Makinayı yarış moduna sokup tüm talimatları özelliklerini maksimumda kullanarak yapmaya zorlayan eski bir bilgisayar komutudur. Bu komuttan sonra makinanın kontrolü geri dönüşü olmaksızın kaybedilir.

AMC, 2014 yılında, bu yaz 4. ve final sezonuyla ekranlarına veda edecek bir dönem dramasıyla tanıştırdı bizi. Adını, yanda da belirtildiği üzere, bir bilgisayar kodundan alan Halt and Catch Fire ile. Her sezonu, 40 dk’lık 10’ar bölümden oluşan bu dramanın yapımcı/yaratıcı koltuğunda oturanlar ise pek tanıdık değil: Christopher Cantwell ve Christopher C. Rogers. Çok başarılı reytingler elde edemeyip ha iptal oldu, ha olacak stresiyle bugünlere gelen ve final sezonunu kapan bu dizi için verebileceğim çok fazla ön bilgi yok, o yüzden giriş videosunu aradan çıkarıp konu ve karakterlerden devam edelim.

1980’lerde geçen dizi kişisel bilgisayar ve internet devrimini konu alıyor. 1983 yılında başlayan hikaye, Silicon Prairie’de (Silicon Valley’in Teksas versiyonu) Cardiff Electric adlı küçük çaplı bir teknoloji şirketini merkezine alıyor. IBM gibi şirketlerin domine ettiği bilişim ve teknoloji pazarında, Cardiff Electric, büyük şirketlere rakip olabilmek için eski bir IBM çalışanını işe alır ve hikaye böylece başlar.

Biraz daha detayı sorun etmem derseniz şirketin yeni üyesi Joe, özgeçmişinden etkilendiği Gordon birlikte daha önce hiç kimsenin yapmaya cesaret edemediği bir makina yapma hedefiyle yola çıkarlar. Ortaya koydukları makina gayet tatmin edici olsa da şöyle bir sıkıntısı vardır. IBM’in amiral gemisiyle fazlaca benzeşmektedir. Bir anda dikkatleri üstüne çeken Cardiff Electric için bu işten hasarsız kurtulmanın tek yolu vardır. IBM’in makinasından daha hızlı, daha ucuz bir makina ortaya koymaktır. Çağının ötesinde fikirleriyle gelecek vaadettiğine inandığı Cameron’ı da ekibe katıp bilişim ve teknoloji pazarında bir çığır açacakları yolculuğa başlarlar.Dizinin kendisini izletmesindeki faktörlerlerden en önemlisi belki de burası. Karakterleri ve onları canlandıran oyuncuları. Her biri rolünün hakkını ayrı ayrı vermiş, zaten yazılmış karakterler de daha ilk bölümden sizi içine çeken cinsten. Dizinin ana karakterlerinden biraz bahsedecek olursak:

Lee Pace tarafından canlandırılan Joe MacMillan

Özgüveni yüksek, başarılı, otoriter ve karizmatik Joe MacMillan, IBM’de satış müdürü olarak çalışmaktayken altındaki niyet bilinmez bir anda Cardiff Electric’le anlaşmaya oturur. Onları bilişim ve teknoloji pazarında devlerin yarışına sokabileceğine ikna eder ve şirkete katılır. Şirkete katılır katılmaz da özgeçmişinden etkilendiği Gordon’u yapılmamış olanı yapma vaadiyle kendi tarafına çeker.

Scoot McNairy tarafından canlandırılan Gordon Clark

Bir zamanlar gelecek vaadeden bir bilgisayar mühendisiyken, bilişim ve teknoloji fuarında eşiyle birlikte yaptıkları bilgisayarın çalışmaması üzerine bu utanç verici deneyimi arkasında bırakıp geri plana çekilir. Çalışmalarını sonlandırıp Cardiff Electric’te işe girer. Joe’nun ona yanaşıp IBM makinası üzerinde ters mühendislik uygulayıp çok daha ileri bir makina yapmayı teklif etmesi şu ana kadarki mutsuz hayatında onun için yeni bir dönemin başlangıcı olacaktır.

Mackenzie Davis tarafından canlandırılan Cameron Howe

Asi bir kişiliği olan ve spontan hareket etmeyi seven Cameron üniversite terk bir programcıdır. Çağın ilerisinde düşünen Cameron, Joe’nun teklifiyle şirketin eski ve tutucu kafa yapısına bir isyan olarak şirkete katılır. O dönem erkek egemenliğinde olan bilişim ve teknoloji dünyasına bir tokat gibi inecektir.

Kerry Bishé tarafından canlandırılan Donna Clark

Gordon’un eşi olan Donna önceden bahsettiğim utanç verici deneyime kadar mühendislik yaparken o dünyayı geride bırakmıştır. Gordon’ın Joe’nun teklifini kabul etmesinin evliliklerinin sonu olabileceğini düşündüğünden bu yeni projelerine başta karşı çıksa da bu hayattan kopmuş haline bir derman olabileceğini düşünerek kocasının yanında olmaya karar verir.

Toby Huss tarafından canlandırılan John Bosworth

Cardiff Electric şirketinin yöneticisi. Şirketin sahibi Nathan Cardiff şirketin finans durumunu organize ederken yönetimi John’a bırakmıştır. Joe onları bir anda teknoloji yarışına dahil edince mecburen razı olur ve şirketin zarar görmemesi için onları kontrol altında tutmaya çalışır.

Çok yorumlayabileceğim bir konusu olmadığı için size çok bir tahlil yapamayacağım. Şu aşamada kafamda net bir fikir oluşturmuş değil. Bildiğim bir şey varsa kaliteli bir prodüksiyon olduğu, dönem draması olmasının kendisine artı puan kazandırdığı, oyuncuların ve oyunculukların şans vermeye değer olduğu. Eh, bilgisayar ve internet devrimi gibi duyar duymaz kulak seğirten bir konu da olunca ilginiz olsa da olmasa da sadece ilk bölüme bir şans verin derim. Buyurun tanıtım filmini izleyin diyor ve tanıtımı burada sonlandırıyorum. İzleyeceklere iyi seyirler…