La Casa De Papel || Darphane Soygunu
238 yorum ozgun14 25 Aralık 2017 09:02
Ortada çalınan bir şey yoksa, bu yine de soygun sayılır mı?
Kusursuz bir soygun planı için ne kadar süre gerekir? Birkaç gün, birkaç hafta, aylar belki de… Peki bir soygun planının altüst olması için ne kadar süre gerekir?
Bir İspanyol TV kanalı olan Antena 3‘te yayınlanan La Casa De Papel isimli soygun dizisini tanıtacağım size. 2 Mayıs 2017’de başlayan dizi ilk 9 bölümünü ilkbaharda, son 6 bölümünü sonbaharda yayınlayarak 23 Kasım 2017’de sona erdi. Dizinin yaratıcısı Álex Pina. Bölüm süreleri 70-80 dk civarı olan ve toplam 15 bölümden oluşan bu dizinin benim radarıma nasıl girdiğine gelirsek; cevap olarak Netflix diyebilirim. Birçok ülkede yayın haklarını satın alan Netflix, birinci kısmı biraz modifiye edip süreleri Amerika standartlarına çekerek 13 bölüm olarak Aralık’ta yayınladı. İkinci kısmın da yakın zamanda Netflix’e geçeceğine şüphem yok. Neymiş bu dizinin konusu derseniz aşağıya buyurun:
Ama öncesinde tabii ki her zamanki gibi intro parçasını paylaşacağım sizinle. Videosunu bulamadığımdan sadece dinlemekten kendimi alıkoyamadığım müziğini paylaşıyorum.
Profesör lakaplı gizemli bir adam yüzyılın soygununu yapma hayaliyle işe koyulur. İnce eleyip sık dokuyan Profesör ülkenin dört bir yanından kendi alanlarında isim yapmış adamlardan oluşan bir ekip toparlar. Kusursuz bir plan hazırlığı için kafasında beş ay belirlemiştir. Bu beş ayı eve kapanarak, her ihtimali düşünerek ek planlar yaparak geçirirler. Süre dolduğunda ellerinde kusursuz diyebilecekleri bir plan olsa da unuttukları bir şey vardır. Bir soygunun başarıyla sonuçlanması için en az plan kadar ekip de kusursuz olmalıdır.
Soygunun içeriğine ve plana dair fazla bilgi verip de ispiyon sınırlarını aşmak istemediğinden konuyu burada bitireyim ve üç daldan karakterleri kısa kısa tanıtayım.
Soyguncular
Tokyo: Zorlu, kural tanımaz, empati yoksunu. Bir aşk mağduru. Ya da faili mi demeli. 15 kusursuz soygunun ardından nihai son gelir. Aşkla işi karıştırmak hiçbir zaman iyi sonuçlanmamıştır zaten. Sevdiğinin ölü bedenini kanlar içinde olay yerinde bırakıp gider. Onun için hayat sona erdi sanırken aslında yeni başlamaktadır.
Berlin: Darphane soygununun içerideki beyni. Hakkında 27 soygundan tutuklama kararı var. Kuyumcular, müzayedeler, zırhlı araçlar… En büyük başarısı Paris, Şanzelize Caddesinde 434 elmas. Yüksek yaşam standartlarını korumak için bu işlere bulaşmış. Eskiye dönmeye hiç niyeti yok. Adeta havuzda bir köpek balığı. Onunla yüzmesine yüzersin ama yanından sağ çıkamazsın.
Moskova: Asturias’ta maden kazarak geçimini sağlıyormuş zamanında. Silikozis ve astım yüzünden işinden olunca biraz daha derine kazmaya karar vermiş. Sonra biraz daha… 6 kürkçü, 3 saatçi, bir de Aviles Kredi Birliği’nin kasasını boşaltmış. Termal kesici de dahil kullanamadığı endüstriyel alet, açamayacağı kilit yok.
Denver: Moskova’nın oğlu. Uyuşturucu, kırık dişler, kırık kaburgalar… Bar kavgalarının kralı. Düz, fevri, öfkeli… Kusursuz bir soygun için tam bir saatli bomba.
Rio: Bilgisayarın Mozart’ı. Altı yaşından beri kod yazıyor. Hayatı hackerlık ve kodlamalarla geçmiş. Alarmlar ve elektronikle ilgili bilmediği bir şey yok. Sorun ise aksine hayattaki diğer şeyler hakkında hiçbir fikrinin olmaması. Yaşı çok genç, duygusal kararlar almaya yatkın.
Oslo ve Helsinki: En kusursuz planda bile ne olur ne olmaz kaba kuvvet lazım olur. Bu görev için de 2 Sırp’tan alası mı bulunur? Kafadan eksik olan kısmı gövdeden kapatarak ekibin kas gücü pozisyonundalar.
Nairobi: Zorlu bir çocukluk geçirmiş olmasına rağmen hala umutsuz bir iyimser. 13 yaşından beri sahtecilik işinde. Ekibin kalite kontrol amiri. Fazlasıyla dengesiz bir o kadar da eğlenceli.
Profesör: Darphane soygununun asıl beyni. Dışarıdaki yürütücüsü. Hem içeriyle hem de polislerle sürekli iletişim halinde. Sabıka kaydı yok. Kimliğini 19 yaşından beri yenilememiş. Adeta bir hayalet. Ama çok akıllı bir hayalet.
Polisler
Raquel: Darphane Soygunu dosyasının başındaki dedektif. Bir yandan özel hayatındaki problemlerle uğraşırken bir yandan da davayı hatasız şekilde yürütmek zorunda.
Angel: Raquel’in ortağı. Daha önce de birçok davada birlikte görev almışlar. Birbirlerini ve tarzlarını iyi tanıyorlar.
Prieto: Özel Harekat Birimi’nin başı. Rehinelerden birinin önemli biri olduğunun farkına varılmasıyla hem davaya hem de yerel polisle fikir çatışmalarına dahil oluyorlar.
Rehineler
Monica: Evli patronuyla ilişkisi olan ve patronundan hamile kalan bir kadın. Darphanede yüksek bir pozisyonda çalışıyor.
Arturo: Darphanenin başındaki kişi. Kendisini iyi patron, iyi bir koca, iyi bir sevgili olarak görse de soygunla birlikte gerçek yüzünü göstermeye başlıyor.
Alison: İngiliz büyükelçisinin soygun sırasında darphane okul gezisinde olan kızı. Kendisine o an sorsanız rehin konumunda olduğu soygundan çok daha büyük dertleri var.
Pablo: Alison’la yakınlaşmaya çalışan bir okul arkadaşı. Okulun gözdesi, spor takımının kaptanı, kendini beğenmiş bir çocuk.
Hayli tempolu başlayan ve başladığı gibi de devam eden dizi, sürprizli bölüm sonlarıyla kendisini art arda izletmeyi başarıyor. Karakterlerin çoğunu bana sevdirmeyi başardı. Oyunculuklar için çoğu alternatif dizide olduğu gibi bunda da sağlıklı bir yorum yapamayacağım. Bana batan bir şey olmadı en azından. Konunun gidişatına kendimi kaptırdığımdan ara verebilmem için ilk yarıyı tamamlamam gerekti. İkinci yarı için nasıl bekleyeceğim onu ben de bilmiyorum. Umarım Netflix elini çabuk tutar ya da İspanyol altyazarlar elini taşın altına sokar.
Neyse diziye dönersek soygun planı sezona yayılmış durumda ve planın ayrıntıları parça parça hikayenin ilerlemesiyle seyirciye veriliyor. Tamam planı anladım dediğiniz an başka katmanlar gün yüzüne çıkıyor. Sezon konu itibarıyla çok kısa bir zaman aralığını geniş geniş anlattığından ara ara giren saat bilgileriyle zamansal soru işaretlerini önlüyor. Bölümlerin içine serpiştirdiği geçmişten sahnelerle de direkt soygunla tanıştığımız karakterleri derinleştirmeyi başarıyor. Ayrıca bölüm içinde karakterlerden dış seslerle yakın geleceğe dair yapılan kısa yorumlarla da merak unsurunu tetiklemede iyi iş çıkarıyor.
Karşılıklı hamlelerin öngörülmesi ve buna karşılık hamleler yapılması üzerine bir gidişat olduğunu söyleyebilirim kafanızda canlanması açısından. Takip etmesi keyifli bir kedi fare oyunu izliyoruz. Sonunun nasıl bittiğine dair bir ispiyon yememeyi başardım ve gerçekten hikaye nasıl sonlanacak çok merak ediyorum.
İspanya’nın en başarılı dizilerinden biri olarak görülen dizi birçok ödüle de layık görülmüş. Oldukça iyi eleştiriler alan dizinin kapalı sonla bittiği ve muhtemelen ikinci sezonunun olmayacağı düşünülüyor. İzleyenlerin yorumları da aynı şekilde. Yani gönül rahatlığıyla girişebilirsiniz.
Tanıtım filmini buradan yani Netflix resmi sayfasından Türkçe altyazılı olarak izleyebilirsiniz. Dizinin kendisini de Netflix dışında izleyebileceğiniz çok bir yer yok. 9 bölümlük İspanyol versiyonunu bulursanız edinmeye çabalamayın uygun altyazı İspanyolca dışında hiçbir dilde mevcut değil.
yorumlar
Güzel bitirdiler bazı iniş çıkışlı dönemleri oldu tabii ki dizinin ama yaptıklarıyla çoşturdular karakterlerle ve şarkılarıyla çok sevdirdiler diziyi. Sadece son 1 dakikalık kısmı Türk işi bitiriş ile güldürdüler beni. İspanyol versiyonunu izlemeden okumayın
Ama her şeyi düşündüğüm zaman dizide en sevdiğim karakter Nairobi oldu çünkü en farklı karakter o geldi bana. Her karakteri çok sevdim ama Nairobi bir başka. İlerde bir daha izleyeceğim bu diziyi..
2×04 bombaydı cidden. bayaa heyecan yaptım izlerken finaline doğru. arada 1-2 bölüm rölantide ilerledi atraksiyon falan olmadı tamam dedim herhalde finale kadar sündürecekler. ama şaşırttılar beni sağ olsunlar.
kaldı son 2 bölüm.
ikinci yarı biraz da öyle olması gerektiğinden planlar iyice sarpa sararken doğal olarak düzen de kalmadı dizide. o ilk bölümlerdeki profesyonel işleyiş bozulunca her an ne olacak stresiyle izletti kendisini. başta bir uysa da kodumculuk var mı diye tetikte izliyordum ama işler karıştıkça konuya dahil oldukça takip edememeye başladım. zorlansa belki ikinci yarıda bulunur birkaç bir şey ama ben bulamadım heyecanına kapıldım gitti öyle. kapanışı güzel yaptılar valla.
iyi ki izlemişim ya. kendisini izleten temposu yüksek ulusal dizisi gibi düşünebilirsiniz bu diziyi. hatta basic cable bile olur. oyunculuklar için de lafımı geri alıyorum bence gayet iyiydi. birkaç yerde duygulandım. onlarla güldüm üzüldüm duygularını geçirebildiler bana.
tavsiyedir. denerseniz eminim seveceksiniz.
bittiği için moralim de çok bozuk ayrıca bugünüm darphane günü oldu. bu kadroyu biraz daha izlemek isterdim :(.
Arkadaşlar… @Tillhardbottle bana cevap verdiğin için öncelikle sana da teşekkür ederim…
sayende uzaktan takip ettiğim fakat üye olma fırsatını bulamadığım bir siteye üye oldum. ve derdime derman olmaya çalıştınız çok sağolun…
Şuan saat 05:15 ve dizi sitelerine bu gece saat 00:00 gibi düştü yeni bölümler… Final bölümüne kadar var reklam olmasın diye onları paylaşmıyorum…
ama gece 05:15 ağızımda güzel bir tad ve güzel bir duygu ile uyuyacağım..
Filmde beni benden alan müzikler vardı… ama herkes gibi çav bellayı paylaşmayacağım size…
Filmin bu denli etkili olmasında kurgu ve müzik çok hakim.. en azından teşekkür edebilme adına ve arada da dinlemek isteyenler olacaktır diye düşündüğümden filmin müziklerini yapan ekibin soundcloud sayfasını altta paylaşıyorum…
Bu alttaki yutup linki te filmdeki tüm tema müziklerinin isimleri ile birlikte olduğu link.
https://www.youtube.com/watch?v=MbW-n4DfrYM
Gece benim için güzel bitti. herkese iyi uygular hatta bir çoğunuza iyi sabahlar bile dileyebilirim.. ben uykuya doğru geçer…. ve herkese en çok sevdiğim dizinin müziğini paylaşıp uyuyorum…
Bunu dinleyin ^^ iyi geceler…
https://soundcloud.com/ivanmlacamara/raquel-y-sergio-juntos
İkinci sezon Netflix’e 6 Nisan‘da gelecekmiş.
Netflix’de 13 bölüm var. Sitelerde 14 ve 15 bölümü bulamadım.
İngilizce altyazısını dahi bulamadım.
acaba 14 ile 15 bölüm 2 sezon 1 bölüm ve 2 bölüme mi denk geliyor?
Bilgisi olan varsa yardımcı olabilir mi?
Teşekkürler
15 bölüm İspanya versiyonu. Netflix ilk dokuz bölümü 13 bölüm haline etirdi sürelerle oynayıp. Kalan altı bölümün oynanmış halini de 6 Nisan’da yayınlayacak.
Baktığın sitelerde ikinci sezon var mı diye bak, altı bölümlük süreleri 70-80’lik bir sezon daha olabilir (Daha doğrusu var da açıktan site ismi veremediğimizden…)
Tamamdır Hocam , çok yardımcı oldunuz ,
Teşekkürler
Yukarida da ilgili bilgi mevcut aslinda.
Birisi Berlin’i oynayan adamla yan yana gelip ona “Türkiye’yi seviyorum” dedirtmiş.
Berlin’i oynayan adam birine çok çok benziyor ama çıkartamıyorum….
13 bölümü bitirdim… 6 bölüm daha olduğunu bilseydim, başlamazdım bile…
bu arada; hayatımda gördüğüm en iyi, en güzel “solculuk” reklamı, propagandası…
@zekikum E ama yukarıdaki tanıtımda ve yorumlarda davul çaldılar yahu. Seninki de bile bile lades olmuş, hayalllaa. Ben o uyarılar yüzünden hala girmedim mesela. (birtakım başka yerlerde devamı var diyorlar. izleyenlere özelden sor istersen.)
@dkamoy hiç sorma…. öyle adi arkadaşlarım var ki benim…
netflixe üye yaptılar, onların zaten vardı… dediler seyret bunu, oğlum dedim 2. sezonu da oynasın seyrederim… yok dediler biz seyrettik, 13 de bitiyor, sonraki 6 bölüm dava süreci vs diye salladılar…hafta sonu oturdum, bitirdim… ibneler başlamamış bile…
şeytan diyor gruba yaz herşeyii… de kıyamıyorum…
@zekikum offf çok büyük kazık yemişsin ya… tam kıymalık ekipmiş. geçmiş olsun.
Bugün sonuyla ilgili ispiyon yedim kendi arkadaşlarımdan :(( Neredeyse hiç dizi izlemeyen arkadaş çevremin hepsinin bu diziyi izlemesi
Ben de sabırla ve ispiyon yemeden ikinci sezonun çıkmasını bekleyen tayfadanım, sonra toptan izleyeceğim ama ekşi’de gördüğüm kadarıyla beğenen olduğu kadar beğenmeyen de var. Notlarına bakıyorum orada burada, çok iyi denmiş. Anlamadım bu işi.
İlk sezonu (13 bölüm) izledim ben de. İlk bölümler “oha, çok iyi” diye izlerken sonradan biraz azaldı o etki. Arada “meh” dedirten acemi sahneler, göz devirten tesadüfler olmadı değil. Ama dizi temposuyla olsun, merak ettiren bölüm sonlarıyla olsun izletiyor kendini. Ortada 10/10’luk bir iş yok ama keyifli, vakit geçirten bir iş var.
2. sezonu da (6 bölüm) yarın bitirmeyi planlıyorum bakalım bir aksilik olmazsa. İlla 6 Nisan’ı bekleyeceğim demezseniz mevcut bir 2. sezon var zaten (:
En bi’ sonunu da sevmedim.
Benim heyecanla başladığım ama sonradan o aynı heyecanımı devam ettiremediğim bir dizi oldu açıkçası. Bence biraz beklentiyi düşürmekte ve benim gibi uyuzluk yapıp bazı şeylere çok takılmadan izlemekte fayda var.
1×05
Crown bitince sabredemeyip buna daldım ve ilk 5 bölümü izledim. Tam beklediğim gibi çıktı, çerezler çerezi bir dizi olmuş. Birkaç kişi toplanıp hiç kafa yormadan izlenebilecek rahat bir şey yapmışlar. Kurgusu hoşuma gitti. Müzikleri güzel. Ama yarın öbür gün bitirince bir sonraki gün aklımda bir şey kalmayacak muhtemelen. Aynı anda onlarca diziyi takip eden bu sitenin sakinleri için pek de matah bir şey yok ortada bence.
13 bölümlük versiyonda bölüm sonlarını acayip bağlamışlar hep, o açıdan bir sonraki bölümü hep merak ettiriyor.
son yıllarda izlediğim en güzel soygun-suç dizisi. hele ki sezon sonunda çalınan çav bella beni mest etti. dizi alt metin olarak aslında kapitalizm eleştirisi de yapıyor. Bize neyin gerçekten suç neyin suç olmadığını sorgulatıyor. oyunculuklar çok iyi. hele bir Berlin var ki evlere zarar. Adamın duruşu konuşması her şeyi tam bir psikopat portresi çiziyor. Hannibal LECTER karakterinden bu yana izlediğim en güzel psikopat tiplemesi. Netfilx Türkiye’de de dizi çekecekmiş. Umarım vıcık vıcık aşk dizisi felan çekmez. Narcos’tan sonra ispanyolcanın büyüsüne kapılmıştım, bu diziyle ispanyolcanın her duruma ne kadar uygun bir dil olduğunu bir kez daha anladım. Aşkta da kavgada da gidiyor….
Yani
Inanilmaz tesadüfler, master planın ne hikmetse olmayacak yerden su sızdırması ve profesörün ikili ilişkilerde tam bir hödük olması gibi sebeplerden ötürü sezon sonlarına doğru bol bol göz devirtse de hiç fena değildi.
Bu sezonun en heyecanlı bölümüydü. Zaten mantıksızlıklar ve tesadüfler içinde diziyi hala izlenilir kılan şey beklenmedik hareketlerin ve karşılıklı hamlelerin yarattığı heyecanlar oldu şu noktaya dek. Şikayetçi miyim, biraz. Ama izlettiriyor. 1 saat önce yatacakken 3’üncü bölümün sonunu öyle görünce bırakamadım misal. 4’ü izlemeden gözüme uyku girmeyecekti. Pişman değilim ama saat 5 oldu.
En çok kafama takılan şey
Bu noktada izleyici olarak beklenmedik yerden vurulmak istemiyorum ki ben, neden böyle bir işe girişiyorsunuz? Zaten karşılıklı hamleler yapılmış dizi kendini aşmış o konuda, beni beklediğim yerden rahatça vurabilirsiniz artık.
benim için sorun yok. Zaten göreceğimi görmüşüm. Bu biraz battı bana ama işte dizi acayip sarıyor, bunlara takılmamak lazım belki de. Ben baştan önyargılı girdiğim için sürekli hata arıyor da olabilirim.
Arkadaş , şu ilk sezon hurdalık sonrası robot resim çizildiği esnada, Profesör’ün telsizden anons yapması ve Rus’un o robot resmi silmesi saçmalığı akıl alır gibi değil. Hadi tamam sildin diyelim; robot resmi çizen polis, hiç mi hatırlamayacak ne çizdiğini. E bir de hurdalıkta Profesör’le konuşan diğer polis var. Her ne kadar evsiz kılığında da olsa o da gayet hatırlardı yüzünü.
2×04’teki palyaço saç telini hadi yedim; Tokyo’nun 15-20 polisin arasından motorsikletle geçerken hiç vurulmamasına ne demeli? İspanyol polisi valla dava açsa yeridir. En azından orada polisin dikkatini dağıtacak bir olay yazsaydınız da, Tokyo öyle girseydi fırsattan istifade.
Sonuç olarak, kendini ilgiyle izleten güzel bir dizi (özellikle karakterleri çok başarılı) ama mantık hatalarındaki devasalık, seyir zevkini zaman zaman sekteye uğratıyor. Dur bakalım, finali nasıl yapmışlar?
Tertemiz finaldi vallahi. Her şeyi bağlayıp kapatmışlar, çok beğendim. Zaten dizinin ilerleyişi ve karakterlerin sunumları neticesinde
Başından sonuna temposu neredeyse hiç düşmedi, düştüğü yerlerde de kaliteli dramla çok da dağıtmadan devam ettirdiler. Yüksek tempolu olmasının eğlenceli ve sıkmayan bir şey ortaya çıkması gibi getirdikleri olduğu kadar akış bozulmasın diye mantıksız hamlelerin gitgide çoğalması gibi götürdükleri de oldu. Ama tüm olan biteni teraziye koyunca eğlendiğim tarafları daha ağır basıyor. İzlediğime memnunum.
1. sezon üzerine:
Normalde daha izlemeyi düşünmüyordum ama çevremde izlemeyen kalmayınca daha fazla ispiyon yememek adına bunu öne alayım dedim. Yani çevremde övdükleri, şahlandırdıkları kadar yukarıya çıkaramayacağım diziyi ama sevdim. Sağlam bir iş olmuş. Oyuncuların hepsine ayrı ayrı kanım ısındı. Bir tek şu Berlin i çok konuşuyorlardı da tamam iyi falan o da ama bu kadar çok konuşulacak bir numarası yok şu anda Arturito dışında Profesör daha iyi bence.
Kalan 6 bölümü de bi ara izlerim artık.
Netflix Türkiye’den bülten gelmiş bir adet. Başlığı: “La Casa De Papelcileri Mutlu Edecek Öneriler”
Öneriler:
* Peaky Blinders
* Dirk Gently’s Holistic Dedective Agency
* O Mecanismo (The Mechanism)
* Manhunt: Unabomber
* American Vandal
Papel izleyen biri Dirk Gently’e geçerse beyni yanabilir.
2. sezonu bitirdim. İlk başları biraz sarmasa da sonradan eski temposunu yakaladı ve veda etti.
Berlin ise son bölümde gönlümde yer edindi, kardeş çıkmalarını pek beklemiyordum.
Profesör ün likitide açıklaması çok efsaneydi yaaa, muhteşem bir şey.
Diziyi yapanın, çekenin, oynayanın herkesin eline sağlık. Umarım bu oyuncularla bir kere daha karşılaşırım. Hepsini ayrı ayrı sevdim.
2. kısım 2 nisanda yayınlanmayacak mıydı? netflixte bulamıyorum…
help please…
@zekikum: 6 nisan olması lazım.
ah, teşekkürler…
5 bölüm şans verdim ama pek övülesi bir iş bulamadım karşımda. 5. bölümde iyice sıkıntıdan patladım artık ve bıraktım. Böyle bir hikayede ilk olarak karakterleri sevmek lazım elbette. Ama ben sevemedim bu soyguncu tayfanın hiçbirini ne yazık ki. Ara bulucu Raquel karakterindeki Itziar Ituño’yu izlemekten keyif aldım tam anlamıyla bir tek. Başka bir dizide doya doya izlemek isterdim bu kadını. Neyse; soyguncu tayfanın planı ve uygulamaları da pek zekice gelmedi bana karakterlere ısnınamamama ek olarak. Öyle ahım şahım bir gerilim, aksiyon veya dram da yok ortada bana göre. Fazla abartılmış bir dizi olduğu kanaatindeyim.
insan kendini bu kadar tutar mı..? maalesef tutmak zorunda…!!!
mükemmel bir dizi izledim… kurgusu, oyunculuğu, temposu… üstüne üstlük dünyanın en güzel, en anlamlı şarkılarından birini defalarca dinledim… “mantık hatası” diye nitelendirdiğimiz şeyler yok mu? belki var.. olmayan tek dizi var mı? yok….
neyse… uzatmayayım, kalp kırmayayım…
Yer yer zorlama diyolglar yer yer bizim dizileri aratmayacak duygusal zorlamalar yer yer de mantığın gittikçe zorlanması.Neden bu kadar abartıldı bu dizi anlıyamadım.Bence on bolumluk bir dizi olsaymış daha iyi bir şey ortaya çıkabilirdi belki.Bir de diziyi çok didaktik buldum.Bu da doğallığı ister istemez öldürüyor.Ray donavan izlemeyen varsa izlesin derim.Dram ve aksiyonun nasıl harman edilip izlyeciye etkili bir biçimde sunuldugunun görmeniz açısından.
Favorilerim tabiki Professor ve Raquel. Umarim bu oyunculari bu diziden sonra da izleyebilirim. Berlin’den bahsetmesek olmaz. Oyunculugu cok iyi. Rolunu harika oynadi. Hepsi iyiydi gerci.
Profesor – Raquel
Ben pek ciddiye almıyordum ama Nesrin Cavadzade ile İstanbul için görüşmeye başlamışlar. Menajerinin dediğine göre ilki olumlu geçmiş, bir kez daha görüşeceklermiş.
Ya ne alaka ki sanki isim secerken memleketlerine gore mi secmislerdi de simdi istanbul icin ispanyolca bilmeyen turk karakter baksinlar. Sacmaliktan baska bir sey degildir. Herhangi biri de istanbul ismini alabilir onlardan.
Benim kafamı da memleket meselesi kurcalıyor zaten. Ama İspanyolca biliyormuş, geçen sene bir İspanyol filminde oynamış hata.
bilse bile ne alaka? hiç gerek yok bence. bizde çok tuttu diye jest mi yapmaya çalışıyorlar nedirse artık.
Zaten tek birisini de denemiyorlardır role. CV ve dil sayesinde o gruba girmiş olması olmayacak iş değil sadece. Tabii haberlerle ilgili detaylar dedikleri gibiyse.
Bu tepki niye onu pek anlayamadim
gereksiz ve zorlama gördüğümden.
ozgune katılıyorum daha önce hiçbi şehir ismi ırkını belli etmemişti, türk karaktere istanbul ismi verilmesi de çok bariz olurdu profesör açısından…
İlk 2 sezonu devirenler kervanına katıldım. Tanıtımdan “karakterlerini seveceğim, sürükleyici bir aksiyon dizisi” beklentim oluşmuştu. Sonra dizi, Türk izleyicileri arasında patlayınca beklentimi bi tık aşağı çektim. Dedim demek ki gaz doldolu çok, akıl mantık az bişi bu, zira yabancı dizi meraklısı olmayan tiplerin bile radarında.
Velhasıl sonuç: Tam 12’den vurmuşum.
Hakikaten karakterlerini pek sevdiğim, sürükleyici bir soygun hikayesi izledim. Mantığın ikinci planda kalmasına o kadar hazırlanmışım ki bu açıdan beklentilerimin çok daha üstüne çıkan, epey akıllı bir senaryo bulduğumu da söylemeliyim. Özellikle ilk sezonun ilk yarısı bol bol “vay” dedirtti.
İşin politik kısmının daha ön planda olacağını sanıyordum. Sıkışınca Çav Bella’yı çalarak pek de bunu yapamadıklarını düşünüyorum. İçini biraz daha doldursalar sevinirdim. Yerseniz demişler, yedik madem.
Kısaca yukarıdaki yorumlarda da yazdığı gibi mantık/zeka kısmına dair zaman zaman yükselen, zaman zaman yerin dibinde gezen ama kalan herşeyiyle gayet doyurucu, sürükleyici bir soygun hikayesi oldu. Karakterlerin (arturito dahil) hepsini sevdim. Mis gibi soygun dizisi işte. Oturun izleyin.
Yalnız abicim ispanyol polisinde ne csi varmış arkadaş. Şapka çıkartılır.
beğenmene sevindim şüphelerim vardı. yorumlarınla izlemeyenleri de çekersin inş. üçüncü sezon nolur bilinmez ama şu haliyle gayet sürükleyici izle ardında bırak dizisi olmuş, keyifli zaman geçirtiyor kesinlikle.
La casa de papel 3 | Şimdi Yapım Aşamasında
Hilal Cebeci, 3. sezona katılmış
Najwa Nimri (Vis a vis), 3. sezonda