Forbrydelsen 3 || Sarah Lund ile Son Dava

ABD uyarlaması sonrası dikkatleri çeken ve 7 Ocak’ta yerlisiyle (Cinayet) karşımıza çıkmış olan bu yapımın, şurada tanıtmış olduğumuz 20 bölümlük ilk sezonunun ve şuradaki 10 bölümlük 2. sezonunun ardından 3. sezon tanıtımıyla karşınızdayız.

Şu an sezonu tamamlamadığım için nasıl biteceğini bilmesem de 3. sezonla ilgili kabaca öğrendiklerim üzerine diyebilirim ki bu sezonla beraber Forbrydelsen’i de sonsuzluğa uğurluyoruz. 3.sezon finaliyle ana finali yaparak yayın hayatını sonlandırdı dizi.

Sarah Lund’u özleyecek miyiz? “Selvfølgelig!!” (*elbette)

Dizi Künyesi

Türü: Dram-Polisiye-Politik
Yaratıcısı: Søren Sveistrup
Çekim Yeri: Kopenhag, Danimarka
Tanıtılan Sezon ve Bölüm sayısı: 3. ve final sezonu – 10 bölüm
Yayın Tarih Aralığı: 23 Eylül 2012 – 25 Kasım 2012
Bölüm Süresi: 58 dakika
Yayınlandığı Kanal: DR1
Türkiye’de Yayınlandığı Kanal: Dizimax Vice
Jenerik Müziği: Frans Bak

Sezon Konusu

Sarah Lund iş hayatında 25. yılı geride bırakışını kutluyor. Masada pastalar börekler, üzerinde üniforma plaketini bekliyor. Bir de yeni atamasını. Onca senenin ardından hayattan beklentileri de değişmiş görünüyor. 25. yılının bitimiyle OPA’ya atanmak istemesinin başka açıklaması olamaz. OPA demek masa başı, sabah 8 akşam 5 tekdüze çalışma hayatı demek. Kopenhag sokaklarının sonu gelmeyen birbirinden zorlu cinayetleri onu da pes ettirmiş olmalı. Bugünleri göreceğimizi düşünmezdik ya, olmaz olmaz demeyelim.
1. sezonda olduğu gibi 2. sezonda da yoğun çalışma şartlarıyla sevdiklerine yeterli zaman ayıramayan Lund’un oğlunun giderek kendisinden daha da uzaklaşması onu içten içe üzmeye devam ediyor. Bu sezon atakları Lund’tan görüyoruz. Bu işe bir dur demeye karar vermesi sevindirici.
Tabii Kopenhag’da ne dram biter, ne cinayet. Hevesle plaketini ve atama haberini bekleyen Lund’un planları, toplantı odasına şimdilerde Özel Birim’de çalışan eski bir arkadaşının girmesi ve ona bir cinayet danışmasıyla yarım kalacaktır.

Mathias Borch‘un getirdiği vaka, tersane hurdalığında bulunan ve farkında olunmadan kepçelerle paramparça edilen çıplak bir cesede aittir. Cesedin evsiz birine ait olduğu düşünülmektedir, ancak detaylar kafa karıştırmaktadır.
Başında hala daha önceki sezonlardan da hatırlayacağımız Lennart Brix‘in bulunduğu Polis Merkezi’ne yeni bir atamamız var. Asbjørn Juncker atama öncesi daha küçük çaplı bir karakolda çalışan ve uzun zamandır Cinayet Masası’na geçme hayalleri olan bir gençtir. Toyluğunun da getirdiği hevesle hemen işe koyulan Juncker’ın ilgisine güvenerek vakaya yeterli ilgi göstermeyen, daha da doğrusu hemen elinden çıkarmak isteyen Lund, cinayetlerin Zeeland nakliye gemilerine ve bu gemilerin birinde bulunan ekstra iki cesede bağlanmasıyla vakanın sıradışı olduğunu anlar ve son vakasına girişir.

Danimarka ekonomisinde önemli bir yeri olan Zeeland, Robert Zeuthen tarafından yönetilmektedir ve denizaşırı büyük bir nakliye şirketidir. Ülke büyük finansal bir krizin içindedir. Cinayetler öncesi Zeeland’ın Danimarka’yla çalışmayı bırakacağı ve işlerini Asya’ya kaydıracağına dair dedikoduların yayılmasıyla, zaten seçim döneminde gergin olan siyasi taraflarda gerilim daha da artacaktır.

Zeeland’ın başındaki Robert Zeuthen eşi Maja Zeuthen‘den ayrılmıştır, iki çocuğunun velayeti de kendisindedir. Çift arasındaki gerilim ve velayet sorunları devam etmektedir. Bir akşamüstü kedisine su vermek için evden çıkan büyük çocukları Emilie’nin ortadan kaybolmasıyla gerilen ev ahalisi, 2 ölünün bulunduğu Zeeland nakliye gemisinin kaptan kamarasında bu küçük kıza ve babasına at bir sürü fotoğrafın bulunmasıyla daha da dağılır. Gelen telefonla anlaşılır ki bu olay sıradan bir fidye olayı değildir.
Yine muhteşem bir şekilde bağlanacağına emin olduğum bu sezonun hikayesinde bakalım her şey nereye/kime bağlanacak??