
DC’s Legends of Tomorrow || Tanıtım
389 yorum okakacukaka 28 Ocak 2016 08:43

DC evreni süper kahramanlarının maceraları tam gaz devam ediyor. Bu evrenin son halkası, 21 Ocak itibarıyla The CW kanalında yayın hayatına başlayan Legends of Tomorrow oldu. Arrow ve The Flash dizilerinin ortak bir yan dizisi (spin-off) olan bu yapım, tıpkı diğer iki dizide olduğu gibi Greg Berlanti imzası taşıyor. Yanına da The Flash‘tan Andrew Kreisberg ve Arrow‘dan Marc Guggenheim‘ı alıyor. Şimdi gelin bu diziyi biraz daha yakından tanıyalım.
[Buradan sonrası LoT’un ilk bölümünden, The Flash’tan ve Arrow’dan ufak ufak ispiyon (spoiler) içerebilir!]
2166 yılı Londra‘sındayız. Vandal Savage tüm gezegeni ele geçirmeye çok çok yaklaşmıştır. Bir Zaman Efendisi olan Rip Hunter, Savage‘ı durdurmak için bir plan yapmıştır ve bunu Zaman Efendileri Konseyi’ne sunar. Umduğu gibi bir tavırla karşılaşamaz. Gemisine atlar ve soluğu 2016 yılında alır. İhtiyacı olan yardımı alabileceği kahraman ve kötü adamları bir araya getirip Savage‘ı yenmeyi hedeflemektedir. Peki, bunu başarabilecekler mi? İzleyip öğreneceğiz.
KARAKTERLER:
Rip Hunter:
Kendisi Doğu Londra‘lı bir Zaman Efendisi. 2166 yılından günümüze gelip ekibi teker teker topluyor ve tehlikenin ne denli büyük olduğunu anlatıyor. (1. bölüm ispiyon) Savage’a olan öfkesinin sebebinin, ailesinin Savage tarafından katledilmesi olduğunu öğreniyoruz. Karakteri Artur Darvill canlandırıyor. Kendisi bu tür zaman yolculuklarına pek de yabancı değil. Kendisini Doctor Who’daki Rory Williams karakteriyle hatırlıyoruz.
Ray Palmer / ATOM:
Bir yanı dahi bir bilim adamı, diğer yanı yaratıcı bir mucit. Ayrıca bir süper kahraman. Kendisi LoT‘a Arrow‘dan transfer oldu. Ray oldukça neşeli, daima iyimser ve hazırcevap biri. Çok uzun süreli uğraşlarının sonucunda kendine bir zırh yapar. Bu zırh ile uçabilir, güçlü bir ışın atabilir. Ama bu zırhın en büyük özelliği kendini küçültebilmesidir. Bir karınca boyutuna hatta daha da ufak bir boyuta indirerek bir bilgisayarın içine sızabilir. (Arrow 3. Sezon finali ispiyonu) Bu küçülebilme özelliğini zırhı nedeniyle yaşadığı patlamadan sonra kazanmıştı. Kendisi uzun bir süre ölü olarak biliniyordu ancak ölmediği sadece küçüldüğü anlaşıldı ve kurtarıldı. Ray Palmer rolüyle karşımıza Brandon Routh çıkıyor. Kendisini daha önce Chuck ve Partners dizilerinde görmüştük. Ayrıca 2006 yılı yapımı Süperman Dönüyor filminde Superman‘i canlandırmıştı.
Sara Lance / White Canary:
Sara, Suikastçiler Birliği‘nde Ra’s al Ghul‘un emrindeydi. Ancak onu terkederek Starling City‘ye geri döndü, kahraman oldu. (Arrow 4. sezon ispiyonu) 3. sezonda öldürülmüştür. Ancak 4.sezonla birlikte Laurel’ın Sara’yı Lazarus Pit’e sokmasıya birlikte tekrardan hayata dönmüştür. Şimdi Rip Hunter onu ekibe katmak ister çünkü kendisi çok yetenekli bir suikastçidir. Sara Lance de LoT‘a Arrow‘dan katılanlar arasında. Sara Lance olarak Caity Lotz‘u izliyoruz. Kendisi daha önce Mad Men ve tek sezonda kalmış olan Death Valley dizilerinde karşımıza çıktı.
Jefferson “Jax” Jackson / Firestorm:
Jax lisede futbol takımının oyun kurucu pozisyonunda oynarken bir maç sonrasında Star Labs‘te yaşanan patlamanın etkisiyle sakatlanır ve futbol hayatı biter. Futbol hayatı ile birlikte eğitim hayatı da biter. Tek umudu futboldan gelecek olan burstu ancak sakatlanınca bunu kaybeder. Parasızlıktan üniversite masraflarını da karşılayamaz ve çalışmak zorunda kalır. (The Flash 2. sezon ispiyonu) Firestorm’un iki yarısından biri olan Ronnie Raymond’ın ilk sezonun finalinde kendini feda etmesiyle birlikte Firestorm yarım kalır. Onun yerine geçebilecek birini ararlarken en uygun kişinin Jax olduğu anlaşılır. Biraz zor olsa da kabul eder ve yeni Firestorm o olur. Firestorm‘un kas gücüdür. LoT‘a The Flash‘tan transfer olmuştur. Jax karakteriyle karşımıza Franz Drameh çıkıyor. Kendisini daha önce River dizisinde ve Edge of Tomorrow (Yarının Sınırında) filminde görmüştük.
Dr. Martin Stein/ Firestorm:
Kendisi bir dahi. Rip Hunter‘ın teklifine kahraman olarak yaklaşmaktan ziyade bilim adamı gözünden bakıyor. Yıllarca zaman yolculuğu hakkında araştırmalar yapmış biri. Ayrıca Firestorm‘un diğer yarısı. İkilinin beyni de diyebiliriz. Oldukça neşeli bir karakter. Bu maceraya son macerası olabileceği gözüyle bakıyor. Martin Stein karakteri ile Victor Garber karşımıza çıkıyor. Usta oyuncuyu daha önce Web Therapy, Power, The Slap gibi dizilerde ve Titanic, Sicario gibi filmlerde gördük.
Leonard Snart / Captain Cold:
Leonard değerli şeylerin peşinde bir hırsız. Babası yüzünden bir suçlu olmuştur. Elindeki silah çok kuvvetli bir buz silahıdır. Bu yüzden The Flash’tan Cisco ona Captain Cold lakabını takmıştır. Zamanla aslında çok da kötü biri olmadığı ortaya çıkmaya başlamıştır. Ortağı Mick Rory‘nin aksine mantıklı bir adamdır. Captain Cold rolünü Wentworth Miller canlandırıyor. Kendisini en iyi efsane dizi Prison Break’in Scofield‘ı olarak biliyoruz.
Mick Rory / Heat Wave:
Leonard‘ın aksine Mick daha çok sıcak ile ilgilenmektedir. Kundakçılık yapan bir suçludur. Yıllar önce vücudunun büyük kısmı yanmıştır ancak yine de ateşe ve sıcağa karşı bir korkusu yok. Aksine büyüleyici bulmaktadır. Elinde çok güçlü bir alev silahı vardır. (The Flash İlk Sezon İspiyonu) Hem Captain Cold’un hem de Heat Wave’in silahlarını Cisco yapmıştır. Kendisini kaçırıp zorla yaptırmışlardır. Leonard ne kadar mantığıyla hareket ediyorsa Mick de tersine direk aksiyon modunda. Mick Rory olarak Prison Break’in Lincoln Burrows‘ı Dominic Purcell‘i görüyoruz.
Kendra Sunders / Rahibe Chay-ara / Hawkgirl
Carter Hall / Prens Khufu / Hawkman
Vandal Savage / Hath-Set
Bu üçü birbiriyle bağlantılı olduğu için tek başlık altında anlatmayı uygun buldum. Milattan önceki yıllarda Mısır‘da Hath-Set (Savage) isminde bir rahip vardır ve bu rahip rahibe Chay-ara‘ya aşıktır. Ancak onun gönlü Prens Khufu‘dadır. Hath-Set bu aşkı öğrenir. İkisini öldürür ve onları lanetlemesi için Tanrı Horus‘a dua eder. Tam bu sırada bir göktaşı düşer, 3’ü birden etkilenir. Peki etkileri nelerdir? Vandal Savage ölümsüz olur. Ama kuvvetlenebilmesi için Khufu ve Chay-ara‘yı devamlı öldürmesi gerekir. Öldükten sonra devamlı tekrardan hayata dönerler ve her defasında birbirlerini bulurlar. Bu tam 206 kez gerçekleşir. Yani 206 kere Savage tarafından öldürülürler. Hawkgirl rolünde Ciara Renée, Hawkman rolünde Falk Hentschel ve Vandal Savage rolünde Casper Crump karşımıza çıkıyor.

Vandal Savage
SON SÖZ:
Yapımcılar diziyi şu şekilde tanımlıyor; “Arrow ile kökleri olan süper kahraman temalı bir suç draması yarattık. The Flash ile bilim kurguya adım attık. Maceraların çok iyi olduğunu biliyorduk ama aynı zamanda içine aile draması eklemek istedik ve bu Flash‘ın özgeçmişi oldu. Böylece süper kahraman temalı bir aile draması yarattık. Legends of Tomorrow ise bambaşka bir dünya olacak. Televizyondaki ilk süper kahraman karması. Arrow ve Flash‘ı izlerseniz Legends‘ın aynı dünyadan olduğunu anlarsınız. Ama aynı zamanda çok farklı hissettiriyor. Bilim kurgu unsurları var, zaman yolculuğu unsurları var, içinde canlı bilgisayarı olan bir uzay gemisi var. Dünyayı genişleterek insanların bu yolculuğa katılmasını heyecana bekliyoruz.”
Dizi ilk bölümüyle bana kalırsa iyi bir başlangıç yaptı. Bölümün ilk yarısı ekibin kurulması konunun ne olduğu gibi şeylerle geçti. Yarıdan sonra ise birazcık vitesi yükseltti. Kişisel görüşümü eklersem bence güzel bir kadro kuruldu. Çekimser yaklaştığım iki kişi var. Birisi Jax diğeri Carter. Umarım uyum sağlarlar. En beğendiğim karakter kesinlikle Vandal Savage oldu. Oyuncu da harika bir seçim olmuş. Hikayesini güzel anlatırlarsa televizyondaki en iyi kötü karakter (villain) olabileceğini düşünüyorum. İlk sezonun 16 bölüm süreceğini buradan bir kez daha hatırlatalım. İzleyecek olanlara şimdiden iyi seyirler dilerim
Tanıtım Fragmanı:
yorumlar
Bunun kendisi absürtlük üzerine kurulu olduğu için daha az göze battı gibi geldi. The Flash filler bölüm yapayım deyip içine Sevgililer Günü’nü de bulayıp bir de merkezine Iris’i koyunca… ay yeter.
S05E04
Bence kötü değildi. O kadar çok kötü bölüm izledik ki biz bu dizide buna kötü dersem ayıp olur şimdi. Dizinin ekstra gereksizi Constantine’in sahneleri dışında yeterliydi bölüm. Diğer kısımlarda ara ara eğlendim diyebilirim. Günün anlam ve önemi hürmetine Mick’i yalnız bırakmadıkları için de mutlu oldum ayrıca. Beth Riesgraf’ın varlığı da bonus oldu benim açımdan.
Şu kızın önümüzdeki 3-5 aylık süreçte devam eden bir The CW dizisinde tekrar eden bir rol kapması kuvvetle muhtemel. Oradaki duruma göre yeni gelecek bir The CW dizisinde kadrolu bir rol de takip eder bir durumu. İçime doğdu.
S05E05
Constantine’in sahneleri hariç yeterince eğlenceli geçti bu bölüm de.
Zari’nin önceki bölümlerdeki sabite bağlanmış kıyafet kombinasyonundan memnundum aslında ama uzamaya başlamıştı o sabitlik cidden. O durumdan çıkmaları iyi oldu.
Uzun aradan sonra 3. sezonu izledim. Bu kadar gecikmesinin nedeni 2. sezonun baya kotu olmasiydi. 3. Sezon baya guzeldi, cok begendim. Umarim devami da en az bu ayardadir.
Ben karı kocanın kendi kararı sanıyordum, adam benim seçimim değildi demiş. Hikaye gereği böyle olsun istenmiş.
Ne diyon Caity?
S05E06
Elde Cengiz Han gibi bir malzeme varken bu kadar berbat bir bölüm çekebilmek büyük yetenek ister gerçekten.
(Bölümü ilk yönetmenlik deneyimini yaşayan Caity Lotz yönetmiş bu arada.)
Constantine’i iyice merkeze almışlar bu bölüm ve yordukça yordu cidden. İzlediğim en kötü TV karakterlerinden biri kesinlikle Constantine. Onu bu diziye alıp kadrolu yapanın Allah belasını versin.
Son 2 bölümde, hatta sezonun genelinde Sara ve Mick’i (Dizinin en iyi 2 karakterini) pek kullanmamayı tercih ediyorlar saçma sapan bir şekilde. Caity Lotz, sezon sonunda çıkacak diziden sanki.
S05E07
Mutluluk hormonu salgılatan, eğlendiren, şaşırtan, hatta duygulandıran, epey güzel bir bölüm olmuş sürpriz bir şekilde. Dizinin Top 10 bölümü arasına girer muhtemelen.
Bunu görmeyi o kadar beklemiyordum ki karşımda anlatamam yani. Normalde bıkmışımdır kendisinden ama varlığının bu bölüme büyük renk getirdiği aşikar. Tadında bir konukluk oldu kesinlikle.
Bu bölüm bende finalden 1 önceki bölüm hissi oluşturdu açıkçası. Güzel bir 8. bölüm yapıp dükkanı kapatmış olsalar hayır demezdim kesinlikle.
5×07 üzerine:
* Top 10 tartışılır da iyi bölümdü. Daha çok şaşırtıcı denebilir.
Ben malum konuğu önceden biliyordum, o yüzden çok etkilenmedim. Mitch kısmı daha ilginçti.
* Bir yastıkta kocayın, ne diyeyim.
5×07
Sonlara doğru biraz düşse de oldukça eğlendiğim bir bölüm oldu. O malum karakteri malum dizide kötü kullanmışlardı ama ben severim onu (ve oyuncusunu). Görmek iyi oldu. Ayrıca ben şu Tom Hanks’in (geçmiş olsun) A Beautiful Day in the Neighborhood filmini bir izleyeyim artık
Yalnız bunlar malum karakterleri değil, aynı zamanda Sara’yı (ve belki Ava’yı) da mı çıkarmayı çalışıyorlar ne? Bu Caity Lotz, bir iki hafta önce instagram’dan bunu mu anlatmayı çalışıyordu yoksa? Herkes gitsin (Mick hariç), o kalsın valla. Dizinin temel direği. O gidecekse, yanında diziyi de götürsün. Devam etmesinin bir manası olmayacak öyle olursa.
Supernatural ile ufak çaplı bir crossover (Bknz: Baby) varmış.
Malum bölüm buymuş.
Romeo ve Juliet’le ilgili kısımlar, karakterlerin girdiği tiplemeler, gemideki toplu yaşam halleri falan dağıttı beni izlerken. KOCA gemiye 1 (bir) tane mi tuvalet koydunuz yani? Nora da çıktı zaten pat diye ortaya. Bir de bu sezon bildiğimiz oyuncuları farklı karakterlere büründürmeleri de yardımcı olmuyor.
S05E08
Kötü bir veda bölümüydü demeyeyim ama bromance olayının bokunu çıkarmışlar kesinlikle. Neyse, gidenin yolu açık olsun.
Tala Ashe’yi önceki haliyle de izlemeyi seviyordum elbette ama bu sezonki tiplemesini daha çok sevdim ben şahsen. Charlie’nin ise artık iyice gereksizleştiğini ve Constantine ile beraber ekipten ayrılması gerektiğini düşünüyorum.
Tek tuvalet olayı benim gözüme de battı.
5×08
Romeo ve Juliet kısımlarına güldüm ama iyi bir bölüm değildi maalesef. Dizinin en başından beri burada olan ana karakterlerden birini, kendi istemediği halde, sezon ortasında böyle bir bölümle göndermek ayıp olmuş. Boşuna laf edip durmuyormuş adam.
Evet, herkesin aklına gelen benim de aklıma geldi. Koca gemide tek bir tuvalet mi varmış? Espri çıksın diye biraz fazla zorlamışlar.
Adam gibi bir sezon kötüsünün olmaması ayrıca can sıkıcı. Geyik bölümleri seviyorum ama iyi bir kötü lazım bu diziye.
Hani bu gece yeni bölüm yayınlanacaktı ya hani. Yani vardı öyle bir planları. Artık yok.
Futon‘a göre 31’inde de tekrar var. 7’si de Spoiler TV‘ye göre boş. 14’ü de kısmet zaten.
S05E09
Ava-Mick sahneleri ile Zari üzerinden akan sahneler fena değildi. Supernatural baharatları ile marine edilmiş olan Charlie-Sara-John sahneleri ise oldukça kötüydü bana göre.
The Paradise’tan Joanna Vanderham’ı tanıyamadım bu arada.
5×09 üzerine:
Zari kısmını beğendim. Bölümün sonunda geleceğe attıkları top da iyiydi. Mick’in sorununu (?) nereye bağlayacaklarsa bağlasalar keşke. Onu geç, asıl John’un bitmek bilmeyen karın ağrısını çözseler de olur.
Kalan 6 bölüme belki.
5×09
Malum yeriyle sezonun ciddi bölümlerinden biri olmuş. Değişme ihtimali olmasa üzücü olduğunu söyleyebilirdim. Doğrudan böyle bir şeyle karşılaşmamıştık sanırım.
Supernatural ve orman kısmını sevdim. Haritada dizinin asıl çekildiği yeri göstermeleri hoştu. Keşke kardeşleri birkaç saniye görseydik
Zari kısmı iyiydi. Eski halini özlemişim.
Mick ve malum şeyi ise biraz sıkmaya başladı. Zaman doldurma kısımları olmuş.
Kendi adıma 3ncü sezon finalinden sonra bukadar eğlendiğim beğendiğim bir bölüm olmamıştı.
5X8
Ava,kurt kadın,Gary,Constantine sevdiğim karakterler değil. Nora ve Ray i tutup şu 4lüyü gönderebilirlerdi. Sıra Mick’e geldi sanırım.:unamused:
Zari ve Charlie’ye dokunmasınlar zaten az kullanıyorlar
Sayıyorsak Kleopatra bile var. Hatta John’la Zari’nin tekini birbirine yazdılar falan. Yalnız kurşunun çandan çarpıp da Bonnie’yi öyle toza çevirmesine de güldüm.
Sonu da sizin olsun, ne diyeyim.
Baya kötü bir bölüm olmuş. Encore tipler de oldukça kötü seçilmişti ayrıca. Bir de üstüne
yaptılar ki öğğyk yani.
Constantine-Zari kısımları oldukça eğlenceliydi. Ay
hiç değişmemişsin
Charlie’nin saçlarına bayıldım
Bu sezon Sara’nın biraz fazla geri planda kalması pek hoşuma gitmiyor yalnız.
S05E11
Asıl konudan bağımsız açılış sahnesini saymazsak epey kötü başladık aslında bölüme. Sonrasında Sara gözüktü ve renk geldi. Eğlenceli bir bölüm oldu nihayetinde. Yine ana konudan bağımsız ilerleyen Mick kısımlarını da güzeldi bence.
Evet
olunca izlemesi daha keyifli bir bölüm oldu.
Genel olarak ise 2 Haziran’a kadar oyalanıp duruyoruz işte. Elde pek bir konu ve doğru düzgün bir kötü adam yok sonuçta.
S05E12
Astra, ‘Teyze’ kıyafetlerinden kurtulunca hoş olmuş böyle. Yaşı da çok büyük değil muhtemelen; o da ortaya çıkmış oldu böylece.
5×12
Shotgun Nate
Legends of Tomorrow Character Exits, Ranked
5×13 üzerine:
Bu kadarı da ayıp. Ama kime daha çok ayıp onu bilmiyorum. Ben, Sara, Gideon, Gary, Ava… Herhalde Sara’ya, ona değilse de bana.
S05E13
Aşırı derecede berbat, özensiz bir bölüm olmuş.
Yoruldum, şu sezon bitsin de kurtulayım artık. 
5×13
Sezonun en güzel bölümlerinden biri olmuş. Gary-Gideon, Zari-Constantine ve bizimkilerin her sahnesinden keyif aldım.
Malum şeyler üzücü ve sinir bozucu ama bir şekilde düzeltileceğinden çok kafaya takmamak en iyisi
5×14 üzerine:
Komik olması gerekiyordu sanırım ama değildi. Bu sefer farklı bir bakış açısı gözüyle bakamayacağım. İyice komedi dizisine bağladık son birkaç bölüm.
Neyse kaldı 1.
S05E14
Berbat bir bölüm olmuş.
Supernatural ne güzel yapmıştı oysa bunun bir benzerini geçmişte!
5×14
Bölümün böyle olacağı birkaç gündür gelen karelerden belliydi. Friends, Downton Abbey, Star Trek ve yeniden A Beautiful Day in the Neighborhood parodisi ile patlamalı güldüğüm bir bölüm oldu.
Star Trip’e daha çok güldüm tabii ki. Eski Star Trek dizilerinde mürettebattaki kadınlar böyle giyinirken, burada erkekleri böyle giydirmişler
Star Trek dizilerinde gemi saldırıya uğrayınca mürettebatın sağa sola uçmasını burada da yapmışlar
Dizi beni eğlendirmeye devam ediyor. Kaldı 1
5×15 (Sezon finali) üzerine:
* Şarkılı kavga sahneleri hoşuma gitti. Böyle yaptıklarında seviyorum.
* Son dakikayı çıksak “Topladılar, bitti. Böyle de olur.” denir aslında ama gider ayak yine ortalığı biraz karıştırmışlar.
Neyse, see you later.
Biri gelecek sezon için dönmüyor. Bölümde de öyle gibiydi zaten, hikaye gereği böyle ayarlamışlar.
Fena değildi. Son 2 bölüm kadar baymadı en azından.
*O son saniye hamlesine hiç gerek yoktu şimdi.
*Ayrılan oyuncunun ayrılmasıyla hiçbir sorunum yok. Ayrılan diğer karakter için de sıkıntı yok.
*Bölümdeki en çok eğlendiğim an Sisqo anı oldu elbette. O anlarda Nate’i izlemesi keyifliydi özellikle.
Maalesef sıkıcı denebilecek bir bölümle veda etmişler. 13 ve 14’te çok eğlenmiştim, burada da beklentim öyle bir bölüm olmasaydı ama olamamış. Malum
Sezonun genelinde yine eğlendim ama eski sezonları arattı. Bu tür dizilere iyi bir kötü adam/kadın lazım. Eğlence bir yere kadar götürüyor sonuçta.
Caity Lotz’un olmadığı ya da çok az olduğu bölümleri pek sevemedim. Karakteri genel olarak sevdiğimden her ayrılana üzülüyorum.
Sara’yı da uzaylılar kaçırdı galiba
Yukarıya bir baktım, tanıtımdaki karakterlerin çoğu gitmiş yahu
Bekliyoz muhtemelen son sezonu.
Shayan Sobhian (Behrad) ana kadroya yükselmiş.
Ya zaten öyle gibiydi.
Olivia Swann (Astra) ana kadroya yükselmiş.
Promotional Poster – Sara
+Lisseth Chavez
Adam Tsekhman (Gary) ana kadro oyuncusu olmuş.
Severim Garry’i, olsun.
+Raffi Barsoumian (The Vampire Diaries)
+Nic Bishop
Ya ben bunları sadece arkadaş sanıyordum
Aliyah O’Brien Joins Season 6 In Recurring Role