
İngiliz ekranlarından karşımıza gelen 3 bölümlük mini dizi Black Mirror, akranlarından biraz farklı, kaçırmamanız gereken bir dizi. Her bölümü diğerinden ayrı oyuncular ve apayrı konular içeren dizinin ana teması modern dünyamızın tekno-paranoyası. “O ne demek?” derseniz dizinin yaratıcısı Charlie Brooker‘ın (Dead Set) sözleriyle, işte sizlere temanın en güzel tarifi :
Teknoloji bir ilaçsa -ki bir ilaca benziyor- yan etkileri tam olarak nelerdir? Black Mirror (Kara Ayna) dizisi, (teknolojiden kaynaklı) keyif ile huzursuzluk arasındaki bu alanda kurgulanıyor.Başlıktaki kara aynayı dizideki her duvarda, her masada, herkesin avucunda göreceksiniz : Televizyon, monitör, akıllı telefonların soğuk, parlak ekranı
Gelin, teknoloji çağının üzerimizdeki etkisini güzel bir kurgu ile burnumuza sokan bu dizinin birbirinden bağımsız bölümlerine birlikte bakalım.

Black Mirror, İngiliz Channel 4 kanalında 4 Aralık’ta yayınlanmaya başladı ve 3 haftada sona erdi, zira 3 adet birbirinden bağımsız kısa film gibi bölümü var. Öyle ki her biri farklı yazar, yönetmen ve oyunculara sahip. Üstelik süreleri bile farklı. Üçlemenin ortak paydası ise hayatımızı kolaylaştırması beklenen teknolojinin, bizi nasıl avucuna aldığı ve sosyal yaşantımızı nasıl da alt üst ettiği. Hatta şu makalede konu, “Teknolojik zamazingolara olan bağımlığımızın karanlık tarafı” diye özetlenmiş.
Haydi, bölümlerin künyeleri ve konularına geçelim.
The National Anthem

The National Anthem
The National Anthem (Milli Marş)
Süre : 43 dakika
Yazan: Charlie Brooker
Yöneten : Otto Bathurst
Oyuncular : Rory Kinnear, Lindsay Duncan, Tom Goodman-Hill, Donald Sumpter, Lydia Wilson, Allen Leech, Anna Wilson-Jones
Bu bölüm çok başarılı ve sürükleyici bir politik gerilim hikayesi. Oldukça ilginç bir konusu var.
Bölümün ana kahramanı Michael Callow isimli bir başbakan. İngiltere kraliçesinin kızlarından biri olan Prenses Susannah’nın kaçırılması ile başlıyor tüm macera. Prenses’i kaçıranlar, başbakandan canlı yayında televizyonda öyle bir şey yapmasını istiyorlar ki olmaz olsun. Dizinin 5. dakikasında ne olduğu anlaşılan bu ayrıntıya -ispiyon etmemek adına- burada yer vermeyeceğim. Teknoloji sayesinde tüm dünyaya mal olan bu olayla (twitter, youtube, tv kanalları, Allah ne verdiyse sayesinde ülkece şerefleri iki paralık olmuş durumda) başbakan kişisel ve politik bir çıkmaza sürükleniyor. Hükümetin, halkın, başbakanın ve ailesinin bu durumla başa çıkışını, yaşanan gerilimi izliyorsunuz bir çırpıda.
Gerçekten izlemeye değer, “Ne zaman başladı da bitti?” dedirtecek kadar sürükleyici bir bölüm. Hoş bir kısa film de denebilir.
15 Million Merits

15 Million Merits
15 Million Merits (15 Milyon Meziyet)
Süre : 1 saat
Yazan : Charlie Brooker ve Kanak Huq
Yöneten : Euros Lyn
Oyuncular : Daniel Kaluuya, Jessica Brown-Findlay, Paul Popplewell, Rupert Everett, Julia Davis, Ashley Thomas
Bu bölüm, tam bir geleceğe dair bilim kurgu filmi havasında The Prisoner’a yaraşır ortamlarda başlıyor. (Hatta ilerledikçe “Acaba The Island (Ada) filmini baştan mı izleyeceğim?” diye merak ettirmedi desem yalan olur. Ama hayır, öyle olmadı.) Bilim kurgu seven sevmeyen herkese hitap edebilecek 1 saatlik bir kısa film aslında bu bölüm. Bu bölümde, televizyondaki eğlence programlarına olan açlığımız hicvediliyor.
Konuyu ispiyonsuz şöyle özetleyebilirim :
Sanal yaşam konsolları (X-box, Playstation 3 vb.) tüm hayatımızı sarsa ne olurdu?

15 Million Merits
Biraz ispiyonlayarak konusuna giriş yaparsak…
Gelecekteki bu dünyada, herkes egzersiz bisikletlerine binerek Merit (meziyet) denen bir tür gelir elde ediyor. Ne kadar çok pedal çevirirseniz o kadar çok meritiniz oluyor. (Pedal çeviremeyenlerdenseniz aşağılandığınız başka işler yapıyorsunuz.) Bisiklet pedalı çevirmediğiniz zamanlarda küçücük bir odada yaşıyorsunuz. Tek kıyafetiniz de gri bir eşofmandan ibaret. Odanızın dört bir tarafı ekran. Üstelik, baktığınız ekranlarda çıkan reklamları izlemezseniz meritleriniz azalıyor.Her bireyin kendine ait bir sanal avatarı var. O meritlerle avatarınıza kıyafet alıyor, onu çeşitli imajlara sokuyor, etkinliklere katılıyorsunuz.

15 Million Merits
Sürekli sağda solda bir ekrana bakarak sanal dünyada yaşayan bu insanlığın nereye gittiğini merak etmediniz mi? Peki bu kurgunun bir aşk hikayesi ve “Yetenek Sizsiniz” gibi bir yarışmayla nasıl birleştiğini de mi merak etmediniz? Bence etmelisiniz ve bu 1 saatin de ustaca kotarıldığına, birçok filme taş çıkarttığına tanık olmalısınız.
The Entire History of You

The Entire History of You
The Entire History of You (Senin Tüm Tarihin)
Süre : 48 dakika
Yazan : Jesse Armstrong
Yöneten : Brian Welsh
Oyuncular : Toby Kebbell, Jodie Whittaker, Tom Cullen
Diğer iki bölümden aşağı kalmayan bu bölüm, alternatif gerçeklik içeriğiyle bir bilim kurgu. Ama bu da sosyal bilim kurgu türüne girdiğinden, bilim kurgu seven sevmeyen herkese hitap ediyor. Hatta bir “ilişki dizisi sever” için rahatlıkla tavsiye edilebilecek bir içeriğe sahip.

Konusu gayet yaratıcı; şöyle ki…
Öyle bir dünya düşünün ki insanların beyinlerine bir çip takılıp, tüm yaşadıkları (gördükleri/duydukları) bu çipe kaydedilebiliyor. Bu sayede bütün hatıralarını tekrar izleyebiliyorlar. Hatta yetmiyor, dilerlerse istedikleri insanlarla bir ekrana yansıtarak birlikte izleyebiliyorlar. İleri, geri alabiliyor, belli sahneleri yakınlaştırabiliyorlar (zoom edebiliyorlar). Böyle bir dünyada, genç kahramanımız Liam ile karısının bu teknoloji sayesinde nereden nereye savrulduklarını adım adım izlerken bakalım sizin de duygusal anlamda sarsıldığınız anlar olacak mı.
Üç bölümdeki oyuncuları da (özellikle başroldekiler) fazlasıyla başarılı bulduğumu eklemeden geçmeyeyim ve sizi bu üçleme için hazırlanan ispiyon yemeyeceğiniz tanıtım filmi ile başbaşa bırakayım.
http://www.youtube.com/watch?v=S8I8uZ0TpoU
Aşağıdaki, ispiyon içerdiğini düşündüğüm, bölümlere özel tanıtım filmlerini izleyip izlememek size kalmış.
yorumlar
S03E04
Ba-yıl-dım!
Romantik komedi aşığı biri olarak işin o kısmını izlemekten inanılmaz keyif aldım. Bir noktadan sonra romantik dramaya döndü ama hala müthiş keyifliydi. Gugu Mbatha-Raw’ın karakteri de Mackenzie Davis’in karakteri çok ama çok tatlıydı. Çok da yakışmışlar birbirlerine bu arada.
İşin bilim kurgu tarafı da son derece ilgi çekiciydi elbette. Merak ettire ettire ilerledi ve güzel bir şekilde çözüldü. Bölüm sonu da gayet güzeldi.
Bu bölüm konusundan harika bir mini dizi çıkarmış bu arada. Tek bölümde kalması yazık olmuş. Yetmedi, tadı damağımda kaldı, daha fazlasını istedim kesinlikle.
Bölüm için puanım: 9.3
S03E05
Başrolde Roots’tan Malachi Kirby ve Hemlock Grove’dan Madeline Brewer gibi 2 tanıdık sima yer alıyordu yine. Son 20 dakikası nispeten daha iyi olsa da genel olarak oldukça kötü bir bölüm olmuş. Dizinin şu ana kadarki en kötü bölümüydü diyebilirim.
Bölüm için puanım: 6.5
S03E06 (Sezon Finali)
Kötü bir bölüm değildi aslında ama;
1- Türün fanı sayılmam.
2- Türün bu dizide yeri olduğunu pek düşünmüyorum.
3- Sonu askıda kaldı.
4- (En Önemlisi) 1.5 saat nedir yahu?
Bölüm için puanım: 7.1
Sezonun son 2 bölümünde yanlış tür ve konu seçimleri ile dip yaptı resmen dizi.
Umarım 4. sezonda daha iyi konu seçimleri yapmışlardır.
S04E01
Böyle yaratıcı bölümlerle gelin işte!
İlk başta ön yargılıydım ‘uzay gemisi’ falan ne çıkabilir ki bu bölümden diye. İlk 4 dakika içerisinde ‘Bitmez bu bölüm.
‘ dedim içimden haliyle. Ama çok güzel gitti be ya! Su gibi geçti 75 dakika. Çok elendim izlerken. Yazanın, çekenin, oynayanların, herkesin emeğine sağlık. Bölümle ilgili tek memnun olmadığım şey ise sonu oldu açıkçası.
Jesse Plemons, çok yakışmış role.
Bu arada 10 sene önce de yaşlı görünüyordu tamam ama iyice çökmüş bu. Daha 30 yaşına girmemiş bir insan nasıl bu kadar yaşlı gösterebilir aklım almıyor. 

Cristin Milioti de oldukça iyiydi. Zamanında şans vermediğim A to Z’ye bir bakma isteği uyandı bu bölümden sonra. Lakin bu rolde bu daha fazla şov yapardı sanki.
Jimmi Simpson, Michaela Coel ve Osy Ikhile’nin yan rollerdeki katkısı da oldukça büyüktü.
Valla ne yalan söyleyeyim bu teknolojiye sahip olmak mükemmel bir şey olurdu.
Ama sadece bende olacak.
Bölüm için puanım: 9.1
S04E02
Bölüm konusu güzeldi. Oyuncu seçimleri ve performansları da fena değildi. Yalnız bir tempo problemi mevcuttu hafiften. Sonu da dat diye bitti. Yine de izlediğime memnun kaldım.
Taraf seçme isteği uyandıran bir hikaye mevcuttu. Her ne kadar genel olarak özgürlükçü tarafı (kızı) desteklesem de kontrolcü tarafa (anne) hak vermekten de alamadım kendimi. Net bir kazanan olmadı. Kim haklı kim haksız tarafı % 65 kız, % 35 anne şeklinde kaldı diyebilirim bende.
Bölüm için puanım: 7.8
S04E03
Hikaye ilgi çekicilikten epey uzaktı. Oyuncu seçimleri çok kötüydü. Akıcılık ve tempo sıkıntısı had safhadaydı. Süresi çok uzundu. Bir de beklendik şekilde ilerledi. Kısacası kötüydü, cidden kötüydü.
Bölüm için puanım: 4.0
S04E04
Bana bu tarz bölümlerle gelin işte!
Bölüm konusu son derece ilgi çekiciyi. Ve çok da iyi aktı hikaye. İlk andan son ana kadar çok büyük keyif alarak izledim. Sonunu da güzel bağlamışlar. Daha ne olsun?
Başrol ikili oldukça iyi iş çıkarmış. Zamanında Tripped’da da bayıla bayıla izlediğim Georgina Campbell’ı büyük bir hayranlıkla izledim valla.
İzlerken etkilenmemek, rüzgarına kapılıp gitmemek mümkün değil.
Yarattıkları evren içine içine çeken, sürükleyici bir evrendi. Ve 50 dakikalık süre bu evrende takılmak için çok kısa kaldı. 30-40 dakika daha uzun olsa çok daha süper olurmuş.
Bölüm için puanım: 9.3
S04E05
Son derece ucuz, berbat ötesi bir bölümdü.
Niye böyle bir bölüm yapma gereği duymuşlar anlam veremedim. Atlaya atlaya bitirdim hızlı hızlı.
Bölüm için puanım: 1.1
The Joel McHale Show’dan küçük bir skeç: Mini Black Mirror
Başarılı.
2. sezon ile 3. sezon arasındaki yayınlanan Christmas Özel Bölümü taktiğiyle sunulan hikaye içinde hikayeler temalı bir bölüm olmuş. Tamamen aynı taktik mevcuttu. Bir ana hikaye var ve bu ana hikayeye az veya çok hizmet eden 3 küçük hikaye mevcut. Ve bu bu küçük hikayelerden en fazla üçüncüsü ana hikayeye hizmet ediyor. Buraya kadar her şey sözünü ettiğim bölüm ile aynı. Hatta bölüm süreleri bile aşağı yukarı aynı. Biri 73, diğeri 69 dakika.
Gelelim farklara.
1- O bölümün oyuncu kadrosu bu bölümün oyuncu kadrosundan çok daha iyiydi. O bölümde 5-6 kayda değer isim varken bu bölümde o kategoride Aldis Hodge vardı sadece.
2- O bölümün küçük hikayeleri çok daha ilgi çekiciydi ve o küçük hikayelerin sonları çok daha vurucuydu.
3- Küçük hikayelerin o bölümün ana hikayesine katkısı daha sağlamdı. Ve bölüm ana hikayesi haliyle daha tatmin edici bir kapanış yapmıştı.
Özetle; söz konusu bölümün taktik olarak birebir kopyası olmamış olsaydı ve o bölümü hesaba katmadan düşünebilseydim aslında güzel bir bölümdü. Ama dediğim gibi bir vuruculuk problemi vardı hikayelerde.
Bölüme daha ayrıntılı bir şekilde yaklaşacak olursam;
İlk 7.5 dakikadaki ana hikayeye giriş kısmı ilgi çekicilikten çok uzaktı. Sıkıcı bir başlangıç yapılmış oldu. Akabinde ilk küçük hikayemiz başladı ama onun ilk 6.5 dakikası da yeterli seviyede ilgi çekiciliğe sahip değildi ne yazık ki. Söz konusu küçük hikayenin son 10 dakikası çok daha verimli geçse de birkaç küçük ayrıntı dışında bayıldığımı söyleyemem.
2. küçük hikaye çok aha ilgi çekiciydi. Baştan sona da keyifli bir şekilde izletti kendini. Bu hikaye süresinceki 21 dakika bölümün en güzel dakikalarıydı.
3. küçük hikaye pek fazla ilginç gelmedi konu olarak bana. Bunun da etkisiyle pek fazla sevemedim. Ayrıca 3. küçük hikaye-ana hikaye bağlantıları da aşırı seviyede tahmin edilesi biçimde ilerledi.
olsun her şey birebir tahmin ettiğim şeylerdi. Haliyle kötü bir kapanış oldu benim açımdan.
Yine de zayıf geçen sezonun ortalama standartlarının üzerindeydi diyebilirim.
Bölüm için puanım: 8.0
Genel olarak bakıldığında oldukça başarılı bir diziydi. 19 bölümlük periyotta 8 tane ((S01E01, S01E02, S01E03, S02E04/Christmas Özel Bölümü, S03E01, S03E04, S04E01 ve S04E04) mükemmel bölüm sunabilmek herkesin harcı değil. Özellikle bu 8 bölümde emeği geçen herkesin eline, emeğine sağlık.
5. sezon onayının en kısa zamanda gelmesi dileğiyle.
4×4 üzerine:
5.sezonun gelmesi uzun sürer diye sezonun en iyi bölümlerini bırakmıştım bilerek 4 ve 6. bölümleri. Aslında daha bekleme fikrim vardı ama canım istediğinden dayanamadım oturdum başına. Uzun süredir bu ayara ihtiyacım varmış onu fark ettim. Hem romantik hemde bilimkurgu bünyeme ilaç gibi geldi çok güzel bir tat bıraktı can sıkıntımı götürdü. Akşama da 6. bölümü izleyeyim bari
Miley Cyrus Is in South Africa and Reportedly Shooting a ‘Black Mirror’ Episode There
Köy yanar deli taranır. Evi yanmış umurunda değil ayol, dizi çekimlerinde fink atıyor.
#mileycyrus #californiafire
28 Aralık gibi.
Diziden 28 Aralık’ta geleceği söylenen şey yeni sezon değil de 90 dakikalık bir film olabilir-miş.
Ya 8 gün kalmış şunun şurasında bir açıklama yapsanıza KİTAPSIZLAR!!
Yeni sezon geliyor diye boşuna mı heyecan yaptık günlerdir.
Üstteki haber muhtemelen doğru. Yazana baktım, Netflix sisteminde “Black Mirror: Bandersnatch” diye ayrı bir sayfa varmış cidden. Altında da “Birazdan dönecek,” yazıyor.
Black Mirror filminin süresi 5 saat ama öykünün gidişatını izleyici belirleyecekmiş.
Gerçekten gerek var mıydı böyle bir şeye ya?
Öff be! Bütün hevesim kursağımda kaldı; daha önce yaptığınız gibi bir “White Christmas” özel bölümü yayınlamak çok mu zordu…
Bandersnatch – Fragman
Bandersnatch
Maalesef tahmin ettiğim gibi ciddi bir hayal kırıklığıydı. Bir kere sürükleyici değil. Hikayeyi 10 dakikada tamamlayabiliyorsunuz, seçenek sayısı kısıtlı. Zaten bu belliydi, dizi mantığıyla böyle bir işe girişince mecburen ele yüze bulaşıyor. Koca koca oyun firmaları 2-3 sene uğraşıp 80 saatlik materyal üretip yapılan seçimlerle 15 saat civarı süren oyunlar sunuyor insanlara da yine de tam beğendiremiyor (Detroit: Become Human) sen 5 saatlik materyalinle bana ne anlatacaksın sevgili senarist?
Çok talihsiz ve lüzumsuz bir deneme. Rica edeceğim böyle işlere bulaşmayın, televizyon bu işler için hiç uygun değil. Bu tarz işler daha önce de live-action çekilmeye çalışıldı oyun formatında ve başarılı olmadı. Herkes kendi bildiği işe yoğunlaşsa eminim verimlilik de artacaktır. Sen Black Mirror’sun, hikayeni anlat. Korku ögesi koy, dehşet verici sahneler koy, ne bileyim ağzım açık izlet ama seçimi bana bırakma. Distopyanı yarat sonra da bana anlat. Bildiğin işi yap ya işte…
Merakımdan baştan sona tüm senaryoları izledim ve bitirdim ama bölümü beğendim mi beğenmedim mi bir türlü karar veremedim ama şu seçim yapma işinin çok fazla olduğunu düşünüyorum onu biraz azaltmaliydilar bence onun dışında Colin karakterini oynayan iyi oynamış
Bandersnatch filmi üzerine:
Farklı bir deneyim olması açısından iyiydi. Alternatif sona giden ve seçim yaptığımız bir tarzı sevdim. Söylendiği gibi doğru seçimlerle 10 dakikada da bitebilecek veya uzayabilecek bir hikayesi var. Kaçversiyon denemek istediğinize bağlı, ben sanırım 3. versiyon sonunda durdum.
Elbette eksikleri de vardı. Mesela bazı kararlar aslında fix. Yanlışı seçersen 1-2 dakika içinde başa sarıp hızlı bir şekilde sahneleri hatırlatarak aynı noktaya getiriyor ve yine seçim yaptırıyor. Ama en nihayetinde sonda bizim seçimlerimiz etkili oluyor.
Finale geldiğimizde jeneriğe geçmeyerek seçmediğimiz kararlar üzerinden diğer hikayelere bakma fırsatı da oluyor. Dolayısıyla pek çok versiyonla bitirebiliyorsunuz aslında. Yine de geri dönme falan olmamasını ve farklı seçimler üzerinden ilerleyerek kişisine göre farklı finallerin olduğu bir tarzı tercih ederdim.
Dear Stefan,
Başına gelenler için kusura bakma ama yine izlesem yaptığım tercihlerin benzerini yapardım. Sana geride kalan hayatında başarılar.
XOXO, @aytackara
PS 2:
Bu arada şöyle bir durum da var (Variety):
#BlackMirror: #Bandersnatch has five possible endings — and overall, more than 1 trillion unique story permutations http://bit.ly/2AjUzF8
Dolayısıyla interaktif bir hikaye olmasının da katkısıyla malum yerlerden veya dizi sitelerinden bir şeyler beklemek zor. Bir şekilde yapsalar bile aynısı olmayacak. Fırsatı olan Netflix’e erişim sağlayabilirse daha iyi olur.
biraktim.
Denerim birkac tane daha tabii.
Dizi sitelerinden bir tanesine baktım seçim işi tamamen yok soldaki seçeneği seçip devam etmişler böyle 3 bölüm eklenmiş en son da 4 saatlik alternatif sahneler eklenmiş oralardan izlenmez yani
de biraz iyi oldu
Bandersnatch:
Henüz bölümün neresindeyim bilmiyorum ama şimdiye kadar seçimlerim doğrultusunda izlediğim kısımdan memnunum. Nereye varır bilmiyorum şimdilik, tahmin edilebilir potansiyelde ilerletiyorum, ama dediğim gibi çok beğenerek izliyorum, ya da katılıyorum mu demeliydim.
Böyle bir bölümün özellikle Black Mirrordan gelmesi manidar ve yakışır! Umarım finalde beklediğim etkiyi yaratır bende. Sezonlardır başkalarının hikayelerini izliyoruz. Bu sefer sıra bizde galiba.

Bölüm malum ortamlara düşmüş ama izlemeden sorayım; interaktif bir bölüm olan bu bölüm nasıl düşmüş nete? Netteki versiyon, olasılıklardan sadece biri mi ya da rastgele versiyonu mu? Yoksa Netflix, bölümün “asıl” versiyonunu mu yayınladı?
Bakmadım ama tahminim seçilmiş versiyonlardan bir veya ikisinin bir araya gelmesiyle olduğu. Dizi sitelerinden birisi de öyle bir şeyler eklemeye çalıştı ve resmen olduğu kadarıyla tarzı bir görünüm var.
Bu bölümün asıl olayı interaktifliği olduğundan aynısı gibi olması veya o zevki vermesi bana mantıken imkansız görünüyor.
Orası öyle tabii de dedim acep Netflix sonradan “Bizim kendi versiyonumuz buydu” deyip de sabit bir versiyon mu yayınladı diye merak etmiştim ama sanırım iki-üç versiyonu harmanlamış da olabilirler. İzleyen varsa yorum bekleriz.
Yukarıda yazmıştım açıkçası bir tanesinden
Bandersnatch:
İnteraktif olayını daha önce ben HBO’nun Mosaic dizisinde deneme fırsatı bulmuştum. O yüzden farklı bir deneyim yaşadığımı söyleyemeyeceğim. Tabii tam olarak aynısı değildi ama benzeri olacağını onun gibi konunun yavan kalacağını düşünüyordum.
3 versiyon bitirebildim tamda dediğim gibi oldu.. Sana yaptırdığı seçimleri bir noktaya bağlayabilmek için olayların ve konunun biraz basite kaçıldığını düşünenlerdenim ben. Hem Mosaic dizisinde hemde burada hissettiğim buydu benim. İkisi de basit konulu ama farklı olabilmeyi başarma çabalarıydı. Bir daha denenmemesi taraftarıyım.
@darkcrystal Galiba Netflix’te izlerken hiçbir seçeneğe basmayınca Netflix seni bir şekilde yönlendiriyor ve bu versiyon 1,5 saat kadar sürüyor. Nette gördüğün sanırım bu.
@Alfayakuza
Yok benim kastettiğim 1 saat 33 dk’lık versiyon.
@erselgider
Olabilir, süresi tutuyor.
Netflix izleyiciye deneyim yaşatayım (Ya da sadece benden izleyebilecekleri bir şeyler yapayım) derken ortaya ne idiği belirsiz bir şeyler çıkmış ortaya. Ortada zaten kısa ve black mirrorla alakasız bir hikaye olduğundan hikayeyi black mirrorlaştırmak için çocuğun sanrılarına başvurmuşlar. Ama oralar da o kadar havada kalan şeyler ki yazarın hikayeyi resmen zorla zenginleştirmeye ve black mirrorlaştırmaya çalıştığını hissediyorsunuz.
Merak ediyorum Charlie Brooker fikir önüne geldiğinde hemen olur demiş midir? Yoksa Netflix ikna etmek için uğraştı mı? Çünkü bir deneyim olarak güzel olsada hikaye anlatıcılığını öldüren bir şey bu.
Daha önce oyunlarda deneyimlemiştim bunu. Burdaki gibi farklı hikaye örgüleri ve birbirine benzeyen yüz tane son olmasındansa genel bir hikaye yapısı ve bir iyi ve bir kötü son olması daha iyi oluyor bence. Kötü sonu bulanda, iyi sonu bulanda benzer yollardan geçecek. Burdaki gibi biri 10 dk başka hikaye diğeri 40 dk başka hikaye deneyimlemeyecek. Seçimlerle yürüdüğün yol aynı olacak ama farklı hissettirecek. Mesela tünele ya yüzük kardeşliğiyle birlikte gireceksin ya da sadece Gandalfla birlikte gireceksin ama Gandalf illaki orda köprüden düşecek. Burda senin tünelde yaşadığın deneyim değişecek ama sona giden yolda garip gurup hikayeler ortaya çıkmayacak.
Sadede gelecek olursak ortada izlenmeyecek bir şey yok. Bir kere bunu denemekten bir şey olmaz. Ama Netflix bunu devam ettirmeye çalışacaksa tadımız kaçar. Benim fikrim bunu yapmak çok zor olduğundan bir daha denemeye yanaşmayacağı. Ama yeni aboneler gelirde ilk izledikleri bu olursa o zaman vay halimize.
Kapatırken şunu düşünmeden edemiyorum; Charlie Brooker bu 5 saatlik senaryoyla uğraşacağına 2. bir White Christmas yazar mıydı acaba?
Charlie Brooker, başta yapmam, çekin gidin demiş ama sonradan ikna olmuş.
Bandersnatch’in 1 saat 33 dklık versiyonu izleyenlerden biri de benim.
Beklentim epey düşüktü, gayet beğendim. Özellikle geçtiği dönemde commodore64 oyunları ile haşırneşir bir çocuk olduğum için de başka bir tat aldığım doğrudur.
(seçe seçe izlesem kesin bayardım)
Kerem’in dediğini bir kere ben de denedim.
Bu arada sistemde görünüp durması rahatsız ediyorsa Hesap kısmından İzleme Geçmişi’ne girip silebilirsin. Kaldırıyorlar sonra. Hiç dokunmazsan da birkaç haftaya kendiliğinden çıkıyor sanırım oradan. Bende bir-iki şey öyle oldu.
@kerem: Bu muymuş? Bende balkona hiç dönmedi galiba. Yoksa denemiş olurdum muhtemelen.
Neyse…
@aytackara: Öyle yapıcam mecburen.
Anthony Mackie & Yahya Abdul-Mateen II, 5. sezon kadrosunda.
5. Sezon | Resmi Fragman
Miley Cyrus, Yahya Abdul-Mateen II, Anthony Mackie, Topher Grace, Damson Idris, Andrew Scott, Nicole Beharie, Pom Klementieff, Angourie Rice, Madison Davenport, Ludi Lin.
Sezon üç bölüm sürecekmiş.
Bu bildiğin Humans olmuş. Yayınlandığı zaman izlesem sevebilirdim belki, 3 sezon Humans bitirip bugünlerde izleyince çok da etkilemedi beni.
s02 e02
İlk bölüm biraz hayal kırıklığı yaratınca, bu bölümün başında da “hayda, yine mi kötü olacak” dedim. Sonra olayı kavrayınca “yok yok, bu sefer harbiden iyi” dedim. Sonra
1. sezonun 2. ve 3. bölümleri kadar olmasa da onlardan sonra 3. sıraya çıktı şimdilik bu bölüm benim listemde.
Black Mirror: Smithereens | Resmi Fragman
İki tane daha var.
Türkçe altyazılı olanları da dursun.
2–3