca kelimeler kalır…
yorumlar
Tamamladım diziyi dün. Memnunum.
* Finalinde Sezen Aksu – Belki De Aşk Lazım Değildir çalıyor.
Ya dinleyip unuttum ya da karambole geldi diyerek bir bakındım. Meğerse Sertab Erener’in 2020’deki albümündeymiş, Sezen Aksu kendi yorumunu da yayınlamış sonradan. Bir süre dinlerim bunu.
* Tek gecede geçen, tek mekân ağırlıklı bir dizi. Röportaj için buluştukları yeri de sayarsak iki hatta. Başka ana karakter yok. Garson, barmen, yoldan geçen adam tipinde konuk oyuncu seviyesinde birkaç kişi anca vardı.
Epey diyalog ve tespit/yorum ağırlıklı bir dizi çıkmış. Gece boyu oradan oraya atladılar. Toplumsal konular, ilişkiler ya da sektörel şeyler falan tabii. Tuba Büyüküstün’ün karakteri üzerinden klasik yollarla yerli dizilerin halini de gömdüler. İkisi de birbirini yüzeysel tanıyan iki kişi olduğu için de malzeme çıktı.
Bir anda birbirlerine yumulacakken diğer yandan birbirlerini gömerek “Olacak mı olmayacak mı?” atmosferi de yaratmışlar. İkisinin arasındaki kimyayı da sevdim. Ferzan Özpetek’in pek de sevilmeyen “İstanbul Kırmızı” filminde de birlikte oynamışlardı. Zeynep Günay’ın rejisini de severim.
Dizinin paketi ilgimi çektiği için girdim esasında. Bölüm süreleri uzun olmadığı için izlemesi de kolay oldu. Bölümler bir film çekip dörde bölmüşlercesine duruyor sanki. Sonu da bir çeşit bağımsız film kapanışıydı zaten.
İlla tavsiye edemem herhalde ama kapağından ilgisini çeken denk getirebilirse bir baksın.
Not: GAİN için bunun Türkçe altyazısını hazırlayan kimse kötü bir iş çıkarmış. Kimi -de/-da’lar birleşikti. Bir ara “hiç birşey” gördüm mesela.
Bölümlerin birinde Cem Altınsaray’ın attığı bir tweete gönderme (nereden aklınıza geldi yahu) yaparak -de/-da ayrımıyla ilgili bile konuştular. Biri o kadar ciddiye almaya gerek var mı bu işleri havasındaydı falan. Saçma bir denk geliş oldu…
ikilinin kültür seviyesi atışmaları falan ama sıkmadı.
Devamını düşünüyorlarmış.