Dünyanın en ünlü drag queen’i RuPaul, son yıllarda RuPaul’s Drag Race ile iyice popülerleşti ve TV’nin önemli yüzlerinden biri oldu. Uzun zamandır hayali olan dizi projesini sonunda Netflix ile hayata geçirmeyi başardı. Sex and the City ve 2 Broke Girls’ün yapımcısı Michael Patrick King ile birlikte hazırladığı dizide başrolü üstleniyor ve drag’ın renkli dünyasına seyirciyi davet ediyor: AJ and the Queen.

İlk sezonu 1’er saatlik 10 bölümden oluşan dizi, komedi – drama – macera türlerinde. 2. sezonunun olup olmayacağına dair bir bilgi şimdilik yok.


Öncelikle drag dünyasını hiç bilmeyenler için temel birkaç bilgi verelim:

Drag; komedi, hiciv, dans, şarkıcılık, oyunculuk ve moda gibi çok geniş bir yelpazeye sahip. Drag queen, kıyafetleri ve makyajıyla, feminen tarafını abartılı biçimde ortaya çıkarıp eğlence sektöründe boy gösteren performans sanatçılarına deniyor. Türkiye’nin en ünlü drag queen’i Huysuz Virjin (Seyfi Dursunoğlu) diyebiliriz.

Drag queen’ler genelde kabarelerde ve gece kulüplerinde sahneye çıkıyorlar. Yıllardır eşcinsel kültürünün önemli bir parçası olarak varlığını sürdürmeye devam ediyor. Drag yapanlar ise genelde eşcinsel erkekler. Fakat son yıllarda artık bu tip kalıpların dışına çıkılmış durumda. Yani herkes, kendi yorumlamak istediği biçimde drag yapabiliyor ve seyirci kitlesi sadece eşcinsellerden oluşmayabiliyor.


AJ and the Queen’e dönecek olursak:

Robert (drag queen ismiyle Ruby Red), Manhattan’ın efsanevi drag sanatçılarındandır. Çalışkan ve azimli Robert, uzun süredir birikim yapmaktadır ve en büyük hayali, çalıştığı drag kulübünden ayrılıp “Queens in Queens” adındaki kendi kulübünü açmaktır. Artık vakit gelmiştir. İşinden ayrılıp ülkenin bir ucundan diğerine bir tura çıkacak, birkaç şehirde daha performans sergiledikten sonra Dallas’a varıp “Miss Drag” güzellik yarışmasını kazanacak ve böylece yeterli parayı bir araya getirebilecektir. New York’a döndüğündeyse nihayet kendi kulübünü açacaktır.

Görev dağılımda mali işlere bakan kişi 7 aydır beraber olduğu, girişimci sevgilisi Hector’dır. Hector’la hayal edebileceğinden bile iyi giden bir ilişkisi vardır. Rüyalarını tek tek gerçeğe dönüştürmeye başlayan Robert, kulübü açacakları mekanın kira sözleşmesini imzalamaya gittiğinde acı gerçeği öğrenir: Hector elindeki 100 bin doların hepsini alıp kayıplara karışmıştır. Robert, artık neredeyse beş parasızdır.

Evine döndüğünde, elinde kalan bir avuç parayı da çalmaya kalkışan AJ ile tanışır. 10 yaşındaki AJ, üst kat komşusudur ve bir aydan uzun süredir bir ebeveyni olmadan yaşamaktadır. Fahişelik yapan ve uyuşturucu belasıyla mücadele eden annesi, kirasını ödeyemediği için evden atılmıştır ve uzun süredir ortada yoktur.

AJ sorununu çözdüğünü sanan ve Hector’ın yakalanması için New York polisine güvenen Robert, turu için aceleyle karavanına atlar ve yola koyulur. Fakat çok geçmeden davetsiz bir misafiri olduğunu fark edecektir: AJ…

Robert Lee / Ruby Red (RuPaul Charles)

Kendi küçük camialarında diva olarak görülen Ruby Red, saflığının ve iyi niyetinin başına açtığı bela yüzünden yıkılmış vaziyettedir. Karavanında Oprah’nın şovundan kayıtlar içeren VHS kasetlerini izleyerek toparlanmaya çalışır. Beklemediği bir biçimde hayatına giren AJ ile dizinin her bölümünde, farklı bir şehirde çeşitli maceralara atılırlar. Başta iletişim kurmakta zorlansalar da zamanla duvarları yıkıp beklemedikleri biçimde birbirlerine bağlanırlar.


AJ

Izzy G.

Asi, hırçın ve ulaşması çok güç bir çocuk olan AJ, Robert’ın başında yeterince dert yokmuşçasına ortaya çıkar. Annesine fena halde öfkelidir ve Robert’tan onu Teksas’taki dedesinin yanına götürmesini ister. Yolda Robert’tan öğreneceği ve ona katacağı çok şey vardır.

 


Louis

Michael-Leon Wooley

Robert’ın ev arkadaşıdır. Kör ve diyabet hastası olan Louis, Robert’ın sorumlu olduğu bir diğer kişi olsa da aslında kendi başının çaresine gayet iyi bakabiliyor ve üstüne Robert’ı toparlıyor. Cocoa Butter ismiyle performans sergileyen bir drag queen. Aynı zamanda harika kıyafetler hazırlayan, yetenekli bir tasarımcı ve sadık bir dost.


Hector

Josh Segarra

Robert’ı bir işletmeci olduğuna inandıran, bütün parasının kontrolü konusunda ona güvence verip ortadan kaybolan Hector, sadece drag queen’leri dolandıran bir sahtekardır. Gerçek adı ise Damien’dır. Robert’ı belki de para konusundan daha fazla üzen bir şey varsa, o da ilişkilerinin sahte olduğu gerçeğiyle yüzleşmektir.

 


Lady Danger

Tia Carrere

Eski güzellik kraliçesi, yeni dolandırıcı. Drag queen’lere ucuz kozmetik ürünler satmakta ve yüz estetiği için sağlıklı olmayan enjeksiyon işlemleri yapmaktadır. Robert’ın parasından bir şekilde haberi olduğunda, Damien’a yeni bir hedef önerisiyle gitmiştir ve bu parada kendi payı da hayli yüksek olacaktır.


AJ’in annesi Brianna (Katerina Tannenbaum) ve Robert’ın davasıyla ilgilenen polis memuru Patrick (Matthew Wilkas), yan karakterlerden bazıları. Geniş bir konuk oyuncu listesine de sahip olan dizide ayrıca RuPaul’s Drag Race’in eski yarışmacılarından birçok isim, irili ufaklı rollerle sezon boyunca küçük sürprizler yapıyorlar.

RuPaul çok saygı duyduğum ve büyük hayranı olduğum bir isim. Bir dizi projesi olduğunu duyduğumdan beri heyecanla başlamasını beklemekteydim. Bazı konularda beklentilerimi karşılayamasa da çoğu konuda beğenimi kazandığını ve genel olarak keyifle izlediğimi söyleyebilirim.

İhtişamlı ve şaşaalı drag şovları kısmı beklediğimden çok daha sönük kaldı. Bir türlü birkaç lip-sync’ten öteye gidemediler. Hiç doyasıya kahkaha atmadım ama yüzümde sırıtışla ve genel bir mutluluk haliyle koca sezonu tamamladım. Belki üst sınıf bir yapım değil ama eli yüzü düzgün, özenli yazılmış ve seyir zevki yüksek bir dizi olduğunu söyleyebilirim. Klişelere dalacak gibi olduğunda hemen küçük farklı numaralarla durumu kurtarabiliyor.

RuPaul’un oyunculuğunu gayet başarılı buldum. İzlediğim kişilerin RuPaul Charles / RuPaul değil, Robert Lee / Ruby Red olduğunu ince çizgilerle her zaman hissettirdi. AJ’yi oynayan ufaklığımız belki üstün yetenekli bir oyuncu değildi ama o da oldukça başarılı yazılmıştı. Adım adım karakter gelişimini izlemek çok keyifliydi. Böyle bir dizi için en önemli şey bu ikilinin kimyası olsa gerek ve onu da güzel tutturdular.

Dizinin parlayan yıldızı beklemediğim biçimde sahne çalıp duran Louis karakteri oldu. Drag Race kızlarına gelirsek, gözümün aradıkları ve daha çok görmeyi dilediklerim oldu ama genel olarak o taraftan da memnun kaldım. Hepsi de iyi oynayıp Ru’nun yüzünü kara çıkarmadı. Kostüm, makyaj ve set tasarımı gibi konulardaysa bu ekipten bekleneceği üzere oldukça başarılı bir dizi, aksi bir durum söz konusu olamazdı.

Esprileri genel olarak eşcinsel kültürüne ve popüler kültüre atıflar üzerinden ilerlediği için AJ and the Queen her izleyiciyi kolayca yakalayamayabilir. Ama renkli ve eğlenceli karakterleriyle, lezzetli diyaloglarıyla, tatlı bir arkadaşlık ve yolculuk hikayesi izlemek isteyenleri, farklı bir tat arayanları memnun edebileceğini düşünüyorum.

Seyredecek olan herkese keyifli seyirler…

NOT: Diziyle ilgili daha önce burada yorum yapılıyordu.