BBC’nin Agatha Christie uyarlaması The Pale Horse 9 Şubat’ta başlıyor
3 yorum aytackara 25 Ocak 2020 21:55
BBC’nin Agatha Christie uyarlaması The Pale Horse 9 Şubat’ta başlıyor.
Sarah Phelps‘in uyarladığı dizi, 1961’de piyasaya çıkan Christie romanı Ölüm Büyüsü‘ne dayanıyor. Poirot ya da Marple hikayesi olmayan roman, daha önce Marple hikayesiymiş gibi uyarlanmış ve Agatha Christie’s Marple dizisinin beşinci sezon birinci bölümü olarak ekrana gelmişti. BBC dizisi 2 bölüm sürecek.
Dizinin kadrosunda Rufus Sewell, Kaya Scodelario, Sheila Atim, Madeleine Bowyer, Georgina Campbell, Henry Lloyd-Hughes, Bertie Carvel, Sean Pertwee ve Sarah Woodward gibi isimler yer alıyor. Ölüm Büyüsü’nün kapağında yer alan kısa özeti şöyle:
Yaşlı bir din adamı öldürülmüştür. Katil telaş içinde kurbanın ceplerini araştırır, ama aradığı şeyi Perder Gorman’ın yırtık cüppesinde bulamaz. Peki, katilin aradığı nedir? Ve birkaç saat önce ölüm döşeğinde yatan kadın, pedere neler itiraf etmiştir. Kır At adlı halka açık evi yöneten ve kara büyü yaptıkları söylenen üç kadın bu soruların yanıtlarını verebilirlerdi. Belki de çözüm insan tabiatının karanlık yönlerinde yatıyordu.
yorumlar
Poster (Amazon)
1. bölüm üzerine:
Sarah Phelps’in Agatha Christie uyarlamalarındaki kafasını genel anlamda seviyorum ama bazen hoşuma gitmeyenle öyle oynuyor ki bakmışsın uyarlamamış da kendisi başka bir şey yazmış.
Ordeal by Innocence ve Witness for the Prosecution’da fena durmamıştı mesela ama burada biraz gözüme battı. Katili de değiştirecekler mi diye düşündüğüm oldu. Çünkü Ordeal by Innocence’da onu da yaptı. Neyse şimdilik bu bölümle olur. Zaten hepi topu 2 bölüm.
Haftaya pazar final zamanı.
2. bölüm (Final) üzerine:
Bitti.
Romanı okuyalı neredeyse 15 sene olacak, o nedenle detaylı hatırlamıyorum tabii. Ama hiç değilse üç bölüme uzayan ve romana temel özellikleriyle daha sadık bir uyarlama görsek daha iyi olacakmış gibi geliyor şu an. Finalinde romandaki katile sadık kaldılar, bu da istediğim bir şeydi.
Pek de itiraz etmek istemesem bile aslında o kadar da memnun kaldığım biçimde bitmedi. Aceleye gelmiş hissi var üstümde. Romandan belli ölçüde sapmalarının etkisi daha büyük tabii. “Ama bu böyle değildi / bu nereden çıktı şimdi?” diye düşündürttüler ara ara. Doğru mu hatırlıyorum diye gittim Wikipedia’yı dolandım hatta.
Dolayısıyla belki de başka izleyenler sonundan memnun kalabilirler, belli olmaz. Hikayenin hızlı ilerlediğini iddia edemem fakat temposu benim için yeterliydi. Kadrosu da keza öyle. Kaya Scodelario’yu olduğundan biraz daha fazla izlemek isterdim ama karakterinin gerektirdiği ölçüde görünen isimlerde birisi. Mark Eastbrook haricindeki karakterlerin üstünde pek durmuyorlar zaten. Gerek var mı o da tartışılır.
Neyse böyle işte. Sıradaki uyarlamayla görüşmek dileğiyle. Good night, bye.