8 koca senenin ardından büyük bir dizi daha finale erdi. O kadar merakla bekledik, kendi kendimize sorup durduk “Ne olacak bu Dexter’la Debra’nın hali?” diye. Artık biliyoruz. Dexter ve Debra’nın geleceğine dair bilinmezlik sona erdi. Kimimizi tatmin etti, kimimizi ise hüsrana uğrattı. Öyle ya da böyle final yaparak yayın hayatını sonlandırdı Dexter.

Şimdi de bu finalin ve dizinin ardındaki iki isim –Scott Buck ve Sara Colleton– dizi ve finaliyle ilgili soruları yanıtlıyor. Altta dilimize çevirilmiş halini bulacağınız bu röportajla, akılları kurcalayan finale ve final sezonuna dair sahnelere açıklamalar getiriliyor; olası uzantı (spin off) fikriyle ilgili de nabızlar yoklanıyor.

Keyifli okumalar…

Sara Colleton (solda) ve Scott Buck (sağda)

  • Final bölümünün diğer bölümlere kıyasla daha farklı bir tarzı vardı. Bu bölümü, ayrılan bütçe ve zaman açısından sıradan bir bölüme göre nasıl değerlendirirsiniz?

BUCK: Harcamalarda dikkate değer bir artış vardı elbette. Çok daha fazla görsel efekt kullandık, ki masraflı efektlerdi. Yine aynı şekilde dış çekimler çok fazlaydı, Astoria’da çekimlerimiz oldu. Dış çekimler de masrafları artırdı. Sıradan bir bölümün 1 haftada çekimleri tamamlanırken final bölümümüzde bu süre 10 güne çıktı. En nihayetinde bu bölüm, dizinin final bölümüydü ve bütçeyi düşünemezdik. Sağ olsun, Showtime da kesenin ağzını açmak konusunda tereddüt etmedi.

  • Final sezonu başlamadan önce finalin genel konseptinin ilk sezonlardan beri hazır olduğunu ve üzerinde çalışıldığını söylemiştiniz. Bu konsept neydi?

BUCK: Bahsettiğimiz konsept daha çok son sahnelerdi. Birkaç yıldır kabataslak aklımızdaydı. Finaldeki ana tema, Dexter’ın Debra’yı öldürmek zorunda bırakılması fikriydi. Bunun gerçekleşmesi için birçok farklı yöntem izlenebilirdi tabii ki. Ama kaba haliyle olan ilk düşüncelerimizi senaryoya aynen aktardık.

COLLETON: En başından düşünürsek, insani duyguları olmayan ama varmış gibi rol yapmak zorunda kalan bir adam var karşımızda. Bu rolün hakkını da fazlasıyla veren biri. Rol icabı da olsa sıradan bir insana göre çok daha iyi bir ağabey, sevgili, iş arkadaşı. İnsanlar onun bir canavar olduğunu düşünüyor belki, ama aslında o insan olmayı içten içe özleyen biri. Her sezon nasıl da geliştiğini, değiştiğini adım adım izledik. Finalde ise bunun karşılığının ne olacağını görecektik. Aslında onun bu uzun yolculuğunu, Deb’i karanlık sulara göndermeden önce dairesinin balkonundaki sahne özetliyor. Ne kadar da acı bir düşünce, değil mi?

Yıllardır tek istediğim diğer insanlar gibi hissedebilmekti, artık hissediyorum. Şimdiyse tek istediğim bunun sona ermesi.” Ne kadar acı bir farkındalık. Sonunda diğer insanlar gibi hissetmenin nasıl bir şey olduğunu anlamak ama bunu kaldıramamak. Çekeceği ceza ise hayatından, sevdiklerinden uzakta bir yaşam oldu. İntihar etmek çok kolay olurdu onun için. Kendini kendi hayatından sürgün etmeyi, yalnızlıkla geçecek bir ömrü kendisine ceza olarak tercih etti Dexter.

  • Farklı final senaryoları da var mıydı aklınızda?

BUCK: Son sahnesine kadar farklı bir senaryo hiç oluşturmadık. Üzerinde düşündüğümüz tek sahne en son sahne olan “Dexter’ın ne yapıyor olacağı” sahnesiydi. Dexter’ın yaşamasına karar verdikten sonra Miami’den mümkün olduğunca uzakta kendi içine kapandığı bir hayat süreceğini kararlaştırmıştık. Etrafında insan olsa dahi iletişim kuramayacağı, konuşamayacağı ve yalnız kalacağı bir iş bulduk ona. Onu evine kadar takip ettiğimizde kaldığı kulübede kendisinden başka kimsenin yaşamıyor olduğunu görüyoruz ve onun sosyal hayattan yalıtılmış bir yaşamı tercih ettiğini anlıyoruz.

(Çevirenin notu: Bu sohbet yapılırken henüz "Showtime'dan Dexter'ın öldürülmesine izin çıkmadı" haberi medyaya düşmemişti. Senaristler sanırım fırtınayı kullanarak Dexter'ı öldürmek istemiş son sahnede; ama Showtime uzantı (spin off) umuduyla Dexter'ın öldürülmesine izin vermemiş. Bunun üzerine de sanıyorum ki son dakkikalarda yaşadığı bir sahne eklenmiş. Zaten sırf eklenmiş olmak için eklendiği, gönülsüz eklenmiş bir sahne olduğu ortada.)

 

  • Sosyal ilişkilerden kaçınmak. Bunu yeni kodu olarak düşünebilir miyiz?

BUCK: Aynen öyle, bu gerçekten trajik. Hakkında %100 emin olduğumuz bir şey varsa, o da Dexter’ın normal bir insan gibi hissedebilmeyi, sosyal ilişkiler içinde bulunabilmeyi can-ı gönülden istemesi. 1. sezonda bile onu bir şekilde Rudy ile anlaşmaya çabalarken görüyoruz. Onca yaşadıklarından sonra, sonunda bu istekleri gerçekleşmişken, sevdiklerinin geleceği için her şeyden vazgeçmek zorunda kaldı.

COLLETON: Tamamen kendini dış dünyaya kapattı. Son sahnelerle, o yoğun sessizlikle, artık iç sesinin bile kendisini terk ettiğini anlıyoruz.

  • Diziye böyle bir final yapmak sizin için neden bu kadar önemliydi?

BUCK: En uygun finalin böylesi olacağını düşündük. İlk sezonlarda Dexter’ın nasıl da kurallara bağlı bir insan olduğunu hatırlarsınız. Her sezon gittikçe kurallara bağlılığı azalırken son sezonlarda oğluyla ilişkisi olsun, Hannah ile arasındaki çekim olsun, Deb’in gerçekleri öğrenmesi olsun, tamamen dağıldı. Onca yaşanan şeye rağmen yaptıklarını haklı çıkaracak bir bahanesi daima oldu. Yaptıklarının hayatta en değer verdiği kişinin hayatına mal olması düşüncesinin onu kendine getirebilecek, ona yaptıklarını sorgulatabilecek tek düşünce olduğuna karar verdik.

Yaptıkları için karanlık yolcusunu suçlayarak kendini aklarken, ona tüm bunların kendisinin başına gelmediğini, kendisinin seçimi olduğunu göstermeliydik. Aslında yıllardır kendi kaderini kendisinin belirliyor olduğu ve kendisinden başka karanlık yolcu gibi bir suçlu olmadığı düşüncesiyle yüzleşmeliydi.

  • Deb’in ölümü biraz değişik oldu.Sonuçta ölmese de komaya girdiği andan itibaren ekran ve seyirciler için ölmüş gibi bir şey oldu.

BUCK: Aslında haklısın. Ama komaya girdikten sonra bile Dexter’ın hayati fonksiyonları sonlandıracak olan butona basarken Deb’le arasındaki o gerilimi hepimizin hissettiğine inanıyorum. Böyle yapmamızın bir nedeni de beklenmedik bir şey olacağını düşünmemiz.

COLLETON: İkilinin veda konuşması sırasında ne Dex, ne de Deb bu konuşmanın aralarındaki son konuşma olduğunun farkındaydı. Bu yüzden hem Jennifer’ı, hem de Michael’ı bir kez daha takdir ettim. Çünkü onlar da bu sahnenin beraber son sahneleri olduğundan haberdar değildi. O sahneyi mükemmel şekilde kotardılar. İnanıyorum ki Dex odayı terk ederken herkes Deb’in bundan böyle iyi olacağını düşünüyordu.

Hem komaya girdikten sonra da ekrandan tam olarak çıkmış sayılmaz. Dex makinayı kapatırken, Deb’in oradaki varlığını hangimiz hissetmedik ki? O da oradaydı ve aynı şeyi istiyordu. Aynı şey benim başıma gelse Tanrı’dan tek isteyebileceğim o yükü omuzlarına alıp aynı şeyi benim için yapabilecek bir ağabey olurdu.

  • Sezon boyunca Deb, tek istediği şeyi elde etti diyorsunuz o halde?

BUCK: Gibi gibi ama aslında tam da öyle değil. Ölmeyi istediği, bu yükle yaşayamayacağını düşündüğü çok fazla zaman oldu. Ama sonlara doğru onun için de hayat toparlamaya başlamıştı. Geleceğinde mutluluğa dair küçük ihtimaller görmeye başlamıştı. Gerçekten mutlu olduğu mesleğine geri dönüyordu, Quinn’le de aralarında daha sağlam bir ilişki başlıyordu. Bir dönem gerçekten ölmeyi istemiş olabilir ama vurulduğu anda en son isteyeceği şey ölmek olurdu.

  • Miami Metro’nun Dexter’ın sırrını hiç öğrenmemesi de biraz şaşkınlık yarattı. Herkeste son sezonda tüm sırların açığa çıkacağı beklentisi vardı.

BUCK: Bu konu üzerinde az durmadık aslında, ama gereksiz olduğuna karar verdik. Bu hikaye her daim Dexter’ın iç yolculuğunun hikayesiydi. Yine de küçük bir sahne koyduk. Quinn ve Batista’nın Dexter’ı sorguladığı sahne. Beraber görüntüleri izlemeleri. Quinn zaten Dexter’da göründüğünden daha fazlası olduğunun içten içe farkındaydı, artık Batista’da da bir şüphe belirmişti. Bu kadarı hikaye için yeterliydi. Her şeyi ortaya çıkarıp hikayeyi sıradanlaştırmak istemedik.

  • Senaristlerin Hannah’tan iyi bir anne olacağına dair güveni bayağı yüksek. Seyirci o kadar da aynı fikirde değil gibi. Dexter’ın kendi hakkında dediği “çevremdeki herkese zarar veriyorum” lafı Hannah için de geçerli olamaz mı?

BUCK: Öyle düşünmüyorum. Harrison’ın mutlu, güvende ve iyi bakıldığı bir geleceğe sahip olacağına inanmak istedik. Dexter’ın insanları yargılama şekli normalden farklı. Evet, Hannah da bir katil. Ama farklı tür bir katil. Zevk için değil, kendini korumak için öldürüyor. Artık Harrison da hayatının bir parçası. Aynısını Harrison için de yapacağına inanıyor.

Bunu sormazsak olmaz: Dex o fırtınada okyanusun ortasında tekneden nasıl sağ çıkmayı başardı?

BUCK: Çok detaylı incelenecek bir cevap istemediğinizi umut ediyorum. Dexter her zaman biraz fazla şanslı olmuştur. Dizi geneli için de bunu söyleyebiliriz. Geçmiş sezonlarda da bunun birçok örneği mevcut. Teknede küçük bir şişme botu olduğunu farz edin. :)

  • Hannah ve Harrison dondurma almak için kafeden ayrılırken ekranın kararmasıyla, eminim ki birçok izleyici ekranlarını kapamaya yeltenmiştir. Özellikle yapılmış bir şey miydi?

BUCK: Nasıl ki herkes Dexter’ın öldüğünü düşünüyorsa, izleyicinin de bir süre öyle düşünmesini istedik. Gecikmeyle gelen devam sahnesiyle de Dexter’ın o anki durumunu bilen tek kişinin siz olduğunuz hissini vermeye çalıştık.

  • Final bölümü önceki bölümlere göre çok daha yoğun, ciddi ve duygusal ilerledi. Dizinin geneline neden bu tarzı uygulamadınız?

BUCK: Farklı bir bakış açısı. Öncelikle beğenmene sevindim. Dizi başladığında şimdi bulunduğu konumdan çok daha farklı bir yerdeydi. İlk sezonda daha gerçek üstü bir hikaye olarak başlamıştık. Her sezon daha gerçekçi olacak şekilde hikayeyi derinleştirdik. Michael (Dex) final için hep derdi: “Hadi biraz daha gerçekçi ilerleyelim, mümkün olduğunca gerçek olabilecek bir final yazalım.” Bu yüzden bu değişimin sadece son bölümde değil de ağır ağır başından beri gelişen bir değişim olduğunu düşünüyorum.

COLLETON: Benim için sıradan bir Dexter bölümü gibiydi. Final sezonu her bir bölümle bizi daha da bu finale yönlendiriyordu. Finali bir bölümden daha çok son birkaç bölüm olarak görmeyi tercih ediyorum.

  • Final bölümünün daha zorlayıcı bir bölüm olduğunu düşünüyorum. Dexter’ın düşüncelerini, planlarını bize sunan iç sesini, Harry’nin hayaletini pek göremedik, duyamadık.  Kasıtlı yapılmış bir şey miydi? Keşke daha öncesinden yapsaymışız dediniz mi?

BUCK: Bilemiyorum. Zorlayıcı bir soru oldu. Önceki bölümlerde Dex aracılığıyla Harry’e veda etmiştik zaten, son bölümlere doğru da olabildiğince iç sesleri azaltmaya çalışmıştık. Özellikle de final bölümünde ve final sahnelerine doğru. Ben aslında son bölümde hiç olmamasını bile istemiştim. Herhangi bir müzik bile olmamasını istedim aslında.

COLLETON: Bu sene aslında her bölümde iç sese verdiğimiz ağırlığı biraz azalttık. Önceki yıllara nazaran büyük bir düşüştü bu. Final bölümlerine yaklaştıkça ise mümkün olduğunca minimuma indirmeye çalıştık ki artık anlatmak istediklerimizi sözler yerine duygular ve oyunculuklar anlatsın. 10. bölümde Vogel’ı ölü gördüğünde sadece sessizlik vardı. Dexter ve uzun sessizlik. Sadece yüzünden anlayabiliyorduk neler hissettiğini. Eskiden olsa buraya iç ses koyardık, ama artık gerek yok. İzleyiciler Dexter’ın o an ne düşündüğünü zaten gayet iyi biliyorlar çünkü.

  • Bölümde klasik “kill table”ını ayarlamışken birden öldürmekten vazgeçerken seyrediyoruz Dexter’ı. Bunun tek nedeni artık içinde büyük yer kaplayan aşk mı?

BUCK: Tek bir şeye bağlamak doğru olmaz. Yılların birikimi diyebiliriz. Ama tabii ki sonunda onu anlayan, onu olduğu gibi seven, kendisinin de aşık olduğu biri var hayatında. Harrison’ı da unutmamak gerek.

  • Hayalet Harry’nin vedası biraz geçiştirildi gibi sanki. Dexter’ın verdiği son kararlarda Harry’nin etkisi olduğunu gösteren çok fazla sahne göremedik.

COLLETON: 3 bölüm önce Vogel’ın evinde bir sahne vardı. Harry Dexter’ın kuvvetli bir çekim hissettiğini söylüyordu. Eğer tekrar o sahneye dönerseniz aslında Dexter’ın o anda farkında olmadığı ama karanlık yolcusundan daha büyük olan bir çekimden bahsediyordu. Son bölümü bir vedalar zincirine dönüştürmemiz doğru olmazdı. Bu yüzden bence o an Harry’nin artık kendisine ihtiyacı kalınmadığını hissettiği andı ve onun için bir vedaydı.

  • Final bir kısım hayran kitlesi için hayal kırıklığı oldu. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz, gelinen noktadan memnun musunuz?

BUCK: Senaryoya hiçbir bölümde katılmamış olsam da yazım ekibinin bir parçasıyım. Sorumluluğun bir kısmı da bana ait. Ekip olarak çok emek verdiğimizi söyleyebilirim. Cevap vermek için zor bir soru.

COLLETON: Bölümden bölüme dalgalanmalar oldu tabii ki. Ama sezonun geneline baktığımızda Deb’in ve Vogel’ın hikayesinden memnunuz. Büyük kötüyü sona saklamak istedik ve bundan pişman değiliz. Saxon, özellik de beyin cerrahı olduğunu anladıktan itibaren çok göz dolduran bir karakter. Dexter’ın dairesine geldiği sahne çok güzel bir sahneydi bence. Bloglardaki yorumları okumamaya çalışıyorum, çünkü okursam çok üzüleceğimi biliyorum. Eğer ne kadar derinlemesine düşünüp de karakterlere yol çizdiğimizi bilseler, belki daha olumlu yaklaşabileceklerini düşünüyorum.

  • Ray Danovan prömiyeri için Dexter’ın aylarca öne alınmasının final sezonunu biraz aceleye getirdiğini düşünüyorum. Bu konuda düşünceniz nedir?

BUCK: Belki biraz. Çalışmamızı etkilediği bir gerçek. Ara vermeksizin üst üste iki sezon çektik bir nevi. Normalde iki sezon arası uzun bir ara verir ve birçok farklı fikirle geri dönerdik. Ama elimizden gelenin en iyisini yaptık. Showtime bize sezonu öne çekip çekemeyeceğimizi sordu. Biz de yapabileceğimizi söyledik ve bu kararımızın diziyi etkilemeyeceğini umduk. En nihayetinde son karar bize aitti.

COLLETON: Bu duruma kendimizi biz soktuk. Daha fazla zamanımız olsa güzel olmaz mıydı? Elbette olurdu. Ama önceki sezonlar gibi sıfırdan başlamış değildik. Son iki sezonu daha bütünleşik yazdığımızdan zaten genel bir şema vardı kafamızda. Çekimlere başlamadan önce biraz daha zamanımız olsa eksikleri toparlamak adına iyi olurdu. Çekimlerin başlamasıyla eski halimize geri döndük zaten.

  • Bazı yan hikayeler kafamızda soru işaretleri bırakmadı değil. Mesela final sezonunda Masuka ve kızının hikayesine ya da Quinn’in dedektiflik sınavlarıyla geçen sahnelere ne gerek vardı?

BUCK: Dizi 8 sezon boyunca sadece Dexter ve Debra’dan ibaret olmadı. Bu karakterlerin de hayatlarını izledik ve artık finale gelmiştik. Onlara da veda edecektik, bu yüzden onların da hikayesini rayına oturtmak istedik. Onlara da bir final yazmak istedik. Masuka sezonlar boyunca hep kısa kısa göründü dizide. Bir karakter hikayesi olmadı. Yüzeysel bir şekilde izledik kendisini. Gördüğümüz şey de aşırı abazan, düşünceleri bel seviyesini aşamayan bir karakter. Onun bir kadınla gerçek bir ilişkiye, bir baba-kız ilişkisine sahip olmasının enterasan olacağını düşündük. Quinn için de aynı şekilde. Bu karakterler uzun zamandır bizimleydi ve onları bir daha görmeyecektik. O yüzden onlara daha fazla zaman ayırmaya çalıştık.

  • Hannah aranan bir suçlu olduğuna göre, ulu orta gezerken en azından kafasına bir şapka geçirse fena olmaz mıydı?

BUCK: Aslında Miami’ye dönüşüyle saçlarını boyatmayı düşünmüştük. Ama sonra yaptığımız araştırmalara göre çok sayıda suçlunun gizlenmeye çalışmadan sokaklarda geziyor olduğunu öğrendik. Çünkü onları kimse aramıyor. Her bir aranan için sokakları tarayacak bütçe oluşturmak da mümkün değil. Hele de Hannah gibi suçu kanıtlanmamış bir aranan için gerek görmedik. Hannah yüksek profilli bir suçlu değildi. Bizim için ön planda olabilir ama dünyanın geri kalanı için sıradan biriydi. Bu yüzden güneş gözlüğü ile idare ettik. Aksini yapsaydık daha dikkat çekeceğini düşündük.

  • Uzantı dizi dedikoduları dönüyor ortalıkta. Bu olası devam dizisinin nasıl bir konsepti olacak?

BUCK: Şimdilik öyle bir konsept filan yok. Showtime’la oturup olasılıkları değerlendireceğiz. Ancak şimdiye kadar tek bir lafı geçmedi.

  • Uzun bir dönem uzantı dizideki başrolün Deb olacağı konuşuldu. Bu olasılık üzerinde hiç durdunuz mu?

BUCK: Bir an bile düşünmedik aslında. Ama bu söylenti planladığımız senaryo doğrultusunda bizim de işimize geldiğinden sesimizi çıkarmadık.

  • Michael C. Hall, eğer olursa tabii, uzantı dizide yer alacak mı?

BUCK: Şimdilik söylenebilecek pek bir şey yok. Dexter’ı gelecekte neler bekliyor bekleyip göreceğiz!

COLLETON: Henüz hiçbir şey planlanmış değil. Michael C. Hall’suz bir devam hoş olmaz tabii ki. Ama duruma bakılırsa kendisi şu anki hayatından gayet memnun.

  • Scott, bize Quinn’i bir daha göremeyeceğimizi söylemiştin. Bu durumda olası bir uzantı dizi olursa bu yapımda Quinn karakterinin de yer almayacağını varsayabilir miyiz?

BUCK: Çok yüksek ihtimalle evet diyebiliriz. Dexter kadrosunu bir daha bir arada göremeyeceğiz.

  • Finalden hemen sonraki planın ne? İzleyici yorumlarına bakacak mısın?

BUCK: Korkmuyor değilim, ama izleyenlerin final hakkındaki fikirlerini dikkate almamak biraz saygısızlık olur sanırım.

  • Dexter’ın izleyici üzerinde nasıl bir etki bırakmasını umuyorsunuz?

COLLETON: Bir kişinin bile kendi davranışları üzerinde düşünmesine ön ayak olabildiyse ne mutlu bana.