The Pillars of the Earth — Tanıtım
10 yorum unfortr 24 Ekim 2013 08:16
İngiltere tahtının tek varisini taşıyan kraliyet gemisi, İngiltere kıyılarında alev alır ve sulara gömülür. Bu olay ülkede taht kavgalarına yol açacaktır, yani anarşiye…
The Pillars of the Earth, Ken Follett’in aynı adlı romanından televizyona uyarlanmış bir mini dizidir. Dizi arka planda bir katedralin yapım hikayesini anlatıp bunun yanında taht kavgaları, güç savaşları, politik oyunlar, dini çekişmeler, aşk ve entrika gibi aklınıza ne geliyorsa bulabileceğiniz bir konu çeşitliliğine sahip.
İçindekiler
YAYIN BİLGİLERİ
The Pillars of the Earth, 23 Temmuz 2010 tarihinde Starz kanalında başlayıp, 27 Ağustos 2010’da sekizinci ve son bölümüyle yayın hayatına veda etmiş bir mini dizi. Bölüm süreleri ortalama 50 dakika.
Dizinin yapımcı koltuğunda ünlü kardeşler Tonny Scott ve Ridley Scott yer alıyor. Dizinin yönetmeni ise Sergio Mimica-Gezzan.
KONU
Dizi, İngiltere’de taht savaşları ve anarşinin yaygın olduğu 12. yüzyılda geçiyor. Winchester Kalesi’ndeki tahtta gözü olan herkese gün doğmuştur. Kral Henry’nin, öldükten sonra tahta geçecek yegane varisi Prens William esrarengiz bir gemi kazasında hayatını kaybetmiştir.
Bu andan sonra, olanca güçleriyle tahta çıkabilmek için güç savaşları başlar. Tüm bunların etrafında kurgusal bir kasaba Kingsbridge’de bir katedralin yapımına başlanır. Fakat bu güç savaşları yüzünden katedralin inşası sık sık aksamalara uğrar. Din adamı, ustası ve mimarı tüm bu hengame ve engellemeler içerisinde hayatları pahasına ve olanca güçleriyle katedrali inşa etmek için çabalarlar.
KARAKTERLER
TAHT KAVGASINDA YER ALANLAR
Yaşlanmakta olan Kral Henry’nin tek derdi, ölen oğlunun yerine tahta kendi soyundan bir varis bırakabilmek.
Kralı, Clive Wood canlandırıyor.
Kral Henry’nin ölen oğlundan sonra hayatta kalan tek çocuğu Maud, tahtı ele geçirebilmek için bitmek tükenmek bilmeyen bir hırsa sahip.
Karakteri, izleyenlerin The Newsroom‘dan aşina olduğu Alison Pill canlandırıyor.
Kral Henry’nin evlilik dışı dünyaya gelen oğlu Gloucester, katı din kurallarının hüküm sürdüğü ülkede, kilisenin tahtın varisi olarak kabul edemeyeceği bir aday ama o hiç böyle düşünmüyor.
Karakteri, Matt Devere canlandırıyor.
Kralın yeğeni olan Stephen da bu taht kavgası arasında türlü entrikalarla kendine bir yer edinmiş. Onun bu savaşta başlıca düşmanı ise kralın çocukları.
Stephen’ı, bir çoğumuzun Defiance‘den bilebileceği Tony Curran canlandırıyor.
Krallıkta saygın bir yere ve zenginliğe sahip Bartholomew Dükü, dizide aşk üçgeninin arasında kalan kızı Aleina ve oğlu Richard da güç savaşları arasındaki yerlerini alırlar. Dükü usta oyuncu Donald Sutherland, güzelliğiyle gözleri kamaştıran Aleina’yı Hayley Atwell, Richard’ı da Sam Claflin canlandırıyor.
Bu tür hikayelerde güç ne yöne doğru kayarsa, o yöne doğru koşan kazanç ve rant fırsatçısı karakterlere hep rastlamışızdır. Burada da bir anne, baba ve oğuldan oluşan Hamleigh Ailesi karşımıza çıkıyor. Anne Reign, oğluna bir ünvan kazandırabilmek için yapmayacağı şey olmayan biri; kirli entrikalar ve politik oyunlar onun işi. Oğlu William, annesinin onu beslediği kötülükle tam bir ölüm makinesı ve acımasız birine dönüşmüş. Baba Percy ise içlerinde en masum takılanı, diğerlerine göre pısırık kalmış.
Reign’i Mistresses ve Atlantis‘ten hatırlayabileceğimiz Sarah Parish, William’ı The Borgias‘tan hatırlayacağımız David Oakes, Percy’yi ise Robert Bathurst canlandırıyor.
Din adamı Waleran da Hamleigh Ailesi gibi gücün peşinden koşan biri. Hatta onlarla zaman zaman ortak paydaları uğruna anlaşmalar da yapıyor; ama sözlerinde durduklarına rastlayamazsınız. Din adamı olmasının etkisiyle çıkabileceği en yüksek makama ulaşmak uğruna işlediği günahlar ona ruhen acı veriyor. Bu acıdan, kendine işkence ederek arınmaya çalışıyor.
Karakteri yine, yeni ve yeniden harika oyunculuğuyla Deadwood‘daki Al Swearengen rolüyle hafızalara kazınan Ian McShane canlandırıyor.
KINGSBRIDGE KATEDRALİ’NİN YAPIMINIDA YER ALAN KARAKTERLER
Kingsbridge manastırı rahibi Phillip, onurlu ve saygın bir din adamıdır. Etrafında güç ve türlü türlü oyunlar oynansa da kendisi bu kirli oyunlar içine girmemeye çaba gösterir.
Karakteri, en son Ripper Street‘te izlediğimiz Matthew Macfadyen canlandırıyor.
Tom, ailesi ile beraber kendine bir iş bulma ümidiyle kasabaları dolaşarak onarabileceği binalar arayan bir mimardır. Şefkatli bir babadır ve oğlu Alfred’e de mesleğinin inceliklerini öğretmiştir.
Karakteri, Rufus Sewell canlandırıyor.
Tüm bu katedral yapımı ve güç savaşları arasında, bu tür hikayelerde karşımıza çıkan cadılık yeteneklerine sahip bir karakter burada da var. Cadı Ellen ve oğlu Jack aynı zamanda hikayenin gizem unsurlarındandır. Jack, annesinden başka hiç bir yabancıyla konuşamıyor. Ellen’ı Natalia Wörner, Jack’i ise Eddie Redmayne canlandırıyor.
DİZİDEN NOTLAR
- Dizi, Ken Follett‘in 1989 yılında yayınlanan, dünya genelinde 14 milyondan fazla satan ve 30 farklı dile çevrilmiş aynı adlı kitabından uyarlanmıştır. Yazarın tüm kitapları 100 milyondan fazla satmıştır.
- Ken Follett, dizide Merchant karakterini de canlandırmıştır.
- Dizi, Almanya ve Kanada ortak yapımı olup, finansörü İngiliz-Amerikan menşeili bir yapım şirketine aittir.
- Dizi, 40 milyon dolar bütçe ile çekilmiştir.
- Çekimler Avusturya ve Macaristan’da yapılmıştır.
SON SÖZ
Biraz Game of Thrones, biraz The Borgias, birazcık da The Tudors; alın size The Pillars of the Earth. Üstelik sezonlarca sizi yormadan, hikayesini 8 bölümde anlatıyor. Elbette verdiğim örneklere aldanarak karşınızda muazzam kaliteli bir iş beklemeyin, eksileri de yok değil. Bu tür geniş bir dönemi anlatan yılların fersah fersah atlandığı mini dizilerde, karakterlerin yaşlanma emarelerine fazlasıyla takıntılı olduğum için buradaki makyajları hiç beğenmedim. Efektlerde geneli kötü olmamakla birlikte göz tırmalayan yerler vardı. Ama yine de eğlenceli, su gibi akan bir dizi izlemek istiyorsanız daha ne duruyorsunuz? İzlemek isteyenlere iyi seyirler…
yorumlar
Ben bu diziyi yayınlandığı yaz güncel bir şekilde bayıla bayıla izlemiştim. O zamanlar 22dakika’yla alakam olmadığı için, sonradan da bazı ayrıntıları unuttuğum için tanıtım yazamamıştım ama hep aklımdadır keşke sitede ayrıntılı bir tanıtımı olsa diye. Bu boşluğu giderdiğin için teşekkürler unfortr, eline sağlık.
Akıcı olayları, güzel oyunculuklarıyla çok eli yüzü düzgün, diğer Starz dizilerine kıyasla çok hoş ve naif bir mini-dizi olarak aklımda kalmıştır. İzlemeyene ben de şiddetle tavsiye ederim.
Yanlış hatırlamıyorsam daha hiç mini dizi izlememiş bir kişi olarak bir ara yakın zamanda belki de mini dizilere zaman ayırmayı düşünüyorum, bazı çok kaliteli işler merakımı cezbedip duruyor çünkü, bu da o listemin için de yer etti. Eline sağlık @unfortr
Ben de izlemiştim. Başlarda pek heyecan yaptırmış ve beklentilerimi yükseltmişti bu dizi. Ama unfortr’nin dediği gibi bazı eksiklere ve saçmalıklara takılmıştım ve bir The Borgias olamamıştı benim için. O yüzden de herkese öneremediğim “tam olacaktım olamadım” dizileri listesinde tutarım bu diziyi.
Ama yanlış anlaşılmasın; izlediğime asla pişman olmadığım, iyi zaman geçirmemi sağlayan bir dönem dizisi olabilmiştir.
Ian McShane’e hasta olup “ya bu adamı izlemek için bile değer” dediğimi hatırlıyorum. Üstüne bir de Matthew Macfadyen ve Rufus Sewell eklenince oyunculuk açısından benim için leziz olmuştu. Ama Eddie Redmayne bana bunların yanında hafif gelmişti.
Bu arada tanıtımı okurken “Aaa Allison Pill bunda var mıymış?” diye görüp şaşırdım. O kadar hatırlamıyorum ki anlatamam. :))
Bence de iyi oldu bu tanıtımın varlığı.
amanım…. resımlerıne bakmak bıle benı uyuttu… ben bu dızıyı bır bolum ızleyemem emınım kalıtelı bır yapımdır ama kutayın sevecegı cınslerden degıl
Diziyi bende zamanında güncel olarak izleyip, geçen ayda yeniden seyretmiştim. Sitede tanıtımının olmadığını görünce, hemencecik hazırlayıverdim.
@dkamoy: Allison Pill’i diziyi ilk izlediğimde, bende varlığından haberdar değildim. Matthew Macfadyen ve Rufus Sewell ile bu aralar çok karşılaşıyoruz, bundan da memnunum Ian McShane, bu adamı izlemeye bayılıyorum. Sayesinde, uzun bir aradan sonra Deadwood izlemeye başladım tekrardan, hayranlığım kat be kat arttı.
Ellerine sağlıklar için teşekkürler
Ellerine sağlık. Yormayan, tatlı tatlı izlenebilen bir mini dizi The Pillars of the Earth. Meraklısına “World Without End” adında , ayrıntılı bilgisi World Without End sitesinden elde edilebilecek, The Pillars of the Earth‘den 150 yıl sonra geçen bir de devam mini dizisi bulunmakta.
@soul64: Tanıtımda, bu ayrıntıdan bahsetmemiştim, sayende eksikliği gidermiş olduk. Öte yandan, dizi hakkında bir çok olumsuz yorum aldığım için izlememiştim.
Anca duzgun bir sekilde okuma imkanim oldu. Guzel bir diziye benziyor. Eline saglik unfortr
“Acil mini” listemde yerini aldi.
Bu tanıtım yazısıyla aklıma girmişti, yeni izleyip bitirdim. Tam benim beğendiğim tarzda bir tarihî mini diziymiş.
Kimler kimler varmış dizide meğer. İlk bölümde Game of Thrones’un Lysa Arryn’ı Kate Dickie de yer alıyormuş ayrıca.
Eline sağlık @unfortr.
1 haftadır Oscar’ı alan oyuncuyu ben bir yerlerden hatırlıyorum ama nerden diye düşünüp durdum. Sonunda imdb’sine bakmayı akıl ettim. Çok şaşırdım bir o kadar da hoşuma gitti.