lost 4×03: economist
19 yorum annie 15 Şubat 2008 11:17
lost gitgide çılgın atmaya mı başladı, yoksa sabahın köründe seyrettiğim için bana mı öyle geliyor? geçen sezonki “baygınlık geldi”, “bu bölümde de hiç birşey olmadı”, “artık hiç merak uyandırmıyor” serzenişlerimizi duymuşlarcasına, bu sezon her bölümde en az 2-3 kere “n’ooluyor yaa?” haykırışları ve gergin bekleyişlere sürüklendirecek olaylar oluyor.
dizinin prodüktörlerinden damon lindelof’un dediğine bakılırsa, grevden sonra bölüm kısılmasına gittikleri için hikayeyi daha çabuk anlatacaklarmış. bunların 16 bölüm için tasarlanmış senaryolar olduğunu düşünürsek, son 5 bölümün inanılmaz olacağını düşünüyorum.aziz’den bu haftalık ödünç aldığım bölüm özeti işine girişmeden bir ufak bilgi daha vereyim, pek kıymetli dizimiz 13 martta yayınlanacak olan 7. bölümünden sonra altı haftalık bir araya girecek, sezonun devamını ise 24 nisandan itibaren izlemeye devam edeceğiz.
üçüncü bölüm sayid ana temalı geçti. sayid’i temiz ve takım elbiseler içinde görmek şahaneymiş.yazının bundan sonrası spoiler, aman diyim.
öncelikle adada neler oluyor?
naomi’nin kolunda içinde “N, I’ll always be with you. R. G.” (n, daima senin yanında olacağım. r.g.) yazan bilekliği bulduktan sonra, charlotte’u getirmesi karşılığında helikopterde kendisine yer edineceği sözünü alıyor. kate ve miles’ı da yanına alıp diğer grubu bulmaya gidiyorlar. yolda miles’ın grubun diğer üyeleriyle gemide tanıştığını öğrenirken, miles da grubun kendileri yüzünden ikiye bölündüğünü öğreniyor.
naomi’nin yanında getirdiği desmond-penny resminin esasını öğrenmek için julitte desmond’u getirmek üzere plaja gidiyor. desmond döndüğünde de fotoğraf hakkında pek bilgi alamıyoruz. kimse penny’i tanıdığını itiraf etmiyor ancak suratlarında garip bir ifade oluşuyor.locke ve peşindekiler jakob’un evini arıyorlar ancak bulamıyorlar. ben ve hurley dışında kimse ne demeye ormanın ortalarında dolaştıklarını hâlâ bilmiyor. locke ve hurley arasında charlotte’ı bırakıp bırakmamak konusunda tartışma çıkıyor.helikopter civarında kalanlara gelelim. çılgın bilim adamı dan, gemiyle iletişime geçip bulundukları noktaya bir füze göndermesini söylüyor. bu deney sayesinde adayla normal dünya arasında 31 dakikalık bir gecikme olduğunu öğreniyoruz.
sayid, kate ve miles kulübelere geldiklerinde hurley’nin de yardımlarıyla kendilerini tuzağın içinde buluyorlar. bu arada sayid ben’in gizli bölmesini buluyor. masasından bir sürü sahte pasaport ve para çıkıyor. (hayırdır inşallah!)
sayid’i ben’le beraber bir odaya koyuyorlar, burada aralarında geçen arkadaşlık ve güven hakkındaki mini konuşma çok enteresan geldi bana son flash forward sayesinde. sayid daha sonra odaya gelen locke’la gelenler hakkında konuşuyorlar ve bir miles-charlotte takası gerçekleştiriyorlar. bu sırada sayid de ben’in gemide bir ajanı olduğunu öğreniyor.bu arada sawyer ve kate sevgililer günü şerefine romantik dakikalar geçiriyorlar. sawyer kate’i adadan gitmemeye ikna etmeye çalışıyor zira çıkıp gittiğinde kendisini hapis bekliyor olacak. kate’in de aklına yatıyor bu fikir sanırım çünkü geri dönen grupta yoktu kendisi.
aaaw.
charlotte “yapması gerekendan işler” olduğunu söyleyip helikoptere binmiyor. daniel de geri dönmek istemeyip pilotu ne olursa olsun geldikleri yoldan geri dönmesi konusunda sıkı sıkı tembihliyor.sonunda sayid ve desmond, naomi’nin cesedini de alarak helikoptere biniyorlar. helikopterin adadan uzaklaşması sahnesi o kadar uzun geldi ki, sürekli bir şey olacak diye gerildim açıkçası.
flash-forwardlar;
sakin sakin golf oynarken yanına yaklaşıp kendisiyle iddialaşan bir adamla konuşurken sayid’in meşhur oceanic 6‘ten biri olduğunu öğreniyoruz. (kaldı 2!) adam buna gergin tepkiler veriyor, sayid de adamı küt diye vurup öldürüyor.
bengbeng.
bir sonraki flashforwardda sayid’i berlin’de bir kafede, şans eseri bir ekonomistin özel asistanı olan elsa’yla tanışıyor. ufak flörtleşmenin ardından sayid telefona sarılıp “esrarengiz birine” iletişime geçtiğini bildiriyor.
ilerleyen randevularında elsa’nın da naomi’de olan bileziklerden birini taktığını görüyoruz. bu randevuda elsa çağrı cihazını bırakmayı teklif ediyor ama sayid yanlarına almalarında ısrarcı davranıyor.daha da sonraları elsa sayid’in geçmişi, işi ve kendisi hakkında hiç bir şey anlatmadığından şikayetçi olurken çağrı cihazı ötmeye başlıyor. sayid elsa’ya patronunu öldürmeye geldiğini, elinde bir liste olduğunu, berlin’i bir an evvel terketmesi gerektiğini anlatırken, elsa dramatik davranışlarla sayid’in ağzından laf almaya çalışıyor. bunu beceremeyeceğini anlayınca sayid’i vuruyor. ufak bir telefon konuşmasından sonra sayid’i patronuna götürme kararı alıyor ancak sayid elsa’yı öldürüyor.
sayid’e arkanı dönmeye gelmez.
yaralı sayid bir veterinere geliyor. elsa hakkında konuşurlarken adamın pek sevgili ben linus olduğunu görüyoruz. aralarında geçen konuşmada sayid’in elsa için üzgün olmasının ben tarafından saçma bulunduğunu, çünkü daha önce de bu insanlarla karşılaştıklarında sayid’in silahları yerine kalbiyle düşünmeyi seçtiğini ve muhtemelen başlarına pek de iyi şeyler gelmediğini anlıyoruz. sonunda ben sayid’e arkadaşlarını korumak isteyip istemediğini soruyor ve elinde bir isim daha olduğunu söylüyor. sayid artık listedeki insanların peşlerinde olduklarını bildiklerini söylediğinde ben öyle bir “good” dedi ki, iyiye mi yorayım kötüye mi bilemedim.bu dünyalar uzunu özetimizi bölümde geçen iki adet şahane anektodla bitirmek istiyorum izninizle;
frank: what’s he a diplomat?jack: no, he’s a torturer.
miles: where the hell did they go tubby?hurley: oh awesome, the ship has sent us another sawyer.
yorumlar
Bölümün Türkçe altyazısını her zaman olduğu üzere yedincigemi‘de bulabilirsiniz. Çevirmen dostumuz 213, altyazının bugün saat 14:00-15.00 arası tamamlanacağını duyurdu. Teşekkürü hak ediyor, teşekkürler 213!
ayrıca bölümü burada bulabilirsiniz.
Ada ile gerçek dünya arasında yarım saatlik zaman farkı varsa telsiz konuşmalarını nasıl yapıyorlar? Gelecek ile mi bağlantı kuruyorlar?
dizi izlerken bazen kendimi enayi gibi hissediyorum. özellikle 24 serisini izlerken hep aklıma; bu 24 bölümlük dizi aslında 2 saatlik bir film şeklinde de yapılabilirdi. bu durumda onca vaktimi heba etmiş oluyorum. neyse.bunu düşünmemin diğer sebebi de; iş bu vakit bolluğundan ötürü dizilerin aksiyon ve gelişmelerden taviz verdiğini hatta bazen ayrıntılarda gömüldüğünü söyleyebiliriz.lostun 4. sezon ilk iki bölümünü de geçen izledim ve yine tilt oldum. hep aynı muhabbet. geri ileri. şüphe çıkmaz… nereye kadar…
4. sezonun her saniyesinden inanılmaz bir zevk alıyorum.
hep bi soru işareti hep bi soru işareti acaba cevapları ne zaman alıcaz?
Zaman kayması diye tanımlamaya çalıştığımız şey gerçektende bir zaman kayması mı acaba? Zaman kayması gerçek dünya ile ada arasında mı? Gemi ile ada arasında mı? Ya da gemi gerçek dünyada mı adanın bulunduğu dünyada mı?Regina’nın roketi ateşledikten sonra verdiği bilgilerden roketin 40 km’lik yolu yaklaşık 20 sn’de aldığını bu durumda roketin yaklaşık saniyede 2 km hızla gittiğini anlıyoruz. Roketin ateşlendiği andan itibaren aldığı yol ise ortalama 50 km gibi anlaşılıyor. Ancak adaya gelişi tam olarak 31 dk 18 sn sürüyor.Bu arada merak ettiğim bir konu gemidekilerin adanın bulunduğunu zannettikleri yere neden yaklaşık 50km uzakta duruyorlar (veya durmuyorlar da hareketliler mi)?Roket ateşlenmeden önce yaklaşık 50 km yol alacak şekilde yakıt ile yüklenmiş olmalı. Peki bu 31 dk boyunca sürekli yol aldı mı?Genel görelilikten hatırladığım ışık hızı ile hareket eden bir sistemde (ona göre sabit duran bir sisteme göre) zaman boyutu uzuyor uzunluk boyutu kısalıyordu. Yani gerçek dünyada roket yaklaşık 29 saniye boyunca yol aldıysa ve bu süre adadakiler tarafından 31 dk 18 saniye olarak tespit edildiyse bu durumda ada olarak bildiğimiz şey aslında uzayda ışık hızı ile hareket eden bir deney üssü mü acaba?
gerçek dünyadan adaya denizaltı ile gelinebildiğine göre uzayda olma olasılığı bana düşük geliyor. geminin adaya yaklaşmama nedeni güvenlik içindir muhtemelen. Minkowski denen adamdan adaya gelenler bile korkuyor. (frank, minkowski gelirse hemen telefonu kapat diyor daniel’e.) benim anlamadığım bu süre farkı telsiz ile konuşulmasını nasıl etkilemiyor?
bir de helikoptere, dönerken sakın rotadan sapmaması gerektiğini ısrarla tekrarlıyor daniel. rota muhtemelen roketin de geldiği yol. o yol üzerinde bir zaman atlamasına yol açan bir portal olma olasılığı da yok değil.
bileklik ile bir detay var sanırım. sayid’in berlin de olduğu dakikalarda elsa’yı vurduktan sonra ki sahneden görüntüler.
evet, naomi’deki bilekliğe benziyor. naomi, Matthew Abbadon için çalışıyordu. acaba bu adam yanında çalıştırdıkılarına bileklik mi takıyor? yoksa ekonomist Matthew Abbadon mu?
ben’in süper gücü ikna filan mı? herkesi alıyor elinin altına eşşek gibi de çalıştırıyor kaç sezondur.
toplumun ikiye bölünmesine çok mutlu oldum. eskiden herkes adanın ayrı bi yerindeydi. şu an ki sezon akışında süreklilik çok iyi. ordan oraya atlamak yoruyordu izlerken. hatta şimdi heyecan bile daha hissedilir gelmeye başladı bana ki şu an 2. sezondaki gibi atraksiyon da çok yoğun değil. flash forward da, flashbeck’den kesinlikle daha eğlenceli. kimi zaman eski hayatları havada kalabiliyordu. hele o tesadüflü karşılaşmalar iyice artık anlaşılmaz durumlara dönüşüyordu.
Bu durumda, zaman teorisi doğrulandı da; ben sayid’in golf sahasında adamı vurduğunda bunun dizinin yapımcısından gelen bir tepki olduğunu düşünmekten kendimi alamadım. adam sordu, öğrendi ve öldü. biz izleyiciler de sürekli soru soruyoruz devam sahneleri de iyiydi. vay be aslanım sayid, arkadaşları için kendi ruhunu satmış. bence, olay 10.sezondan önce çözülecek. zaten ben’in iyi tarafta olduğunu anladık, şimdi de kötü tarafın helikopterle gelenler olduğunu anladık. ama şurda yazanlar teker teker çıkıyor gibi. yani bunların aslında göreve gittiği, bir şekilde(charlie’nin bir türlü ölememesi-ilk kazada,sonra asıldığında- ve Desmond yüzünden) zamanın kırıldığı ve jack’in liderlik için daha önceki hayatlarından seçilmiş olduğu, hepsinin aslında bir deney olduğu ve deneyin düşmanlık yüzünden sekteye uğradığı falan. acayip oturuyor.
Oceanic-6 in 4 ismi bellşi oldu..füze ile sadece bir kronetmetre gönderirdi. Daanielin adaya gelmesinin nedeni zaten zaman kayması araştırmaktı. Pilotta daniel için sürekli böyle deneyler yapıyor demişti4.sezon çok güzel başladı ve böylede devam edecek gibi görünüyorBUNDAN SONRASINDA SPOİLER VARDIR DİKKATDiğer iki isim jim ve sun olcakmış. Hatta 7.bölümün ismi olan Ji Yeon da çocukların adları. Jorge Garcia bölümün sonu için “her seneryo bizi şoke ediyor ama hiçbiri bu bölümün sonu kadar şoke etmedi” demiş. Herhalde doğan çocukta bir şeylik çıkar.
daha dizide olmamış bir şey söyleyecekseniz spoiler yazın yorumunuzun başına bir yerine lütfen. haber okumayıp etmeyip, seyrettikçe öğrenmek isteyen insanlar da mevcut.
Pb Lost; dostum jin ve sun’ı nerden duydun bilmiyorum ama gelecekten kesitlerde 5 isim belli, Jack, hurley, sayid,kate bide benjamin benjamini kurtulanlar arasında sayabilirmiyiz pek amin değilim ama…
Sezon 2 finalinde ben michael’a adadan ancak belli rota çizerek ayrılabileceğini söylemişti. Bu şekilde kurtulcaklardı. Belki kurtaran kişiler gemideki kişiler olabilir. Ben’in aslında ada dışında gemidekiler gelmeden önce gemiden haberi vardı, Michael’ı bilerek göndermiş olabilir ve belki de casus Michael’dır
kate kurtuanlar arasında hatırlarsanız hava alanındaki sahneyi… jack ile kate geri dönmek konusunda gayet acıklı ve esrarengiz konuşmalar yapıyorlardı…
Dizide çok bilinmeyen var ve bu beni gittikçe soğutmaya başlıyo en azından bazı bilinmeyenlerin ortaya çıkması lazım ki bizde kafamızda bişeyler kuralım dizi izliyorum ama okadar soru varki işin içinden çıkamıyorum
belki de herşey hayaldir.birinin hayali.”hurley!” neden olmasın.oldururlarda…