CSI: Las Vegas — Tanıtım
118 yorum aytackara 15 Mayıs 2012 07:48
Bundan yaklaşık 12 yıl önce, kendisinden sonraki polisiyelere ilham verecek, birçok kişinin cinayet kavramına bitmeyecek bir zevkle bağlanmasını sağlayacak türden bir televizyon efsanesi, kendisini ekranlarda gösterdi. Uzun adıyla “Crime Scene Investigation” (Olay Yeri İnceleme) olan CBS yapımı CSI, geçtiğimiz günlerde 13. sezonu için onay aldı ve 9 Mayıs’taki sezon finaliyle ekranlara şimdilik ara verdi. Peki, tam olarak nasıl bir dizidir bu CSI? Bu sorunun cevabı yazının devamında.
CSI: LV, TV’de ilk kez bu diziyle parlayan Jerry Bruckheimer yapımcılığı ve Anthony E. Zuiker‘ın senaristliğine dayanan yapım. 2000 yılındaki ortaya çıkışıysa Anthony E. Zuiker’ın eşinin, arkadaşlarla dışarı çıkmak yerine Zuiker’e The New Detectives izlemeyi önermesiyle gerçekleşmiş. Bruckheimer’dan bir dizi için sipariş alan Anthony, gerçek suçlar üzerine kurulan bu diziden etkilenerek kısa zamanda dünyanın tanıyacağı bir diziyi yaratmış.
Dizide küçük bir böceğin ölüm zamanından, nadir bulunan-adı duyulmamış maddelerin kullanılmasına, orijinal ölüm yolları ve olay yerlerine kadar sayısız şey mevcut. Anlayacağınız, klasik DNA-parmak izi araştırmasından çok, ama çok daha fazlası var bu dizide.
Dizinin karakter bazlı kadrosuyla devam edersek:
CSI’da ekibin başındaki isim olan Gil Grissom karakteri, öncesinde filmlerde oynasa da asıl çıkışını bu diziyle yapan William Petersentarafından canlandırılıyor. İşine aşık bir böcek bilimci olan Grissom, bu nedenle içine kapanık, biraz da asosyal bir insan. Yine de bu hali, böcek larvalarını ve domuzlardan alınma kan örneklerini buzdolabında saklayan biri olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Grissom’un ekipteki yardımcısı, en büyük desteği, benim de en sevdiğim karakter olanCatherine Willows, Marg Helgenbergertarafından canlandırılıyor. Eşinden boşanmış, tek çocuklu bir anne olarak işiyle özel hayatını bir arada yürütmeye çalışan kadın polis karakterlerinin ilk örneklerinden olan karakter, aynı zamanda en başarılı olanlarından da birisi.
Dizinin en sevilen karakterlerinden, ekibin moral kaynağı Sara Sidle‘ı öncesinde ER‘da da yer almış Jorja Foxcanlandırıyor. Madde ve element analistliğinde uzman olan Sidle, dizinin başında Grissom’ın önemli bir dava için kendisini San Fransisco’dan çağırmasıyla ekibe dahil olan bir karakter.
Ufak not: 2007 yılında Fox’un diziden ayrılacağı dedikoduları ciddi boyutlara ulaşınca binlerce izleyici bunun olmaması için senaristin ve Fox’un evini mektuplara boğdu. Hatta, ikili mektuplardan çıkan paraları toplayarak bir hayır kurumuna dahi bağışladılar. Bu durum, sezonlar boyunca gelip giden ya da çeşitli nedenlerle diziden ayrılanlar olsa da başkası için yapılmayan bir davranıştır. 12. sezon itibariyle Sara Sidle karakteri, halen dizinin önemlilerinden biri olarak yapımda yer almaktadır.
Dizinin en olaylarla duygusal bağlantı kurmaktan kendini alamayan, “eli vicdanında” karakteri olan Nick Stokes, George Eads tarafından canlandırılmakta. Kıl, tüy ve lifler gibi herkesin ıvır zıvır gördüğü maddeler üzerinde uzman olan Nick, ayrıca dizinin de en başı beladan kurtulmayan karakteri olma özelliğini de başarıyla muhafaza etmekte.
Ekibin ses ve video analistliğini yapan Warrick Brown karakteri, Gary Dourdan tarafından canlandırılıyor. Grissom’ı idol, Nick’i ise kardeş gibi gören Warrick, aynı zamanda şehrin yerlilerinden. Kendisi kimya konusunda da uzman bir karakter.
Dizinin sevdiğim bir diğer karakteri olan Greg Sanders, diğerleri gibi yıldızı özellikle bu diziyle parlayan Eric Szmandatarafından canlandırılıyor.“Laboratuvar faresi” olarak adlandırılarak gruba dahil olan Greg, DNA-parmak izi gibi çeşitli araştırmalarda ekibe yardım olan karakter. Aslında, dizinin “bundan sonrası için hakkında ne söylense ispiyon olur” kalıbının da tam ve en geçerli karşılığı.
Son olarak, James (Jim) Brass de ekibin daha çok resmi işlerle ilgilenen, patronluk vasfı da olan bir üyesi. Grissom’ın işine sahipken, talihsiz bir şekilde -dizinin başında anlıyoruz nedenini- işi ona devreden Brass, kurallarına bağlı ve ekibe sert çıkmaktan da çekinmeyen biri. Karakteri emektar oyunculardan Paul Guilfoyle canlandırmakta.
Kadronun ardından yazıya, CSI ile ilgili çeşitli detaylardan da bahsederek devam edecek olursak:
2) Dizinin literatüre kattığı bir şey varsa, o da “CSI Etkisi” olarak bilinen kavram. Yani, dizide teknolojinin de yardımıyla incelenen ve çözülen davalardan sonra insanların suçlara ve gerçek olaylara olan bakışının değişmesi. Bu etkiyle, mahkeme jürilerinin kanıtları yetersiz bulması, halkın çözülememiş davalara verdiği büyük tepkiler, izleyenlerin polisiye yapımlardan, kitaplardan daha fazlasını beklemesi ve çözümlerden tatmin olmaması gibi şeyler, bu diziyle birlikte inanılmaz artış göstermiş durumda.Daha fazlası için kardeş site hafif.org‘daki bu yazıya da bakabilirsiniz.
3) Dizinin ilgi görmesi elbette ki yan ürünleri de beraberinde getirdi. CSI: LV, şu zamana kadar video oyunları, çizgi romanları ve uyarlama kitaplarıyla da birçok kez karşımıza çıktı. Hatta, bu kitapların çoğu İnkılap Yayınları aracılığıyla dilimize de çevrildi.
4) 12 sezondur devam eden ve bu derece başarılı olan bir dizinin, ödülsüz kalması elbette ki düşünülemez. CBS dizisi, şu zamana kadar 6′sı Emmy olmak üzere 50′den fazla ödül kazandı ve 100′den fazla da adaylığı var.
5) …ve tabii ki konuk oyuncular… Her bölümü 1-2 davanın çözümüne dayalı olan ve şu zaman kadar 270′ten fazla bölümü bizimle buluşan bir dizinin, ne kadar konuk oyuncu ağırlamış olduğunu tahmin etmek kolay olmasa gerek. Dizinin bu bakımdan da portföyü epey geniş. En iyisi ben size “Justin Bieber bi–le var” diyeyim, gerisini siz kafanızda kurun.
12. sezonunu tamamlamış bir diziyi tavsiye etmek ne derece yerinde bir davranış olur düşünmedim değil. Ama CSI, her türlü özelliğiyle bunu hak eden, -daha önce de dediğim gibi- vakalarıyla ve her şeyiyle klasik polisiyelerden farklı olan bir yapım. Ayrıca, sadece vaka çözmekten ibaret değil, ekip içi olan bitenler de insanları kendine çeken bir başka özelliği.
Oyunculuklarınsa yerinde olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Sonuçta, CSI: Las Vegas, “polisiye severim” diyen bir kişinin -aslında sevmese de olur- hiç değilse denemesi gereken, insana polisiye yapımın nasıl olması gerektiğini öğreten, tavsiye edilesi bir dizi. İzleyeceklere ya da izleyenlerine şimdiden iyi seyirler.
yorumlar
Formüllü polisiyeleri seven biriyim.
Bu CSI’ı, ilk sezonlarında TRT’de izler, epey uyduruk bulurdum. “Uysa da koydum, uymasa da”ları çoktu benim gözümde. Bi de üstüne Gil Grissom’ın o kasıntı hali yüzünden feci soğuyup, devam etmediğim bir dizi oldu kendisi.
Ama tanıtım ne de güzel ve iştah açıcı olmuş. Hadi bakalım, buyur buradan yak. ;))
Şahsen ilk göz ağrım, bende yeri ayrı olan, CSI’ların babası bu harika diziye harika bir tanıtım yazısı hazırlamışsın; eline, emeğine sağlık aytackara (şapka çıkaran smiley) Ben de ilk TRT’de tanışmıştım diziyle (Hatta TRT, 5.sezondaki Quentin Tarantino imzalı efsane bölümden sonra yayınlamayı bırakınca bayağı üzülmüştüm) ve yabancı dizilerle tanışmamdan sonra ilk edindiğim ve güncele yetiştiğim dizi olmuştu. Gerçekten yaşayan efsane benim gözümde. Kadrosundaki değişikliklere, yeniden oluşumlara rağmen 12.sezonda bile bize mükemmel senaryolar izleten bir dizi. Her bölümü, ilk bölümdeki gibi heyecanla izliyorum hala. Dizide her şey kalite. Oyuncular, çekimler, senaryolar, oyuncular arasındaki muhteşem kimya, diyaloglar, efektler, dram, sürprizler… Ara ara diyaloglardaki ve olaylardaki mizah bile çok kaliteli. Sonuç olarak polisiye kavramına yeni bir soluk getirdi, kendisi kadar sevdiğim iki spin-off’a vesile oldu ve “CSI Etkisi” diye bir olgu hayata geçirdi. Daha ne olsun? Polisiye seven ve sevmeyen herkes kesinlikle bir şans versin. Nice 12 sezonlara…
Televizyonda rastladığımda izlemişliği vardır. Ama izlediğim tüm bölümleri toplasam, 1 sezon etmez muhtemelen.
Oyunculardan George Eads ve Gary Dourdan’ı hayran hayran seyretmişimdir hep (maşallah maşallah). Hatta dizi Foxlife’ta yayınlandığı dönemde reklam arasından dönünce, George Eads çıkıp “Foxlife Türkiye, CSI devam ediyor” gibisinden bir şeyler derdi. Sırf oyuncu için seyretmişliğim vardır yani.
Ama bir yandan polisiye sevmeyen bünyem bunu da kaldıramadı. Bölümler ne zaman bitiyor diye saate bakıp durdum her seferinde. Ama türü sevenler muhtemelen zevkle seyrediyorlardır.
…ve tabii ki ellerine sağlık aytackara.
güzel, ayrıntılı, spoiler içermeyen bir yazı olmuş,teşekkürler, CSI:NY beklerken CSI gelmesi de güzel oldu,aslında içimden hem NY’u hem de Miami’yi yapsan iyi olur diye geçirmiyor değildim @aytackara,
arada bir de Robert David Hall olsa iyi olurdu diye not düşeyim (ne nankör insanım hehe), sempatim vardır doktora.
Gil Grissom sevdiğim bir karakter, diğer CSI serilerinde Horatio Caine, Mac Taylor elinde silahla adam kovalarken, kendisi silah sevmez,bilimi kullanan birisi olarak ayrı bir yerde. kasıntı olduğunu düşünmüyorum şahsen,biraz mesafeli olduğu kesin, o mesafe belki öyle görünmesine neden oluyor, bir Mac Taylor, bir Horatio gibi babacan davranmıyor adamlarına ama önem verdiğini defalarca gösterdi.
Türkçe seslendirmesi nasıldı bilmiyorum ama kendi sesi ile seyretmek de yarar var bence. bir de trt neyi yarım bırakamadı ki bunu yarım bırakmasın.Stargate: Atlantis’in 4 sezonunu gösterip 5. ve son sezonunu göstermeyen bir kanaldan bir beklentim yok benim.
Tek bölümlük, düz polisiye dizileri arada bir kaç bölüm karşıma çıkıp izlesem de pek sevmiyorum, çok nadir örnekleri olması lazım. CSI’a da bu yüzden başlayamadım; ama bu kadar sevilmesi, bunca yıl fenomen bir şov olmasından dolayı arada bir niyetlenirim belki ileride izlerimde hiç belli olmaz.
Bu arada dizi o kadar büyük fenomen ki hemen hemen her diziye, komedi şovuna konu olup kendisine yer ediyor.
Mesela How I Met Your Mother tanıtımı; şöyle
Supernaturaldan bir parodi; şurada
Jim Carrey’den Horatio takliti ve daha nicesi gerçekten büyük bir sektör oldular. Başarıları yadsınamaz.
Bu arada tanıtımda çok güzel olmuş eline sağlık @aytackara
@dkamoy CSI efsanedir ama kolay dizi değildir, ona katılıyorum. Ben karakterlere bağlanışım sayesinde bu derece düşkün oldum bu diziye. Greg ve Catherine birçok şeydir benim için. Gil’in kasıntı olduğuna pek katılmıyorum, yani bana göre değil, ama ilk 3’ümde olmadığını da itiraf edebilirim. Umarım bir gün sen de bağlanabilirsin diyeyim o zaman
@hsparks Yukarıda @dkamoy un da dediği ekliyle “formullü polisiye” sevip de CSI (hiç değilse birini yani) sevmeyecek bir insan olabileceğini sanmıyorum. Türü sevsen muhtemelen sen de severdin herhalde
@darkcrystal Öncelikle teşekkür ederim. Benim tanışmam da TRT ile olmuştu, hatta geç saatlere koyarlardı bir de utanmadan. Gidişi de küt diye olmuştu. Neyse, Dizimax’te hiç değilse kendini buldu. Valla benim yukarıya yansıtamadıklarımı yorumuna yansıtmışsın. Yoruma , dahil katılmaktayım. Ben teşekkür ederim.
CSI: Miami için:
O konuda güzel bir şeyler yapacağım zaten , hiç merak etme sen @abidin77 Söylemeyeyim-sürprizi kaçmasın diyorum aslında. Ayrıca:
@abidin77 CSI’ı yazacağımı 7 Mayıs’ta foruma yazmışım. Sitede (görmeye bile dayanamadığım) Vikipedi sayfası tanıtım olarak yer alıyordu. NY tanıtımı olunca haliyle sormam gerekti
Robert David Hall’u koymayı düşündüm ama yazı ayrıntılı, biraz da uzun olacağı için öncelikle dizide önemi ya da bendeki önemi daha fazla olanlara yer vereyim derken işte bu yukarıdaki oldu
TRT zamanında dublajlı izlemiştim ben, kötü durduğunu hatırlamıyorum. (kaç bin gün geçti gerçi üstünden). Spoliera gelirsek,
Yazarken çok eğlendim yazıyı, hızlı da gitti. Ama Warrick’i ve Greg’i (şimdiki durumlarını da düşünürsek) toplamam kolay oldu desem yalan olur. 12. sezon CSI ile yukarıdaki CSI arasındaki yer alan farklılıkları da fark ettirdi ki bu yazı en çok bu bakımdan hoşuma gitti yazı işi. Teşekkürler
@drlazy Supernatural’ı daha önce hiç görmemiştim. Çok eğlenceli yapmışlar, hoşuma gitti. Teşekkürler paylaştığın için
@aytackara: söyleme bir şey, bekleriz
@drlazy iyi hatırlatmış, ben de 5.sezondayım supernatural de, geçen haftalarda seyrettim o bölümü, o sahnede gülmekten yerlere yatmıştım,yalnız o bölüm efsane bir bölümdür,sadece o değil başka paradiler de var. Grey’s Anatomy deyip bırakıyorum.
bu dublaj konusunda evet trt’nin iyi yaptığı şeylerden biridir ama işte yarım bıraktığı yabancı dizilerin sayısı son bir kaç yılda çok fazla
@abidin77 o bölüm komple harika gerçektende yerlere yattım bende tüm bölüm boyunca.
@aytackara ne teşekkürü efendim lafımı olur:)
Yazıyı görürken duygulandım açıkcası.Ellerine sağlık diyorum.İlk arkadaş tavsiyesiyle başlayıp 12 sezonun tamamını izlediğim,bazı bölümlerde abartıp bir kaç kere izlediğim , muhteşem dizi.Son sezonlarında kaliteden ödün vermeye başlasa da ,Justinli bölüm gibi, hala iyi bir dizi.Ayrıca tüm sevdiğim aktör ve aktrislerin oynadığı tek dizlerimden birisi.
Kriminoloji terimine önem kazandırdığı gibi popüler olması beni cezbeden ayrı unsur.Oyunculuklar,senaryo her şeyiyle iyi olmasının yanında suçlarla ilgili oldukça bilgilendirici.Karakterlerin hepsinin farklı özelliği var.Birbirleri olan ilişkilerde etkili.Yanlış hatırlamıyorsam bir karakter uzun bir zaman ”konuk oyuncu” diye gösterilirdi daha sonra jeneriğe alınmıştı.
Dizinin spin offl’arın ilk bölümleri de ve cross over olayları izlenilmesi gereken bölümlerden.eBuna ek, Csı konusu birkaç yabancı ders kitaplarında gösterildiğini biliyorum.Tek üzüldüğüm nokta davaların dna analizlerin dizideki gibi hemen sonuçlanamaması.
Gelmiş geçmiş en iyi diziler arasında rahatlıkla ilk beşe oynar diye düşündüğüm, izlemekten sınırsız bir keyif aldığım, ilham verici bir dizi. Doğru ve yanlışı net olarak gözler önüne seren, siyah-beyaz yapımlardan hiç hoşlanmasam da, CSI:LV bunu öyle bir sunar ki, kendinizi günlük dozda kahve içeri giri CSI izlerken bulabilirsiniz. İnsanın kafasını rahatlatır. Karakterlere ısınmak biraz zordur, soğukturlar çünkü ama bir kez ısındınız mı, defalarca aynı bölümü bile izlemekten keyif alırsınız. CSI:LV bir fenomendir, üstü örtülüp bir köşeye bırakılamayacak, gözden uzaklaştırılamayacak mükemmelikte bir efsanedir ve bence kaçırılmaması gerekir.
Dizinin zirve yaptığı 2-5 sezonları başlamak için ideal. Herkese tavsiye ederim.
Not: Ben herkes izliyor sanıyordum bunu, hala izlemeyen varmış, şaşırdım. Artık nasıl kabullenmişsem diziyi…
CSI da fena bir yerde sezon finali yapmış, şimdi aylarca ne olacak diye bekleyeceğiz, lan yapılır mı bu şimdi?.
@abidin77 9. sezon finalinden sonra bende CSI serisinin sezon finallerine bakış değişti toptan. Adamların çok çok önceden de devam haberi gelmişti, ayarladılar koydular, güzeeel güzel. Aslında böylesi daha güzel oldu sanki
birazcık doğrudan birazcık dolaylı spoiler içerir. seyretmeyi düşünenler bakmasın
@aytackara: devam haberi Mart ayının ortasında gelmişti, finali Mayısın 9unda yaptılar, muhtemelen programın bir 3 hafta önünde gidiyorlardır, acaba devam haberinin erken gelmesi planlanan finalde bir değişikliğe neden olmuş mudur?. ya da devamımız garanti nasılsa deyip en başta planlanan finali mi yaptılar?.
9.sezon finaline baktım şimdi,sıradan olmakta birlikte ‘o’ karakter için dönüm noktası olan bir finaldi, 10.sezon finali merakta bırakan, ne olacak o olaydan sonra acaba dediğim,yeni sezonu merakla bekleten bir finaldi, 11.sezon finali ise ‘o’ son 2 sezonda olan olayın tamamen kapanışı şeklinde gelişti,yeni sezon için bir merak bırakmadı (bir takım değişiklikler olacağını öğrendikten sonra hiç bırakmadı) 12.sezona yeni bir başlangıç ile girdiler ama kapanış gene eski bir hikayenin olaya dahil olması ile gene merakta bırakan bir finale neden oldu. çift sayılı olan sezonların finalleri genelde merakta bırakmış
aslında ilk 4 sezon normal olayları çözme şeklinde finaller yaparken, 5.sezondan itibaren ise doğrudan ana karakterleri etkileyen olaylar üzerinden finaller yapmaya döndüler. biraz daha heyecanı,gerilimi ve merakı arttırma,yeni sezonu sabırsızlıkla bekleme bakımından mantıklı tabi böyle yapmak.
@abdin77 Az önce yorumu okuyunca bir bakınayım dedim. Bir miktar zamanlama hatası yapmışım. Benim bahsettiğim 8. sezon finaliymiş. Malum bir karakterin gidişi hani…. Yani senin çift sezon finalleri teorine de gayet uygun bir durum (9’unkinden de bir şikayetim yok tabii)
Sevgili CSI:LV, 200(6-7-8-10-11)’den sonra 2012 yılındaki dünyanın en çok izlenen dizisi olma özelliğine sahip diziye verilen Monte Carlo Televizyon Ödülleri- En İyi Uluslarası Drama dalındaki ödülü 2012 yılında da alarak kendini geliştirmiş.
Güzel olmuş. Kendisine milyonuncu kez daha uzun ömürler diyorum. Tabii Greg Sanders’e de…
Az önce TV’de zap yaparken Fox Crime kanalında CSI’ı, Greg Sanders’i ve Catherine’i görünce bölümü (4×15) biraz izleyeyim dedim. Daha önce de azıcık nostalji yapmışlığım var ama böylesine denk gelmemiştim:
Sara, olayın gerçekleştiği bahçeyi arar. Yerde bir sigara izmariti bulur. Uzaktan bakarken izmarit sansürlü, üstüne bir de yakın çekim yapıyorlar izmarit daha da büyük sansürlü. İzmarit üstünde bir şeyler falan gösteriliyor 2-3 saniye ama izleyen gram bir şey anlamaz olandan.
İzlerken içime oturdu, vallahi ayıp…
@aytackara: o yeni bir şey değil, hatta kendilerini aşmıştı bizim elemanlar.geçen sene mi ne, Cine5 Final Destination 2’yi gösteriyordu.filmi bir çok kez izlememe rağmen gene izlemeye karar verdim (seyretmemiş olanlar okumasın ),son sahnelerin birinde kadın arabada sıkışmış,itfaiyeci eleman onu kurtarmaya çalışıyor.kadın elinde sigara kurtulmayı beklerken (sigarayı tabii ki kapatmışlar), bir anda itfaiyeci elemanın yaptığı bir şey yüzünden hava yastığı açılıp kadını öldürüyor,elindeki sigara yere düşüyor,yerde de doğal olarak sigara sansürü devam ediyor,bu arada rüzgar esmeye başlıyor ve sigara rüzgarın yardımıyla uçmaya başlıyor ve büyük bir ustalıkla uçan sigaraya bile sansür uygulamayı başarıp bize sigara izmaritini göstermemeyi başarıyorlar.bayağı bir gülmüştüm zamanında ama acınacak halimize gülüyoruz işte.