Dosya: Bir Zamanlar Cine5
3 yorum lukedanes_jakeperalta 12 Ağustos 2025 08:46

Kaynak: Milliyet Gazete Arşivi
“Mazi Kalbimde Yaradır”, Türkiye’nin sinema ve televizyon tarihine ışık tutan, kült filmleri ve unutulmaz yapımları gün yüzüne çıkaran özel bir TV filmleri projesidir. Mirasımızın korunması ve yeni nesillere aktarılması için büyük bir değer taşıyan “Mazi Kalbimde Yaradır”; Yeşilçam klasiklerini, geçmişten günümüze uzanan o önemli eserleri, yeniden izleyiciyle buluşturmayı amaçlamaktadır. Filmlerin hepsi 2000 yılında çekilmiş; 2001 yılının Ocak ayında önce Cine5’te, sonra Show TV’de yayınlanmaya başlamıştır.

Yönetmen: Kamil Renklidere
Senaryo: Attila Engin
Oyuncular: Çolpan İlhan (Büyük Hanım), Emre Altuğ (İzzet), Eşref Kolçak (Asım), Sevinç Erbulak (Sevda), Ahmet Sarılgan (Orhan, aynı zamanda filmin yardımcı yönetmeni), Seyfettin Karadayı (Orhan), Mümtaz Alparslan (Mümtaz Bey), Ethem Temizkan (Refik Bey), Sibel Taşçıoğlu (Zeliş), Burhan İnce (Kadir), Neşe Arda (Sakine)
Kaynak Film: Ağaçlar Ayakta Ölür (1964)
Konu: 15 yaşındaki torunu evden kaçan yaşlı bir adam, kalp krizi geçiren karısını teselli etmek için ona torununun ağzından sahte mektuplar yazar. Bu mektuplarda torununun ABD’ye yerleşip iyi bir hayat kurduğunu ve mutlu olduğunu anlatır. Bu durum 15 yıl sürer. Bir gün torunları telefon edip geleceğini bildirir. Büyükanne sevinçle torununu karşılama hazırlığı yaparken, büyükbaba televizyonda haber bülteninde torununun Almanya’da bir uyuşturucu çetesiyle girdiği çatışmada öldüğünü öğrenir.
Tırıvırı: Eski Türk filmlerinin yeniden yapımlarını içeren “Mazi Kalbimde Yaradır” projesinin 5. filmi olan “Ağaçlar Ayakta Ölür”ün çekimleri İstanbul Beykoz’daki Tevfik Paşa Yalısı’nda yapılıyor. Çekimlerin yapıldığı Paşabahçe’deki Tevfik Paşa Yalısı’nda yönetmen Kamil Renklidere, filmin orjinalinin 1964 yılında çekildiğini hatırlatarak, “Eski kuşaklardan günümüze bir şeyler aktarmanın keyfi bir başka oluyor” diye konuştu. Oyuncuların performanslarını “müthiş” olarak tanımlayan Renklidere, “Ben sevgi filmi çekiyorum. Çok güzel, inanılmaz keyifli” dedi. Renklidere, çekimlerine 6 Ağustos Pazar günü başlanan filmin çekimlerinin 2 hafta daha süreceğini ve filmin beğenileceğini umduğunu söyledi. “Mazi Kalbimde Yaradır” adlı projenin 10 filmle sınırlı olduğunu vurgulayan Renklidere, bu sayının artırılmasını istediğini de belirtti.
Başrol oyuncularından Çolpan İlhan, filmin eski versiyonunu daha önce hiç izlemediğini ve çekimler devam ettiği süre içinde de izlemeyi düşünmediğini ifade ederek eski filmlerin yeniden çekilmesini olumlu bulduğunu anlattı. Eşref Kolçak da etkilenmemek için filmi hiç izlemediğini belirterek, “Kendime göre çizdiğim bir yolda oynuyorum” dedi. Kolçak, “Eski filmlerin yeniden çekilmesinin düşünülmesi çok güzel” şeklinde konuştu. Genç oyunculardan Sevinç Erbulak ise ilk sinema deneyimini yaşadığını ifade ederek filmde rol almaktan büyük mutluluk duyduğunu söyledi. (Kaynak)

Yönetmen: Mesut Taner
Senaryo: Nevin Cangür
Oyuncular: Nihan Durukan (Elif), Bekir Aksoy (Cem), Yaşar Günaçgün (Ali), Engin İnal (Hulki), Ceren Erginsoy (Nazlı), Sermiyan Midyat (Zafer), Erol Tezeren (Av. Erol), Mihriban Er (Esra), Pelin Keskin (Tele Kız), Tünay Süer (Elif’in Annesi), Nur İncegül (Enise Anne), Seyfettin Karadayı (Komiser), Nebi Yıldız (Şevki), Sevgi Onat (Mediha Teyze), Fikret Uçak (Kahveci Fikret), Cem Topalaklı (Yönetmen), Hüseyin Kirman (Kirman), Çağla Erol (Melis), Şebnem Saner (Konuk Oyuncu)
Kaynak Film: Ağlayan Kadın (1967)
Konu: Zengin bir işadamının oğlu olan Cem, bir reklam çekimi sırasında tanıştığı Türkan’a karşı ilgi duymaya başlar. Ancak babası Cem’in yaşadığı hovarda hayattan bıkmıştır ve onu başka bir kızla evlendirmek ister. Ailesinden gelen baskılara rağmen Cem, Türkan’la buluşmaya devam eder. Kısa zamanda gelişen aşk, Cem’in babasına rağmen onları evliliğe kadar getirir. Ancak tam bu sırada ortaya çıkan Zafer adında bir adam, Türkan’ın öldüğünü zannettiği annesinin aslında genelevde çalışan, uyuşturucu müptelası bir hayat kadını olduğunu anlatır. Eğer kendisine para vermezse annesinin bütün geçmişini Cem’e anlatacağını söyleyerek Türkan’a şantaj yapar. Ne yapacağını bilemeyen Türkan, düğün için ayırdıkları parayı Zafer’e verir. Ancak verdiği bu para onu kurtarmaya yetmeyecektir.
Yönetmen: Çiğdem Sezgin
Senaryo (Muzaffer Arslan’ın senaryosundan uyarlayan): Çiğdem Sezgin
Oyuncular: Nilüfer Açıkalın (Nesrin-Leyla), Tamer Karadağlı (Kemal), Mustafa Uzunyılmaz (Cahit), Baykal Kent (Ahmet Amca), Murat Yak (Cem), Halise Çırak (Dadı), Diler Saraç (Anne), Efgan Efekan (Baba); Bektaş Akkaya (Bahçıvan), Perihan Aydın (Koğuş Ağası), Orhan Çetin (Cahit’in Arkadaşı), İlker Abay (Barmen), Colly (Nesrin’in Sevgilisi)
Kaynak Film: Artık Sevmeyeceğim (1969) / Ağlıyorum (1973)
Konu: Nesrin ve Leyla, aynı erkeği seven ikizlerdir. Ama iki kardeş tamamıyla zıttır. Leyla içine kapanık, ağır, duygularını içinde yaşayan bir kızdır. Nesrin ise tam tersi, sosyal, kıpır kıpır, duygularını dışa vuran bir gençtir. Nesrin erken davranarak Kemal’i Leyla’nın elinden alır. Bu acıya dayanamayan Leyla, Amerika’ya gider. Kemal ile evlenen Nesrin ise bir süre sonra kendisine yeni bir sevgili bulur. Para hırsı ve eğlenceye olan düşkünlüğü Nesrin ve sevgilisini uyuşturucu işine bulaştırır. Nesrin kocasını terk edip, sevgilisiyle Almanya’ya kaçmak üzereyken, Amerika’da yaşayan Leyla çıkagelir. Kardeşler arasında geçmişin kötü izleri hala kendini gösterse de birbirlerine iyi davranmaya çalışırlar. Fakat bir gün Leyla ve Nesrin’in içinde bulunduğu araba kaza yapar. Kazada Nesrin ölmüş, Leyla ise kurtulmuştur. Ancak herkes Leyla’yı Nesrin zanneder. Olaylar bu şekilde gelişir.


Yönetmen: Mustafa Altıoklar
Senaryo (Suat Derviş’in aynı adlı eserinden): Safa Önal, Mustafa Altıoklar
Oyuncular: Yeşim Salkım (Fosforlu Cevriye), Can Togay (Yaralı Şair), Aysel Gürel (Sümbül), Ertaç Ünsal (Emniyet Amiri), Faik Ergin (Kemal), Özgü Namal (Kös Ayten), Sema Atalay (Perihan), Şebnem Gürol (Topaç Melehat), Mustafa Şimşek (Kenan), Ali Sunal (Sivil Polis), Balık Ayhan (Kör Apti), Faruk Savun (Barba Mavro), Sinem Altay (Küçük Cevriye), Öktem Özses (Cevriye’nin Babası)
Kaynak Film: Fosforlu Cevriye (1959)
Konu: Hayatı dayanılması neredeyse imkânsız acılar ve zorluklarla örülü, Galata’nın en namlı ve gizemli fahişesi olan Fosforlu Cevriye, kaderin cilvesiyle bir polis kovalamacası sırasında kendini kaçmak zorunda bulur. Tesadüf eseri saklandığı küçük bir kayıkta, yaralı ve gizemli bir adamla karşılaşır. Bu beklenmedik karşılaşma, Cevriye’nin hayatında dönüm noktası olur; zira hem kendisi hem de izleyiciler için başlangıcı umut ve tutkunun sarmaladığı karmaşık bir yolculuğun. Fosforlu Cevriye’nin içine düştüğü bu aşk, onun varoluşundaki kırılganlığı, cesareti ve insanlığını derinlemesine sorgulatan olayların fitilini ateşler.

5. Halk Çocuğu
Yönetmen: Funda Güven Samancılar
Senaryo (Bülent Oran ve Memduh Ün’ün orijinal eserinden): Nevin İnanç
Oyuncular: Emre Altuğ (Ayhan); Eda Özer (Suna), Bülent Şakrak (Erdal), Suna Selen (Perizat), Sermiyan Midyat (Cengiz), Nilgün Karababa (Deniz), Zuhal Yalçın (Handan), Mehmet Gülerbaşlı (Cemil), Süeda Çil (Meloş), Burhan İnce (Osman), Özlem Argon (Vala), Ayçıl Yeltan (Arzu), Vural Bingöl (Murat), Metin Açıkalın (Saadettin), Erdoğan Poyraz (Güven), Menderes Samancılar (Arif), Demir Demirkan (Demir)
Kaynak Film: Halk Çocuğu (1964)
Konu: Ayhan, çevresindekiler tarafından her daim örnek alınan, saygı duyulan genç bir bireydir. Ancak hayat ona 17 Ağustos 1999 depremiyle ağır bir darbe vurur; annesini bu büyük felakette kaybederek derin bir yıkım yaşar. Zamanla yaralarını sarmaya çalışırken beklenmedik bir anda hiç tanımadığı babasından yüklü bir miras kaldığını öğrenir. Ancak mirasın peşindeki açgözlü akrabalar, Ayhan’ın bu mirası reddetmesini engelleyecek kadar inatçı ve kararlıdır. İşler iyice karmaşıklaşırken hayatına tesadüfen girip kalbini çalan Suna’nın aslında yanında beliren bir gazeteci olduğu gerçeğiyle sarsılır. Tüm bu karmaşanın içinde, aç gözlü akrabaları tarafından akıl sağlığını yitirdiği iddiasıyla mahkemeye verilmesi, Ayhan’ın hayatını daha da zorlu ve çetin bir mücadeleye sürükler.

6. Kırık Zar
Yönetmen: Yücel Yolcu
Senaryo: Atilla Engin
Oyuncular: Toprak Sergen (Sedat), Neslihan Yeldan (Hülya), Levent Özdilek (Kadir), Atilla Engin (Ahmet), Macit Sonkan (Neyzen); Demir Demirkan (Barmen Suat), Somer Kervan (İhsan); Öktem Özses (Şadi), Yaşar Koç (Yaşar), Şener Sonuşen (Asılan Adam), Yılmaz Atmaca (Serdar), Reşit Şahin (Cihan), Soner Güven (Dövülen Kurpiyer), Dilşat Zülkadiroğlu (Doktor), Burcu Matur (Hemşire, aynı zamanda filmin yardımcı yönetmeni), Yücel Yolcu (Eli Kesilen Adam)
Kaynak Film: Bomba Gibi Kız (1964)
Konu: Sedat’ın geçmişi, kumar ve belalarla dolu karanlık bir yolculuktan ibarettir. Hapishane duvarları arasında tanıştığı bilge ve deneyimli Neyzen, Sedat’ın hayatını bambaşka bir yöne çevirmesine vesile olur. Neyzen sayesinde yaşamın gerçek anlamını kavrayan Sedat, tüm kirli alışkanlıklarından ve geçmişin yüklerinden sıyrılarak yepyeni bir hayat kurmaya karar verir. Ancak bu yeni başlangıç, Neyzen’in ağır hastalığı ve onu bekleyen pahalı ameliyat gölgesinde ciddi bir sınavla karşı karşıya kalır. Dostunun hayatını kurtarmak için gereken yüksek meblağı toplamak amacıyla Sedat yeniden kumarın tehlikeli ve belirsiz oyununa geri dönmek zorunda kalır; geçmişiyle yüzleşip umut ve çaresizlik arasında ince bir çizgide yürür.
7. Yaralı Kurt
Yönetmen: Artun Yeres
Senaryo (Graham Green’in ”Kiralık Silah” adlı eserinden): Artun Yeres
Oyuncular: Serdar Deniz (Ali), Sevinç Erbulak (Gül), Bülent Kayabaş (Hilmi), Kutay Köktürk (Komiser Sabri), Coşkun Göğen (Hamit), Hakkı Ergök (Komiser Yrd.), Orhan Günşiray (İbrahim Reis), Nuri Alço (Şef), Can Kolukısa (Gül’ün Babası), Füsun Erbulak (Gül’ün Babaannesi), Gökhan Bozkurt (Recep), Ceren Erginsoy (Ayşe), Aret Yeramyan (Hasan), Neşe Arda (Zehra), Agah Özgüç (Şilep Kaptanı), Mehmet Uğur (Şefin Uşağı), Emine Şeker (Köşkteki Kadın), Dilek Karakulak (Manikürcü), Erkan Kalkan (Berber)
Kaynak Film: Yaralı Kurt (1972)
Konu: Para karşılığında adam öldüren bir kiralık katil son kez yapmak üzere büyük bir işi kabul eder. Önemli bir mafya babasını öldürür. İşi bitirdikten sonra kendisine verilen paranın sahte olduğunu fark eder. Mafya babasını öldürmek için kendisini tutan adamların peşine düşer. Bu esnada tanıştığı genç ve güzel bir kız ona yardım elini uzatacaktır.
Tırıvırı: Sevinç Erbulak, annesi Füsun Erbulak’la ilk kez bir filmde rol almıştır. Füsun Erbulak, filmde Sevinç Erbulak’ın babaannesini oynamıştır.
8. Yıldız Tepe
Yönetmen: Yağmur Taylan
Senaryo (Peride Celal’in ”Yıldız Tepe” romanından): Yağmur Taylan, Durul Taylan, (şiirler ve bazı diyaloglar) Kubilay Tunçer
Oyuncular: Özge Özberk (Sevgi), Uğur Polat (Murat), Ozan Güven (Ali), Ayla Algan (Büyükanne), Demet Hayran (Cemile); Mehmet Ulay (Ahmet Kılıçoğlu), Ayşegül Ünsal (Fatma Hanım), Yosi Mizrahi (Osman Kılıçoğlu), Uğur Uludağ (Dr. Faruk), Kemal İnci (Şoför Şerif), Yasemin Koşal (Türkân), Seren Benoraya (Çocuk Cemile), Rezzan Akçatepe (Leyla), Halise Çırak (Leyla’nın Annesi), Orhan Çetin (Bardaki Çapkın), Chris (Kurt)
Kaynak Film: Yıldıztepe (1965)
Konu: Bosna’da büyükelçilik binasında güvenlik altında olan ailesi, Sevgi’yi Yıldız Tepe’de yaşayan dostlarının yanına gönderir. İnsanlardan uzak ve kapalı bir yaşam süren bu aile, Sevgi’yi soğuk ve mesafeli karşılar. Ancak genç kız, geceleri evde duyduğu esrarengiz sesler nedeniyle huzursuz olur ve bu sorgulamalar aile tarafından hoş karşılanmaz. Tüm bu zorlukların içinde yalnızca büyükanne ona sahip çıkar. Sevgi, evin büyük oğluna aşık olur fakat bu aşk; ailenin iki oğlunu birbirine düşürerek yıkıcı bir çatışmanın fitilini ateşler.

Kaynak: Milliyet Gazete Arşivi
Tırıvırı: Filmin başında Sevgi’nin okuduğu mektubu seslendiren kişi, Taylan Biraderler’in ”Sır Dosyası” dizisinde de beraber çalıştıkları Zafer Ergin’dir. İlk filmde genç bir kız olan Cemile’yi canlandıran Ayla Algan, bu filmde (orijinal filmde Aliye Rona tarafından canlandırılan) büyükanneyi oynamaktadır. Algan, Milliyet gazetesine verdiği bir röportajda ”Bu projeyi sevdim. Eski filmler önemini ve özelliğini hiçbir şekilde yitirmiyor. Genç nesille çalışmak, onları tanımak benim için bir keyifti.” demiştir. Filmin bir sahnesinde karakterler 1965 yılında çekilen orijinal ”Yıldız Tepe” filmini Show TV’de izlerken, bir sahnede de ”Selvi Boylum Al Yazmalım” filmini izlerken görülmektedir. Filmin sonunda çalan filmin orijinal müziği ”Korkuyorum”, Pamela Spence tarafından yazılmış ve seslendirilmiştir.
Yönetmen: Mahir Akyol
Senaryo: Mahir Akyol
Oyuncular: Cem Özer (Cem); Asu Emre (Nil), Billur Kalkavan, Burak Aksoy, Hayrinüsa Alper, Mustafa Şimşek, Oba Kalkancı (Halit), Nedim Doğan, Sebahattin Bostancıoğlu, Zeki Kaya, Tuncay Kapucu (aynı zamanda filmin yardımcı yönetmeni), Hakan Yakıcı, Ahmet Fadıl Güç, Mehmet Gülerbaşlı, Özgür Yüksel, Volkan Karahasanoğlu, Yusuf Yıldırım, Tuncay Güloğlu, Çetin Özkan, Sabri Özcan, Hamza Baran, Mustafa Ongun, Nurettin Aykök, Servet Adamaz, Nur Şahin
Kaynak Film: Ölüm Peşimizde (1960)
Konu: Polis dedektifi Cem, şehirde giderek artan cinayet vakalarını çözmek için yoğun bir mücadele verirken, hayatına giren esrarengiz bir kadınla beklenmedik bir aşk yaşar. Klasik mafya filmi atmosferinde geçen bu hikayede, geçmişinin gölgeleriyle boğuşan bir polis, suç dolu bir ailenin masum kızı ve suç dünyasının içinde aşkla bağlı bir kadın arasında karmaşık ve tehlikeli ilişkiler örülür. Cem’in hem adaleti sağlama hem de kalbini koruma çabası, izleyiciyi sürükleyici bir suç ve tutku hikâyesine davet eder.
10. Zümrüt (Gözlerim Aklına Gelirse)
Yönetmen: Özer Kızıltan (M.S.Ü.)
Senaryo: Nuran Devres
Oyuncular: Yasemin Alkaya (Feride), Toprak Sergen (Selim), Nail Kırmızıgül (Fuat); Rezzan Akçatepe (Nermin), Alp Öyken (Sadun), Suna Selen (Vasfiye); Öktem Özses (Turan), Begi Öz (Türkan), Naci Girgin (Prof. Münir), Halise Çırak (Hizmetçi), Ercan Süt (Ali), Didem Altıncıoğlu (Heves), Elif Güzel (Ayşe), Tolga Öztürk (Erol), İlhan Toptaş (Kamyon Şoförü)
Kaynak Film: Zümrüt (1959)
Konu: Selim tıp fakültesinde okuyan bir öğrencidir. Bir yandan derslerine çalışan Selim bir yandan da adada yaşayan hasta bir adama bakıcılık yapar. Bu sırada hasta adamın genç ve güzel karısı Feride ile yakınlaşır. Aralarındaki yakınlık bir süre sonra yasak bir ilişkiye dönüşür. Fakat Selim, Feride’nin lüks yaşam tarzına ayak uyduramaz ve ondan uzaklaşır. Selim tarafından terk edilen Feride, Selim’in en yakın arkadaşı Fuat’ı baştan çıkarır ve onun hayatını altüst eder.
Tırıvırı: Toprak Sergen, o dönem Milliyet gazetesinde verdiği bir röportajda bu film hakkında ”Sinemanın iki kuşak oyuncuları arasında büyük bir kopukluk olduğuna inanıyorum. 1974’e kadar yılda ortalama 350 film çekiliyordu. Geçen yıl çekilen film sayısı 20’yi bile bulmadı. Bu proje sinemaya hareket getirecek. Projenin en güzel yanı, eski ve yeni oyuncuları buluşturması. Zümrüt filmini özellikle seyretmedim. Ömer Lütfi Akad’ın çektiği film başka bir yorumu içeriyor. O dönemin sanatçıları kendi yorumlarıyla oynadı. Biz ise yönetmenimizin yarattığı dünyayı yansıtmaya çalışıyoruz.” demiştir.


Kaynak: Cine5 Dergi (https://archive.org/details/cine5dergi adresinden alınmıştır.)


9. 







yorumlar
Valla okurken o zamanlara gittim. Çocukken bana “aa yabancı dizi ne güzel şeymiş lan”ı aşılayan platformdu Cine5. O zamanların netflixiydi.. Maç günleri(özelliklerde derbilerde)eve eş, dost, akraba doluşurdu.
Erotik yayın da yapıyordu ayrıca, kimsenin yetişin dostlar ahlak elden gidiyor diye feveran ettiğini de hatırlamam. Tabii sonra kalitesi giderek düşmüştü.. Çalışanların maaşını ödemiyorlar diye duymuştuk. Maç yayını da elden gidince zaten eski günlerine dönemediler bir daha.
Detaylı tanıtım için teşekkürler.
Babam eve 55 ekran renkli bir televizyon almıştı, muhtemelen epey pahalı bir cihazdı ki yanında 1 senelik Cine5 üyeliği vermişlerdi. TV yanında Cine5 dekoder’i ile birlikte gelmişti, bizim de Cine5 macerası öyle başlamıştı
Sonra maç yayınlarını da alınca uzun yıllar abonesi olduk.
Çocuk yaşta yabancı dizilerin kalitesini ilk Cine5 ile almıştım, o günden bu güne yabancı dizi müptelalığım devam etmiş
Alias’ı soluksuz izlerdik babamla, bilinçli olarak izlediğim ilk yabancı dizi sanırım Alias’tı. Melrose Place, Seinfeld ve Sopranos u parça parça hatırlıyorum o günlerden hala.
Ama en büyük izi bırakan Oz’dur sanırım, saolsun o yaşta hapislere düşmemek gerektiğini çok açık şekilde öğrettiler bana
.
Her ay dergi posta ile gelirdi eve, her köşesini okurdum. Babamla izleyeceğimiz filmleri seçerdim, sinema zevkimi de Cine5 e borçluyum sanırım
Çok kaliteli filmler getirirlerdi, ama aylık yeni gelen film sayısı belliydi. Döne döne tekrar yayınlarlardı bunları o ay içinde ama dergide bir aylık yayın akışı da koyarlardı ve harfi harfine uydukları için takibi çok kolay olurdu.
Eline sağlık @lukedanes_jakeperalta
Güzel yorumlarınız ve katkılarınız, anılarınız için çok teşekkür ederim kıymetli dostlar @hebele ve @Vordue
Ben de şöyle ufak bir ekleme yapayım, ekşi sözlük’te okumuştum. Bir dönem dergide filmlerin yapım yılını yazmamaya başlamışlar. Bunun sebebi, kanalda ekonomik sebeplerden ötürü çok fazla yeni film yayınlayamadıkları için Erol Aksoy’un filmlerin eskiliğini gizlemek istemesiymiş ama sonradan kaldırmışlar bu uygulamayı.