II. Dünya Savaşı’nı konu alan ve gerçek olaylardan esinlenilerek hazırlanan tarihi dramalara bir yenisi eklendi: Atlantic Crossing.

Norveç/ABD ortak yapımı olarak ekrana gelen 8 bölümlük mini dizi, Ekim-Aralık 2020 arası Norveç’in devlet kanalı NRK’da yayınlandı. Nisan-Mayıs 2021 arası PBS’te ekrana gelmesiyle daha ulaşılabilir oldu. Bölümlerde Norveççe diyaloglar için İngilizce altyazı kullanılıyor.

Alexander Eik‘in hazırladığı Atlantic Crossing’in senaryosunda kendisine Linda May Kallestein, yönetmenlikte Janic Heen eşlik etti.

Atlantic Crossing’in hikayesini 1940 yılıyla açıyoruz. Gücünü gün geçtikçe artıran ve işgalci bir tutum izleyen Adolf Hitler’in yeni hedefleri Danimarka ve Norveç olur. Norveç’in Veliaht Prensesi Martha (Sofia Helin), çocuklarını yanına alarak eşi Veliaht Prens Olav’ı (Tobias Santelmann) ve ailesinin geri kalanını bırakarak Norveç’ten ayrılmak zorunda kalır. Nihayetinde ise savaş mültecisi olarak ABD’ye gider.

Dizi, esasında dönemin ABD başkanı Franklin Roosevelt (Kyle MacLachlan) ve Prenses Martha arasında savaşın gölgesinde gelişen arkadaşlığı ve karşılıklı tutumu konu alıyor. Ülkesini işgalden kurtarmak, halkına yardım etmek ve evine geri dönebilmek için elinden geleni yapmaya çalışan Martha’nın içinde bulunduğu durumda en iyi şansı ABD’den ve kamuoyundan alabileceği destektir. Gün itibarıyla hala tarafsız olan ABD’yi yönetme çabasında olan Roosevelt’in ise önünde bir genel seçim vardır, dibinde büyük bir savaş kopmaktadır ve sağlık sorunlarının yanı sıra halkın bir bölümü ülkenin savaşa sürüklenmesine kesinlikle karşıdır.

** Atlantic Crossing’in kadrosunda Søren Pilmark (Kral Haakon VII), Harriet Sansom Harris (Eleanor Roosevelt), Daniel Betts (Harry Hopkins), Lucy Russell (Missy LeHand), Suzanne Bertish (Florence Harriman), Michael Pitthan (Kral George VI), Abigail Rice (Kraliçe Elizabeth) gibi kimisi gerçek hayattan alınma isimleri canlandıran pek çok oyuncu da yer alıyor.

 

Atlantic Crossing, Bron/Broen dizisiyle tanıyıp sevdiğim Sofia Helin’i başrolünde bulundurmasıyla ilgimi çekti elbette. Böylece yeniden karşılaşmış olduk, iyi de oldu. Martha zaten hikayenin en öne çıkan (ve daha sevilesi) ismiydi haliyle. Diziden ise geneli itibarıyla memnun kaldım. Yer yer gerçek hayattan görüntü kullanmaları bonus oldu.

İlk iki bölümün konuya girişi, son iki bölümünse kapanışı temsil ettiği söylenebilir. Zaman atlamalarının da dahil olmasıyla savaşı bitirip birazcık üstüne çıkıyorlar. Bunu yaparken de cephelere ve hatta savaşın detaylarına pek de girmiyorlar. Daha çok perde arkasında olup bitenleri sunma eğilimindeler. Bütünlüğü de genel çapta korumuş durumdalar. Mini diziye uygun finali ise cabası. Yalnız 8 bölümlük hikayeyi 6 bölüm içerisinde toparlamalarını tercih ederdim. 1 saatlik bölümlerin bir de yarısında ekran yazısı okuyunca bazen sıkıldığım ya da dikkatimin (artık) dağıldığı oldu açıkçası.

Ayrıca sadece ABD kısmına değil Prens Olav başta olmak üzere Norveç’in o dönemki üst düzey isimlerine de konuk oluyoruz. Hatta bence Prens Olav’ı canlandıran Tobias Santelmann dizinin diğer yıldızı oldu; özellikle sezonun ortaları itibarıyla daha fazla öne çıktı. Roosevelt kısmı ise Kyle MacLachlan’dan bağımsız olarak içinde Martha’nın bulunmadığı zamanlarda aman aman ilgimi çekmedi. Martha-Roosevelt ilişkisi ise yer verildiği ölçüde yeterliydi.

Velhasıl Atlantic Crossing sayesinde çoğunlukla ABD ve Birleşik Krallık’ın gözünden izlediğimiz II. Dünya Savaşı’na bir kuple de Norveç gözüyle konuk oluveriyoruz. Konusu ya da kadrosu itibarıyla ilgisini çekenlere denemesi için tavsiyedir.