DC evreni süper kahramanlarının maceraları tam gaz devam ediyor. Bu evrenin son halkası, 21 Ocak itibarıyla The CW kanalında yayın hayatına başlayan Legends of Tomorrow oldu. Arrow ve The Flash dizilerinin ortak bir yan dizisi (spin-off) olan bu yapım, tıpkı diğer iki dizide olduğu gibi Greg Berlanti imzası taşıyor. Yanına da The Flash‘tan Andrew Kreisberg ve Arrow‘dan Marc Guggenheim‘ı alıyor. Şimdi gelin bu diziyi biraz daha yakından tanıyalım.
[Buradan sonrası LoT’un ilk bölümünden, The Flash’tan ve Arrow’dan ufak ufak ispiyon (spoiler) içerebilir!]
2166 yılı Londra‘sındayız. Vandal Savage tüm gezegeni ele geçirmeye çok çok yaklaşmıştır. Bir Zaman Efendisi olan Rip Hunter, Savage‘ı durdurmak için bir plan yapmıştır ve bunu Zaman Efendileri Konseyi’ne sunar. Umduğu gibi bir tavırla karşılaşamaz. Gemisine atlar ve soluğu 2016 yılında alır. İhtiyacı olan yardımı alabileceği kahraman ve kötü adamları bir araya getirip Savage‘ı yenmeyi hedeflemektedir. Peki, bunu başarabilecekler mi? İzleyip öğreneceğiz.
KARAKTERLER:
Rip Hunter:
Kendisi Doğu Londra‘lı bir Zaman Efendisi. 2166 yılından günümüze gelip ekibi teker teker topluyor ve tehlikenin ne denli büyük olduğunu anlatıyor. (1. bölüm ispiyon) Dikkat, ispiyon! Karakteri Artur Darvill canlandırıyor. Kendisi bu tür zaman yolculuklarına pek de yabancı değil. Kendisini Doctor Who’daki Rory Williams karakteriyle hatırlıyoruz.
Ray Palmer / ATOM:
Bir yanı dahi bir bilim adamı, diğer yanı yaratıcı bir mucit. Ayrıca bir süper kahraman. Kendisi LoT‘a Arrow‘dan transfer oldu. Ray oldukça neşeli, daima iyimser ve hazırcevap biri. Çok uzun süreli uğraşlarının sonucunda kendine bir zırh yapar. Bu zırh ile uçabilir, güçlü bir ışın atabilir. Ama bu zırhın en büyük özelliği kendini küçültebilmesidir. Bir karınca boyutuna hatta daha da ufak bir boyuta indirerek bir bilgisayarın içine sızabilir. (Arrow 3. Sezon finali ispiyonu) Dikkat, ispiyon! Ray Palmer rolüyle karşımıza Brandon Routh çıkıyor. Kendisini daha önce Chuck ve Partners dizilerinde görmüştük. Ayrıca 2006 yılı yapımı Süperman Dönüyor filminde Superman‘i canlandırmıştı.
Sara Lance / White Canary:
Sara, Suikastçiler Birliği‘nde Ra’s al Ghul‘un emrindeydi. Ancak onu terkederek Starling City‘ye geri döndü, kahraman oldu. (Arrow 4. sezon ispiyonu) Dikkat, ispiyon! Şimdi Rip Hunter onu ekibe katmak ister çünkü kendisi çok yetenekli bir suikastçidir. Sara Lance de LoT‘a Arrow‘dan katılanlar arasında. Sara Lance olarak Caity Lotz‘u izliyoruz. Kendisi daha önce Mad Men ve tek sezonda kalmış olan Death Valley dizilerinde karşımıza çıktı.
Jefferson “Jax” Jackson / Firestorm:
Jax lisede futbol takımının oyun kurucu pozisyonunda oynarken bir maç sonrasında Star Labs‘te yaşanan patlamanın etkisiyle sakatlanır ve futbol hayatı biter. Futbol hayatı ile birlikte eğitim hayatı da biter. Tek umudu futboldan gelecek olan burstu ancak sakatlanınca bunu kaybeder. Parasızlıktan üniversite masraflarını da karşılayamaz ve çalışmak zorunda kalır. (The Flash 2. sezon ispiyonu) Dikkat, ispiyon! Firestorm‘un kas gücüdür. LoT‘a The Flash‘tan transfer olmuştur. Jax karakteriyle karşımıza Franz Drameh çıkıyor. Kendisini daha önce River dizisinde ve Edge of Tomorrow (Yarının Sınırında) filminde görmüştük.
Dr. Martin Stein/ Firestorm:
Kendisi bir dahi. Rip Hunter‘ın teklifine kahraman olarak yaklaşmaktan ziyade bilim adamı gözünden bakıyor. Yıllarca zaman yolculuğu hakkında araştırmalar yapmış biri. Ayrıca Firestorm‘un diğer yarısı. İkilinin beyni de diyebiliriz. Oldukça neşeli bir karakter. Bu maceraya son macerası olabileceği gözüyle bakıyor. Martin Stein karakteri ile Victor Garber karşımıza çıkıyor. Usta oyuncuyu daha önce Web Therapy, Power, The Slap gibi dizilerde ve Titanic, Sicario gibi filmlerde gördük.
Leonard Snart / Captain Cold:
Leonard değerli şeylerin peşinde bir hırsız. Babası yüzünden bir suçlu olmuştur. Elindeki silah çok kuvvetli bir buz silahıdır. Bu yüzden The Flash’tan Cisco ona Captain Cold lakabını takmıştır. Zamanla aslında çok da kötü biri olmadığı ortaya çıkmaya başlamıştır. Ortağı Mick Rory‘nin aksine mantıklı bir adamdır. Captain Cold rolünü Wentworth Miller canlandırıyor. Kendisini en iyi efsane dizi Prison Break’in Scofield‘ı olarak biliyoruz.
Mick Rory / Heat Wave:
Leonard‘ın aksine Mick daha çok sıcak ile ilgilenmektedir. Kundakçılık yapan bir suçludur. Yıllar önce vücudunun büyük kısmı yanmıştır ancak yine de ateşe ve sıcağa karşı bir korkusu yok. Aksine büyüleyici bulmaktadır. Elinde çok güçlü bir alev silahı vardır. (The Flash İlk Sezon İspiyonu) Dikkat, ispiyon! Leonard ne kadar mantığıyla hareket ediyorsa Mick de tersine direk aksiyon modunda. Mick Rory olarak Prison Break’in Lincoln Burrows‘ı Dominic Purcell‘i görüyoruz.
Kendra Sunders / Rahibe Chay-ara / Hawkgirl
Carter Hall / Prens Khufu / Hawkman
Vandal Savage / Hath-Set
Bu üçü birbiriyle bağlantılı olduğu için tek başlık altında anlatmayı uygun buldum. Milattan önceki yıllarda Mısır‘da Hath-Set (Savage) isminde bir rahip vardır ve bu rahip rahibe Chay-ara‘ya aşıktır. Ancak onun gönlü Prens Khufu‘dadır. Hath-Set bu aşkı öğrenir. İkisini öldürür ve onları lanetlemesi için Tanrı Horus‘a dua eder. Tam bu sırada bir göktaşı düşer, 3’ü birden etkilenir. Peki etkileri nelerdir? Vandal Savage ölümsüz olur. Ama kuvvetlenebilmesi için Khufu ve Chay-ara‘yı devamlı öldürmesi gerekir. Öldükten sonra devamlı tekrardan hayata dönerler ve her defasında birbirlerini bulurlar. Bu tam 206 kez gerçekleşir. Yani 206 kere Savage tarafından öldürülürler. Hawkgirl rolünde Ciara Renée, Hawkman rolünde Falk Hentschel ve Vandal Savage rolünde Casper Crump karşımıza çıkıyor.

Vandal Savage
SON SÖZ:
Yapımcılar diziyi şu şekilde tanımlıyor; “Arrow ile kökleri olan süper kahraman temalı bir suç draması yarattık. The Flash ile bilim kurguya adım attık. Maceraların çok iyi olduğunu biliyorduk ama aynı zamanda içine aile draması eklemek istedik ve bu Flash‘ın özgeçmişi oldu. Böylece süper kahraman temalı bir aile draması yarattık. Legends of Tomorrow ise bambaşka bir dünya olacak. Televizyondaki ilk süper kahraman karması. Arrow ve Flash‘ı izlerseniz Legends‘ın aynı dünyadan olduğunu anlarsınız. Ama aynı zamanda çok farklı hissettiriyor. Bilim kurgu unsurları var, zaman yolculuğu unsurları var, içinde canlı bilgisayarı olan bir uzay gemisi var. Dünyayı genişleterek insanların bu yolculuğa katılmasını heyecana bekliyoruz.”
Dizi ilk bölümüyle bana kalırsa iyi bir başlangıç yaptı. Bölümün ilk yarısı ekibin kurulması konunun ne olduğu gibi şeylerle geçti. Yarıdan sonra ise birazcık vitesi yükseltti. Kişisel görüşümü eklersem bence güzel bir kadro kuruldu. Çekimser yaklaştığım iki kişi var. Birisi Jax diğeri Carter. Umarım uyum sağlarlar. En beğendiğim karakter kesinlikle Vandal Savage oldu. Oyuncu da harika bir seçim olmuş. Hikayesini güzel anlatırlarsa televizyondaki en iyi kötü karakter (villain) olabileceğini düşünüyorum. İlk sezonun 16 bölüm süreceğini buradan bir kez daha hatırlatalım. İzleyecek olanlara şimdiden iyi seyirler dilerim
Tanıtım Fragmanı:
yorumlar
Gerçi
Ayrıca
İyi bari
Jesse Quick bunda da görünecekmiş. 15. bölüm.
mi yaptılar?
@dkamoy: Öyle yaptılar aslında ama tam olarak da değil gibi. Spoiler içinde yazdığın iki kelime dizide birkaç kez söylendi
Geçenlerde 25. yılı kutlanmıştı onun, oradan akıllarına gelip böyle bir şeye girişmişlerdir.
S03E12
İlk 8-9 dakikası fena başlamamıştı aslında ama sonrası sarmadı.
Yetersiz bir bölüm olmuş. 
Jax, Jonah Hex ve John Constantine sezon finali için geri döneceklermiş.
Aklıma gelmişken yazayım, 3×12’yi izlerken Ray’de zeka geriliği olduğunu düşünmeye başladım. Bu kadarına da gerek yok yani…
Zamanda ileri git-gel beyni sulandı galiba.
Ekibin geri planda kaldığı bir bölüm olmuş.
S03E13
Bu bölüm de kötüydü kötü olmasına ama Darhkların şu ana kadarki en izlenesi hallerini barındırdığını da belirtmeden geçmeyeyim.
S03E14
Şeytanla anlaşma, hayaletler, EP … Sezonun güzel bölümlerinden biriydi.
CMT’nin Sun Records’a kıyışı geldi aklıma ve hüzünlendim yine bak!
Sonda
Bazen absürtlük yapsalar bile tatlı oluyor
3×14 : Mick ve Nate’in sahneleri her zaman ki gibi çok güzeldi.
Mick’in Axl sevgisi
Nate’in -konu sadece müzik değil- diyerek başlayıp rock müziğini tanımladığı kısa ama özlü cümle çok iyiydi.
Dizi ile ilgili genel olarak:
Dizi onay alırsa Matt Ryan kadrolu olucekmiş.
(E bu zati syndication sezonunda, reytingi de almayacak düzeyde değil. Siz bilirsiniz diyeyim ben o zaman.)
Olur.
Öfffff!

S03E15
Sezonun en sıkıcı bölümlerinden biriydi.
Bir tek Wally-Mick sahnesinde gülümsedim bölüm başındaki. Gerisi tırt. O kıtipiyozun geldiği bölümden ne bekliyorum ki zaten? 
Güzeldi bu bölüm. Özellikle Ava hikayesini izlemesi oldukça keyifliydi.
3×17 üzerine:
Güzel başladı, ilk yarısında zevk aldım hatta. İkinci yarıda biraz tuhaflaştı, sonunda da güldürdü zaten.
Ay bazı kısımları gerçekten çok eğlenceli olmuş.
Ay şu esprilerin yeni farkına vardım
Jes Macallan ana kadro oyuncusu olmuş.
Saçları boyamış yine.
S03E17
Barry konusundaki esprili yaklaşımları ve Noble’yi kullanış taktiklerini bir kenara bırakırsak geri kalan her şey sıkıcıydı bana göre.

Galiba beğendim ya. Seviyorum bunların acayip kafasını, resmen DC-The CW’nun en rahat izlediğim dizisi oldular.
3×18’in 32. dakikasından
Geleceğini biliyordum ama böyle geleceğini bilmiyordum. Ay harika ya
Neyse, kalanına bakayım
Ekibi seviyorum. Kesinlikle en keyifli DC dizisi. Bekliyoruz yeni sezonu.
Hareketli bir bölüm olmuş. Cümbüş ortamı vardı da diyebiliriz aslında. Sezonun simalarının büyük çoğunluğunu toplayıp bir araya getirmişler.
İzleyenin o anki ruh haline göre sevilecek ya da gömülecek bir bölüm olmuş. Ben de şu anki ruh halim iyi olduğu için sevdim galiba.
Önümüzdeki sezon Constantine’in varlığı sağ olsun çok zor geçecek benim açımdan.
Allah bana büyük sabır versin! 
Ay Caity, sen de sürekli…
dönmüyormuş.
Bu da böyle ortada kaldı. Ne oraya ne buraya.
Courtney Ford ana karakter oyuncusu olmuş. Nora Darkh da dönüyor.
Won’t Return in ‘Legends of Tomorrow’ Season 4
S4 “Misfits” Promo
Season 4 Poster
4×01 üzerine:
Bu sezon kendilerine ne türden işler çıkaracaklar yakında daha iyi anlarız ama Constantine’in eklenmesinden iyi olmuş gibi.
S04E01
Gideon, 1969 yılına Woodstock’a gidiyoruz! Beni de geçerken köşeden alırsın.
Eğlenceli bir bölümle dönmüş. Karakterleri de özlemişim. Constantine uyuzu hariç elbette.
Sırf bu adam yüzünden bu sezon diziyi bırakırsam ilerleyen süreçte hiç şaşırmayacağım. 
Eğlenceli bölümdü. Ray’in sahnelerini izlemesi keyifliydi özellikle. Konuk oyuncu Anjli Mohindra’nın da renk kattığını söyleyebilirim bölüme.
S04E06
İlk 10 dakikalık giriş kısmı keyifliydi. Akabindeki yarım saatlik kısımda 1923 ekibinin sahneleri ekstra boktandı. Mona-Nora-Ava üçlüsünün sahneleri ise epey keyifli geçti.
Mona karakterinin kadroya katılması, Nora’nın dönüşü, Eva’nın ve Gary’nin kadrolu oyunculuğa yükselişi bu sezon için pozitif şeyler konumunda. Eva da bu sezon geçen sezona oranla daha sempatik durumda diyebilirim. Aynısı Nora için de geçerli elbette.
Negatif şeylere dönecek olursam; yaratıklar kısmında bu bölüm olduğu gibi fazla saçmalayabiliyorlar bazen. Maisie Richardson-Sellers’ın kadroda kalmasından pek memnun değilim. Nate ve babası da sıkmaya başladı artık diyebilirim.Bir diğer eksi de Constantine elbette.
Ciddi soruyorum, böyle absürt bölümlük hikayeler kimin aklına geliyor?
* Sizin
sevsinler
* Konsept gereği içinde absürtlük olduğunun farkındayım ama bu bölüm hepten arşa çıktılar. Ama öteki yandan komiklerdi de.
Ay yine çok eğlenceli bir bölüm yapmışlar
8. bölümü biraz önce bitirdim. İyi ki birleşmeye katılmamışlar. Çok komik ve muhteşem bir bölüm olmuş. Hala gülüyorum ya

Baştan sona eğlenceli ve güzel bir bölüm olmuş.
üzerine yaptıkları espriye bayağı bir güldüm
2 gündür puppets of tomorrow şarkısı söyleyip duruyorum.
Her yerde ama her yerde aklıma geliyor. iş yerinde birden bu şarkıyı söylerken buluyorum kendimi. Şarkı dilime takıldı, sözleri beynime kazındı resmen.
flying through history
solving some mysteries
we give bad guys the boot
in superhero suits
we will win our victory
by stopping witchery
so they have got magic
well we have got heart and fabric
puppets of tomorrow
puppets of tomorrow
today