BAŞKAN VE SEÇİMLER

  • Görev süresi 4 yıldır ve bir kişi sadece iki kez seçilebilir.
  • Bu 4 yıl dolmadan eğer olağanüstü bir durum yaşanmazsa, hiçbir başkan görevden ayrılamaz. Başkan’ın istifası ya da Federal Kongre tarafından görevden alınması durumunda gelecek seçimlere kadar başkan yardımcısı, Beyaz Saray’ın patronu olur.
  • Başkan seçilen kişi Beyaz Saray’da, kendi personeliyle birlikte ikamet eder ve yılda 400 bin dolar net maaş alır. Amerikan Başkanı, kuvvetli bir güçler ayrılığının uygulandığı ülkede federal hükümetin başı ve ABD Silahlı Kuvvetleri’nin de Başkumandanlığı görevini üstlenir.
  • Başkan, Kongre’den gelen kanun tasarılarını inceleyip onaylar ya da geri çevirir ve yine büyükelçiler ile federal yargıçları atamak için de aday gösterir.
  • Başkan’ın aday gösterdiği kişilere Senato onay verirse göreve başlayabilir.
  • Amerika’da başkanının valileri, yerel mülki amirleri atamak gibi bir görevi yoktur. Bunlar eyalette yapılan seçimlerle belirlenir.
  • Başkan olabilmek için 35 yaşını doldurmuş olmak, doğal yollardan Amerikan vatandaşı olmak (anne-babadan dolayı kazanılan vatandaşlık ya da ABD’de doğum yoluyla elde edilen vatandaşlık) ve en az 14 yıl ABD’de ikamet etmiş olma şartı aranır.
  • Demokrat ve Cumhuriyetçi Parti’nin başkan aday adayları önce ülke genelinde bir ön seçime gider. Ön seçimler iki türlü olmaktadır. Birisi eyalet genelinde halka açık, diğer ise yalnızca kayıtlı partililerin oy kullanabildiği şekilde olmaktadır.
  • Her iki partiden ortaya çıkan başkan aday adayları Ocak ayında Iowa’da başlayan ve özellikle Şubat ayının ilk salı günü 19 eyalette yapılan ön seçimler ile yarışırlar.

  • Her iki partide de ön seçim yaz döneminden önce bitirilir ki bu bazen haziran ayına da sarkabilir. Hatta partilerin ulusal kongrelerine kadar mücadele taşınabilir. Seçimin yapılacağı yılın yaz döneminde partiler ulusal kongrelerini yapar ve burada ön seçimde galip gelen adayın parti tarafından adaylığı onaylanarak resmiyet kazanır. Ulusal kongreden onay almadıkça bir aday ön seçimlerin galibi de olsa resmiyet kazanmış olamaz.
  • Ön seçimler, ulusal kongrenin de nasıl neticeleneceğinin belgesidir ancak resmi makam yani nihai yer ulusal kongredir. Usulen de ön seçimi kaybeden diğer adaylar kazananın karşısında ulusal kongrede yer almaz.
  • Bu teamül gereği böyledir zira ulusal kongrelerden sonra seçime yalnızca iki ay veya 3 ay gibi bir süre kalır ve parti halka birlik mesajı vermeyi amaçlar.
  • Seçimlerde çoğunluk oyu yakalayan kazanır. Çoğunluk sistemi benimsenir. Vatandaşlar tek bir adaya oy verirler.
  • ABD başkanının en önemli yetkisi ‘ikna etme’ dir. Yani pazarlık, teşvik, hatta tatlı sözlerle inandırabilmek, ama asla dikte etmeme. ABD başkanlarının işlerini yürütebilmeleri için dört şeyle çok iyi ilişkide bulunması gerekir: Kongre (Meclis), Federal Bürokrasi, Yüksek Mahkeme (Senato) ve Kitle Medyası.
  • Başkanın Kongre’yle ilişkisi kuşkusuz en önemli olanıdır. Eğer başkan Kongre ile ilişkilerini iyi kuramazsa savaş zamanı ve ya kriz durumlarında izlenecek yollarda çok sıkıntı çeker. Ayrıca skandal yaşarsa da otoritesini çok kolay kaybeder. (Watergate, Vietnam Savaşı) Aynı zamanda muhalefet partinin egemen olduğu bir Kongre’de de sıkıntı yaşarlar. Ayrıca (House of Cards 5×1 ispiyonu!) House of Cards’da olduğu gibi Başkan’ın (Frank Underwood) meclise girip de konuşma yapması ve bana şu yasayı çıkartacaksınız, savaş hakkı vereceksiniz diye atar yapması pek mümkün değildir. Gerçi o Frank Underwood, Amerika’nın başına böyle biri gelmiş midir, bir düşünmek lazım ;)
  • Başkanlar, yönetimlerindeki üst ve orta derecelere doğrudan ve dolaylı, yaklaşık 3.000 atama yapmalarında rağmen sayıları 2.000.000’un üzerinde olan ABD’deki profesyonel bürokratların toplam sayısına nispetle bu küçücük sayıdır.
  • Benzer zorluklar Senato ile olan ilişkilerde de geçerlidir. Senato 1950’den beri siyasi gündemde etkin bir rol oynamıştır. Başkanların Yüksek Mahkeme’ye yargıç atamaları yapmalarına rağmen bu atamalar Senato tarafından reddedilebilir. 1930’lardaki New Deal programının çoğu, F. D. Roosevelt‘in 1937’deki ‘mahkeme devrimi’ vasıtasıyla dengeyi değiştirene kadar engellenmiştir.
  • Son ilişki kitle medyası arasındaki ilişkidir. ABD halkına ulaşmak başkanlar için en önemli şeydir. Medya bir başkanı yüceltebileceği gibi (Ronald Reagan) bir başkanı istifaya zorlayabilir. (Watergate – Richard Nixon)