The Mist – Öldüren Sis || Tanıtım
23 yorum okakacukaka 30 Haziran 2017 09:01
Stephen King dendiğinde insanların aklına hemen yazdığı kitapları ve bu kitaplarının TV veya beyaz perdeye yapılan uyarlamaları geliyor. 11.22.63, Haven ve Under the Dome TV uyarlamaları arasındaki en önemli yapımlardır. Geçtiğimiz günlerde bu halkaya yeni bir dizi daha eklendi: The Mist. Dizi, 1980 yılında çıkan kitabın ikinci kez uyarlanışı konumunda. Daha önce 2007 yılında Öldüren Sis ismi ile beyaz perdedeki yerini almıştı. Aradan geçen 10 seneden sonra Spike kanalı bu yapımı diziye dönüştürmeye karar verdi ve 22 Haziran ile birlikte ilk sezonu 10 bölüm sürecek olan The Mist ekranlardaki macerasına başladı.
Mutfaktakiler:
Dizinin mutfağında Adam Bernstein (Breaking Bad, Scrubs, Californication), Amanda Segel (Person of Interest, The Good Wife, Without a Trace), Christian Torpe (Rita, Sam) ve Stephen King (11.22.63, Under the Dome) var. Şimdi gelin bir de dizimizin konusuna ve karakterlerine şöyle kısaca bir göz gezdirelim.
Wikipedia – IMDb – Resmi Site – Facebook – Twitter
KONUSU:
[İlk bölümden biraz ispiyon (spoiler) içerir!!!]
Stephen King‘in yaşayıp büyüdüğü, kitaplarının birçoğunda mekan olarak kullandığı yerdeyiz, Amerika‘nın kuzeydoğusunda bulunan Maine eyaletinde. Bridgeville kasabası sakinleri sıradan hayatlarına devam etmektedir. Kimisi güllük gülistanlık yaşarken kimisi de işleri ile ilgili sorunlar yaşıyor ya da kişisel problemleri oluyor. Tabii bu problemler yaklaşan tehlike karşısında hiçbir anlam ifade etmeyecektir.
Kasabanın ormanında bir askerin uyanması ile bölüme giriş yapıyoruz. Bu asker kendisi ile ilgili hiçbir şey hatırlamamaktadır. Üniformasından Arrowhead isimli bir birliğe ait olduğu anlaşılmaktadır. Cebindeki cüzdandan adının Bryan Hunt olduğunu öğrenir. Uyandığından yanında bir de köpek vardır. Köpekle birlikte ağaçların arasından ilerlemeye başlarlar. Tam bu sırada aniden etrafı bir sis kaplar ve köpek koşmaya başlar. Bryan da peşinden gider. Sisin içinde gittiği yeri göremezken bazı sesler duyar ve bir şey görür. Korkudan hemen kaçmaya başlar. Doğruca kasabaya gidip halkı uyarmaya çalışır. Ancak kimse kendisini ciddiye almaz ve deli muamelesi görür.
Sis kasabaya ulaştığında ise artık her şey için çok geçtir. Bu garip sis telefonların çalışmasını engellemekte, insanlara halüsinasyon gördürmekte ve sisin içindeki bir şey insanları öldürmektedir. Şimdi kasaba sakinleri bu öldüren sisin içinde hayatta kalmaya çabalayacak ve bu sisin sırrını çözmeye çalışacaklardır.
KARAKTERLER:
Eve Copeland (Alyssa Sutherland): Kasabanın okulunda cinsel eğitim dersleri vermektedir. Ancak velinin biri kendisini şikayet edince işinden ayrılmak zorunda kalır. Kuralcı, disiplinli ve bazı konularda katı biri. | Alex Copeland (Gus Birney): Klasik bir ergen karakter. Dizinin daha başında bir sorun yaşıyor. Tam bu sorunla uğraşırken bir de kasabayı etkisine alan sis ile mücadele etmek zorunda kalıyor. En büyük yardımcıları yine ailesi ve en yakın arkadaşı Adrian oluyor. |
Kevin Copeland (Morgan Spector): Ailesi için her şeyi yapabilecek birisi. Eşi Eve kadar katı biri değil. Bazen kuralları esnetmek gerektiğini düşünüyor. Sisin gelmesiyle ailesinden ayrı düşüyor. Onları bulmak için canını dişine takıyor. | Bryan Hunt (Okezie Morro): Arrowhead isimli bir askeri birlikte görevli. Sisi gördükten sonra kasabalıyı uyarmaya çalışsa da kimse kendisine inanmamıştı. Şimdi hem kim olduğunu hatırlamaya çalışacak hem de siste hayatta kalmaya çabalayacaktır. |
Adrian Garff (Russell Posner): Okulda uyumsuzluk yaşayan, eşcinsel olduğu için zorbalığa maruz kalan bir çocuk. Sis geldikten sonra birçok konuda kendisini sorgulamaya başlıyor. Sis ile hem psikolojik hem de fiziksel bir savaş verecek. | Mia Lambert (Danica Curcic): Uzun bir zaman sonra kasabasına geri dönüyor. Ancak bazı sorunlar yaşadığı için hapse düşüyor. Bazı konularda oldukça yetenekli biri. Ayrıca bir sorunu var. Sis ile birlikte bu sorunla da baş etmek zorunda kalıyor. |
Natalie Raven (Frances Conroy): Copeland ailesinin komşusu. Genelde bahçe işleriyle uğraşmakta. Sis gelmeden önce bazı işaretler görüp bunları araştırmaya karar veriyor. Sisten sonra da başından bazı olaylar geçiyor. | Connor Heisel (Darren Pettie): Kasabanın polis şefi. Copeland ailesi ile araları iyiyken Alex‘in olayından sonra araları açılıyor. Normalde sevilen bir isimken sis geldikten sonra pek sözünü geçiremiyor. |
Ayrıca tüm kadroya buradan ulaşabilirsiniz.
SON SÖZ:
Dizi 0.19 reyting yaparak Spike standartlarında iyi bir başlangıç yapmış diyebilirim. Ayrıca sadece ilk bölümü değil 2. ve 3. bölümleri de ortamlara düştü. Bu gelecek haftalarda reytinglerde biraz düşmeye sebep olabilir. Ancak daha sonra tekrardan toparlayacaktır.
The Mist çok fazla süründürmeden ilk bölümü ile konusuna girişini yaptı. 3 bölüm itibarıyla da bence güzel bir iş çıkarıyor şu anda. En azından kendisinden beklenen şeyleri bizlere sunabiliyor. Kanal görsel şiddet konusunda elini korkak alıştırmıyor. İzlerken “Acaba şimdi ne olacak?” diye devamlı içinizden geçirerek güzel bir gerilim veriyor.
Belki ünlü isimlerden kurulmuş bir kadrosu yok ancak çok da gerekli değil bence bu. Eldeki kadro oldukça yeterli. Dizinin ilk sezonu 10 bölüm sürecek ve kuvvetle muhtemel ikinci sezon onayı da alacaktır. Elimden geldiğince az ispiyon vererek anlatmaya çalıştım diziyi. Gerilim, dram ve korkuyu birbirine çok güzel harmanlayan bu diziyi izlemenizi tavsiye ederim. İzleyecek olanlara iyi seyirler.
Fragman:
yorumlar
Izlerim bunu ama kadro da sanirim guzel kiz/kadin eksikligi var. 2. sezon da buna dikkat etsinler :D.
Ellerine saglik Okaka.
Şuradaki yorumlarımı buraya yapıştırıp kaçayım ben de.
S01E01
İyi ya da kötü demek için erken henüz.
*Hafiften karakterleri tanıttıktan sonra fazla uzatmadan ilk bölümden konuya girmesi iyi oldu, uzatsalar söverdim çünkü.
*Süpermarket yerine alışveriş merkezi seçmiş olmalarından memnunum. Daha geniş bir oyun alanı.
*Bu seviye net bir ‘Hayır’ cı anneye karşı bu seviye istekli ve coşkulu bir ‘Evet’ çi baba figürü çok saçma geldi gözüme. Karakter daha ete kemiğe bürünmeden düştü gözümden hemen haliyle.
S01E03
Ne iyi ne de kötü, vasat bir şekilde akmaya devam ediyor. Ama dizinin benim açımdan en büyük eksisi bu değil. 3 bölüm devirdik ama hala ne sevdiğim ne de nefret ettiğim yani olumlu/olumsuz bağ kurduğum bir karakter yok. Yoldan toplama oyuncu kadrosunun da bu konuda hiç de yardımcı olmadığını söylemeden geçemeyeceğim. Oyunculuklar vasatın altında cidden.
İlk 3 bölüm üzerine:
Bence “klasik anlamda” bir yaz dizisi. Kafa yormuyor ve izlenilirliği var. IMDB puanı fazla acımasız olmuş, dizi öyle çok kötü değil. Oyunculukları da genel anlamıyla beğendim, bir tek şu ergen kız çok sevimsiz ve kötü. Karakterlere biraz daha derinlik katmaları ve olayları biraz daha hızlandırmaları gerek. Başroldeki Alyssa Sutherland’i zaten “Vikings”den severim, adam da iyi. Frances Conroy desek, yine kendinden beklenen tarzda bir rolde. Mia Lambert karakteri ilgi çekici geldi bana, onun hikayesini merak ettim. Efektlere gelince öyle çok batmadılar, gideri var.
Filmi gayet iyiydi ama filmdeki Irene Reppler karakteri, “Sinema Tarihinin En Uyuz Karakterleri” sıralamamda ilk 5’e oynar. Kadın sırf çeneydi ve kafayı yedirtmişti izlerken. Dizideki AVM fikrini de beğendim, kiliseyi de ekleyip alanı genişletmişler.
Tanıtım için eline sağlık @okakacukaka
Şimdilik izlemeye devam, kendi adıma güzel bir yaz dizisi.
Izlemek istiyorum ama geri tutan sebeblerime gelirsek bir hic sevidigim oyuncu yok, frances var ama onun da nedense filmde uyuz oldugum karakreri canlandirdigini dusundugumden canim sikiliyor. Iki mini kalmasi gereken bir dizi ama bunun garantisini de vermiyor. O yuzden simdilik bekletmekteyim. Ama gercekten karakterlere ve tiolere bakiyorum. Bu hos bir karaktere benziyor dedigim bir tane cikmadi. Muhtemelen hic bir karakteri sevemeyip twd gibi sikilarak izleyecegim.
il 3 bolum gayet guzeldi.. bir solukta izledim ama yazıyı okuyunca sok oldum.. ben bunu mini dizi diye biliyorum… mini ise 10 bolumde sahane is cikarip bitecekti .. devami olursa off yaaa batirip igrenc olacak under the dome gibi ben ılk sezon sonu bırakırım
@ozgun14
Aslına bakarsan Mia Lambert ve Adrian Garff gibi karakterler ilgi çekici gelebilir. Yine de boş vaktin varsa, çerez niyetine izle derim ben.
İzlemeyi ne zaman düşünsem aklıma Under the Dome geliyor ve vazgeçiyorum. Filmini sevmiştim ama diziye şimdilik girmeyi düşünmüyorum.
Eline sağlık @okakacukaka.
Eline sağlıklara ve beğenenlere teşekkür ederim.
@Kutaythejai: Valla açıkçası bende mini olarak biliyordum en başta. Ama baktığım hiçbir yerde mini dizi ibaresi göremedim.
@ozgun14: @darkcrystal’ın dediği gibi aslında Mia ve Adrian’ı seversin tahminen. Birde ben diziye geçen sezon yayınlanan Dead of Summer muamelesi yapıyorum. Kafa dağıtmalık, çerezlik bir gerilim dizisi.
Kolay iptal olmaz ve tadında bitirirler gibi geliyor bana. Sonu Under the Dome’a benzemez umarım.
Ben henüz ilk iki bölümü izledim. İzlediğim kadarıyla memnunum. Tek korkum ikinci bir Under The Dome vakası olması, umarım saçma sapan işlere bulaşmazlar çok. Onun dışında yazın iyi giden bir dizi bence de.
Ellerine sağlık @okakacukaka
Bitsin de öyle gireyim ben buna, kitabı okumamış ve filmi izlememiş biri olarak meraklıyım. Ellerine sağlık @okakacukaka
Şimdilik iki bölümünü izledim. İzlediğim kadarını yeterli buluyorum. Ama 2. Under Dome vakası olabileceği düşüncesi bende de var. Konusu ve tarzı gereği uzun süre devam edemeyebilir; bir noktadan sonra sarpa sarabilir.
Umarım sarmaz. Yazı için teşekkürler.
The Mist 4.bölüm ne zaman gelecek ona göre başlayacağım da (yanlış bilmiyorsam sızdırılmıştı bölümler ) The Mist’in filmini yarım yamalak da olsa okulda izlemiştik , O yüzden pek heyecanlı değilim…
——————————————————————————————
— İTİRAFLAR —
Bu yorumları okurken Under The Dome sevdiğim için anlamsız bir şekilde utanmaya başladım. Evet yanlış duymadınız seviyorum ! Her ne kadar son sezon saçmalasa da hem karakterleri sevdiğimden hemde bir arkadaşımla izlediğimden ötürü halen seviyorum
under the dome vakası derken neden bahsediyorsunuz? Bu dizinin gidebileceği yerler kısıtlı. Kitaptan çıkmadıkları sürece tek sezonda bitmesi gerek. Henüz izlemedim umarım çok değişiklik yapmamışlardır…
Under the Dome da vahiyle inmedi sonuçta, onu da Stephen King romanından uyarladılar.
Başlamadan önce tek sezon planlarının dile getirildiği dizinin ömrünü uzatabilmek için romandan mecburen saptılar. Döndü dolaştı üç sezon sürdü ve sonunda reyting yetersizliğinden ucu açık iptal oldu.
The Mist için mini dizi lafı görmedim ama nihayetinde bir roman uyarlaması. Bir kubbenin altında kısılı kalmış insanlara karşılık belli mekanlarda mecburen kapalı kalmış insanlar var. Düzgün bir şekilde uzatabileceklerse benim itirazım zaten olmaz. Ama diziyi uzatmış olmak için uzatacaklarsa (bknz: Under the Dome) o zaman sarpa sarma ihtimali var diye düşünüyorum.
Yaaa lanet olsun be, dizi yapacağım diye o kadar saçma yerlere gitmiş ki daha ilk bölümden. Orijinaliyle neredeyse alakası yok… Zaten bütçesi de yok belli, küçük böcekler öldürüyor koskoca adamı, çünkü bütçe…
Kendinize bir iyilik yapın ve önce filmini izleyin. Pişman olmazsınız.
4. bölüm ortalıkta şu an. Sanırım erkeden gelmiş.
S01E04
Yok, filmin kredisi de bir yere kadar yani. Çekimler berbat, karakterlerde de bir cacık yok. Benden buraya kadar. Bununla vaktinizi harcamayın, açın filmini izleyin bence de.
5. bölüm şimdye kadarki bölümler içinde izlemesi en rahat ve hoş olandı sanırım. Diziye hizmet etti en azından.
Diziyi izleyince filme bir kez daha hayran oldum… Oyunculuk berbat, Karakterler uyumsuz… Sisin içinden bir şey çıksın diye beklerken sıkıntıdan ölmek… Oyunculuk yok bari biraz yaratık efsun görelim diyorsun milletin suratını tam kare çekmekten ona da sıra gelmiyor… Benim için büyük hayal kırıklığı oldu…
7. bölüm şimdiye kadarkilerin en gereksiziydi. Eski Bryan yeni Jonah’dan beklentim büyük.
Kevin herhalde ölmemiştir. Sezon finalinde alışveriş merkezine gelse de yüzleşme sahnesi olsa.
* Ülke gündeminde
konuşuluyor.
* Game of Thrones yüzünden
mevzusundan bahsediliyor.
* Bir de burası çıkıverdi şimdi. Bana gülme gelmeye başladı artık, şu işe birkaç gün ara verip de öyle devam etsek?
Not: Kevincığım, eline sağlık.
Not 2: İki-üç dakika kalana kadar ucu kapalı bitecek gibiydi ama açmış da öyle gitmişler.
resmen güzelim konunun içine etmişler kitabından esinlenmeyi becerememişler filminden bir şeyler kapsalardı barı