Dark Matter || Tanıtım
58 yorum unfortr 11 Aralık 2015 09:02
İnsanoğlu varoluşuyla ilgili on binlerce yıldır bir takım sorulara yanıt arar. Biz kimiz? Nereden geldik? Neden buradayız? Hayatın amacı nedir? Nereye gidiyoruz?
Kabul edelim ki bu sorular zaman zaman kafamızı kurcalasa da günlük hayatın akıcı temposu içerisinde düşünüp sorgulamayı unuturuz. Kimilerinin bu sorulara çoktan verecek bir cevabı varken, kimileri için durumlar farklılık gösterebilir. Tıpkı tanıtımımıza konu olan Dark Matter dizisinde olduğu gibi; evrenin uçsuz bucaksız boşluğundaki bir geminin içinde hafızasını kaybetmiş olarak uyanan mürettebat için bu soruların cevabını bulmak hiç kolay olmayacaktır.
Stargate SG-1 yapımcıları Joseph Malozzi ve Paul Mullie’nin elinden çıkan dizi, yine ikilinin aynı isimli 2012 yılında yayınlanan çizgi romanının bir uyarlaması olarak ekranlara geldi.
O tarihlerde aslında televizyon için tasarladıkları bu hikaye, Dark Horse Comics için çizgi roman haline getirilip dört sayı halinde yayınlanmış.
Joseph Malozzi’nin açıkladığı üzere, hikayeyi oluştururken The Shield dizisi, The Dirty Dozen filmi ve Thunderbolt çizgi romanı esin kaynağı olmuş.
Kanadalı Space kanalında yayın hayatına başlayan dizi, eş zamanlı olarak Amerikan Syfy kanalında da ekranlara geldi.
İlk sezonu 13 bölüm olarak yayınlanan dizi, 2.sezon onayını da aldı.
Uzay gemisinin içinde ortalık yangın yerine dönmüştür. Hayat destek ünitesi yüzde on beşlere kadar gerilemiştir. Tam da bu keşmekeş anında, kapsüllerde seyahat eden altı mürettebat neler olduğundan habersiz gözlerini açarlar. Hafızaları silinmiştir. Birbirlerinden habersizdirler ve neden orada olduklarına dair en ufak bir fikirleri yoktur. İşin garip yanı ise, hangi yılda uyandıklarını hatırlamaktadırlar ve ustalaştıkları hünerleri de hafızalarından uçup gitmemiştir. Yaptıkları ilk iş, kendilerini uyandıkları sıraya göre birden altıya kadar isimlendirmek olur.
Gemi, meteor taşı yağmuruna maruz kalıp hasar almıştır. Sistemleri çöken ve atmosfer dışına çıkan Raza adındaki uzay gemisinde yaşam destek ünitesi kritik düzeye gelince, tehlike protokolü devreye girer ve bu durum yolcuların bulundukları kapsülde otomatik olarak uyanmalarına neden olur.
Mürettebatın gemiyi araştırırken karşılarına çıkan androidle ilk karşılaşmaları onlar için hiç iyi olmaz. Küçük bir karmaşadan sonra, biyo-sentetik fizyolojik yapısı geminin dış gövdesi ile benzerlikler taşıyan androidi yararlı bir şekilde kullanmanın yolunu bulurlar. Ana programı silinip güvenli hale getirilen androidin, geminin ana bilgisayarı ile olan sinirsel bağlantıları sayesinde rotalarını bulmak konusunda mürettebata yardımı dokunacağı gibi, bir ihtimal geminin veri bankasından kimlikleri ve görevleri ile ilgili bilgilere de ulaşabileceklerdir.
Biraz da karakterinden bahsedersek: Mimiklerini gösteremiyor diye duygularının olmadığı düşünülmesin. Yeri geldiğinde alıngan ve kıskanç olabiliyor. Karakteri Lost Girl’den hatırlayabileceğimiz Zoie Palmer canlandırıyor.
Geminin ambarında metalden büyük bir kapı var. Yalnız bu kapı, parola ile açılan türden ve şimdilik içinde ne olduğunu bilmiyoruz. Açılmamak konusunda inat eden kapı, bölümler ilerledikçe hem bizi, hem de mürettebatı epey meraklandırıyor.
Kimlikleri hakkında yaşanan belirsizlik geminin içinde herkesin birbirine şüphe ile bakmasına yol açıyor. Başlarına gelen hadiseden içlerinden birinin sorumlu olabileceği düşüncesi, çıkar çatışmalarını da beraberinde getiriyor.
Aslında ilk bölüm sonunda mürettebatın kimliklerini tam olarak olmasa da öğrenmiş oluyoruz. Fakat bu kısma tanıtımda yer verip tadınızı kaçırmayalım. Dolayısıyla karakterler hakkında çok kısa bilgiler vereceğiz.
One Ekibin ahlaki pusulası olarak hemen dikkatimizi çekiyor. Adından da anlayacağınız üzere kapsüllerden ilk uyanandır.
Karakteri Bitten‘den tanıyabileceğiniz Marc Bendavid canlandırıyor. |
Two Lider özellikleri ile kısa zamanda ekip içinde sivrilip, kendini de bu anlamda diğerlerine kabul ettiriyor. Dik kafalı ve kararlı tutumuyla yoluna çıkanı uzaklaştıran liderimizin, dövüş yetenekleri ile geçmiş hayatında bunun eğitimini aldığını tahmin etmek hiç zor değil. Karakteri, bu sezon CBC‘nin yeni draması This Life‘ta izlediğimiz Melissa O’Neil canlandırıyor. |
Three Kendini beğenmiş ve ahlaksız tavırlara sahip görüntüsüyle bütün okların hedefindedir. Ayrıca gemideki büyük metal kapıya sahip gizemli depoyu ilk bulandır ve bunu diğerlerinden sır gibi saklar. Karakteri The Listener’den hatırlayabileceğiniz Anthony Lemke canlandırıyor. |
Four Şimdilik mürettebatın sadık üyelerinden biri olarak görülüyor. Gemideki kişisel eşyalarını araştırarak kimliğini bulmanın derdindedir. Becerileri arasında kılıç ustası olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. Karakteri Alex Mallari Jr. canlandırıyor. |
Five Geminin içinde yaşanan bir kazadan sonra, yaşadığı kısa süreli baygınlığın ardından gözlerini açar açmaz bazı sırları rüyasında gördüğünü söyler. Şimdilik tam netlik kazanmasa da cevapların bir kısmı ondadır. Elektrik devreleri ile ilgili becerileri bir yanda dursun, tıp alanında da oldukça bilgilidir. Karakteri Jodella Ferland canlandırıyor. |
Six Ekibin kapsüllerden son uyanan üyesi. İlk bakışta korkutan bir imaja sahip görünse de aslında sakin bir karakter. Gemideki Phantom sınıfı mekiği uçurabilen yeteneği ile deneyimli bir pilot olduğunu biliyoruz. Karakteri Continuum‘dan hatırlayabileceğiniz Roger R. Cross canlandırıyor. |
En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim; diziyi bölümler ilerledikçe daha bir keyif alarak izlemeye başladım. Bunda beklentimi düşürmemin etkisi olmuş olabilir. Yalnız karakterlerin gizemini layıkıyla işleyemediklerini düşünüyorum. Oradan güzel şeyler çıkabilirdi. Karakterlerin geçmiş hayatlarından kesitler sunularak merak unsuru artırılabilirdi, o kısım biraz aceleye getirilmiş.
İzlemek isteyenler için ise son bir söz; sonuçta türe yenilikçi bir şey getirmeyen, klişelerle ve mantık hataları ile dolu bir diziye gireceğinizi bilin ve ona göre beklentinizi ayarlayın. İyi seyirler.
yorumlar
Bilim-kurgu’ya hep açtım, hâlâ açım, hep aç olacağım. En sevdiğim türdür ama bu türde bir türlü istediğim diziler istediğim sayıda gelmiyor. Bu izlenebilir türde güzel bir dizi, konusu çok hoş. Efektleri iyi olmasa da konusu izlettiriyor bana kendisini.
Eline sağlık @unfortr yine döktürmüşsün
Efektler demişken ben buna o konuda bayağı bir giydirecektim ama bunu izledikten sonra 2 haftada izlediğim 61 adet Star Trek Tos ( bu arada rekora gidiyorum :lol: ) bölümünün etkisiyle o konuda hissizleştim. Şu an günümüzün en b.ktan görsel efektlere sahip dizisini koyun önüme wovvv derim
@burakturan: Beğenin için teşekkürler.
@unfortr: :)))))))))))))))))))))))))))))))))) Bu yoruma sesli güldüm ve bir sürü lafımı geri yuttum. Ben genelde 3 bölümden ileri gidemiyorum peşpeşe izlerken TOS’i.
Dark Matter ilk bölümüyle benim çıtamı bayağı yükseltmişti açıkçası. Devamında aynı ayarda bir dizi bekleyerek devam ettim birkaç bölüm. Ama gerek mantık hataları, gerek tanıtımda da dendiği gibi karakterlerin iyi işlenemeyişi, klişelerin bile başarısız sunuluşu ile “2. sınıf bilim kurgunun iyisi” diye kabullenerek sonunu getirebildim. Yoksa n kere bırakırdım.
Karakterler güzel düşünülüp dağıtılmış tipler aslında ve dizinin en büyük topu onlar, ama senaristler bunu önemsemeyerek devam etti bence.
Oyuncuları sevdim bu arada, Zoie Palmer hariç. Ama onun canlandırmasının da yönetmenin başarısızlığı olduğunu düşünüyorum. Belki bu tip dizilerde/filmlerde gördüğüm ilk android olsa yerdim ama üzgünüm; bırak üste çıkmayı bir android canlandırmasının kat be kat altında kaldı.
Genel olarak bu da Killjoys gibi abdurrahman çelebi dediğim bilim kurgular arasına girdi.
(Bunun altında leşlikte başlayan Killjoys kaplumbağa-tavşan hikayesindeki kaplumbağa olarak yarışı benim için önde bitirdi. Killjoys’ta konuyu hiç beklemediğim şekilde akıttılar ve sardırdılar. Kötü oyunculuk ve efektlere takılmadıkça Killjoys’a zaman tanımak Dark Matter’la zaman harcamaktan daha iyi olur, tercih yapmayı planlayanlar için. Yani diyorum ki DM’ın 2. sezonundan ümidim yok, böyle gider; ama Killjoys’tan ümitliyim.)
Sonradan ek: Ha bu arada bu dizinin iyi bir etkisi oldu. “Lan neleri izliyorum?” diye isyan edip, yıllardır burun kıvırıp durduğum Babylon 5’a başladım. Ha anca 2. sezon ortasına kadar geldim ama bu da bi başarıdır.
@dkamoy: Dün şu tablo mevzu ile ugrasmasaydım en az dört bölüm izleyecekken bir bölümcük anca izleyebildim Bütün gün akşam izleyeceğim bölümlerin hayaliyle yaşıyorum, o derece kendimden geçmisim
Konu dışı oldu ama Star Trek’ i bütün bilim kurgu dizilerinin altında konuşabiliriz, öyle değilmi?
Babylon 5’e başlamana çok sevindim
unfortr yine her zamanki yazı klasını konuşturmuş.Dark matter ı yazın izledim.Gayet sürükleyici.Kanada dizisi diye zaten ona göre beklentiyle oturdumTürü sevenler için rahatça izlenebilecek türde.En azından oflayıp puflatmıyor.Ya star Trek Tos dediğiniz hangisi .Çıkaramadım .
http://lmgtfy.com/?q=star+Trek+Tos+
@unfortr : Bak yine gaza geldim, birkaç bölüm daha hüpleteyim bi ara TOS’den.
Hay allah ilk star trek miş.Ya kusura bakmayın bazen bu kısaltmaları algılayamıyorum.Teşekkürler dikamay.