Ben zombi severim. İnsana hayatın anlamını sorgulatıyor. Şimdi biz yaşıyoruz iyi güzel ama onlar ölmüş onlar da yaşıyor. Nasıl olacak o zaman, onlar neden yaşıyor, bizim amacımız ne bu dünyada? Bu tarz güzel kafa karışıklıkları sunduğundan böğürtülü sesleriyle gezen, mütemadiyen karınları aç ölücükleri severim. Hatta x-files’ın bir bölümünde mulder, zombiler için “aslında zombilerin de duyguları vardır; ancak o kadar süre ölü olduklarından çok açlar. bu yüzden de onları hep avlanırken görüyoruz. Bir karınları doysa, dans bile ederler” tarzı bir şeyler söyler ve bölüm sonunda zombilerin toplu dans sahnesi vardır. Ah canım x-files’ım. “Ben artık vampirlerden sıkıldım (özellikle yeni nesil, kan içmeyen vampirler çok fena, içmezsen büyüyemezsin oğluşum yapma ama!)” diyenlerdenseniz leziz bir mini dizi tanıtacağım size şimdi.

Dead Set 5 bölümlük, sinema tadında, adeta küçük bir macera. Daha uzun olmasını isteyeceğiniz kadar iyi. Ama takdir edersiniz ki bir zombiden karakter çıkarmak epeyce zor; bu sebeple başı sonu olan bir istila öyküsüyle iyi kotarılmış bir İngiliz yapımı. Tabii, artık biliyoruz İngiliz zombileri öyle çiçek toplamaya çıkmış gibi salına salına yürümüyorlar. Dead Set zombileri de aynen böyle atlet model, atik canavarlar. Kurbanlara kolay gelsin.

Olaylar BBG setinde cereyan ediyor. (Herhalde bu programın hala bu kadar popüler olduğu tek ülke İngiltere’dir.) Bir final akşamı hazırlığı görüyoruz pilot bölümde. Sinirler gergin, herkes oradan oraya koşuşturuyor, yapımcı bağrınıyor. Tipik BBG karakterlerinin muhabbetlerini izliyoruz evde. Filozof amca, hafifmeşrep kız ve playboy sevgilisi, pabuç dilli eşcinsel vs. Ama bu sırada İngiltere’de bir şeyler oluyor, insanlar zombiye dönüşüyor sebepsizce. Olaylar geliştikçe tek güvenli mekan izole BBG evi olduğundan, karakterler Big Brother’a (Büyük Birader) sığınıyorlar.
Dizinin görselliği sinema estetiğinde ve olayların akışı, karakterler arası ilişkiler olabildiğince özgün. Makyajlar öyle başarılı ki sinema filmleriyle yarışır nitelikte. Gore sahnelerden kaçınılmamış, diziden önce tırstırıcılık uyarısı yapılarak kanlar özgürce akıtılmış. Özellikle aksiyon, heyecan arayan tüm dizi izleyicilerinin zevk alacağını düşünüyorum. Ancak “bir dizi sadece bir dizi değildir” diyorsanız da televizyon dünyasının yarattığı gerçekliğin içinde ezilen insanlarla, onları seyredenlerin zombileştiği bir toplumun anlatımı etkileyici gelecektir.
Diziden beni etkileyen bir diyalogla bitirmek istiyorum tanıtımı:- Guys, Big Brother ain’t watching us! (Çocuklar, Büyük Birader bizi izlemiyor!)Buyrun bu da tanıtım filmi.