Elementary || New Holmes, New Watson, New York — Tanıtım
99 yorum alperen4700 04 Ocak 2013 09:30
Jonny Lee Miller ve Lucy Liu‘yu, Sir Arthur Conan Doyle‘un hazırladığı Sherlock Dünyası’nda tanıştırmışlar. Robert Doherty sayesinde, Jon Michael Hill ve Aidan Quinn eşliğinde birleştirmişler. Hayatlarına biraz suçu, biraz dramayı, aile sorunlarını, fazlasıyla cinayeti, hırsızlığı tuz ve karabiber olarak serpiştirmişler. Ortaya leziz bir suç draması çıkarmışlar: Elementary. Şimdi de CBS‘in mutfağında her perşembe servis ediyorlar. Bize de afiyetle izlemek düşüyor. Bu güzel diziyi merak edenler yazının devamına buyursun bakalım.
Öncelikle tanıtımımızın planından bahsedeyim: Bu bildiriyi hazırlarken, hem okuması kolay olsun, hem de okuyucular geri döndüklerinde aradıklarını kolayca bulabilsin diye, yazıyı başlıklara ayırmayı uygun gördüm. Elbette amaç, yazıya bir vikipedi maddesi havası katmak. Bu hedeflerle yazıyı şu başlıklara ayırdım:
1. Yayın Bilgileri
2. Konusu
3. Karakterleri
4. Yapım Süreci ve Ekibi
5. Sherlock Kitapları ve Yazar Sir Arthur Conan Doyle Hakkında
1. Yayın Bilgileri
Yaklaşık olarak 45 dakika süren Elementary‘nin ilk bölümü, 27 Eylül 2012 Perşembe akşamı saat 10:00 ile 11:00’da, Amerika’nın sevilen ulusal kanallarından CBS‘te yayınlandı. Bu bölüm 3,1 rating oranı ve 13,1 milyon izleyici sayısı yakalayarak, muazzam bir başlangıç yaptı. Şu ana kadar 10 bölümü yayınlanan dizimizin, 10. bölümü 13 Aralık 2012’de yayınlanarak sezon arasına girdi. 11. bölümü “Dirty Laundry” ile 3 Ocak 2013’te tekrar bizlerle olacak dizimiz; şu ana kadar izleyici sayısını 10 milyonun altına indirmeyerek emin adımlarla ilerledi.
CBS de bu durumdan hoşnut olacak ki 3. bölümün ardından -izleyicileri fazla bekletmeden- tam sezon onayı verdi. (İlk sezonu 22 bölüme uzattı.) 15 Kasım 2012’de de +2 bölüm sipariş vererek ilk sezonun bölüm sayısını 24’e yükseltti. Ayrıca CBS, 3 Şubat 2013’te yayınlanacak olan ve CBS’e en yüksek reytinglerinden birini getiren spor müsabakalarından Super Bowl yayınının ardına, bir Elementary bölümü koyarak, diziye ne kadar güvendiğini ispatlamış oldu.
Elementary, Türkiye‘de de FX kanalının pazartesi akşamlarını süslüyor. Dizinin, bu kanalda ilk bölümü 3 Aralık 2012 saat 20:15’te yayınlandı. Şu anda da her pazartesi 20:30’da yeni bölümleri yayınlanıyor.
2. Konusu
Çok kısa olarak özetlersek; Elementary, ünlü dedektif Sherlock Holmes ve yardımcısı Dr. Joan Watson‘un suçla savaşını, bilimin ışığında bizlere sunuyor. Formüllü polisiye olarak tanımlanan ve her bölümde bir davanın sonuçlandırıldığı dizimizde hikaye, özellikle ikilimiz arasındaki ilişki süreci, ikilimizin aile ilişkileri, gizemli geçmişleri, aşk hayatları ve NYPD (New York Polis Departmanı) ile olan ilişkileri gibi unsurlarla zenginleştirilmiş durumda.
İlk bölümden ve ikilinin yollarının kesişmesinden bahsedersek… Eski doktor, yeni bağımlılık terapisti Joan Watson, bir sabah ilginç bir telefon alır. Arayan, yeni işvereni olan Sherlock Holmes’un babasıdır. Yeni bağımlısı -Sherlock- rehabilitasyon merkezinden salıverileceği gün kaçmıştır. Watson’un görevi, rehabilitesi yeni tamamlanmış olan Sherlock’un tedaviden sonraki sürece alışmasını sağlamak ve bu zorlu süreçte uyuşturucuya tekrar başlamadığından emin olmaktır. Bunun için 6 haftalık süre boyunca, neredeyse 24 saat beraber olmaları ve ayrı kaldıkları kısa sürelerden sonra da Sherlock’un uyuşturucu kullanmadığından emin olmak için, Watson’un Sherlock’tan tükürük örneği alarak, uyuşturucu testi yapması gerekmektedir.
Asi oğul Sherlock’un bu durumu kabul etmesinin sebebi ise, babasının New York‘taki evlerinden birinde oturan Sherlock’u evden atmakla tehdit etmesidir. Sherlock ise gönüllü olarak NYPD’nin suç danışmanlığını yapmaktadır. Geçici bir süre, mecburen ev arkadaşlığı yapacak olan bu iki nev-i şahsına münhasır arkadaş, tanışır tanışmaz Sherlock’a iş arkadaşından gelen yeni çağrı ile kendilerini bir suç mahallinde bulurlar. Bu olay da yeni bir dostluğun temellerini atacaktır.
3. Karakterleri
Elementary’ye hemen her bölüm en az bir tane tanınmış oyuncu konuk oluyor. Yazının hacmini genişletmemek ve ispiyona yer vermemek amacıyla 4 daimi karakterin haricindeki oyunculara bu bölümde yer verilmeyecektir. Meraklısı, tüm kadro ve konuk oyunculara buradan göz atabilir. Ayrıca oyuncuların yer aldığı önceki projelerine de hacim meselesinden dolayı değinilmeyecektir. Meraklısı, başlıkta yer alan oyuncu isimlerine eklenmiş bağlantılara tıklayarak oyuncuların önceden yer aldığı işleri öğrenebilir.
Sherlock Holmes
(Canlandıran: Jonny Lee Miller)
Sherlock, yeteneklerini, geçmiş deneyimlerini ve hırslarını araştırmalarında rahatlıkla kullanan dahi bir İngiliz dedektiftir. İngiltere‘de yaşadığı dönemde, Scotland Yard‘ın (Londra Emniyet Teşkilatının Merkez Karargahı) danışmanlığını yapmıştır. Bu dönemde, uyuşturucu kullanmış ve bunun tedavisini de görmüş olan karakterimiz; parlak zekalı, acayip takıntılı, yer yer düşüncesiz, başkalarının hayatına müdahale etmekten çekinmeyen, açık sözlü, duygulardan çok düşüncelere, bilime önem veren; kısaca uçuk kaçık bir karakter profili çizmekte. İngiltere’de yaşadığı ve onu derinden etkileyen birtakım olaylardan sonra ve Amerika‘da daha ilginç davalar bulabilmek amacıyla da New York‘a gelerek yerleşir. Şu anda da bu şehirde yaşamaktadır ve NYPD’nin (New York Polis Departmanı) danışmanlığını yapmaktadır.
Malumunuz, normal bir insan, beyninin çok azını kullanabiliyor. Bu genel olarak kabul edilen bilimsel bir veri. İşte Sherlock, beyninin çok daha fazlasını kullanabilmek amacıyla bazı deney ve çalışmalar yapıyor. Bunun için de hafıza geliştirme teknikleri, dikkat toplamak amacıyla tüm duyularını kapatmak, aynı anda birden çok televizyon programı izleyerek bunları aklında tutmaya çalışmak gibi teknikler kullanıyor. Hatta seksi bile, düşünmeyi engelleyen sıvıların vücuttan dışa atılımı olarak görüyor.
Kendini, beynini geliştirmeye adayan karakterimiz, bu hedefinde başarılı olmuş olacak ki başkalarının görüp anlayamadığı birçok konuda bir uzman kadar bilgili. Ayrıca, bir olayı farklı bakış açıları ile görme ve detayları kolayca algılama yetilerine sahip. Tüm bunlar onu, mesleğinin duayeni yapmaya yetiyor. Ne var ki bu yetilerinden dolayı karakterimiz, üçüncü kişilerin gözünde kendini beğenmiş ve başkalarını küçümseyen bir profil çizebiliyor.
Birçok konuda bu kadar başarılı olan kahramanımız; sosyal ilişkiler, aşklar, dostluklar konusunda bir o kadar başarısız. Ayrıca birçok kişinin gözünde “çatlak” olarak nitelendirilen karakterimiz, dedektiflik işini çoğunlukla gönüllü olarak icra ettiğinden, maddi açıdan zor durumlara düşebiliyor. İşte bu durumlarda zengin, ama bir o kadar bencil babası imdadına yetişiyor. Ailesi hakkında bundan başka fikir sahibi olamadığımız Sherlock’tan yeterince bahsettik sanırım.
Dr. Joan Watson
(Canlandıran: Lucy Liu)
Joan Watson, şu anda yaptığı işte, adını duyuracak kadar başarılı olan bir bağımlılık terapistidir. Geçmişte doktorluk yapan ve tabii ki tıp fakültesi mezunu olan karakterimiz; geçmişte yaşadığı ve konuşmak, hatta hatırlamak dahi istemediği bazı olaylardan dolayı bu mesleği bırakarak, geçmişe sünger çekip bağımlılık terapisti olarak, yepyeni bir hayata başlamıştır. Uzun zamandır bu mesleği icra eden Watson’un yeni müşterisi Sherlock‘tur. Mesleği gereği, müşterisi ile neredeyse hiç ayrılmaması gereken Watson, geçici olarak Sherlock’un New York’taki evine taşınır ve bir ev arkadaşlığı süreci başlar.
Sherlock’a göre çok daha normal bir insan profili çizen Watson, hayatının kontrolünü elinde tutmaktan hoşlanan, duyguları ile hareket eden ve bununla gurur duyan; ama bu duyguları dışa vurmaktan hoşlanmayan (adeta bir kapalı kutu), hırslı, çalışkan, başkalarının hayatına, özgürlüğüne, kişisel haklarına fazlasıyla saygılı, güçlü, genç bir kadın.
Ailesi ile arası belirli sebeplerden dolayı çok da iyi olmayan karakterin, ilerleyen bölümlerde tanışacağımız bir annesi ve bir de erkek kardeşi bulunmaktadır.
Başkomiser Tobias (Toby) Gregson
(Canlandıran: Aidan Quinn)
Sherlock‘un, Scotland Yard‘da danışman olarak görev aldığı zamanlarda, Scotland Yard’ın Terör Karşıtı Şubesi’ne atanan Tobias (Toby) Gregson ile Sherlock’un yolları ilk kez orada kesişir. Birkaç davada, beraber görev alan ikilinin arasında zamanla bir arkadaşlık kurulur. İkisi de birbiriyle çalışmaktan zevk alırlar. Sherlock, etliye sütlüye karışmayan ve -diğer dedektiflerin aksine- yaptığı işe saygı duyan bu adamı sevmiştir. Gregson ise, Sherlock’un yaptığı işi ve onun yadsınamaz yeteneğini kavramış, davaların çabucak çözülmesini sağlayan bu adama güvenmiştir.
Zamanla yolları ayrılan bu ikiliden Gregson, şu anda NYPD’nin başkomiserliğini yapmaktadır. Sherlock’un yolu New York‘a düşünce, aradığı ilk isim olan Gregson ile Sherlock artık, New York’da beraber çalışma fırsatı elde etmişlerdir. Gregson’ın davalarının baş danışmanı Sherlock olmuştur. Böylece, dostlukları artık baki olacaktır.
Çevremizde her an rastlayabileceğimiz kadar normal bir insan olan Gregson, iyi anlamda “basit” bir adamdır. İyi bir işi vardır; mesleğinde yetkindir; bir başkomisere göre oldukça mülayımdır; olayları en basit haliyle anlar, kavrar, komplike düşünmez. Kendi olaylarında bile, başkalarının işine burnunu sokmaz, karakter olarak da iyi, saygı duyulan ve sevilen bir adamdır.
Dedektif Marcus Bell
(Canlandıran: Jon Michael Hill)
İkilimizle, Dedektif Marcus Bell‘in ilk karşılaşması Holmes ile Watson‘un beraber gittikleri ilk olay mahallinde gerçekleşir. Marcus Bell, şu anda Başkomiser Thomas Gregson’ın asistanı, sağ kolu olarak NYPD‘de görev alıyor. İlk başlarda, Gregson’un Holmes’ten yardım almasına karşı çıksa da zamanla, Sherlock’un dedektiflik yeteneklerini keşfeder; hatta onun olayları anlayış, çözüş biçimine hayran kalır. Buna rağmen, sık sık Sherlock’un teorilerini eleştirir; onun teorilerinde mantık hataları arar. Bu durum, bizim de Sherlock’un düşünme şeklini anlamamıza sık sık yardımcı olacaktır.
Dedektif Bell, işini ciddiye alan, hırslı, mesleğinde başarılı, güvenilir, eleştirel, açık sözlü, karizmatik sayılabilecek, dürüst bir dedektif. Şu an için aile yaşamı ve özel hayatı hakkında fazla bilgi sahibi değiliz.
4. Yapım Süreci ve Ekibi
Elementary‘nin çok sancılı geçen oluşum sürecinden kısaca bahsedelim:
CBS kanalı “modern bir Sherlock uyarlaması“ olarak yeni bir diziye başlayacağını duyurduğunda, BBC One’ın Sherlock dizisinin yapımcısı Sue Vertue iki projedeki benzerlikler konusunda imalı açıklamalarda bulundu. Ardından, Sherlock dizisinin yaratıcısı Steven Moffat, Elementary yapımcılarının ve CBS kanalı yetkililerinin Sherlock dizisini, Amerika’ya uyarlamak için, kendilerine bir teklifte bulunduklarını; ama kendilerinin net bir şekilde “Hayır” cevabı verdiklerini; buna rağmen söz konusu kanal ve yapımcıların bu projeyi, hala bir şekilde ayakta tutmaya çalıştıklarını açıkladı. Ardından BBC Amerika yetkililerinden birisi ise Elementary’yi, kopyalama ve para kazanmak adına fırsattan yararlanma girişimi olarak lanse etti.
CBS kanalı ve Elementary yapımcıları da bunun üzerine, daha önce 2 defa televizyon filmi olarak gösterdiği Sherlock Holmes ve Kadın Watson‘un hikayesini anlatan projeyi, bir dizi haline getireceğini ve artık, İngiliz Sherlock’tan çok farklı bir yolda ilerleneceği tarzında açıklamalarda bulundu.
Neyse ki bu sancılı sürece Sherlock’un dizisinin yıldızı Benedict Cumberbatch‘ın Kraliyet Ulusal Tiyatrosu oyunu olan Frankenstein’deki rol arakadaşı Jonny Lee Miller ve onun işi olan Elementary’e destek çıkması ile su serpilmiş oldu. Cumberbatch, son dönemde kendisinin ve Sherlock Holmes ve Sherlock Holmes: A Game Of Shadows filmleri ile Robert Downey Jr.‘ın canlandırdığı, Sherlock tiplemelerinin sayısının 3’e çıkmasında bir sakınca görmediğini, Elementary’nin sonuçta farklı bir yapım olduğunu, dizi ekibine ve yaptıkları işe karşı farklı bir tavır takınmak için bir neden görmediğini dile getirdi.
Jonny Lee Miller da arkadaşı olan Cumberbatch için “Benedict’i, Elementary’nin farklı bir proje olduğu konusunda ikna etmek istedim. Benedict ile proje hakkında oturup konuştuk, bana karşı çok teşvik edici ve cesaret verici davrandı” sözlerini kullanarak, arkadaşına minnet borcunu ödedi.
Tüm bu tartışmaların ortasında doğan Elementary, Medium ve Tru Calling‘in senaristlerinden Robert Doherty tarafından yaratıldı. Robert Doherty aynı zamanda, dizinin idari yapımcılığını efsane dizi Justified‘da da beraber çalışan Sarah Timberman ve Carl Beverly ikilisiyle beraber yürütüyor. Üstelik, senaryonun büyük bir çoğunluğunu da bizzat kendisi kaleme alıyor. Elementary’nin yapım şirketleri ise CBS Television Studios, Timberman/Beverly Production ve Hill of Beans Productions.
5. Sherlock Kitapları ve Yazar Sir Arthur Conan Doyle Hakkında
Yukarıda resmi de bulunan Sir Arthur Conan Doyle, 1859-1930 yıllarında yaşamış İskoçya doğumlu bir yazardır. Özellikle suç hikayelerinde çığır açmıştır. Günümüzün dünyaca ünlü dedektifi Sherlock Holmes‘in fikir babasıdır. Edinburgh Üniversitesi‘nde tıp öğrenimi görmüştür. Üniversitede iken küçük öyküler yazmaya başlamıştır.
Britanyalı hayali dedektif Sherlock Holmes karakterinin tarihe ilk defa çıktığı eser: 1887 yılında “Beeton’s Christmas Annual”da basılmış olan “Kızıl Dosya“ isimli hikâyeydi. Bu eser aynı zamanda, yazarın ilk önemli yapıtıdır. Sherlock Holmes karakteri bu zamana kadar, 56 kısa öyküde ve Sir Arthur Conan Doyle’nin 4 romanında görünmüştür. Ayrıca diğer yazarlar da eserlerinde bu karaktere yer vermişlerdir. Doyle’un “Son Sorun” isimli hikâyesinde Holmes ve ezeli düşmanı Profesör Moriarty bir şelaleden birlikte düşerek ölüyorlardı. Doyle, karakterin ölmesine isyan eden okurları dinleyerek, Sherlock’u “Boş Ev Macerası“ isimli hikâyede tekrar hayata döndürdü. Ölmemenin açıklaması ise, Sherlock’un diğer düşmanlarından korunmak için kendini öldü göstermesiydi.
7 Temmuz 1930’da Conan Doyle, aile bahçesinde elini göğsüne bastırmış bir şekilde bulundu. Hemen sonra da kalp krizinden öldü ve İngiltere’de Minstead’deki kilise bahçesine gömüldü.
Kitaplarda Sherlock: Dedektifin her zaman adresi olarak gösterilen ve bugün müze olan evi, İngiltere’de Baker Sokak 221B‘dedir. Sherlock, morfin ve kokain kullanır ve bunları evdeki garip yerlere koyar. Çok iyi keman çalar. Irene Adler dışında, hayatına giren bir kadın yoktur.
Kitaplarda Watson: Dr. Watson, Sherlock’un daimi dostudur. Dr. Watson, Sherlock Holmes ile ilk defa “Kızıl Dosya“ macerasının başında karşılaşır. Afganistan‘dan dönen Watson, bir ev arkadaşı arayan Holmes’le tanıştırılır. Watson, Sherlock Holmes’un 23 yıllık kariyerinin 17 yılını kaleme almıştır. İnsan ilişkilerinde oldukça mesafeli ve soğuk olan Holmes’un, Dr. Watson’a büyük bir sevgi ve önem verdiği görülür. John Watson “Dörtlerin İmzası” hikâyesindeki müşterileri Mary Morstan ile evlenir.
Kitaplarda Profesör James Moriarty: Her kahraman gibi, Sherlock Holmes’in da bir ezeli düşmanı vardır. James Moriarty, varlıklı bir ailenin üstün matematik zekasına sahip oğludur. Ancak Moriarty’nin kanında, onu suça çeken bir şeyler vardır. Tüm İngiltere’yi kapsayan bir suç ağının başında olduğu söylenir. Holmes, onun için “Suçun Napolyonu“ tabirini kullanır.
Kitaplarda Irene Adler: Hikayelerinde genel olarak kadınlara ilgi duymayan Holmes’un hayranlık duyduğu tek kadın Irene Adler‘dır. New Jersey doğumlu bir opera sanatçısı olan Adler, ilk olarak “Bohemya’da Skandal“ öyküsünde karşımıza çıkar. Oldukça zeki, kurnaz ve çekici bir kadın imgesi çizen Irene Adler, Holmes’u alt edebilen tek kadındır.
Kitaplarda Mycroft Holmes: Sherlock Holmes’un kendisinden yedi yaş büyük erkek kardeşi Mycroft, Britanya hükümetinin vazgeçilmez adamıdır. Kardeşi gibi üstün bir zekası ve gözlem kabiliyeti olan Mycroft, Sherlock’un enerji ve dinamizminden yoksundur.
Bu bölümde, kaynak olarak büyük ölçüde vikipedi sayfası kullanılmıştır. Bu sene başlayan yeni diziler arasında, her bölümü bir öncekinden daha güzel olan, her bölümünü beğenerek, severek izlediğim, bir sonraki bölümü için heyecan duyduğum ve merak ettiğim tek dizi olarak elimde Elementary kaldı. Polisiye dizileri sevenlerin, hatta sevmeyenlerin bile ilk birkaç bölümüne göz atması şiddetle tavsiye olunur. İYİ SEYİRLER… Bayıldığım ve izlemeden geçmediğim giriş jeneriği: [youtube http://www.youtube.com/watch?v=C7JT3iMzS4k?version=3&rel=1&fs=1&showsearch=0&showinfo=1&iv_load_policy=1&wmode=transparent] Bu da ilk bölüme dair ufak ipuçları içeren tanıtım filmi: [youtube http://www.youtube.com/watch?v=6YvuZ4Msh50? version=3&rel=1&fs=1&showsearch=0&showinfo=1&iv_load_policy=1&wmode=transparent]
yorumlar
2×03 dahil izlemeyen bakmasın, ileride şöyle bir şeyler olacakmış. 2×032ün sonundan sonra pek bir sevindim buna, istiyordum.
S02E10 Hakkında…
Son zamanlarda en çok hoşuma giden bölümlerden biriydi, benim. Hem kurgusu güzeldi hem de bölüm içinde gelişen olaylar ile diziye bir dinamizm geleceği belli oldu, iyi de oldu. Olayın çoğunlukla mahkemede geçmesi ve yaşananları ikilinin ağzından dinlemekte ayrıca zevkliydi. Son zamanlarda dava ağırlıklı, odaklı ilerliyordu dizi, ikilinin özel hayatlarına ya da kişisel ilişkilerine çok az değiniliyordu, bu bölümle benim sevdiğim Elementary’ye döndü.
Zaten 2 Ocak’ta yayınlanacak bölüme de malum şahıs, baş kötümüz dönüyormuş, süper haber, ben sezon sonuna doğru olur diye bekliyordum. Son olarak “Where is my Mycroft?”
Sezonun başlarında zamansızlıktan ara verdiğim Elementary’ye de yetişiverdim. Klasik bir polisiye gibi ilk birkaç bölümü güzel yapıp sonra biraz rölantiye alıp, kapanışa doğru da temposunu artırarak gitti. Çok fazla gözüme de batmadı.
Şu zaman oldu hala Jonny Lee Miller’ın ağzına bakıyorum o aksanı yüzünden. Vakalarda da aferin dediğim de oldu, zorlamışsınız da çıktı. Ayrıca CSI gibi ünlü biri konuk olduğunda onun katil çıkması sendromunu burada da yaşadım.
Bir kere daha da neden Hercule Poirot’yu daha çok sevdiğimi anladım. Adam tam kafamdaki Sherlock imajıydı, kafasına terllik fırlatasım geldi son 2-3 bölüm. Bir Dr. Watson kolay yetişmiyormuş…
2×03’ü izlediğimden beridir merakla beklediğim şeyi de dönüşteki bölüme (12) getiriyorlarmış. Yine güncel ne kadar devam edebilirim bilmiyorum ama o dönüş bölümünü izleyeceğim kesin…
@aytackara: Aslında S02E10 hakkındaki yorumunu merak ediyorum ben benim pek bir hoşuma gitmişti de…
@alperen4700 Aferin dediğim bölümlerden birisi de 2×10’du. Vakayı işleme tarzlarını sevdim. Ayrıca 9’da “Holmes’un biraz burnunun sürtülmesi lazım.” demiştim, o da tartışmalı bir yolla da olsa oluverdi. Bence de güzeldi. Ama yine de gözüm 2×12’de benim. Ayrıca Mycroft’un ettiği o telefonu da düşünüyorum.
@aytackara: Benim de aynen dediğin gibi olaydan ziyade olayın işlenişi hoşuma giden şeydi, bir de olan şeyin diziye farklı bir dinamizm getirebileceğine inanmıştım, hala da inanıyorum, bakalım göreceğiz. Sezon dönüşü bölümünü ben de merak etmiyor değilim, sebebi de 11. bölümde olanlar değil de o karakterin gelecek olması benim için…
@alperen4700 Dürüst olmak gerekirse son 2 bölümde olanlar umurumda değil pek. Dediğim gibi Holmes’un burnunun sürtülmesini istiyordum, o oldu. Yoksa bahsi geçen karakteri sevsem de arkasından ağıt yakacak falan değilim.
2×12’deki malum kötü karakter konusunda haklısın. Benim beklediğim de kendisi zaten. Diziye yetiştikten sonra açıp 2×03’ün sonunu izledim mesela.
Diziye yetiştiğimde arayıp da bulamadığım 2×12 promosu daha yeni, The Hollywood Reporter kaynaklı ve Youtube’suz haliyle çıkıverdi. (Olmuş bu video, beğendim.)
Eskileri karıştırırken gördüm. (Lucy Liu’yu görünce kayıtsız kalamadım)
Nasıl durumu devam eden var mı?
2×15’teyim. Kendisinden memnunum. İngiliz olanıyla karşılaştırma muhabbetine girmezsen o zaman güzelce, bölümlük bir polisiye cinsinden izleniyor. Ana karakterleri güzel seçmişler.
#aytackara#Teşekkür ediyorum. Senin yönlendirmenle, bir iki bölüm izleyip bakayım…
Diziler araya girdiğine diziye ara vermiştim, yetişme izlemelerimin sonuna geldim nihayet. Güzel gidip ortalamanın üstünde kaldığını düşünüyorum. Zaten yanılmıyorsam son 4 bölüm, bölümlük polisiye yapısında değildi pek. Her bölümün sonu öyle ya da böyle açık bitti. Belirli bir konu üzerinde uğraştılar gibi bir şey oldu ama o dallanıp budaklanıp dört cinayeti falan kapsadı.
Neyse, özellikle de başrol karakterler arası ilişki gayet güzeldi. Aynı şekilde, Mycoft’u sallamasam da gittikçe onu da sevdirdiler. Irene konusunu sezon içinde işleyişlerine zaten aşık olmuştum. Natalie Dormer’ın yine konuk olmalarına kesinlikle hayır demem, tabii o ve programı ne der kim bilir.
Sezonun son dakikası da her bir şeye cuk oturdu ve bitti. Bir aksilik çıkmazsa yenisinde de görüşürüz.
ben bunu izlemek istiyorum ama formüllü yapısından elim gitmiyor bir türlü. sevgili alperen de ne güzel tanıtmış burdan kendisini anayım bir, belki görür de uğrar.
jonny lee miller da emma mini dizisinden çok sempatik bulduğum bir oyuncu. buralara kadar gelebileceğini düşünmemiştim dizinin ve şimdi özellikle de poi izlerken kendi kendime poi izliyorsan bunu rahat rahat izlersin diyip kafamı bulandırıyorum.
siz ne dersiniz? beni rahatsız edecek kadar mı formüllü? dkamoy sever miyim söyle
Bana formüllü yapısı battığı için ilk sezon ortasında bırakmıştım. Sonradan bir ana konuya bağladılar mı bilmiyorum ama.
hadi yav sana battıysa bana da batar kesin. şimdilik kalsın bu o zaman. teşekkür
Merkezdeki ikiliye dayalı bir şeyler gidip geliyor her daim ama sizin istediğiniz türden bir ana konu arıyorsanız o derece yok. Ama formüllülüğü bir CSI kadar da değil. Ben ikilinin arasındaki dostluğu severek izliyorum, öyle de yürüyor. (Daha 3 bitmedi o başka konu, bu yorum ilk 2 sezonu kapsıyor.)
@ozgun14: Bu benim ilk bölümünden sonra “aa izlerim ki ben bunu” deyip o zaman bu zamandır biriktirdiğim bir polisiye. O yüzden çok bi yorum edemeyeceğim. Bana uyacağına neredeyse eminim de seni açar mı bilemiyorum.
@ozgun14: Okudum ve geldim… Teşekkürler güzel sözlerin için, ben bunun ilk sezonunu severek, son bölümlerde de takdir ederek izledim. İkinci sezona da girmiştim; bence ilk sezonun ilk bölümleriyle aynı ayarda gidiyordu o bölümlerde, ne bir tık altta ne de üstteydi. Ama ben çok yoğun dönemimdeyken, bazı dizileri elemem gerektiğinde gözden çıkarmıştım bunu, blacklisti, person of interesti falan. Bunda da sezonluk bölüm sayısının çokluğu etkili olmuştu. O yüzden hep ulusal kanal dizisi bıraktım, geri de dönmedim bunlara.
Dizinin diğer polisiyelerden tek farkı ve artısı oyunculukların bayağı iyi olması ve ikilinin uyumu ile izlemesi eğlenceli tuhaf ilişkisiydi bence. Bir de klasik sherlock’u az da olsa farklı ve iyi de yorumluyorlardı o kadar. İzlenebilir bir dizi ama çok bir şeyde kaçırmıyorsun açıkçası. Öyle POI gibi bir ana konuya da sahip değildi merak ettiğin buysa. Bir tane ana kötü üzerinden ilerleyen ana konusu var ama öyle POI gibi dallı budaklı değil ve çok aşırı üzerinde durulmuyor. (Özellikle ilk sezon ve ikinci sezonun yarısı için konuşuyorum)
amanın dediydim ama hiç beklemiyordum gelmeni hoşgeldin
ben de sırf oyunculardan dolayı girersem girecektim ama sizin de sözlerinizle tekrardan çıkardım listeden.
biliyorum yoğunsun ama arada az da olsa gel çok uzak kalma. senin suits geliyor bu ay onu bırakmadığına eminim orda görürüz artık seni
john noble geliyor diye bekletmeyeyim başlayım dedim. polisiye seven hele sherlock ile ilgili yapımları çok çok seven biri olarak bunu da seveceğime inanıyordum. enson 10ncu bölümü izledim. alperen’in birüst yorumda bahsettiği ana kötü kitaplar&diğer yapımlardan tahminince moriarty ama daha bu dizide bahsi geçmedi.
Jonny Lee Miller sevdiğim bir oyuncu diğer yapımlarla karşılaştırmaya gitmeden canlandırdığı sherlock’u gayet sevdim ama watson çok donuk/soğuk/ruhsuz kalmış. yavaş yavaş alışabildim ben kendisine. senaryo konusunda yorumumu birinci sezon sonunda güncelleyeceğim sanırım. şimdilik daha zekice yazılmış bölümler belkiyordum .
@towanda Bence Moriarty ortaya çıktığında bayılacaksın… Yani umarım seversin, benim çok hoşuma gitmişti.
heyecanlandırdın beni 12nci bölümle giriş yaptılar okonuya
alperen efsane bir tanıtım yazmışsın harika dolu dolu beğeniyle okudum
@towanda: Teşekkür ederim, güzel sözlerin için, beğendiğine sevindim cidden, tanıtımın hala işe yaradığını görmek memnun etti.
Ben diziyi şu anda seyredemiyorum maalesef, ama bu birkaç yorum üstte de belirttiğim gibi diziden memnun olmamamla alakalı değildi. Maalesef vakit sıkıntısı çektiğim bir dönemdi ve bazı dizilerime veda etmem gerekiyordu. Ben de sezonu 20 küsür bölüm olan dizilerden eledim hep, bu da o ara gitti. Geri dönecek de hala vakit bulamadım maalesef, 12. bölümü sevdiysen biraz beklemen gerekecek tekrar o konuya dönmeleri için ama ilk sezonun son birkaç bölümünü çok seveceğine inanıyorum.
Burada da dursun.
Prime Crime: Person Of Interest and Elementary
4. sezona Jeremy Bobb konuk olacak.
Virginia Madsen, Gregson’a sevgili adayı olarak diziye konuk geliyormuş.
Owain Yeoman (Thr Mentalist), dizinin 100. bölümüne konuk olacakmış.
Çok yaratıcı bir poster. Tebrikler CBS.
Harbi ha. Bunlarda bu işlere bakan birileri cidden yok galiba.
Ya aslında yapacak çok bir şey yok
Cidden ya! Az önce 7 CBS dizisinin posterini paylaştım galiba. The Great Indoors ve biraz da Life In Pieces hariç hepsi birbirinden ucuz gerçekten.
@abidin77 Bu dizinin jeneriği aslında gayet güzel bana kalırsa, ona yeterince özendikten sonra gerisini koyverdiler herhalde
@aytackara: Az ana karakterli dizilerden iyi poster çıkartamıyorlar mı ne? DC’s Legends of Tomorrow mesela oldukça renkli bir postere sahip. Çok karakter, her taraftan bir şey fırlıyor. Jeneriğini ben de seviyorum bu dizinin.
Yazarken ara verip, hızlıca baktım eski posterlerine. Bundan biraz daha iyi oldukları kesin. Dediğin gibi bu sezon koyuvermişler
2 ana karakter ile Bones ve Rizzoli&Isles posterleri benden az alkış almadıydı zamanında.
2 bölüm daha sipariş almış ve 22’den 24’e yükselmiş 5. sezonun bölüm sayısı.
Arkadaşlar ne zamandır diziye başlayasım var, hazır 6.sezon onayını almış başlasam mı bu yaz napsam? izleyen arkadaşlar varsa tavsiye edermisiniz? izlemeye değer mi?
Bir Sherlock değil, yardırmıyor ama polisiye sevenleri tatmin eder.
+1.
@abidin77 : tamamdır, çok teşekkürler yaz takvimim çok yoğun olmazsa başlıcam artık.
Dizi güzel bu zamana kadar izledik, malesef suanda altazyı problemi var
6×01
İnternete seks kaseti sızdırılan bir oyuncunun, internete seks kaseti sızdırılan bir karakteri canlandırmasına gülmedim desem yalan olacak Menajeri bu rolü bulduğunu söyledikten aralarında nasıl bir konuşma geçmiştir acaba
Dexter’ın Quinn’i Desmond Harrington, diziye katılmış. Haberi unutmuşum tabii. Karakteri ilginç yerlere gidecek. Bakmadım kaç bölüm olduğuna. Sürprizi kaçmasın.
Bölüm bittikten sonra True Blood’ın Lafayette’i (Elementary’nin Shinwell’i) Nelsan Ellis’i anmaları güzel oldu. İşin komik yanı, ben bu adamın Lafayette olduğunu bilmiyordum. Adamın sesi ve tipi biraz farklılaşınca tanıyamamışım bunca zamandır.
James Frain Cast as Odin Reichenbach
Tam sonu duygusal bitiyor derken ….
221B Baker Street’i görmek hoş oldu. Keşke son sezon burada geçse.
Watson’ın 221A’da olması hoş olmuş
Acaba 7. sezon gerçekten İngiltere’de mi geçecek? Gerçi bir yol bulurlar, bizimkileri yeniden Amerika’ya getirirler.
Gregson’ı anlıyorum ama Joan da senin kızın gibi yahu. Yine de adama kızamıyor insan.
Yalnızbu bölüm öyle bir geçmiş bölümde ne oldu şeyiyle başladı ki, 0. saniyede (1. saniyede bile değil) kimin yaptığını anladım. Koymayın böyle mal gibi yahu. En ufak sürpriz bırakmadınız.
Kötü olmamış ama Watson, saçları niye boyadın?
Elementary Final Season 7 Promo
7×01’e Tamsin Greig konuk oluyormuş.