breaking-badBreaking Bad‘in final sezonunun yayınlandığı şu günlerde, “En iyi hangisiydi?” tartışması hız kazandı. Breaking Bad’in karşılaştırıldığı diziler, efsane kategorisine ulaşıp çoktan  fenomen olmuş yapımlar olan The Wire ve The Sopranos‘tur. Bu konuda şurada yazılmış olan güzel bir analizi sizlerle paylaşmak istedik.

Okumaya başlamadan evvel: Analiz, Breaking Bad (5×14. bölüm dahil), The Wire, The Sopranos hakkında ağır ispiyonlar içermektedir. Bilginize.
ispiyon
BB-tease-21Breaking Bad, son sezonunun 14. bölümü “Ozymandias” olarak isimlendirmiş olup, bölüm ismini ünlü şair Percy Bysshe Shelley‘in aynı isimli şiirinden almıştır. Bölümün 23 dakikalık ilk kısmı, adını televizyon tarihine yazdırmıştır.  Fakat, pek çok hayran bunun farkında değildi. Bunun yerine ağlamaya hazır bir şekilde bekliyor, çığlık atıyor, kusacak gibi oluyor, plazma TV’lerine tost makinesini fırlatmak istiyor ya da bazen bunların farklı kombinasyonlarını yapıyorlardı…

Daha ilk reklam arasında, Breaking Bad öteki dizilerin arasından sıyrılıp, şimdiye kadar televizyon ekranlarına gelen en iyi dizi olma iddiasını kanıtlamıştır.

http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=F4I8HLM_py8

Vince Gilligan ve arkadaşları, beş yıl boyunca,  sanki bir Faberge yumurtası yapar gibi detaylara dikkat ederek, parça parça bir dünya inşa ettiler. Zorlayıcı bir kahraman, derinden kusurlu ama karizmatik bir dahi yarattılar. Walter White‘a son derece yetenekli olduğu bir iş yarattılar ve sık sık onu deli eden bir aile tasarladılar. Daha sonra bu ikisi arasındaki doğruları bulanıklaştırdılar. Bu şekilde Walter White için çoğumuzun ilgisini de çeken bir hayat yarattılar.

Bir diğer taraftan, diğer büyük ve çığır açan televizyon dizileri de benzer şeyler yaptı: Özellikle David Chase’in The Sopranos’u, David Simon’ın  The Wire’ı ve David Milch’in Deadwood’u.

Fakat Breaking Bad, bu ikon olmuş dizilerin yapmadığı bir şeyi yaptı: Senarist Vince Gilligan kahramanını harekete geçirdi. Televizyon dünyası her zaman biraz durağan olmuştur.  M * A * S * H veya Rockford Dosyaları dizilerinin her bölümünden sonra karakterlerin, bölüm başında başladıkları yere tam olarak geri dönebilmeleri için kozmik bir sıfırlama düğmesi yaratılırdı.

Milenyum sonrası altın çağını yaşayan ilk nesil diziler, vasat bir çok tv geleneği zincirinden kurtulduğu için başarılı olmuşlardır..

the-sopranos--large-msg-118455101287

x43

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tony Soprano değişmeyen, değişemeyen bir adamdı. Jimmy McNulty, Stringer Bell ve  The Wire dizisinin diğer karakterleri değişim için sıkı bir kavga verdiler. Kendilerini ve sistemi değiştirmek için ama David Simon’un mesajı, kurgusal bir Baltimore (Ohio eyaleti)  içinde ilaç /polis /mahkeme /hapis /politika sisteminin, trajik bir şekilde,  birkaç öfkeli erkek ve kadın tarafından al aşağı edilemeyecek kadar  güçlü ve büyük olmasıydı.

Tony Soprano, Kuzey Jersey çevresindeki ayak işleriyle yedi sezon harcadı. Gilligan, Breaking Bad’e böyle sınırlandırmalar olmadan başladı.  Walter White ise Jay Gatsby ve Michael Corleone gibi edebiyat ve sinemanın ikonik karakteri için ayrılan yolu takip edip, epik bir yolculuğa başladı.

Gilligan, Yaralı Yüz filmi (Scarface) içerisinde Bay Chips’i biçimlendirmiş biri olarak, kendi büyük Amerikan romanını yazdı. Steroidler üzerine…

great-gatsby-cover-designs-e1365721277174Breaking Bad’in ihtişamının bir kısmı kendi vasatlığından kaynaklanıyor. Baba I – II  filmlerini (The Godfather Part I and Part II) izlemek 6 buçuk saat sürüyor. Aşağı yukarı bu kadar sürede Muhteşem Gatsby’i (The Great Gatsby) okuyabilirsiniz.

Breaking Bad bittiğinde 62 bölümü tamamlamış olacak. Walt, Jesse ve Skyler ile geçirdiğimiz zaman Gatsby ve Daisy ya da Michael Corleone ve Tom Hagen ile geçirdiğimiz zamanın neredeyse on katı olacak. Walter White’ı biliyoruz, çünkü birkaç iyi karakterin herkes tarafından tanınacağını biliyoruz; zamanla bu bilgi kendiliğinden oluşuyor.

Yine de Tony Soprano ve McNulty ile aynı zamanı harcıyoruz. Breaking Bad bu dizilerden önemli bir açıdan çok farklı ve onları aşıyor. Bu hikaye bir sona doğru giden bir hikaye…

The Sopranos dizisinin sonu, ister sevin ister sevmeyin, aslında tam anlamıyla bir son değildi. Bize Tony Soprano’yu düşündürdüğü gibi dizi hakkında ve hatta diziyi izlemek hakkında da düşündürmek için tasarlanmıştı.  The Wire dizisinin son sezonunda, Michael  Lee, Omar ve Bubbles’ı ilgilendiren etkili ve hatta yürek burkan anlar olmasına rağmen özünde, önceki 4 sezonun standartlarına erişememiştir.  Deadwood’un  ise aslında doğru düzgün bir sezon finali bile yoktu.

Tüm temel erdemleri içinde, şimdiye kadarki en iyi dizi için bu diğer adaylar pek de tatmin edici olmadı.

Diğer bir taraftan, Breaking Bad de artık bitiyor.

Vince-gilligan-cookGeçen hafta Gilligan dizinin 1970’lerdeki polis dizileri gibi bitirilirse nasıl olacağı konusunda bizlere takıldı; hani şu mahkumun kelepçelenmiş olduğu ve gururlu bir polisin güzel eşiyle  zafer dolu bir telefon görüşmesi yaptığı sahneyle bitirilen diziler gibi….

Bizi dolambaçlı bir yoldan alan Gilligan, uçurumun kenarından bizi geri çeker ve görkemli, korkunç ve daha önce gelen 60 saat ile birlikte tamamen bir son başlatır. Hank dün gece ölümle burun buruna geldi ve Walt korkunç, yıkıcı öfkesini ortaya çıkardı. (Her zaman yaptığı gibi, harekete geçirdi ve bir acı selinin gelmesi beklendi.) Yürekleri dağlayan anlar alıp verildi.

Todd’un amcası Jack, Walt’un kafasına bir silah doğrultmuşken Hank, Walt’a Tanıdığım en akıllı adamsın’’.  “Ama adamın kararını 10 dakika önce verdiğini de göremeyecek kadar aptalsın dedi.

Bu an, The Sopranos dizisindeki Big Pussy’nın öldürülmesinin veya  The Wire dizisindeki Stringer Bell’in katledilmesinin yanında gururla images durabilecek bir andı. Fakat, bu muhteşem anların yerine Breaking Bad, Hank’ın ölümü üzerine gitti ve tabii ardından gelenlerin…

 

 

 

 

 

Looper filmiyle ünlenen Rian Johnson  tarafından yönetilen Ozymandias’ın en iyi anları,  nüans ile ikinci, üçüncü ve onuncu gösterimler üzerinde takdir edilebilir ustalık öğeleriyle doludur.

7364770278_67e2994f00Fakat bunlar aracılığıyla bölüm ilk kez, boğazımıza yumruklar dizen bir dizi an sundu.  Jesse. Junior. Marie. Skyler. Değer verdiğimiz her bir karakterin hayatı teker teker sistematik olarak parçalandı.

Skyler, tıpkı The Wire’ın ilk sezonundaki klasik “Wallace nerede?” repliği  gibi bölüm sonunda telefonda Walt’a “Hank nerede?” diye bağırıyordu. Bu, tamamen kendi başına ürpertici bir andı, fakat bir biat olarak görüldü, Breaking Bad’in hırsıyla konuşan bir bağlılık. Final sezonu küçük ama The Wire ve The Sopranos’u anlatan göndermelerle doluydu.

Bölüm Walt’un Skyler’a  Holly’yi vermesiyle bitti. Holly’yi, yanlışlıkla White Ailesi’nin kapısını çalmaya hazır tehlikelerin tam ortasına yerleştirerek.

(Sevgili Vince Gilligan: “Çoçuklar itfaiye kamyonlarına bayılır. Holly, itfaiye binasında biraz daha kalamaz mı? Mesela 21 yaşında olana kadar? ”)

Vince Gilligan’ın son iki saat kalınca geri çekileceği muhtemel ama bana öyle geliyor ki Jack Amca çoktan kararını verdi ve son iki bölümü izlerken gözlerimizi kapatabiliriz.

bb

Peki bunların hepsi neden bu kadar önemli?

Çünkü televizyon en sonunda bahane üretmeyen bir dramaya sahip oldu. Breaking Bad’in kaderinde en az sezon finali/sezon başlangıcındaki heyecanlı çekişmeler kadar güçlü ve görkemli bir son yazılıydı. Final 29 Eylül tarihinde yayına girdikten sonra ve sular durulunca yapılacak konuşmaya kafa karıştırıcı analizler değil, ancak ağızları açıkta bırakan bir hayranlık hakim olacaktır.

Eğer olursa, 5×14. bölüm televizyon dramalarının ciddi bir tür olduğuna dikkat çekecektir.

Televizyon bir senaristin, bir dizinin ne zaman ve nerede biteceği konusunda gerçek bir fikri olmaması yönüyle eşşizdir. Bazen bir dizi kendi zamanının ötesine geçebilir.—bkz. ER. Bazen, bir senarist tam anlamıyla geçici bir erteleme için yalvarabilir. (bkz. David Simon ve The Wire.) Bazen de bir senarist, bölümleri erken bitirmeyi tercih etse bile kazancı iyi olduğu için uzatabilir. (bkz. David Chase ve The Sopranos)

Bu yüzden dizilerin sonu tarihsel olarak alengirlidir. Fakat Vince Gilligan, pek çok diğer senaristin aksine televizyondan önce filmlerde başarılı bir kariyere sahiptir.  Giriş, gelişme ve sonucun basit erdemlerini anlamıştır.  Breaking Bad düz ekranınıza gelip yayılan bir Rus romanı ya da tiyatroda her gün kısaltıla kısaltıla küçülmüş, böylece üç saat kadar düzenlenebilinen bir  oyun yerine, kendi hızında yavaş yavaş çözülen bir epik film gibidir. En iyisini sona saklayarak, Breaking Bad sessizce bu gelişen türün sınırlarını zorluyor.

BB1

HD televizyonlarımız bize daha önceden görünmez olan detayları analiz etme özelliği sağlıyor. Örneğin Skyler’ın  araba yıkarken ve Waltla konuşurken arkasında gösterilen, üzerinde “Sevgilerimle” yazan tebrik kartının görünür olması gibi (5×13.bölüm). Brock zehirlendikten sonra Walt ve Jesse’nin yüzyüze gelmesini izleme imkanı veriyor.

Bir gösterinin geliştirilmesinde gerçekten büyük rol alan bu teknolojiler, Breaking Bad galasının yüksek yorum puanları artışından kısmen de olsa sorumludur. Kevin Spacey’in çok paylaşılan konuşmasında da değindiği gibi televizyon değişiyor ve türler arasındaki çizgiler giderek bulanıklaşıyor. 5×14. bölüm ve umarım onu takip edecek diğer bölümler, gelecek nesil senaristler için çıtayı yükseltecek ve onlara neyin mümkün olduğunu, hatta daha da iyisinin olacağı konusunda meydan okuyacaktır.

50 yaşında kanserli bir fen bilgisi öğretmeninin metamfetamin üreten bir hayata sahip olmasıyla ilgili bir dizi olarak, Breaking Bad televizyon dünyası için belki de en kötü fikirlerden biriydi; ama Vince Gilligan sizi yakanızdan tutan ve dikkatinizi cezbeden bir anafikir işledi. İnişli çıkışlı 5 sezon boyunca, dizi kendini hiç bırakmadı. Şimdi şok edici, kaçınılmaz ve tamamen hak edilmiş bir sona doğru giderken Breaking Bad başka bir şey olmaya hazır gibi görünüyor.

Gelmiş geçmiş en iyi dizi, belki de en önemlilerinden…

breakingbad 514 skyler amc 650

* Walt ve  Skyler arasındaki telefon konuşmasında, ilk başta polisin onları dinlediğini bildikleri halde Walt ve Skyler’ın daha sahici olduğu düşünmüştüm. Ama birkaç dizi takipçisi Walt’un polisin hattı dinlediğini bildiği için rol yaptığını ve tüm suçu üzerine alarak Skyler’ı temize çıkarmak istediğini söylediler. Skyler da kendisi açısından buna sadık kalmış. Bu sonuca varana kadar birçok görüş alsam da Walt’a olan nefretim böyle düşünmemi sağlıyor olabilir. Şimdi bunun doğru bir biçimde yorumlandığını düşünüyorum ve demek ki bir şeyleri atlamışım.

Bu konuda yalnız olmadığımı bilmek beni rahatlatıyor. The New Yorker’ın çok akıllı yazarı Emily Nussbaum bu sahne hakkında yazdı ve o da ilk izlediğinde bunu göremediğini kabul etti. İşte bu da onun yazısı

Bir Not: Breaking Bad editorü ve aynı zamanda internet ortam yayınlayıcısı Kelley Dixon, bu haftanın bölümü yayınlanmadan sadece dakikalar önce ilk Emmy ödülünü kazandı. (Yaratıcı Sanatlar Emmy ödülleri ana törenden bir hafta önce verilir.) Dixon ödülünü, harika bir bölüm olan ‘Her Şeyden Süzülürek Uçma’ isimli 5×08. bölümüyle aldı, ki bu bölümde bir değil iki tane harika Dixonvari montaj var: Hapishane Katilleri ve Kristal Mavi İkna. Breaking Bad yaratıcı ekibinin temel direklerinden biri için haklı ve gecikmiş bir fark ediliş.