
İngiliz ekranlarından karşımıza gelen 3 bölümlük mini dizi Black Mirror, akranlarından biraz farklı, kaçırmamanız gereken bir dizi. Her bölümü diğerinden ayrı oyuncular ve apayrı konular içeren dizinin ana teması modern dünyamızın tekno-paranoyası. “O ne demek?” derseniz dizinin yaratıcısı Charlie Brooker‘ın (Dead Set) sözleriyle, işte sizlere temanın en güzel tarifi :
Teknoloji bir ilaçsa -ki bir ilaca benziyor- yan etkileri tam olarak nelerdir? Black Mirror (Kara Ayna) dizisi, (teknolojiden kaynaklı) keyif ile huzursuzluk arasındaki bu alanda kurgulanıyor.Başlıktaki kara aynayı dizideki her duvarda, her masada, herkesin avucunda göreceksiniz : Televizyon, monitör, akıllı telefonların soğuk, parlak ekranı
Gelin, teknoloji çağının üzerimizdeki etkisini güzel bir kurgu ile burnumuza sokan bu dizinin birbirinden bağımsız bölümlerine birlikte bakalım.

Black Mirror, İngiliz Channel 4 kanalında 4 Aralık’ta yayınlanmaya başladı ve 3 haftada sona erdi, zira 3 adet birbirinden bağımsız kısa film gibi bölümü var. Öyle ki her biri farklı yazar, yönetmen ve oyunculara sahip. Üstelik süreleri bile farklı. Üçlemenin ortak paydası ise hayatımızı kolaylaştırması beklenen teknolojinin, bizi nasıl avucuna aldığı ve sosyal yaşantımızı nasıl da alt üst ettiği. Hatta şu makalede konu, “Teknolojik zamazingolara olan bağımlığımızın karanlık tarafı” diye özetlenmiş.
Haydi, bölümlerin künyeleri ve konularına geçelim.
The National Anthem

The National Anthem
The National Anthem (Milli Marş)
Süre : 43 dakika
Yazan: Charlie Brooker
Yöneten : Otto Bathurst
Oyuncular : Rory Kinnear, Lindsay Duncan, Tom Goodman-Hill, Donald Sumpter, Lydia Wilson, Allen Leech, Anna Wilson-Jones
Bu bölüm çok başarılı ve sürükleyici bir politik gerilim hikayesi. Oldukça ilginç bir konusu var.
Bölümün ana kahramanı Michael Callow isimli bir başbakan. İngiltere kraliçesinin kızlarından biri olan Prenses Susannah’nın kaçırılması ile başlıyor tüm macera. Prenses’i kaçıranlar, başbakandan canlı yayında televizyonda öyle bir şey yapmasını istiyorlar ki olmaz olsun. Dizinin 5. dakikasında ne olduğu anlaşılan bu ayrıntıya -ispiyon etmemek adına- burada yer vermeyeceğim. Teknoloji sayesinde tüm dünyaya mal olan bu olayla (twitter, youtube, tv kanalları, Allah ne verdiyse sayesinde ülkece şerefleri iki paralık olmuş durumda) başbakan kişisel ve politik bir çıkmaza sürükleniyor. Hükümetin, halkın, başbakanın ve ailesinin bu durumla başa çıkışını, yaşanan gerilimi izliyorsunuz bir çırpıda.
Gerçekten izlemeye değer, “Ne zaman başladı da bitti?” dedirtecek kadar sürükleyici bir bölüm. Hoş bir kısa film de denebilir.
15 Million Merits

15 Million Merits
15 Million Merits (15 Milyon Meziyet)
Süre : 1 saat
Yazan : Charlie Brooker ve Kanak Huq
Yöneten : Euros Lyn
Oyuncular : Daniel Kaluuya, Jessica Brown-Findlay, Paul Popplewell, Rupert Everett, Julia Davis, Ashley Thomas
Bu bölüm, tam bir geleceğe dair bilim kurgu filmi havasında The Prisoner’a yaraşır ortamlarda başlıyor. (Hatta ilerledikçe “Acaba The Island (Ada) filmini baştan mı izleyeceğim?” diye merak ettirmedi desem yalan olur. Ama hayır, öyle olmadı.) Bilim kurgu seven sevmeyen herkese hitap edebilecek 1 saatlik bir kısa film aslında bu bölüm. Bu bölümde, televizyondaki eğlence programlarına olan açlığımız hicvediliyor.
Konuyu ispiyonsuz şöyle özetleyebilirim :
Sanal yaşam konsolları (X-box, Playstation 3 vb.) tüm hayatımızı sarsa ne olurdu?

15 Million Merits
Biraz ispiyonlayarak konusuna giriş yaparsak…
Gelecekteki bu dünyada, herkes egzersiz bisikletlerine binerek Merit (meziyet) denen bir tür gelir elde ediyor. Ne kadar çok pedal çevirirseniz o kadar çok meritiniz oluyor. (Pedal çeviremeyenlerdenseniz aşağılandığınız başka işler yapıyorsunuz.) Bisiklet pedalı çevirmediğiniz zamanlarda küçücük bir odada yaşıyorsunuz. Tek kıyafetiniz de gri bir eşofmandan ibaret. Odanızın dört bir tarafı ekran. Üstelik, baktığınız ekranlarda çıkan reklamları izlemezseniz meritleriniz azalıyor.Her bireyin kendine ait bir sanal avatarı var. O meritlerle avatarınıza kıyafet alıyor, onu çeşitli imajlara sokuyor, etkinliklere katılıyorsunuz.

15 Million Merits
Sürekli sağda solda bir ekrana bakarak sanal dünyada yaşayan bu insanlığın nereye gittiğini merak etmediniz mi? Peki bu kurgunun bir aşk hikayesi ve “Yetenek Sizsiniz” gibi bir yarışmayla nasıl birleştiğini de mi merak etmediniz? Bence etmelisiniz ve bu 1 saatin de ustaca kotarıldığına, birçok filme taş çıkarttığına tanık olmalısınız.
The Entire History of You

The Entire History of You
The Entire History of You (Senin Tüm Tarihin)
Süre : 48 dakika
Yazan : Jesse Armstrong
Yöneten : Brian Welsh
Oyuncular : Toby Kebbell, Jodie Whittaker, Tom Cullen
Diğer iki bölümden aşağı kalmayan bu bölüm, alternatif gerçeklik içeriğiyle bir bilim kurgu. Ama bu da sosyal bilim kurgu türüne girdiğinden, bilim kurgu seven sevmeyen herkese hitap ediyor. Hatta bir “ilişki dizisi sever” için rahatlıkla tavsiye edilebilecek bir içeriğe sahip.

Konusu gayet yaratıcı; şöyle ki…
Öyle bir dünya düşünün ki insanların beyinlerine bir çip takılıp, tüm yaşadıkları (gördükleri/duydukları) bu çipe kaydedilebiliyor. Bu sayede bütün hatıralarını tekrar izleyebiliyorlar. Hatta yetmiyor, dilerlerse istedikleri insanlarla bir ekrana yansıtarak birlikte izleyebiliyorlar. İleri, geri alabiliyor, belli sahneleri yakınlaştırabiliyorlar (zoom edebiliyorlar). Böyle bir dünyada, genç kahramanımız Liam ile karısının bu teknoloji sayesinde nereden nereye savrulduklarını adım adım izlerken bakalım sizin de duygusal anlamda sarsıldığınız anlar olacak mı.
Üç bölümdeki oyuncuları da (özellikle başroldekiler) fazlasıyla başarılı bulduğumu eklemeden geçmeyeyim ve sizi bu üçleme için hazırlanan ispiyon yemeyeceğiniz tanıtım filmi ile başbaşa bırakayım.
http://www.youtube.com/watch?v=S8I8uZ0TpoU
Aşağıdaki, ispiyon içerdiğini düşündüğüm, bölümlere özel tanıtım filmlerini izleyip izlememek size kalmış.
yorumlar
Offf, aman! Ne sevindim çok mutlu oldum.
Gugu Mbatha-Raw ve Mackenzie Davis bölümlerden birinde oynayacakmış.
Madeline Brewer (Orange Is The New Black, Hemlock Grove), 3. sezonun kadın başrol oyuncusu olmuş.
Chewing Gum star Michaela Coel lands role in Netflix drama
Bugüne uydu gibi.
Hangi bölüm bu bahsettiği?
@dkamoy İngiltere başkanının olduğu bölüme gönderme yapmış bence.
Alaala hiç tanıdık gelmedi oysa ki bölümü birkaç kere izlemiştim. Unutmuşuz desene.
Sonradna ek: Ay fotoğraf güncelmiş. ÖF!
Black Mirror | Official Trailer – Season 3 [HD] | Netflix
Varoluşsal sıkıntılarınız ve teknolojik kabuslarınızın sorumlusu @BlackMirror’dan 6 yeni hikaye, 21 Ekim’de Netflix’te.
3×01 üzerine:
Senaryonun gidişatı tahmin edilebilir olsa da bölüm hoşuma gitti. Özlediğimden de olabilir.
Bryce Dallas Howard’ın ilk bölümün başrolünde olduğunu biliyordum da bölümde James Norton’un da olduğunu bilmiyordum. Tatlı bir sürpriz oldu
Episodes’tan Daisy Haggard‘u görmek de bonus (IMDb’de karakter ve kendisi görünmüyor da karıştırmadığımı farz ediyorum).
İlk bölüm 61 dakikaydı, en azı da 50 dakika ile geliyor yanılmıyorsam. O da Netflix’in cilvesi oldu anladığım kadarıyla. İlk bölümü biraz daha kısa bir şekilde toplayabilirler diye düşünmedim değil hani ama bu da olur.
3×1
Teknolojinin insan hayatını nasıl etkilediğini daha doğrusu nasıl esir aldığını bir tokat gibi insanın yüzüne çarpıyor. Facebook, Twitter, Instagram ve türevleri sosyal ağlar vasıtası ile her şeyimizi ileride belki de pişman olacaklarımızı bile kaydetmemiz (geçtiğimiz günlerde bir hemşirenin yaptıkları), insanların beğenip beğenmemesi, like almak için havalı gözükmek için zamanımızı boşuna harcıyoruz. Ki ben buna karşı bir insanım zaten, diziyi asıl bunu yapan kişilere zorla izlettirmeli.
Başrolde Bryce Dallas Howard’ı beğendim. Yönetmenlik olarak kusursuz değil ama yine de iyi bir iş çıkarmışlar. Tema olarak ise muhteşem.
Yalnız buna benzer konuları ilk iki sezonda izlemiştik, umarım daha farklı konular izleme fırsatı buluruz.
Sezon bittikten sonra eski bölümlerden bir kaçını izliyim derken bir ayrıntı farkettim.
3×01: Konusu ve tahmin edilebilirliğiyle bana fazla basit geldi. Normal olarak beklenti göklerde olduğu için biraz şımarmış da olabilirim ama ne bileyim, o eski havası yoktu. İngiliz dizisi kimliğini epey bir kaybetmiş ve bu hiç hoşuma gitmedi. Umarım sezonun kalanı böyle olmaz.
Ayrıca Bryce Dallas Howard’ı kızıl saçlı gördükçe aklıma Crimson Petal’daki Romola Garai geldi, bildiğin aynı insanlar yav nerdeyse? Keşke o oynasaymış, bu kadını beğendiysem de Romola Garai’yi de böyle bir rolde izlemek isterdim.
İkisinin de kızıl halini yan yana koyup karşılaştırmak lazım aslında ama şu halleriyle bile epey benziyorlar.

3. sezonun çıkan bölümlerini şimdi bitirdim. Neyse ki yüksek beklentilerimi fazlasıyla karşıladı yeni bölümler. İlk 3 bölüm ve 6. bölüme bayıldım. 4. ve 5. bölümlerse bana göre diğer bölümlerin bir tık altında kaldılar ama yine de severek izledim onları da. Keşke sezonun yarısını değil de tamamını aynı gün çıkarsalardı. Yeni bir 6 bölüme daha hayır demezdim
black mirror’ı özlemişim. öyle ilk çıktığındaki gibi vay anasını dedirtmiyor artık tabii. nasıl bir finale gittiği daha başından belli olmasına rağmen yine de sıkılmadan izletti ilk bölüm kendini.
yalnız hayatımızın oraya doğru gidiyor olması üzücü.
3×2 çok tırttı yav. acaba bir şey mi kaçırıyorum diye sonuna kadar ümitle bekledim ama çok tırttı. tek başına kısa film olarak değerlendirdiğimde bile herhangi bir hayranlık uyandırmadı ki tamam güzeldi ama o kadar. black mirror ismi altında hiç etki etmedi.
ekleme: internette millet yere göğe sığdıramamış yok aklım çıktı yok nasıl bölümdü hayret ettim şu an gerçekten. 2. sınıf korku filmi tadını sanal gerçeklikle birleştirmişler işte niye millet ayılıp bayıldı bu kadar anlamadım.
3×01-02-03 & 04 Hk.
Bu sezon bazı bölümler biraz vasat olsa bazıları yine eski “Black Mirror” kalitesi ve tadında diyebilirim.
Şu ana kadar favori bölümlerim 3×03 & 3×01.
“3×01”, enteresan bir ütopyayı anlatmakla kalmayıp, on numara bir sistem eleştirisi getiriyordu ama sanki bir 10 dk. daha kısa olabilirdi. Sonunu da fena bağlamamışlar. “Yapmacıklığa” olan sert tokadına bayıldım. Bryce Dallas Howard ise gayet iyiydi.
“3×03” ise beni hem çok güldürdü hem de ekrana kilitledi diyebilirim. “Game of Thrones” daki Bronn karakterini canlandıran Jerome Flynn’in konuşmalar çok iyiydi. Başroldeki oğlan da role süper gitmiş. Son dk. sürprizi ise dumur etti, aklımın ucundan bile geçmemişti ve insana “Şimdi hangisinden yanasınız?” sorusunu sordurtması açısından da önemli bir bölümdü. Hele ki “günümüzde” yaşanabilecek olması en olası bölüm hikayesi olması açısından da çok etkiliydi.
“3×02” Verdiği gerilim filan iyiydi, sürprizler de fena değildi ama daha iyi ve daha kısa bir bölüm olabilirdi. Sonu da daha vurucu olabilirdi diye düşünüyorum.
“3×04”e gelince, performansları ve atmosferi çok iyi olsa da senaryo biraz düzdü ve tahmin edilebilirdi. Bu bölüm en sürprizsiz bölümdü kendi açımdan ama duygusal yönü açısından en iyi bölümlerdendi.
Artık 3×05 ve 3×06 kaldı, bakalım onlar sezon sıralamamın neresinde yer alacaklar? (3×06 da bir buçuk saatmiş bu arada)
Herkes o kadar dolu dolu yorumlar yapıyo ki, yeni diziye başlamama sözümü bozduracak kadar iştahım kabardı.
@onurdeyy: Bence sen o diyeti boz. Bu öyle ıskalanacak dizilerden değil.
@unfortr : O tarafa doğru kaymaktayım şuan, deyiceğine eminim.
tyndale netleştirdiğin için teşekkürler. internetteki yorumlar kafamı karıştırdıydı sonradan. böylesi daha mantıklı zaten.
4. bölümle birlikte dizide distopya ile fantastikli bilimkurgu arasındaki dengeyi iyice bozdular bence. memnun değilim çok sezondan. bu sezonun bölümlerini birer kısa film olarak değerlendirdiğimde 1,3,4 benden geçer not aldı tek başına izlemesi güzel bölümlerdi ama black mirror ismi altında sadece 1. bölüm başarılıydı ve o da çok sıklıkla gündeme gelen bir konu olduğundan biraz etkisiz kaldı. 1 sene önce falan çıkmış olsaydı o bölüm o zaman bomba olurdu. 5. bölümden de bir beklentim yok şu an ama 6. bölümden beklentiliyim umarım güzel bir şeyler verebilmiştir finalde.
Özgün ya… Sen böyle konunun dışına çıktılar filan diyorsun ama o kadar konunun içindeler ki anlatamam. Ben henüz 4 bölüm izledim ve 4’ünü de ayrı sevdim. Olayımız teknoloji yahu… Bak adam yukarıda demiş “Teknoloji bir ilaçsa -ki bir ilaca benziyor- yan etkileri tam olarak nelerdir? ” Sense sürekli olayın ekran kısmına takılmış durumdasın, güzelim hayal gücünü kaçırıyorsun beklentilerinin ayarları yüzünden.
tekrar belirteyim kısa film olarak hepsi güzel bölümlerdi. zaten ilk yarı noluyor diye merak ederek ikinci yarı da hafif anlar gibi olup finali görme heyecanıyla bitiveriyor.
Gerilim beklentin ilginçmiş. Bende hiç öyle bir beklenti yok bu diziyi izlerken.
nasıl yani? gerilim derken bildiğimiz gerilimden bahsetmediğimi anlamışsındır herhalde. yoksa ilk bölümde bir gerilim olmadığı ortada.
Korku/gerilim anlamında anlamadım. Çekinilecek durum anlamında anladım.
haa tamam o zaman. ben bu diziyi evet ilerliyoruz ama nereye ilerlediğimizin farkında mıyız tadında izlediğimden belki de bu sezon böyle oldu bilemedim.
1,5,6 ile muhteşem, 3 ile çarpıcı, 2, 4 ile de güzel bölümler izlettiler bize. diğer 6 yı da dört gözle bekleyeceğim. herkese tavsiyedir.
Son bölümün, içlerinde öyküsü en iyi olan olduğunu düşünüyorum. Birden fazla can alıcı şeyle gelmiş. Ama işleniş olarak maalesef bana vasat ve sürüklemeyici geldi. Çok daha iyi işlenebilirmiş, fikir(ler) ziyan olmuş diye hissederek izledim sürekli. Ama işte dediğim gibi konular/vurgular ekstra bol ve iyiydi bu son bölümde.
Sezon olaraksa benim için dolu dolu bir sezon oldu yine. Her bölümünü ayrı sevdim. Epey bir boşluğa düşeceğim diye yavaş yavaş izlemeye çalıştım ama 1 haftada hüplettirdi yine kendini meret.
Sonradan ek: Son bölümde Mrs. Schroeder, çatlak sesi ve sevmediğim aksanı ile beni bolca dağıttı tabii. Bu kadın benim izlediğim hiç bişiye gelmesin lütfen.
3. Sezon:
Kişisel sıralamam: 1 > 3 > 6 > 2 > 4 > 5
Açılış bölümünün üstünde bir bölümdü. O çocuğun yerinde olsam neler olurdu diye ciddi düşündürdü ki ben pek ciddi düşünmem böyle şeylerde.
3×3
Güzel bölümdü yine.
3×4
Oldukça duygusal güzel bir bölümdü.
3×5
Bir şekilde eleştiri yapılıyor ama tadı eksik, beğenmedim bölümü.
3×6 (Sezon Finali)
Dördüncü bölümle beraber sezonun en güzel bölümüydü. İki bölümün de Imdb puanı 9/10 zaten.
@abidin77 : “İnanalım mı?” yazacaktım ki videonun yorumlarına bakmak geldi aklıma. Yalnız değilmişim.
Bryce Dallas Howard Can Cry On Command – CONAN on TBS
3×01 sanki biraz fazla abartılıyor yahu. Baya bi janjanlı olduğundan heralde. Daha başlarında bölüm kendini belli ediyor zaten. Bölümün 40-50 dakikasını bunlar, şunlar olacak ama bakalım nasıl olacak diye izliyorsun. Sonra çok fazla abartı sahne vardı bölümde.
3×02
Konusu felan iyi ama işlenişiyle büyük harcamışlar bölümü. Oysaki son yıllarda bölümün ana konusu
çok gündemde olduğu için önemli bir bölümdü. Tabi
ilgili konular ilgimi çektiğinden bölüm beni yine etkiledi ama sonda, daha etkileyici olabilirdi hissi hoş değil.
3×03
Bölümü çok sevdim.
Zaten Black Mirrorun en sevdiğim yanlarından biri beni bu tarz durumlara sokması.
“3.Sezon” Genel:
Gerçekten muazzam bir finalle veda etti.
3×06, sadece dizinin değil, tüm serinin en iyi bölümlerindendi. Birkaç temayı, hiç sırıtmadan aynı bölüm içinde işlemesi ve “Black Mirror ruhunu” en iyi yansıtan bölüm olmasıyla bu sezonki favorimdi. Hele sondaki sürprizi çok çok hoştu.
3×05 ise verdiği mesaj açısından takdire şayandı. Çoğu kişi sezonun zayıf bölümlerinden olarak nitelemiş ama bence gayet düşündürücü ve nokta atışı bir bölümdü.
Son olarak bu sezondaki kendi beğeni sıralamam;
6 > 3 > 1 > 5 > 4 > 2
1. Sezon da şu Domuz’lu bölümü midem kaldırmadığı için bırakmıştım, herkes iyi diyip sadece ben kötü diyorsam sorun bendedir tabii.
Bu dizi bence domuzlu bölümle yargılanmamalı. Devamına da şans ver mesela, zaten sezon 3 bölüm.
(Bu arada bence kötü bir bölüm değil o bölüm ama sevmeyeni çok rahat anlarım tabii)
This isn’t an episode. This isn’t marketing. This is reality.
Black Mirror Proves All Episodes Exist In The Same Universe
Introducing Netflix Vista | Black Mirror [HD] | Netflix
3. sezon üzerine:
Hafta hafta izlemeyle bir Netflix dizisinin sezonu daha bitti. Genel olarak güzeldi, öncekilerine göre biraz farklı bir tarzı olduğunu düşündüğüm oldu, bölümler birazcık daha kısa olabilirdi ama dizi döndüğü için mutluyum.
3 ve 6 özellikle hoşuma gittiler. 3’ten şaşırtmaca beklesem de böylesi aklıma gelmezdi. 6’nın konusu bana bir filmi hatırlatıyor ama şu an çıkaramıyorum. Daha iyi işlenebilirdi aslında ama özellikle sonlara doğru olanlarla falan topladılar bölümü.
Diğerleri de iyiydi aslında, bazen gereğinden fazla tahmin edilebilir falan oldular sadece. Aslında yapasım yoktu ama sıralama yapmam gerekirse:
3-6-1-5-2-4
Kalan altı bölümle zamanı geldiğinde devam.