Tatlı İntikam – Tanıtım
36 yorum pirate 19 Mart 2016 01:49
Hepimizin de bildiği üzere Türk dizi piyasası 2 periyottan oluşur: Sonbahar-Kış Periyodu ve İlkbahar-Yaz Periyodu. Sonbahar-kış periyodunda dramanın dibine vurulur, ilkbahar-yaz periyodu ise romantik-komediler ile şenlenir. Bu ilkbahar-yaz dönemine damga vurması beklenen romantik-komedimiz ise Tatlı İntikam. Kanal D ekranlarında yayınlanacak olan dizinin yayına başlama tarihi belli oldu: 26 Mart 2016 Cumartesi. Bu da birkaç gün önce yayınlanan fragmanı:
https://www.youtube.com/watch?v=LdNGyA4QNvI
Yapımcılığını D Productions’ın, yönetmenliğini Barış Erçetin‘in yaptığı, senaryosunu Pınar Ordu ve İlker Arslan‘ın yazdığı, başrollerinde son dönemin popüler oyuncularından biri olan, 2008 yılı Miss Turkey 1.’si Leyla Lydia Tuğutlu ve 2014 yılında Kaçak Gelinler ile büyük bir hayran kitlesi elde eden yakışıklı oyuncu Furkan Andıç‘ın yer alacağı Tatlı İntikam’ın oyuncu kadrosunda ayrıca Zeyno Günenç, Can Nergis, Hazal Türesan, Çağrı Çıtanak, Seren Deniz Yalçın ve Ayşenil Şamlıoğlu gibi isimler bulunuyor.
KONUSU
Aşkta bir türlü yüzü gülmeyen Pelin (Leyla Lydia Tuğutlu), nihayet şeytanın bacağını kırmıştır ve hayallerindeki erkekle evlenmek üzeredir. Ancak müstakbel damat adayı Tolga, nikah günü ortadan kaybolur. Pelin, aşık olduğu adam tarafından düğün günü terk edilmiştir. Bütün bu olanların ardından görmüş geçirmiş bir kadın, Pelin’e mutlu olamama sebebinin geçmişte üzdüğü birinin ahından kaynaklandığını söyler. Geçmişini sorgulamaya başlayan Pelin’in aradığı cevap ise karşısına çıkıverir: Tankut (Furkan Andıç).
Üniversite yıllarında Tankut, Pelin’e platonik bir şekilde aşık olmuştur. Fakat bu aşk Tankut’un istediği gibi şekillenmemiştir. Aşkını ilan etmesinin sonucu olarak Pelin tarafından herkesin önünde aşağılanan ve kalbi kırılan Tankut, yaşadıkları yüzünden okulu bırakmak zorunda kalmış ve bu acı olayın etkisiyle radikal bir karar alarak tüm hayatını değiştirmiştir. Yurt dışına gidip uzun yıllar orada yaşayan ve aşçı olan Tankut, Türkiye’ye bambaşka biri olarak dönmüş ve kendi restoranını açmıştır. Ayrıca artık Sinan ismini kullanmaktadır.
İşte hikaye de Pelin’in bu ahın peşine düşüp Tankut’u bulup ondan özür dileyerek peşindeki bu kara büyüden kurtulmaya karar vermesi ile başlar. Ancak işler tabii ki Pelin’in sandığı kadar kolay olmayacaktır. Çünkü Tankut onun bildiği Tankut değildir ve vakit Tankut için intikam vaktidir.
KARAKTERLER VE OYUNCULAR
Pelin (Leyla Lydia Tuğutlu):
Esas kızımız. Zengin bir ailenin tek çocuğu olması dolayısıyla ebeveynleri tarafından üstüne titrenmiş, prensesler gibi büyütülmüş, bir dediği iki edilmemiş. Haliyle son derece şımarık, istediği şeyi elde edemediğinde çılgına dönen, ben merkezci biri. Aldatılmış, terk edilmiş derken aşkta bir türlü yüzü gülmemiş. Tıp fakültesini bitirdikten sonra diyetisyen olmuş. Üniversiteden beri Başak ve Simay ile çok iyi arkadaş.
Tankut/Sinan (Furkan Andıç):
Esas oğlan. Pelin tarafından aşkına karşılık bulamayıp, üstüne bir de aşağılanınca tıp fakültesini bırakmış, yurt dışına gidip aşçı olmuş. Hayatının kontrolünü eline alan ve üniversitede olduğu kişinin izlerini silmeye çalışan Tankut, ismini bile değiştirmiş. Artık Sinan ismini kullanıyor. Bu aralar; ortağı ve aynı zamanda yakın arkadaşı olan Bülent ile beraber kendi restoranını açmak üzere olan Sinan, işini çok seven ve işinde son derece mükemmeliyetçi biri. Babası rahmetli olmuş olan Sinan’ın annesi ve ablası ile olan ilişkileri ise iyi.
Başak (Hazal Türesan):
Pelin’in üniversite yıllarından beri yakın arkadaşı. Bekar ve artık evlenme zamanının geldiğini düşünüyor. Eğlenceli ve doğal biri. Grubun daha empatik olan üyesi.
Simay (Cemre Gümeli):
Pelin’in üçlü arkadaş grubunun diğer üyesi. Evli ve 5-6 yaşlarında bir kızı var. Kocası Hakan, düğünden kaçan damat adayı Tolga’nın yakın arkadaşı. Grubun daha fazla fikir ortaya atan üyesi.
Bülent (Çağrı Çıtanak):
Bülent’in en yakın arkadaşı ve aynı zamanda da açmak üzere olduğu restoranın ortağı. Flörtöz ve eğlenceli biri.
Tolga (Can Nergis):
Düğünden kaçan damat adayı. Bağımsızlığına düşkün, arkadaşları ile vakit geçirmeyi seven, futbol aşığı biri. Mankenlik yapıyor.
Ceyda (Seren Deniz Yalçın):
Sinan’ın eski bir arkadaşı. Zengin ve biraz soğuk biri. İçten içe Sinan’a aşık. Sinan’ın annesi Meliha’nın çok sevdiği biri.
Meliha (Ayşenil Şamlıoğlu):
Sinan’ın annesi. Eşi vefat etmiş. Kızı Havva ve girdiği her işi batıran, hiç sevmediği damadı Necip ile beraber yaşıyor. Geleneksel bir Türk kadını. Ceyda’yı oğlu Sinan’a çok yakıştırıyor.
Süheyla (Zeyno Günenç):
Pelin’in annesi. Kızının üstüne titreyen, modern bir anne. Pelin’in babası ile genelde karşıt fikirlere sahip. İzmirli.
Rıza (Kerem Atabeyoğlu):
Pelin’in babası. Kızının üstüne titreyen geleneksel bir baba. Pelin’in annesi ile sürekli bir tartışma halinde. Adanalı ve çok zengin biri.
YAZARIN NOTU
İlk bölümden hareketle; akıcı, eğlenceli, izlemesi keyifli bir romantik komedi olmuş Tatlı İntikam. Genç karakterleri sevilesi, oyunculuklar başarılı, ekip uyumu olduğu gözlemlenen, dinamik bir dizi. Vaat ettiği şeyleri verebilmiş yani.
Geleneksel ve klasik Türk dizi karakterlerini izlemeyi sevmediğim için Rıza, Necip ve Havva karakterleri göz tırmalasa da diğer karakterler olmuş bence. Özellikle Leyla Lydia Tuğutlu ve Hazal Türesan çok başarılıydı ilk bölümde. Onları izlemek büyük bir keyif. Furkan Andıç da rolüne çok yakışmış tabii.
İzleyecek olanlara iyi seyirler.
yorumlar
Konusu guzel ama izlemeyecegim. Yine suresi 16283838 olur. Ama gecen okudum Tr’nin ilk 60 dakikalik dizisi geliyormus. Umarim dogrudur ve hepsi bu sureye cekilir.
Eline saglik Pirate.
“TR’nin ilk 60 dakikalık dizisi” biraz eksik ve yanlış bir ifade oldu. Ülkedeki eski zaman dizileri zaten 60 dakikaydı, yavaş yavaş arttı. Bir ara da 90-100 derken 130-140 civarına kadar çıkan var artık.
Hatta 2012’de yine Star TV, 45 dakika+reklam ile bir saatlik 16 bölümlük mini dizi (Çıplak Gerçek) denemesine girmiş, 5-6 bölüm sonra reytingin düşüklüğünün katkısıyla çifter çifter yayınlamaya başlamıştı… Yani 46 Yok Olan bu nedenle birkaç yıl sonraki yeni bir deneme.
Kanal D’nin Cumartesi günü ABC’nin Salı 22:00’si gibi. Ya koydukları tutmuyor ya da reyting yüzünden bir şans verme adına gün değiştirdiği dizileri getirtip hikayesini toplatıyor. Son örnek için de bknz: Güneşin Kızları. İstisna için bknz: Güllerin Savaşı.
Diziye gelirsek: Fenomen bir yapım olacağını şu gün şu dakika düşünmüyorum açıkçası. Survivor’ın altında kalacağı zaten belli, o başka tabii. Ama kendisini idare edip ortalarda kalmasına da bir itirazım olmaz.
Mayıs ayında başlaması daha akıllıca olacak bir dizinin 1-1.5 ay erken damlamayı tercih etmesi şaşırdım ben. ‘Yapımcıların kendilerine olan güveni bir hayli yüksek olsa gerek.’ diye değerlendiriyorum bu durumu. Survivor’ın karşısında olmamak diye bir durum da mümkün değil zaten. Malum haftanın 5-6 günü Survivor var.
Konuyu okumadan önce sadece dizinin ismine bakarak yeni bir uyarlama geliyor diye düşünmüştüm; ama okuyunca anladım ki Dame Chocolate uyarlaması değilmiş.
Dame Chocolate demişken Hollywood’un Genesis Rodriguez‘i fark etmesi açısından iyi ki çekildi bu telemundo demeden geçemeyeceğim doğrusu.
Ben başrol ikilisine sempatim olduğu için izlemek niyetindeyim Tatlı İntikam’ı. İyi bir uyum yakalayacakları kanaatindeyim. Ve umarım 80-90 dakikalık bir dizi olur. 90’ı aşmasın lütfen!
Bu arada geçen sene yayınlanan Kardeş Payı da 1 saatti. Hatta onlar ilk sezonu bile Amerikan ulusalları gibi 22 bölüm çekmişlerdi. 2. sezonu da öyle olacaktı da kanal izin vermedi.
Ben sabırsızlıkla 46’yı bekliyorum.
1) Bu niye kısa haber?
2) Sanki böyle bi fransız filmi falan vardı.
Kısa geldi, ben de öyle aldım açıkçası.
Bi dolu mini tanıtım kısa haber olarak giriyo, bu niye girmesin ben anlamadım.
Yani şu yazıda 3 tane karakterden bahsedersek tanıtım diye sunabiliriz bence. Çoğu tanıtımdan farkı yok.
Ben yollarken kısa haber olarak yolladım zaten. Kısa haber olması daha normal geldi bana da.
Sonradan ek: Dizi başladıktan sonra şayet seversem bunun üzerine eklemeler yapıp tanıtıma da çevirebilirim tabi.
Diziyi süresi yüzünden ben de izlemeyeceğim de; Leyla Lydia’yı yerim ya, daha çok film çekse de izlesem dizilerde buluşmamız imkansız zira kendisiyle.
Dün Beyaz Show’a çıktılar bu ikisi. Çok tatlı bir program oldu, ikiliyi de çok sevdim. Normalde Beyaz’ın sonunu getiremem ama başından kalkamadım programın eğlenceliydi.
Dizinin süresi şöyle 1 saat olsa izlerdim.
* Bilgisayar başı işlerimi halletmekle uğraşırken televizyonu açıp o sırada bölüme de biraz baktım. Türk dizilerine oranla izlenesi bir iş çıkmış veya genel romantik komedi seviyesine göre. Oyunculuklar sulandırılmış değildi en azından.
* Yalnız birkaç kişide ilk yarım saat akmadı gibi laflar gördüm. Katıldığım türden bir yorum. Bir bölüm reklamsız 120 dakika sürerse akmaz tabii. Senariste de yazık.
* Zeki Alasya detayı hoştu.
Beğendim ben ilk bölümü. Gereksiz bulduğum 2 karakter(Esas oğlanın eniştesi ve esas kızın babası) vardı onlar olmasa daha da güzel olabilirdi tabi.
İlk 25 dakikayı da sevdim ben. Özellikle damat odası muhabbetleri ve damadın adım adım düğünden soğumaya başlayışı(Haklı olarak!) çok güzeldi. Baya eğlendim o sahnelerde. Pelin’in takıntıya bağladığı sahneleri izlemek de keyifliydi.
Başrol ikilisinin uyumu tahmin ettiğim gibi çok iyiydi. Tutmuş kimyaları. Leyla Lydia Tuğutlu da çok başarılı bir iş çıkarmış bana göre. Tipten tipe, tripten tribe geçişlerini izlemek keyifliydi. Ama bir yan karakter vardı ki Leyla Lydia’dan da fazla parlamayı başardı bana göre: Başak. Hazal Türesan, döktürmüş cidden. Demet Evgar’ı anımsatan bir tip ve oyunculuk kabiliyetine sahip bence. Buz mavisi gözleri ise Demet Evgar’a karşı olan artısı. Tolga, Bülent ve Ceyda karakterlerindeki oyuncu tercihleri de doğru olmuş bence.
Tabiki izlemeye devam edeceğim ama; aileler minimum seviyede görünürse daha iyi olacak bence!
2. bölüm üzerine;
Yine çok keyifli, eğlenceli bir bölüm olmuş. Bu ara cidden böyle bir diziye ihtiyacım vardı. Süper oldu bu dizi valla.
Leyla Lydia Tuğutlu ve Hazal Türesan da çok iyiydiler yine.
Bu dizi peytonda(dizi listesinde) neden gözükmüyor?
Ya Türk dizisi olduğundan gözden kaçtı ya da ilk başta tanıtım şeklinde değil de sanırım kısa haber gibi bir şey olarak girdiğinden öyle düşünülmedi. Yakın zamanda olur.
İlk başta tanıtım gibi değildi sanırım bu yazı. O yüzden gözümden kaçmış ekliyorum hemen
Anladım, teşekkürler.
Bu bölüm de çok güzeldi yine. Pazar kahvaltısı ile çok iyi gidiyor bu dizi benim için. 2 saatlik süresi ise hiç mi hiç sıkmıyor. Komedisini de seviyorum, dramasını da. Aman nazar değmesin!
İlk bölüm 5.58 reyting, 16.81 izlenme oranı,
2. bölüm 4.43 reyting, 13.36 izlenme oranı,
3. bölüm 5.22 reyting, 15.41 izlenme oranı,
Dün yayınlanan 4. bölüm de 6.06 reyting, 16.97 izlenme oranı yapmış.
Her hafta Survivor’ın ardından açık ara 2. geliyor. Cumartesi günleri bir dizinin 5-6 seviyelerinde reyting yaptığına uzun süredir rast gelmemiştim ayrıca ben. İlk bölümün ardından her dizi düşer zaten. Sonrasında 2 haftadır da reytinglerinin düzenli olarak artması sevindirici. Umarım bu şekilde devam eder.
Bölüme dönecek olursam;
Annesinin çevirdiği oyunu Tolga’dan değil de babasından öğrenseydi keşke. Yazık Pelin’e ya!
5. bölüm üzerine;
Şu güzelliği bu buğulu gözlerle görünce nasıl dolmaz insanın gözleri ama ya!
Hem eğlenceli, hem duygusal, çok güzel bir bölümdü yine.
Yine çok güzel bir bölümdü. Baya güldürdü, eğlendirdi.
*‘Kime niyet, kime kısmet!’ sahnesi de çok güzeldi gerçekten. Potansiyel sevgili ile film gecesinin anne ile dizi gecesine dönüştürme fikri kimden çıktıysa helal olsun valla. İyi eğlence çıktı oradan.
*Mısır yakalama sahnesi de yaratıcı ve eğlenceli bir fikir olmuş bu arada.
*Başak ve Bülent’in ‘Bir bakmışsın kanka oluyormuşuz!’ sahnesinde de iyi güldüm. Her arkadaş grubunu bir Başak şart valla!
*Simay’ın kızının Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler benzetmesine de koptum. Seviyorum bu keratayı ya! Çok sevimli gerçekten.
*İnsaflı dolandırıcı olayı da saçmaydı belki ama güzel oldu. Bu kıtipiyoz Necip yine hiç etmez parayı inşallah!
*Son sahnede ağlattılar yine Pelinciğimi! Bu kız öyle güzel ağlıyor ki benim de gözler her seferinde doluyor valla!
Pazar sabahlarımın yeni vazgeçilmezinin bu bölümü de güzeldi. Ama draması komedisinden fazlaydı sanki bu bölümün. Komedinin ağır basması tercihimdir.
Bölüme dönecek olursam;
*Pelin’in iç sesini dinlemek harikaydı bu bölüm gerçekten. İkisi bir aradaydı; duygusal ve eğlenceli! ‘Güldüğünde dudağının altında oluşan çukurda kıvrılıp uyumak istiyorum.’ repliği süperdi.
*Bu Ceyda’ya bu
olayı dışında hiç kızamıyorum ben ya! Seviyorum bu tarz karakterleri. Renk katıyor diziye.
*
da şehre döndü. Merak ediyorum bu kızın hikayesini. Gelecek bölüm öğreniriz büyük oranda heralde.
*Başak’ın rüya anlatma sahnesinde kıvırırken ‘Bengisu’nun veli toplantısı varmış.’ repliğinden sonra koptum.
*Rıza ve yaveri sağ olsun ilk defa Pelin ağlarken ben gülüyordum.
*Bu Necip kıtipiyozu parayı Sinan’a vermeyi 2 saniye düşünmedi bile ya pes valla! Ne sinir bozucu bir tiptir bu ya!
Ha bu adam bunu mu düşündü de vermedi dersen, muhtemelen hayır; gayet para kendisine kalsın diye yaptı o başka tabii.
Çok güzel bir bölümdü yine. Draması daha ağır basan geçen bölümden sonra çok daha eğlenceli bir bölüm olmuş. Epey güldüm gerçekten.
*Bülent ve Başak’ın restorandaki ‘Yavrum, havamda değilim!‘ sahnesi harikaydı gerçekten. ‘Bankamatikte sıramı vermediğim teyze’ repliğinin zamanlaması da mükemmeldi. Çok gülüyorum bu Başak’a ben ya!
Bu Sinan’ın çığırtkan annesini ve zırlak ablasının aldığı dakikalar Başak gibi bir karakterin süresinden yiyor ya pes valla!
*Pelin’in başlardaki kabus sahnesi de eğlenceliydi valla.
*Pelin ve Sinan’ın maviş atışması da güzeldi. Ceyda, Başak, Tolga… Bu kadar cam gibi maviş gözü bir arada görmek çok büyük bir şans bu arada. Maviş demişken bölümün tatlışı Ceyda’ydı valla! Restorandaki ve mahalledeki heyecanlı hallerini izlemek çok keyifliydi gerçekten. O yüzden
üzülmedim dersem yalan olur.
*Bu Simay’ın kızını izlerken Lucifer’daki kızı izlerken aldığım keyfi alıyorum ben ya! Çok eğlenceli bir çocuk gerçekten.
* Pelin’in
sahneyi de sevdim. Eğlenceliydi.
*Bu kıtipiyoz enişte bile 2 sahnede güldürmeyi başardı bu bölüm bu beni. Birincisi kaynana-sorgu sahnesi, ikincisi de ‘Beni zorla götürsene!’ sahnesi.
*Ev sahibesi kızın Sinan ile buluşmasını da gelecek bölüme bıraktılar. Hadi hayırlısı! Bakışlarından hareketle konuşmak gerekirse bu kız da aşık sanki Sinan’a!
Bak bunu hiç beklemiyordum işte.
Bölüm yine çok güzeldi bu arada. Özellikle Rüzgar bizimkilerin yanına teşrif ettikten sonraki sahneler süperdi. Pelin’in iç sesini dinlemek çok eğlenceliydi yine.
Garibim Bülent!
9. bölüm üzerine:
Ben o iki komşuya aşırı sinir olmaya başladım artık. Komiklik olsun diye oradalarsa yedikleri haltlar hiç komik değil, sanırım kimse de farkında değil.
Rüzgar’ın ne diyeceği bence bellydi, çünkü bu dizi romantik komedi. Daima ‘bir şey’ olmak zorunda!
@pirate Gelecek bölümün fragmanına da bir bak. Olan daha çok Başak’a oldu sanki.
*Oğlum önce bir ara!
*Sinan’ın Rüzgar’a tepkisi biraz sert oldu bence.
*
Ama bu bölümdeki hal ve hareketlerinden sonra üzüldüm dersem yalan olur açıkçası.
*Emlakçı dayının telefon konuşmasının arka planında dönen konuşmayı senaryoya döküşü süperdi.
*Sondaki melodiyi sevdim. Hafiften İbrahim Tatlıses dinleme moduna sokup bıraktı gitti valla!
13. bölüm üzerine;
İlk başlarda dizi daha iyi aktığı için 120 dakikalık bölüm süresi pek sıkıntı olmuyordu ama; özellikle 3-4 bölümdür batmaya başladı süre valla. 80-90 dakika olsa keşke!
Bölüme dönecek olursam;
*Kör buluşmadaki tipler süperdi. Karikatürize edilmiş erkek tiplemeyi izlemek eğlenceliydi özellikle.
*Kılçık rakip aşçıyı da sevdim ben. Renk kattı bölüme.
*Yaşlı komşunun yaptığı yardım konuşması süperdi gerçekten.
17. bölüm üzerine;
Yabancı dizi izlerken bölüm başında olan bariz bir şeyi tahmin ettiğinde yarım saat, 40 dakika sabrediyorsun. Ama yerli dizi olunca ‘Biliyoruz işte, açıklayın siz de kurtulun biz de! ‘ modunda 120 dakika boyunca sürünüyorsun.
Son 5-6 bölümdür iyice sıkıla sıkıla izliyordum artık ve uzatmalar bitti, bıraktım gitti an itibariyle. Türk dizilerinin ömrü maksimum 10 bölüm işte, sonrası çöp!
Ben sanırım 12’de bıraktım, sen yine iyi dayandın
Ben de 12, 13 gibi aklımdan geçirmeye başladım ama iyi direndim valla!
Kanal D, internet sitesinde ‘4 dakikada şununcu bölüm’ tarzında videolar hazırlamış buna. Son bölümünün fragmanına kazara denk gelip ‘Ne olmuş bu diziye ya?’ diye şaşırınca başladım 26. bölümden 18. bölüme kadar geriye doğru bu 4 dakikalık bölümleri izlemeye. 9 bölümü 36 dakika ayırıp izlemiş gibi oldum. 18’den 23’e kadar da aynı kafada devam etmiş dizi. 24’ten sonra ise gördüğüm kadarıyla çöpten daha kötü ne olabilirse o seviyelere düşmüş işte. Neyse, iyi ki bırakmışım valla!
Bir ara (2-3 bölüm önce) reytingleri yeterince düştüğünde diziye reset attılar ve başlangıç hikayesini bu sefer tersine çevirdiler. İlker Kızmaz girdi diziye falan.
Daha da kötü olmuş bu sayede işte. S.çmışlar, sıvamaya çalışmışlar; ama sıvayamamışlar. Hele o giren adam, ne tipsiz bir adamdır öyle ya! Leyla Lydia Tuğutlu’nun yanında o kadar eğreti durmuş ki anlatamam.
Diziyi 22:15’e almışlar. Kanal D 20’de yeni dizisi Altınsoylar’ı başlatıyor.
Epeydir bir ulusal kanalda tek gün / çift dizi olmuyordu.
Bu Cuma final bölümüyle veda ediyormuş.