Brockmire: Beyzbol, Mikrofon ve Alkol – Tanıtım
61 yorum pirate 28 Nisan 2017 08:33
IFC‘nin yeni komedisi Brockmire’ın tanıtımına hoş geldiniz.
GİRİZGAH
Brockmire, 5 Nisan’da çift bölümle yayın hayatına başladı ve hali hazırda 5 bölümü yayınlandı. 17 Mayıs’ta ise 8 bölümlük ilk sezonuna noktayı koyacak. Dizinin ilk bölümünün yayınlandığı günün sabahında 2. sezon onayı aldığı bilgisini de araya sıkıştırmadan geçmeyeyim. Dizinin 2. sezonu da yine 8 bölümden oluşacak bu arada.
Brockmire, çarşamba akşamları saat 22.00’da yayınlanıyor. İlk 4 bölümde 0.10 reyting ve 0.287 milyon izleyici ortalaması tutturmuş durumda. Bölüm süreleri 21-23 dakika arasında değişen dizinin yaratıcısı daha önce Undateable ve Ground Floor gibi komedilerde çalışmış Joel Church-Cooper. Başrol oyuncusu Hank Azaria da dizinin senaryosu oluşturulurken Cooper’a destek veriyor. Yönetmenlik koltuğunda ise Tim Kirkby oturuyor. Yapımcı kadrosunda bu 3 isme ek olarak Mike Farah, Joe Farrell ve Anna Wenger gibi isimler var.
Diziye adını veren Jim Brockmire karakteri ilk olarak 2010 yılında Funny or Die‘da bir web dizisi olan Gamechangers için üretilmiş Hank Azaria tarafından. Sonrasında başka mecralarda da epey ekmeğini yemiş ünlü aktör bu karakterin. NFL Network‘te bu tiplemesiyle futbol tartışma programında bile yer almış sürekliliği olan bir şekilde hatta. Brockmire sesini kullanan ve zamanında karakterin gelişmesine katkıda bulunduğunu iddia eden, şu sıralar Unreal‘da karşımıza çıkan Craig Bierko ile davalık bile olmuş bu karakter konusunda Hank Azaria. 2014’te davayı kazanmış ve karakterin telif haklarını almış. Bir dönem film projesi için düşünülen karakterin yolu 2016 yolunda IFC ile kesişmiş ve dizi olarak önümüze sunulmasına karar verilmiş.
KONU
Bundan tam 10 sene önce, 2007 yılında Jim Brockmire alışılmışın dışında bir boynuzlanma vakasının mağduru olduğunu öğrendikten hemen sonra işini yapmak üzere mikrofonun başına geçmek durumunda kalmıştır. Kafası yerinde değildir, içkiye gömülmüştür ve karısına son derece öfkelidir. Ulusal ligde bir beyzbol maçı anlatmaktadır. Lakin maçtan çok aldatılmasına odaklanınca işler rayından çıkar. Açar ağzını, yumar gözünü. Amerikanın gördüğü en büyük yayın facialarından biri yaşanmıştır.
Canlı yayında yaşadığı duygusal krizin neden olduğu utançla, televizyon dünyasının en büyük spor spikerlerinden biri olan Brockmire bir anda dibe vurmuştur. Önce severek yaptığı işinden kovulmuş, sonrasında da sektörde vebalı muamelesi görmüştür. Göçebe misali dünyanın çeşitli yerlerinde sayısız spor dalında spikerlik yaparak geçirdiği sefalet dolu 10 yılın ardından 2017 yılına geldiğimizde ise yeniden ulusal mecrada bir spikerlik teklifi almıştır.
Pennsylvania’da keşlerin, alkoliklerin, aylakların, suçluların, sefaletin hüküm sürdüğü, tanrının … ettiği Morristown isimli küçük bir kasabada, alt lig ya da profesyonel olmayan lig diye de tarif edilebilecek Minor League‘de yer alan bir beyzbol takımının maçlarını anlatacaktır. Brockmire, bu işi tekrar ulusal sektöre ismini hatırlatabilmek için bir fırsat olarak görmektedir. Ama söz konusu düşük şartlarda bu çok da kolay bir iş olmayacaktır.
KARAKTERLER VE OYUNCULAR
Jim Brockmire (Hank Azaria):
Yukarıda kendisinden bolca söz ettiğimiz alkolik, geveze ve kaybolmuş kelimeleriyle tarif edilebilecek karaktere Huff, Free Agents, Ray Donovan, Mad About You gibi dizilerdeki oyunculuğu ve The Simpsons‘taki seslendirme sanatçılığından hatırlayabileceğiniz Hank Azaria hayat veriyor.
Jules James (Amanda Peet):
Brockmire’ı işe alan takımın başkanı. Kasabada bir bar işletiyor ayrıca. Tam bir beyzbol tutkunu. Hırslı bir iş kadını. Tüm birikimini harcayıp yüklü bir borcun da altına girerek Morristown Frackers takımını satın almış kısa süre önce. Başarılı ve marka değeri yüksek bir takım oluşturmak, bir numaralı hayali. Elindeki profesyonellikten uzak, biçimsiz sporcular ve leş bir taraftar kitlesiyle işi hiç kolay değil elbette.
Cana yakın, neşeli, coşkulu, hırslı, mücadeleci ve motive edici olarak tarif edilebilecek karaktere Togetherness, Bent, Studio 60 on the Sunset Strip, Jack & Jill gibi diziler ve birçok sinema filminden aşina olduğumuz Amanda Peet hayat veriyor.
Charles (Tyrel Jackson Williams):
Brockmire’ın yayın sırasında yanındaki yoldaşı. Maç anlatımlarını dinleyici ile buluşturan kişi. Beyzbola zerre ilgisi yok. Jules’un onu işe alma sebebi ise kasabada yaşayanlar arasında sosyal medya platformlarındaki en popüler kişi olması.
Karakteri Lab Rats dizisi ile tanınan Tyrel Jackson Williams canlandırıyor.
Takımın en profesyonellikten uzak sporcusu Pedro Uribe rolünde Queen of the South ve Weeds‘ten anımsanabilecek Hemky Madera, ayyaş taraftar Dale rolünde Blood & Oil‘den hatırlanabilecek Paul Rae, Brockmire’ın eski eşi Lucy rolünde I Hate My Teenage Daughter, The Michael J. Fox Show ve Bloodline dizilerinden tanıdığımız Katie Finneran ve Jules’un eski sevgilisi Gary rolünde About a Boy, Perfect Couples, Bent ve New Girl dizilerinden tanıdığımız David Walton tekrar eden rollerde karşımıza çıkan diğer bazı oyuncular.
YAZARIN NOTU
Kadrosuyla, karakterleriyle, hikayesiyle, spor sosuyla, komedisiyle hoşuma giden, genel olarak yeterli seviyede bulduğum, IFC gibi küçük bir kanal için ise büyük bir nimet olduğunu düşündüğüm bir dizi oldu Brockmire. Şu sıralar yüzüme tebessüm kondurmayı başaran komedilerden. Çok sevdiğim bir aktris olan Amanda Peet’i kadroda bulundurması benim için en büyük artısı. Togetherness‘ın iptalinin ardından kendisini izleyemeyecek olmak epey üzmüştü, o yüzden iyi geldi bu dizi. Genelde canlandırdığı her karakteri severim sempatik oyuncunun. Jules James karakteri de severek izlediğim bir karakter olmayı başardı kısa süre içerisinde kesinlikle. Brockmire ise zor bir karakter ve ilk bölüme oranla büyük yol kat etsem de kendisine alışma sürecimin hala devam ettiğini söyleyebilirim.
Herkese gözü kapalı önerebileceğim bir dizi olmasa da piyasadaki kayda değer işlerden biri olduğunu ve alternatif komedi dizisi arayan bünyelere önerebileceğimi söyleyebilirim kesinlikle.
Dizi ile ilgili daha önce şu yazının altında yorum yapılıyordu.
İzleyecek olanlara iyi seyirler.
Bu da fragmanı:
yorumlar
Güzeldi yine.
*Brockmire’ın burun kazası da gayet eğlenceliydi.
*Bebeği tutmamaya karar vermek, en doğru karardı bence de.
S01E07
Fena değildi yine.
Alem adamsın be Charles!
Gayet güzel bir kapanış olmuş.
*Jules demişken; sahada giydiği elbiseye bayıldım.
*Bu kadar kısa sürede o çimler yenilenmez + bu cidden maliyetli bir şey deyip göz devirmekle birlikte bira kıyameti hikayesi sayesinde çok eğlendiğimi de belirtmeden geçmeyeyim.
Frackers’ın şahsına münhasır taraftarlarına kurban!
*Bir de Ryan Lee’yi 2. sezonda daha fazla soksunlar hikayenin içine bence.
Arayı çok fazla açmayıp Ocak-Şubat gibi dönmesi dileğiyle 2. sezonda görüşürüz.
Bu arada nerede o ilk 1-2 bölümdeki kilolular ordusu takım, nerede bu takım. Cidden ne oldu o yaşlı, kilolu, biçimsiz sporculara?
spor yapıyorlar ya zayıflamışlardır
koptum. :)))
Ayrıca
Season 2 Official Trailer
Amanda Peet’i çok özledim. Yeni sezonu sabırsızlıkla bekliyorum.
S2 Poster: 1 – 2 – 3
İlk sezonun posterleri daha iyiydi. Sınıfta kalmış bu sezon.
S02E01
Kötü bir başlangıç yapmış sezona. Bu diziyi izleme sebebim Hank Azaria değil Amanda Peet. Onun yokluğunda Jim Brockmire karakteri kafa ağrısından başka bir şey değil.
Başlangıçtaki isim geçişlerine de baktığımızda Amanda Peet kadrolu oyunculuktan çıkmış. Bölüm sonundaki fragmana bakarsak dönecek gibi duruyor ama bu dönüş ne zaman ve kaç bölümlüğüne olur bilinmiyor. Peet olmadan bu diziye kaç bölüm daha sabredebilirim bilemiyorum açıkçası.
Üç berbat ve bir vasat bölümle geçtiğimiz 4 bölümlük periyodun ardından nihayet güzel bir bölüm izleyebildik. Bunun sebebi de Amanda Peet’in varlığı oldu elbette. Çok seviyorum ben Jules’u ve yokluğu cidden doldurulamayan bir eksiklik. Kapanıştaki
Jim iti yine itliğini yaptı. Hatun senin için bundan önce yaptığın tüm öküzlüklere rağmen oraya gelmiş, geldiğinde seni iş üstünde yakalamasına rağmen vazgeçmemiş, senin için uçuşunu ertelemiş ve ciddi ciddi senin için kalmayı bile düşünüyor ama sen …
Mutemelen veda ettik herhalde bu bölüm Jules’a. Carrie Preston ile Amanda Peet’in boşluğunu biraz olsun doldurabilirlerse devam ederim belki ama ilk 4 bölümdeki gibi devam ederse sezon sonunda vedalaşırım diziyle.
İdare eder bir bölümdü.
Fena bir kapanış olmamış bu sezon için. S02E05’ten sonra sezonun iyiydi diyebileceğim 2. bölümüydü. Bölümün ilk yarısına
2. yarısına ise
renk kattı. Jim de sonunda
Bu bölümden sonra bırakmayı düşünüyordum aslında ama
vazgeçtim bu kararımdan. 3. sezon ola, hayrola!
2. sezonu peşpeşe takıp bitirdim bugün. Sanırım hafta hafta izlesem sıkılırmışım. Böyle iyi oldu.
Ara ara “yuh” dedirtse de yine sürükledi. Amanda Peet’in az görünmesi biraz hayalkırıklığı yarattı ama bu sezonda olan biten sanki geçen sezondan daha fazla ilgimi çekti benim.
3. sezonda varım yine.
Martha Plimpton, birden fazla bölümle 3. sezona konuk olacakmış.
Season 3 Official Trailer
Perşembe’den beri bunu izliyorum yavaş yavaş. İlk sezon bitti, yardırmıyor ama ben bayağı sevdim diyebilirim. Karakterlerin hepsiyle aram iyi neredeyse, Lucy dışında sevmediğim bir karakteri olmadı. Şöyle bir oturuşta 5-6 bölüm izleyeyim desem muhtemelen gitmez ama böyle günde 1-2 bölüm güzel gidiyor yatmadan önce. Yarın 2. sezona başlarım muhtemelen.
Not: Amanda Peet nasıl kırklarının 2. yarısında olabilir ya?
2. sezon 4. bölümde ses ve görüntü arasında bir senkronsuzluk var baktığım her yerde. Önceden izleyenlerde de var mıydı aynı sorun?
@ahmetoktay Hatırlamıyorum ama geçen sezon atladığım bölüm olmadığına göre yokmuştur herhalde.
Sonunda sorunsuz olarak buldum ve izledim. 1,5 sezon içinde en beğendiğim bölüm bu oldu sanırım.
ben bunun 2. sezon ingilizce altyazılarını bir türlü bulamadım…
@zekikum özelden mesaj attım.
S3 Poster
İlk bölüm erkenden gelmiş, ama henüz altyazıya rastlamadım.
Geçen sezon ayarında bir bölümle dönüş yapmış.
S03E01
Fena dönmemiş. 2 bölüm hariç berbat geçen bir önceki sezondan daha iyi bir sezon olacağı izlenimini verdi. J.K. Simmons takviyesi hoşuma gitmemekle beraber Martha Plimpton, Tawny Newsome ve Richard Kind takviyelerinden memnun kaldım diyebilirim. Ayık Jim’i izlemesi de daha keyifliydi bana göre.
S03E02
Güzel bölümdü.
*Jules’u yeniden görmek güzeldi. İlk 2 sezonda sevemediğim Brockmire biraz daha sempatik gelmeye başladı bu sezon gözüme. Haliyle Jules onun damla damla damarına bastıkça üzüldüm biraz adama.
*Brockmire-Gabby ikilisi, Brockmire-Charles ikilisinden daha iyi oldu sanki.
S03E04
Ne izledik lan biz? Daha doğrusu niye izledik bunu lan biz? Daha doğrusu Brockmire’ın s…..i b….n ailesinden bize ne? Bu arada ben neden bu kadar gerildim ki saçma sapan bir şekilde?
S03E05
Christine Woods’un konukluğu, C’yi yeniden görmek falan güzel şeylerdi ama bölümün tuzu biberi o çatlak hatun oldu. Genel olarak oldukça eğlenceli bir bölümdü. J.K. Simmons’ın içinde bulunduğu sahneler hariç elbette.
S03E06
Gabby’ye özel bölüm yapmışlar. Bölümün ilk yarısı fena değildi ama ikinci yarısı sıktı.
s03 e04
Bu bölüme ne gerek vardı gerçekten?
s03 e05
Bu bölüm de çok iyiydi diyemem ama önceki bölüm göz önüne alındığında fersah fersah iyiydi. Christine Woods’u görmek, Jim’in bileğindeki kendini uyarı mekanizması ve bölüm sonundaki konuşma sahnesi iyiydi.
S03E08 (Sezon Finali)
S03E04’ün ardından bu sezonun en kötü bölümüydü. Genel olarak baktığımızda fena bir sezon geçirmedik ama. En azından 2 bölüm hariç berbat geçen o 2. sezondan çok çok daha iyiydi kesinlikle.
Yeni sezonda görüşürüz.
Amanda Peet, Tyrel Jackson Williams ve Katie Finneran üçlüsü, 4. ve son sezonda yer alacaklarmış. Kadroya ayrıca Reina Hardesty (StartUp, Greenhouse Academy, The Flash) de dahil olmuş.
S4 Fragman
Özlemişim, iyi bir bölümle dönmüşler. Bazı sahnelerde iyi güldürdü. Fakat Jim
***
Oldukça başarılı bir bölümle açmış final sezonunu. Fikir güzel, uygulama da hiç fena değil. Şu 10 sene işi ve Reina Hardesty takviyesi epey renk katmış gibi görünüyor. Flashback sahnelerinin devam etmesi de yerinde bir karar olacaktır diye düşünüyorum. Hayırlısı olsun bakalım.
Jim’in
Jim’in beyzbolu kurtarması fikri ise şimdilik güzel duruyor. Eski günlerini hissettirecek gibi.
S04E02
Güzeldi bu bölüm de. Baya iyi başladık cidden bu sezona.
Hafif bilim kurgu soslu aile dramasına döndü olay ve memnunum durumdan. Beyzbol kısmına da eleştiriyle yaklaştıklarını görmek güzeldi bu arada. ‘Uzun ve sıkıcı’ ibaresinin yanına ‘Anlamsız’ ibaresini eklemek istiyorum ben bir de.
s04 e03
Başka şey istesem olur muydu acaba? İlk 2 bölüme nazaran daha zayıf bir bölüm oldu, ama hikayenin o tarafında neler olduğunu görmemiz de iyi oldu tabii.
S04E03
Jules var diye sevinmiştim başta ama çok zayıf bir bölüm olmuş cidden.
Yaklaşık 3 dakika uzunluğundaki 3 reklam kuşağını çıkardığımızda bölüm süresi sadece ve sadece 16 dakikaydı bu arada.
S04E04
*Son sahne güzel olmuş.
*Geçen bölümde Jules’un dönüşünden pek bir tat alamamıştım ama bu bölüm iyi oldu o açıdan.
*Ben de bir limon istiyor olabilirim.
s04 e04
Jim Brockmire rocks Çok güzel bölümdü.
Çok fazla uzatılmaması gereken bir konuyu bütün bölüme yaymışlar. Sıktı bence. Bana göre dizinin en kötü bölümlerinden biriydi.
Beth’in sezon başından beri çoğu olaya tek taraflı baktığını, karşı tarafı anlamaya çalışmadığını düşünüyorum. Şımarık ve bencil tavırlar sergilediği zaman ‘Keşke kalaydın Filipinler’de be nankör kız!’ diyesim geliyor bazen. Ve hala fikrim değişmedi.
Diğer sezonların altında kaldı benim için son sezon.Gelecek konseptinin bunda büyük etkisi var tabi. Son iki bölümü ise beğendim. Güzel de bir kapanış yaptı. Belki final sahnesinde
Adeta Black Mirror ile crossover yaptıkları bir sezonla veda ettiler. Biraz inişli çıkışlı ve eksikleri falan olsa da sezon geneline baktığımızda sevdim diyebilirim son sezonu. İyi hatırlayacağım dizilerden olacak ve Jim Brockmire’ın çılgınlıklarını özleyeceğim.
S04E08 (FİNAL)
Aşırı derecede boş beleş bir bölümle kapatmışlar sezonu.
Sadece bu bölüm de değil. Sezonun son 3 bölümü çok çok kötüydü. Ne güzel başlamıştık oysa sezona! 1, 2, 4 ve 5. bölümlerden epey tat almış olsam da bu son 3 bölümlük süreçte diziye çok kötü bir veda etmiş oldum kendi açımdan. Yazık oldu.
Sezon sıralaması yapayım bir de aklıma gelmişken:
1 > 3 > 4 > 2
Önümüzdeki ay Dirty John’da görüşürüz Amanda Peet.
Hank Azaria, bir podcast serisinde yeniden karakteri canlandıracaklarmış/seslendirecekmiş.
Son sezonu izledim nihayet. Epey deneysel olmuş. Her zamanki gibi ara ara ben bu diziyi niye izliyorum diye düşündürse de genelde fena zaman geçirtmedi bana.
Final gibi de final yaptı.
Tavsiye eder miyim? Başrolleri seviyorsanız deneyin ama baştan sarmazsa da bırakın hemencecik.